Gambiya halkının 22 yıllık diktatörden kurtulma yöntemi Türkiye’ye ışık tutuyor.
1994’te darbeyle başa geçen ve 22 yıl ülkeyi yöneten Gambiya’nın eski cumhurbaşkanı Jammeh, Cuma akşamı görevini devrederek ülkeyi terketmek zorunda kaldı.
Peki, iki milyon nüfuslu batı Afrika’nın bu ilginç ülkesi Gambiya’da ne olmuştu? Kısaca hatırlayalım.
Zorbalıkla ülkenin başına geçen Jammeh, arka arkaya 4 seçimi de kazanarak 2017’ye kadar koltuğu teslim etmedi, ta ki düne kadar. Jammeh, geçtiğimiz Aralık ayının başında yapılan seçimlerde, muhalefetin çoğunluğunun desteklediği Barrow karşısında sürpriz bir yenilgiye uğradı. Barrow, etkili ve 22 yıllık diktatör karşısında cesur bir kampanya ile, Jammeh’ten usanan halkın %43’unun oylarını aldı. Eski Cumhurbaşkanı ise %40 seviyesini geçemedi.
Sicili insan hakları ihlalleri, basına müdahele ve muhaliflere baskı ile kabarık olan Jammeh, seçimlere hile karıştığını öne sürerek parlamentoya OHAL ilan ettirdi ve görev süresini 90 gün uzattırdı.
Muhaliflere gövde gösterisi yapmak ve halkta korkuyu tetiklemek için askeri sokağa indirdi, kritik bölgelerde kontrol noktaları kurdurdu. Zaten “Allah’ın izniyle Gambiya’yı milyarlarca yıl yöneteceğim” diyen bir siyasetçiden başka da birşey beklenmezdi. Bu esnada, güvenlik endişesi taşıyan 25 binden fazla muhalif Gambiyalı da çoluk çocuk Senegal’e sığındı.
Hikaye buraya kadar hiç iç açıcı değil. Ancak, bakın ülke kaosun eşiğinden nasıl döndü, dışarıda neler oldu.
Amerika ve Senegal hemen Jammeh’i kınadı.
Afrika Birliği görevi bırakmak istemeyen liderin tasarruflarının geçersiz olduğunu açıkladı. BM Güvenlik Konseyi acil olarak toplandı ve seçim sonuçlarına saygı gösterilmesine hükmetti. Avrupa Birliği Jammeh’in görevden ayrılmamasının ciddi sonuçları olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Nihayet, Batı Afrika Ekonomik Örgütü (ECOWAS) de, Jammeh’ görevi devretmeye çağırdı, aksi takdirde dışarıdan askeri müdahele tehdidinde bulundu. Tüm bunlara rağmen Jammeh, bütün dünyaya meydan okuyup görevi bırakmamak için savaşmaya hazır olduğunu ilan etti.
Bu arada, Batı Afrika ülkeleri dünyaya demokrasi dersi vererek, Afrika Birliği ve ECOWAS bünyesinde tüm gerekli mekanizmaları hızlıca kurup işler hale getirdi, Jammeh’in görevini bırakması için birçok kanaldan diplomatik ve siyasi baskıyı artırdı.
Son güne kadar Jammeh’in kararından dönmemesi üzerine, 19 Ocak’ta Senegal ordusunun başını çektiği ECOWAS muharıp güçleri havadan ve denizden ülkeyi kuşattı. Karadan da sınırı geçen Senegalli askerler küçük bir direniş dışında vukuatsız ve zayiatsız başkent Banjül’a ulaştı.
Bu esnada, sonuna kadar Jammeh’e bağlılığını ilan eden Gambiya ordusu, olayın vehametini ancak kavrayabildi ve beklenmeyen bir U dönüşüyle ECOWAS askerlerine karşı koymayacağını açıkladı. Jammeh de nihayet yolun sonuna geldiğini anladı ve 20 Ocak akşamı görevi bıraktığını açıklayarak kırmızı hali üzerinde Gine’ye uğurlandı.
Bu hikayeden geriye ne kaldı?
1. Daha geçen yıl Ebola virüsünden kendisini ancak kurtarabilen batı Afrika ülkeleri, dünyaya arabuluculuk ve kriz yönetimi dersi verdi.
2. ECOWAS Batı Afrika’da demokrasinin sigortası olduğunu gösterdi.
3. Ülkesinde huzur içinde hayatına devam etmek varken, iktidar hırsına mağlup olan Jammeh, oluşturduğu gergin siyasi atmosferin bir kurbanı olarak Gambiya’yı terketmek zorunda kaldı.
4. BM ve uluslararası toplum, menfaatleri bir köşeye koyarak haklının ve demokrasinin yanında durduğunda krizlerin ne kadar kolay çözülebileceği, 22 yıllık diktatörün tek bir cana kıymadan nasıl görevi bırakabileceği anlaşıldı.
Bu örnekten yola çıktığımızda, dünyada söz sahibi ülkelerin “üst akılları” da bu gerçekleri kavradıysa, Mart sonu-Nisan başında Türkiye’de yapılacak Anayasa referandumunun da yakından izleneceği ve büyük değişimlere gebe olabileceği anlaşılıyor.
Tek bir koşulla: Jammeh’in karşıdında cesaretle duran, ayrılıkları bir tarafa bırakıp diktaya karşı bir araya gelen ve akl-ı selimle hareket eden muhalefet ruhunun Türkiye’de de dirilmesi!