Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) yayımladığı tüketici fiyat endeksi (HICP) verileri, Türkiye’de eğitim harcamalarındaki artışı gözler önüne serdi. Eurostat’a göre, eğitim harcamaları endeksi son 12 ayda 741,2’den 1.300,1’e yükseldi. Bu artış, yüzde 75,5’lik yıllık bir yükseliş anlamına gelirken, 2015 yılı baz alınarak oluşturulan endeks sistemine göre son 10 yılda eğitim fiyatlarının yaklaşık 13 katına çıktığını gösteriyor.
Avrupa ortalaması yüzde 4,5’te kaldı
Karar’dan Berfu Kargı’nın haberine göre Türkiye, bu oranlarla Avrupa ülkeleri arasında açık ara ilk sırada yer aldı. Aynı dönemde Avrupa Birliği genelinde eğitim harcamalarındaki artış yalnızca yüzde 4,5 seviyesinde kaldı. Hollanda’da artış yüzde 12,4, Çekya’da yüzde 11,3, Romanya’da yüzde 7,0 olurken, Almanya’da bu oran yüzde 1,6 ile sınırlı kaldı.
Türkiye’nin yıllık artış oranı, AB ortalamasının yaklaşık 17 katı düzeyine ulaşmış durumda.
OECD’nin 2024 tarihli “Eğitime Bir Bakış” raporu da Türkiye’de kamusal eğitim harcamalarının yetersizliğine dikkat çekiyor. Öğrenci başına yıllık harcama 5 bin 425 dolarda kalırken, OECD ortalaması 14 bin 209 dolar. GSYH’ye oranla yapılan eğitim harcaması yüzde 4,2; bu da OECD ortalaması olan yüzde 4,9’un altında. İlköğretimde kamu payı yüzde 77 ile ortalamanın (yüzde 93) oldukça gerisinde. Öğrenci-öğretmen oranı ilköğretimde 18, ortaöğretimde 14. OECD ortalamaları ise sırasıyla 14 ve 13.
PISA 2022 sonuçları ne anlatıyor?
Eğitim harcamalarının rekor seviyelere ulaştığı bir dönemde Türkiye’nin uluslararası sınav performansı da yeniden tartışma konusu oluyor. PISA’nın son yayımlanan 2022 döngüsünde Türkiye, okuma becerilerinde 456 puanla 36’ncı, matematikte 453 puanla 39’uncu, fen bilimlerinde ise 476 puanla 34’üncü sırada yer aldı.
Türkiye’nin puanları, katılımcı ülkelerin genel ortalamasının üzerinde olsa da OECD ortalamalarının gerisinde kaldı. Örneğin fen alanında OECD ortalaması 485, Türkiye’nin puanı ise 476; matematikte 472’ye karşı 453; okumadaysa 476’ya karşı 456. 2015’e kıyasla tüm alanlarda Türkiye’nin sıralaması iyileşti. Ancak bu göreli yükselişe rağmen, öğrencilerin yalnızca yüzde 61’i matematikte temel yeterlilik düzeyi olan “Düzey 2”ye ulaşabildi.
Sosyoekonomik olarak en dezavantajlı gruptaki öğrencilerin oranı da oldukça yüksek. Bu gruptaki öğrencilerin matematik puanı 424 olarak ölçüldü. Türkiye’de öğrencilerin yüzde 18’i okula giderken kendini güvende hissetmediğini belirtti. Aidiyet duygusu da 2018’e kıyasla gerilemiş durumda. Bu veriler, eğitimde yükselen maliyetlere rağmen kalite ve eşitlik alanında kalıcı bir ilerleme sağlanamadığını ortaya koyuyor.