Yeni Asya gazetesi yazarı Faruk Çakır, Bediüzzaman Said Nursi’nin yazdığı Risale-i Nur eserlerinin Suriye’de eğitim müfredatına girdiğini söyledi..
İşte Faruk Çakır’ın o yazısı..
Yıllardan beri konuştuğumuz, idarecilere teklif ettiğimiz bir mesele, Türkiye’de değilse de Suriye’de uygulama imkânı bulmuş.Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin 1911 yılında Şam’daki Emevi Camiinde verdiği hutbe, Suriye’de okutulan ders kitaplarına girmiş ve talebelere bu hususta bilgi verilmiş. Bin defa maşallah, bin defa barekallah!
7 Şubat 2017 tarihli Yeni Asya’da yayınlanan habere göre Suriye’de okutulan 7. sınıf Arap Dili ders kitabında Hutbe-i Şamiye’den alınmış bazı kısımlara yer verilmiş. Haber şöyle devam ediyor: “2013-2014 eğitim-öğretim yılı için Suriye Geçici Hükûmeti Eğitim Bakanlığı tarafından basılan kitabın tıpkıbasımı olan kitap, hali hazırda Suriye okullarında okutuluyor. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin yüz yıl önceden günümüz problemlerine ışık tutan ve Şam’da okuğu hutbe, ‘Hutbe-i Şamiye’ kitapta öğrencilere örnek olarak gösterilmiş. ‘Hutbe-i Şamiye’ İslam aleminin bugünkü sıkıntılarını tespit ediyor ve onları çözüme ulaştırıyor. (…) Girişte Said Nursi’nin doğum-vefat yıllarının verildiği bir fotoğraftan sonra Said Nursi’yle ilgili ‘Türkiye’de dinî ve içtimaî ıslah için uğraşmış önde gelen âlimlerdendir’ tanımlaması yapılıyor ve eserlerinden bazıları örnek veriliyor: Lem’alar, Şualar, Mektubat, Sözler, İşarat’ül İ’caz. Konunun devamında ‘Bediüzzaman Said Nursi bu hutbeyi Şam Emevi Camiinde Arapça olarak 1911 senesinde sayısı 10 bini geçen kalabalık bir topluluk önünde ilka etti’ bilgisi veriliyor sonra Hutbe-i Şamiye’den direkt alıntı yapılıyor. (…)
Parçanın devamında ise konuyu pekiştirecek çeşitli etkinliklere yer verilmiş. Alıştırma ve anlama bölümünde hutbenin nerede-hangi tarihte ilka edildiği (okunduğu) gibi çeşitli soruların yanında hutbeyle ilgili boşluk doldurmalar yer alıyor. İnceleme kısmında ‘Hutbe nedir? Kısımları nelerdir?’ soruları cevaplanarak hutbe adabına dikkat çekiliyor. Son olarak Hutbe-i Şamiye’nin ‘kelimelerinin sühuleti, tamlamalarının açıklığı ve ana fikrinin derinliği ile öne çıktığı’ nazarlara verilerek konu bitiriliyor.”
Suriye’deki okullarda okutulan bu ders kitabı, Türkiye’de ikamet eden ‘Suriyeli misafir öğrenciler’e de okutuluyormuş ki, bu da ayrıca tebrike ve takdire şayan. Suriye’nin yaptığı bi isabetli tercihi biz de yapamaz mıyız? Suriyeli öğrenciler Şam’da okulan bu önemli hutbeden haberdar oluyorsa, Türkiye’deki öğrenciler niçin habersiz olsun? Bunun gibi uygun misallerle eğitim müfredatında Risale-i Nur eserlerinden istifade edilmelidir.
Bu mesele gündeme geldiğinde Risale-i Nur eserlerinden nasıl istifade edilebileceği, öğrencilere nasıl aktarılacağı hep tartışılır. İşte güzel bir misal. Bu vesile ile hem Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin tesbitleri anlatılmış oluyor, hem de İslam dünyasının yaralarına çare sunan “Şam Hutbesi” gündeme gelmiş oluyor. Aynı şekilde Risale-i Nur’da bahsi geçen konular talebelerin ihtiyaçlarına göre ders kitaplarında yer alabilir. Mesela ilköğretim okulları için imanî meselelerin hikayelerle anlatıldığı “Küçük Sözler” güzel bir misal olmaz mı? Namaz bahsini “Her gün yaşadığımız 24 saat, 24 altın hükmündedir. Bunun 1 saatini, yani 1 altını abdest ve namaza ayırmak gerekir” şeklindeki bir izah akılları ve kalpleri ikna etmez mi?
Suriye’nin ortaya koyduğu bu güzel örneği biz de yapalım, yapılması için teklif ve teşvik edelim. Akılları ve kalpleri ikna eden Kur’an tefsiri Risale-i Nur’dan haberdar olmak her öğrencinin hakkı.
Yeni müfredat tartışılırken bunlar da konuşulsa daha iyi olmaz mıydı?
Yeni Asya gazetesi yazarı Faruk Çakır, Bediüzzaman Said Nursi’nin yazdığı Risale-i Nur eserlerinin Suriye’de eğitim müfredatına girdiğini söyledi..
İşte Faruk Çakır’ın o yazısı..
Yıllardan beri konuştuğumuz, idarecilere teklif ettiğimiz bir mesele, Türkiye’de değilse de Suriye’de uygulama imkânı bulmuş.Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin 1911 yılında Şam’daki Emevi Camiinde verdiği hutbe, Suriye’de okutulan ders kitaplarına girmiş ve talebelere bu hususta bilgi verilmiş. Bin defa maşallah, bin defa barekallah!
7 Şubat 2017 tarihli Yeni Asya’da yayınlanan habere göre Suriye’de okutulan 7. sınıf Arap Dili ders kitabında Hutbe-i Şamiye’den alınmış bazı kısımlara yer verilmiş. Haber şöyle devam ediyor: “2013-2014 eğitim-öğretim yılı için Suriye Geçici Hükûmeti Eğitim Bakanlığı tarafından basılan kitabın tıpkıbasımı olan kitap, hali hazırda Suriye okullarında okutuluyor. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin yüz yıl önceden günümüz problemlerine ışık tutan ve Şam’da okuğu hutbe, ‘Hutbe-i Şamiye’ kitapta öğrencilere örnek olarak gösterilmiş. ‘Hutbe-i Şamiye’ İslam aleminin bugünkü sıkıntılarını tespit ediyor ve onları çözüme ulaştırıyor. (…) Girişte Said Nursi’nin doğum-vefat yıllarının verildiği bir fotoğraftan sonra Said Nursi’yle ilgili ‘Türkiye’de dinî ve içtimaî ıslah için uğraşmış önde gelen âlimlerdendir’ tanımlaması yapılıyor ve eserlerinden bazıları örnek veriliyor: Lem’alar, Şualar, Mektubat, Sözler, İşarat’ül İ’caz. Konunun devamında ‘Bediüzzaman Said Nursi bu hutbeyi Şam Emevi Camiinde Arapça olarak 1911 senesinde sayısı 10 bini geçen kalabalık bir topluluk önünde ilka etti’ bilgisi veriliyor sonra Hutbe-i Şamiye’den direkt alıntı yapılıyor. (…)
Parçanın devamında ise konuyu pekiştirecek çeşitli etkinliklere yer verilmiş. Alıştırma ve anlama bölümünde hutbenin nerede-hangi tarihte ilka edildiği (okunduğu) gibi çeşitli soruların yanında hutbeyle ilgili boşluk doldurmalar yer alıyor. İnceleme kısmında ‘Hutbe nedir? Kısımları nelerdir?’ soruları cevaplanarak hutbe adabına dikkat çekiliyor. Son olarak Hutbe-i Şamiye’nin ‘kelimelerinin sühuleti, tamlamalarının açıklığı ve ana fikrinin derinliği ile öne çıktığı’ nazarlara verilerek konu bitiriliyor.”
Suriye’deki okullarda okutulan bu ders kitabı, Türkiye’de ikamet eden ‘Suriyeli misafir öğrenciler’e de okutuluyormuş ki, bu da ayrıca tebrike ve takdire şayan. Suriye’nin yaptığı bi isabetli tercihi biz de yapamaz mıyız? Suriyeli öğrenciler Şam’da okulan bu önemli hutbeden haberdar oluyorsa, Türkiye’deki öğrenciler niçin habersiz olsun? Bunun gibi uygun misallerle eğitim müfredatında Risale-i Nur eserlerinden istifade edilmelidir.
Bu mesele gündeme geldiğinde Risale-i Nur eserlerinden nasıl istifade edilebileceği, öğrencilere nasıl aktarılacağı hep tartışılır. İşte güzel bir misal. Bu vesile ile hem Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin tesbitleri anlatılmış oluyor, hem de İslam dünyasının yaralarına çare sunan “Şam Hutbesi” gündeme gelmiş oluyor. Aynı şekilde Risale-i Nur’da bahsi geçen konular talebelerin ihtiyaçlarına göre ders kitaplarında yer alabilir. Mesela ilköğretim okulları için imanî meselelerin hikayelerle anlatıldığı “Küçük Sözler” güzel bir misal olmaz mı? Namaz bahsini “Her gün yaşadığımız 24 saat, 24 altın hükmündedir. Bunun 1 saatini, yani 1 altını abdest ve namaza ayırmak gerekir” şeklindeki bir izah akılları ve kalpleri ikna etmez mi?
Suriye’nin ortaya koyduğu bu güzel örneği biz de yapalım, yapılması için teklif ve teşvik edelim. Akılları ve kalpleri ikna eden Kur’an tefsiri Risale-i Nur’dan haberdar olmak her öğrencinin hakkı.
Yeni müfredat tartışılırken bunlar da konuşulsa daha iyi olmaz mıydı?
Yeni Asya gazetesi yazarı Faruk Çakır, Bediüzzaman Said Nursi’nin yazdığı Risale-i Nur eserlerinin Suriye’de eğitim müfredatına girdiğini söyledi..
İşte Faruk Çakır’ın o yazısı..
Yıllardan beri konuştuğumuz, idarecilere teklif ettiğimiz bir mesele, Türkiye’de değilse de Suriye’de uygulama imkânı bulmuş.Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin 1911 yılında Şam’daki Emevi Camiinde verdiği hutbe, Suriye’de okutulan ders kitaplarına girmiş ve talebelere bu hususta bilgi verilmiş. Bin defa maşallah, bin defa barekallah!
7 Şubat 2017 tarihli Yeni Asya’da yayınlanan habere göre Suriye’de okutulan 7. sınıf Arap Dili ders kitabında Hutbe-i Şamiye’den alınmış bazı kısımlara yer verilmiş. Haber şöyle devam ediyor: “2013-2014 eğitim-öğretim yılı için Suriye Geçici Hükûmeti Eğitim Bakanlığı tarafından basılan kitabın tıpkıbasımı olan kitap, hali hazırda Suriye okullarında okutuluyor. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin yüz yıl önceden günümüz problemlerine ışık tutan ve Şam’da okuğu hutbe, ‘Hutbe-i Şamiye’ kitapta öğrencilere örnek olarak gösterilmiş. ‘Hutbe-i Şamiye’ İslam aleminin bugünkü sıkıntılarını tespit ediyor ve onları çözüme ulaştırıyor. (…) Girişte Said Nursi’nin doğum-vefat yıllarının verildiği bir fotoğraftan sonra Said Nursi’yle ilgili ‘Türkiye’de dinî ve içtimaî ıslah için uğraşmış önde gelen âlimlerdendir’ tanımlaması yapılıyor ve eserlerinden bazıları örnek veriliyor: Lem’alar, Şualar, Mektubat, Sözler, İşarat’ül İ’caz. Konunun devamında ‘Bediüzzaman Said Nursi bu hutbeyi Şam Emevi Camiinde Arapça olarak 1911 senesinde sayısı 10 bini geçen kalabalık bir topluluk önünde ilka etti’ bilgisi veriliyor sonra Hutbe-i Şamiye’den direkt alıntı yapılıyor. (…)
Parçanın devamında ise konuyu pekiştirecek çeşitli etkinliklere yer verilmiş. Alıştırma ve anlama bölümünde hutbenin nerede-hangi tarihte ilka edildiği (okunduğu) gibi çeşitli soruların yanında hutbeyle ilgili boşluk doldurmalar yer alıyor. İnceleme kısmında ‘Hutbe nedir? Kısımları nelerdir?’ soruları cevaplanarak hutbe adabına dikkat çekiliyor. Son olarak Hutbe-i Şamiye’nin ‘kelimelerinin sühuleti, tamlamalarının açıklığı ve ana fikrinin derinliği ile öne çıktığı’ nazarlara verilerek konu bitiriliyor.”
Suriye’deki okullarda okutulan bu ders kitabı, Türkiye’de ikamet eden ‘Suriyeli misafir öğrenciler’e de okutuluyormuş ki, bu da ayrıca tebrike ve takdire şayan. Suriye’nin yaptığı bi isabetli tercihi biz de yapamaz mıyız? Suriyeli öğrenciler Şam’da okulan bu önemli hutbeden haberdar oluyorsa, Türkiye’deki öğrenciler niçin habersiz olsun? Bunun gibi uygun misallerle eğitim müfredatında Risale-i Nur eserlerinden istifade edilmelidir.
Bu mesele gündeme geldiğinde Risale-i Nur eserlerinden nasıl istifade edilebileceği, öğrencilere nasıl aktarılacağı hep tartışılır. İşte güzel bir misal. Bu vesile ile hem Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin tesbitleri anlatılmış oluyor, hem de İslam dünyasının yaralarına çare sunan “Şam Hutbesi” gündeme gelmiş oluyor. Aynı şekilde Risale-i Nur’da bahsi geçen konular talebelerin ihtiyaçlarına göre ders kitaplarında yer alabilir. Mesela ilköğretim okulları için imanî meselelerin hikayelerle anlatıldığı “Küçük Sözler” güzel bir misal olmaz mı? Namaz bahsini “Her gün yaşadığımız 24 saat, 24 altın hükmündedir. Bunun 1 saatini, yani 1 altını abdest ve namaza ayırmak gerekir” şeklindeki bir izah akılları ve kalpleri ikna etmez mi?
Suriye’nin ortaya koyduğu bu güzel örneği biz de yapalım, yapılması için teklif ve teşvik edelim. Akılları ve kalpleri ikna eden Kur’an tefsiri Risale-i Nur’dan haberdar olmak her öğrencinin hakkı.
Yeni müfredat tartışılırken bunlar da konuşulsa daha iyi olmaz mıydı?
Yeni Asya gazetesi yazarı Faruk Çakır, Bediüzzaman Said Nursi’nin yazdığı Risale-i Nur eserlerinin Suriye’de eğitim müfredatına girdiğini söyledi..
İşte Faruk Çakır’ın o yazısı..
Yıllardan beri konuştuğumuz, idarecilere teklif ettiğimiz bir mesele, Türkiye’de değilse de Suriye’de uygulama imkânı bulmuş.Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin 1911 yılında Şam’daki Emevi Camiinde verdiği hutbe, Suriye’de okutulan ders kitaplarına girmiş ve talebelere bu hususta bilgi verilmiş. Bin defa maşallah, bin defa barekallah!
7 Şubat 2017 tarihli Yeni Asya’da yayınlanan habere göre Suriye’de okutulan 7. sınıf Arap Dili ders kitabında Hutbe-i Şamiye’den alınmış bazı kısımlara yer verilmiş. Haber şöyle devam ediyor: “2013-2014 eğitim-öğretim yılı için Suriye Geçici Hükûmeti Eğitim Bakanlığı tarafından basılan kitabın tıpkıbasımı olan kitap, hali hazırda Suriye okullarında okutuluyor. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi’nin yüz yıl önceden günümüz problemlerine ışık tutan ve Şam’da okuğu hutbe, ‘Hutbe-i Şamiye’ kitapta öğrencilere örnek olarak gösterilmiş. ‘Hutbe-i Şamiye’ İslam aleminin bugünkü sıkıntılarını tespit ediyor ve onları çözüme ulaştırıyor. (…) Girişte Said Nursi’nin doğum-vefat yıllarının verildiği bir fotoğraftan sonra Said Nursi’yle ilgili ‘Türkiye’de dinî ve içtimaî ıslah için uğraşmış önde gelen âlimlerdendir’ tanımlaması yapılıyor ve eserlerinden bazıları örnek veriliyor: Lem’alar, Şualar, Mektubat, Sözler, İşarat’ül İ’caz. Konunun devamında ‘Bediüzzaman Said Nursi bu hutbeyi Şam Emevi Camiinde Arapça olarak 1911 senesinde sayısı 10 bini geçen kalabalık bir topluluk önünde ilka etti’ bilgisi veriliyor sonra Hutbe-i Şamiye’den direkt alıntı yapılıyor. (…)
Parçanın devamında ise konuyu pekiştirecek çeşitli etkinliklere yer verilmiş. Alıştırma ve anlama bölümünde hutbenin nerede-hangi tarihte ilka edildiği (okunduğu) gibi çeşitli soruların yanında hutbeyle ilgili boşluk doldurmalar yer alıyor. İnceleme kısmında ‘Hutbe nedir? Kısımları nelerdir?’ soruları cevaplanarak hutbe adabına dikkat çekiliyor. Son olarak Hutbe-i Şamiye’nin ‘kelimelerinin sühuleti, tamlamalarının açıklığı ve ana fikrinin derinliği ile öne çıktığı’ nazarlara verilerek konu bitiriliyor.”
Suriye’deki okullarda okutulan bu ders kitabı, Türkiye’de ikamet eden ‘Suriyeli misafir öğrenciler’e de okutuluyormuş ki, bu da ayrıca tebrike ve takdire şayan. Suriye’nin yaptığı bi isabetli tercihi biz de yapamaz mıyız? Suriyeli öğrenciler Şam’da okulan bu önemli hutbeden haberdar oluyorsa, Türkiye’deki öğrenciler niçin habersiz olsun? Bunun gibi uygun misallerle eğitim müfredatında Risale-i Nur eserlerinden istifade edilmelidir.
Bu mesele gündeme geldiğinde Risale-i Nur eserlerinden nasıl istifade edilebileceği, öğrencilere nasıl aktarılacağı hep tartışılır. İşte güzel bir misal. Bu vesile ile hem Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin tesbitleri anlatılmış oluyor, hem de İslam dünyasının yaralarına çare sunan “Şam Hutbesi” gündeme gelmiş oluyor. Aynı şekilde Risale-i Nur’da bahsi geçen konular talebelerin ihtiyaçlarına göre ders kitaplarında yer alabilir. Mesela ilköğretim okulları için imanî meselelerin hikayelerle anlatıldığı “Küçük Sözler” güzel bir misal olmaz mı? Namaz bahsini “Her gün yaşadığımız 24 saat, 24 altın hükmündedir. Bunun 1 saatini, yani 1 altını abdest ve namaza ayırmak gerekir” şeklindeki bir izah akılları ve kalpleri ikna etmez mi?
Suriye’nin ortaya koyduğu bu güzel örneği biz de yapalım, yapılması için teklif ve teşvik edelim. Akılları ve kalpleri ikna eden Kur’an tefsiri Risale-i Nur’dan haberdar olmak her öğrencinin hakkı.
Yeni müfredat tartışılırken bunlar da konuşulsa daha iyi olmaz mıydı?