Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

Tutuklu yargı üyelerine işkencenin sembolü: Keskin Cezaevi

by aktifhabercom
September 14, 2020
Tutuklu yargı üyelerine işkencenin sembolü: Keskin Cezaevi
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Bu Haberlerdeİlginizi Çekebilir

Emaneti koruma inceliği ve unutanların kirli dünyası

Emaneti koruma inceliği ve unutanların kirli dünyası

May 5, 2025
5k
İdare lambası millet

İdare lambası millet

May 2, 2025
5k
web

“Soruşturma savcısı olayın üstünü kapatmak için soruşturma açıyor, var olan delilleri görmezden geliyor, toplanması gerekli diğer delilleri toplamıyor ve takipsizlik kararı vererek bir Yargıtay üyesine yapılan işkencenin üstünü, şimdilik, kapatıyor”


İhraç hakim Nevin Yıldırım, “Yargıtay üyelerinin toplu tutuklanmalarındaki hukuksuzluk eşiğini çoktan geçtik, yüksek yargı mensuplarına cezaevinde yapılan işkenceyi konuşuyoruz artık!” tespitini, tutuklu eski yargıtay üyesi Hüsamettin Uğur’a, Keskin Cezaevi’nde yapılan insanlık dışı muamele üzerine yapıyor. Yıldırım, Tr724’teki yazısında skandal olayı aktarmakla kalmıyor, cezaevi savcısı tarafından kapatılan dosyanın gelecekte doğuracağı hukuki sonuçlara da dikkat çekiyor.

Türkiye’nin sonunun nereye ulaşacağı belli olmayan inişli çıkışlı hukuk yolculuğunda, şu an bir başka iniş bölümündeyiz. 


27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 müdahalelerini takip eden dönemler bu hukuk yolculuğunun keskin iniş dönemleri oldu. Her bir dönemin kendine özgü ayrı bir karakteri olmakla birlikte, bu dönemler göstermelik yargılamalar, talimatla verilen kararlar, fişlemeler, işkenceler, kötü muameleler ile anılmaktadır. Yassıada, Ziverbey Köşkü ve Diyarbakır Askeri Cezaevi denildiğinde bir yer isminden çok, bu hukuksuzluklar akla gelmektedir.

İçinde bulunduğumuz dönem ise, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü sonrası dönem. İşkence ve kötü muameleler, fişlemeler, tutuklamalar, adam kaçırmalar, KHK’lar, kayyumlar, pasaport iptalleri bu dönemin sembol kavramları. 

15 Temmuz sonrası dönemin sembollerinden biri de, Keskin Cezaevi. 2017 yılında bitirilmesi planlanan ve 102 tek kişilik hücreye sahip olan T tipi cezaevi, 15 Temmuz sonrasında alelacele açıldı. Henüz inşaatı dahi tam bitmeyen cezaevine, görevlerinden alınan yaklaşık 100 kadar Yargıtay ve Danıştay üyesi nakledilince, bu acelenin nedeni anlaşıldı. Tüm yüksek hâkimler tek kişilik hücrelere konuldu. Yargıtay üyesi Ali Alçık, kaldığı hücrenin resmini çizerek mektupla ailesine göndermişti hatırlarsanız.

Özel amaçlarla hızla açılan bu cezaevine, bakanlık tarafından “özel”, yeni personel atandı. Tutuklulara hitap ederken bağırıp çağırmalar, “Biz sayıma geldiğimizde saygı duruşuna geçeceksiniz” sözleriyle oluşturulan psikolojik baskılar, yeterince havalandırmaya çıkarmama, yeterli miktarda sıcak suyun verilmemesi, kitap verilmemesi, soğukta kaloriferlerin yakılmaması, kalitesiz yemekler ve avukat ziyaretleri dahil ziyaretlerde zorluklar çıkarma gibi yöntemler bu cezaevi için “özel” olarak seçilen personelin bazı eylemleri.

Bu “özel” personelin tüm baskılarına rağmen hala sindiremediklerini düşündükleri yüksek yargı mensuplarına işkence ve kötü muamelede bulundukları, Yargıtay üyesi Hüsamettin Uğur’a yapılanların kızı Nalan Dilara Uğur tarafından sosyal medya hesabından kamuoyuna duyurulmasıyla ortaya çıktı.

İddiaya göre, 17 Şubat 2020 günü Uğur, hücresinden alınarak dört infaz koruma memuru ve 1 baş memurun bulunduğu kamerasız bir odaya götürülüyor vee bir saat boyunca dövülüyor. Daha sonra da, “buradan cesedin çıkacak” diye tehdit edilerek bırakılıyor. Memurlar, haklarındaki olası soruşturmayı engellemek için, bir kurgu yapıyorlar ve kendilerinin Uğur’a değil Uğur’un kendilerine saldırdığını iddia ederek, içlerinden bir memurun vücudunda darp, cebir izi bulunduğuna dair rapor aldırıyorlar. Doktor 17 Şubat’ta, Uğur’un iddialarını rapora geçirmeksizin, darp, cebir izinin olmadığına dair rapor veriyor. 18 Şubat’ta ise yeniden yapılan muayene sonucunda düzenlenen adli raporda, darp, cebir izi tespit edildiği belirtiliyor. 

İddia çok vahim: Cezaevinde işkence yapıyorlar! 

Mağdurun bir Yargıtay üyesi olması ise vahametin boyutunu daha da artırıyor. Yargıtay üyelerinin toplu tutuklanmalarındaki hukuksuzluk eşiğini çoktan geçtik, yüksek yargı mensuplarına cezaevinde yapılan işkenceyi konuşuyoruz artık!

Uğur’un yazdığı birçok dilekçe ilgililere ulaştırılmıyor. Bu engellemelere rağmen konu cezaevi savcısına, soruşturma savcısına, Adalet Bakanlığına iletiliyor.

Cezaevi savcısı Uğur’la görüşmeyi dahi kabul etmiyor. Cezaevinde bir işkence iddiası olacak, cezaevi savcısı iddialardan haberdar olacak ve derhal harekete geçip, mağduru dinleyip, kamera kayıtları, doktor raporları ve tanık beyanlarını tespit edip, adli ve idari yönden gereğini yerine getirmesi gerekirken mağduru dinlemeye dahi tenezzül etmeyecek.

Öyleyse, cezaevi savcısı niye var? 

Soruşturma savcısı ise adeta olayı kapatmak için soruşturma açıyor. Ceza Muhakemesi Kanunu der ki, bir savcı “suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturacak delil varsa” dava açmak zorundadır. Ama savcı, takipsizlik veriyor! 

Öncelikle, tarafsız bir savcı için, eski bir Yargıtay üyesi olan mağdurun beyanı dahi başlı başına böyle bir davanın açılması için yeterli şüphe oluşturur; oluşturmak zorundadır. Ceza mahkemelerinde sadece mağdur beyanları ile sanıkların ağır cezalar aldığı binlerce dosya vardır. Değerlendirmeyi yapacak olan mahkemedir. 

Ayrıca, Uğur’un iddialarında yer verdiği tanık beyanlarına takipsizlik kararında değinilmiyor. Tanık beyanları Uğur’un iddialarını desteklediği için mi? Yoksa, tanık beyanları hiç dosyaya alınmadı mı?

Savcının doktor raporları hakkında, kendisini mahkemenin yerine koyarak, delil değerlendirmesine girmesi ise tam bir hukuk skandalı!

Olay günü olan 17 Şubat’ta düzenlenen doktor raporunda, darp cebir izine rastlanmadığı yazılıyor. Uğur’un şikayetleri ise, delillendirme için zorunlu olmasına rağmen, doktor tarafından rapora yazılmıyor. Darp cebir izleri, olayın ilk anında yeterli inceleme yapmamış olan doktor tarafından fark edilmemiş olabilir. Bir gün sonraki raporda ise, darp cebir izinin olduğu belirtiliyor. 

İkinci gün alınan doktor raporu gösteriyor ki, Uğur’un iddiaları gerçek. En azından, iddiaların gerçekliğine dair ciddi bir delil var. Mağdurun beyanını destekleyen doktor raporuna rağmen, işkence gibi ağır bir iddiada takipsizlik kararıyla dosyanın kapatılması, savcının soruşturmayı kapatmaya odaklanmış “çok özel” gayretini açıkça ortaya koyuyor. 

Kısacası, soruşturma savcısı olayın üstünü kapatmak için soruşturma açıyor, var olan delilleri görmezden geliyor, toplanması gerekli diğer delilleri toplamıyor ve takipsizlik kararı vererek bir Yargıtay üyesine bir cezaevinde yapılan işkencenin üstünü, şimdilik, kapatıyor. 

Uğur’a yönelik işkence iddialarına karşı Adalet Bakanlığı’nın tavrı ise, ülkede geçerli rejimin ne olduğunu ortaya koyacak nitelikte. Normal bir zamanda Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, böyle bir iddia üzerine hemen işlem başlatır; olayın sorumlusu olan cezaevi personelini o cezaevinden uzaklaştırırdı ya da tutuklu ve hükümlüyü başka bir cezaevine naklederdi. Kamuoyunu da bilgilendirirdi.

Özellikle sosyal medya yoluyla kamuoyu gündemine gelen “bir Yargıtay üyesine cezaevinde işkence yapıldığı” iddiasına karşı bir cümlelik dahi açıklama yapılmadı. Medya ve yargının iktidara bağlı, muhalefetin etkisiz olduğu bir ortamda kendisini hesap sorulamaz kudrette gören bir anlayış var. Temel hak ve özgürlükleri yok sayan, hukukun üstünlüğünü umursamayan, işkenceyi teşvik eden otoriter bir anlayış bu.

Olaylardan sonra ısrarla başka bir cezaevine nakledilmesini talep etmesine rağmen, Uğur’u işkencecileriyle aynı cezaevinde tutmaktaki ısrarın nedeni ne?

İşkence zamanaşımına uğramayan bir suçtur. Her şey kayıt altında. Uğur’a yönelik işkence eylemlerini gerçekleştirenler, engellemeyenler, soruşturmayanlar hep birlikte sorumludurlar. Bu kapsamda, olayı gerçekleştiren infaz koruma memurları, baş memurları, iç güvenlikten sorumlu ikinci müdür, kurum müdürü, cezaevi savcısı, soruşturma savcısı, başsavcı, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün olayla ilgili sıralı amirleri, Adalet Bakanı ve ilgili yardımcısı böyle bir soruşturmada isimleri “şüpheli” olarak yazılacak kişilerdir.

Yargıtay ve Danıştay üyelerinin tutuklanması, Keskin Cezaevinde tek kişilik hücrelerde 4 yıldan daha uzun bir süre tutulması iktidarın doğrudan doğruya yargıya, dolaylı olarak da topluma verdiği bir gözdağı mesajı olduğu gibi, Uğur’a yönelik işkence de bir gözdağı mesajıdır. 

Yargıtay’ın eski bir üyesine yönelik işkence iddialarına karşı sessiz kalması bu mesajın alındığının göstergesi olarak yorumlanabilir. 

Özetle, Keskin Cezaevi, sadece Yargıtay üyesi Hüsamettin Uğur’un 4 yıldan beri hücrede kaldığı ve işkence gördüğü bir cezaevi değildir. Keskin Cezaevi, topyekûn bir yargının hücreye konulduğu ve işkence edildiği bir cezaevidir.

ShareTweet
Previous Post

Tarık Toros yazdı: Karşı devrim mi planlanıyor?

Next Post

Demirtaş: HDP dışında herhangi bir arayışta adımın geçmesi beni üzer

İLGİLİHABERLER

Emaneti koruma inceliği ve unutanların kirli dünyası
ANALİZ

Emaneti koruma inceliği ve unutanların kirli dünyası

May 5, 2025
5k
İdare lambası millet
ANALİZ

İdare lambası millet

May 2, 2025
5k
AKP ve Ayrıcalıklı Çanta
ANALİZ

AKP ve Ayrıcalıklı Çanta

April 29, 2025
5.1k
Büyük iddialarla ortaya çıktıktan sonra oyun ve oyuncağa takılıp kalanlar
ANALİZ

Büyük iddialarla ortaya çıktıktan sonra oyun ve oyuncağa takılıp kalanlar

April 30, 2025
5.1k
Mümine yakışır dayanma gücüyle engelleri aşma
ANALİZ

Mümine yakışır dayanma gücüyle engelleri aşma

April 21, 2025
5.1k
Sırrı Süreyya Önder’in bakışı ile arabesk siyasetimiz
ANALİZ

Sırrı Süreyya Önder’in bakışı ile arabesk siyasetimiz

April 18, 2025
5.1k
Daha Fazla Haber
ABD’de gözaltı merkezinde tutulan Rümeysa Öztürk serbest bırakıldı

ABD’de gözaltı merkezinde tutulan Rümeysa Öztürk serbest bırakıldı

May 9, 2025
5k
SONAR’ın VIP üyelerine gönderdiği anket sızdı

SONAR’ın VIP üyelerine gönderdiği anket sızdı

May 9, 2025
5.1k
Ekrem İmamoğlu’nun uluslararası X hesabı için de ‘erişime engel’ kararı

Ekrem İmamoğlu’nun uluslararası X hesabı için de ‘erişime engel’ kararı

May 9, 2025
5k
İlker Canikligil: Kuyruğumu kaptırdığım için politik içeriklere son veriyoruz

İlker Canikligil: Kuyruğumu kaptırdığım için politik içeriklere son veriyoruz

May 9, 2025
5.1k
Almanya sınırından ilk çevrilen Alparslan adlı Türk genci oldu

Almanya sınırından ilk çevrilen Alparslan adlı Türk genci oldu

May 9, 2025
5.1k
Cem Boyner: Bu ülkede akşam ya da sabah ne olacağını kestiremezsiniz

Cem Boyner: Bu ülkede akşam ya da sabah ne olacağını kestiremezsiniz

May 9, 2025
5k
Mısra Öz: Düşmediler yakamdan, benimle uğraştıkları kadar katillerle uğraşmadılar

Mısra Öz: Düşmediler yakamdan, benimle uğraştıkları kadar katillerle uğraşmadılar

May 9, 2025
5k
DEM Parti’den PKK’nın feshi açıklaması: “Barış ufkuna bir adım daha yaklaştık”

DEM Parti’den PKK’nın feshi açıklaması: “Barış ufkuna bir adım daha yaklaştık”

May 9, 2025
5k
Giresun’da bir lisede iki kadın öldürüldü

Giresun’da bir lisede iki kadın öldürüldü

May 9, 2025
5k
DEM Parti: Pervin Buldan kaza geçirdi, suikast değil

DEM Parti: Pervin Buldan kaza geçirdi, suikast değil

May 9, 2025
5.1k
1962’den beri kayıp olan kadın ‘sağ salim’ bulundu

1962’den beri kayıp olan kadın ‘sağ salim’ bulundu

May 9, 2025
5.2k
Ankara dahil 10 ile sağanak yağış uyarısı

18 il için sağanak yağış uyarısı

May 9, 2025
5k
“Sandalyedeki Emanet”in ilk gösterimi yapıldı: Türkiye’de yaşanan hak ihlallerini tiyatro oyunu ile sahneye taşındı

“Sandalyedeki Emanet”in ilk gösterimi yapıldı: Türkiye’de yaşanan hak ihlallerini tiyatro oyunu ile sahneye taşındı

May 8, 2025
5.1k
Berlin’de Sırrı Süreyya Önder’i anma programı

Berlin’de Sırrı Süreyya Önder’i anma programı

May 8, 2025
5k
Ankara’da kadın cinayeti: Kanser hastası erkek, eşini öldürüp intihar etti

Ankara’da kadın cinayeti: Kanser hastası erkek, eşini öldürüp intihar etti

May 8, 2025
5.1k
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.