AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘reform’ diye sunduğu paket, ekonomistleri hayal kırıklığına uğrattı.
TR724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre İktisatçı Mahfi Eğilmez, kişisel blog sayfasında kaleme aldığı yazıda, söz konusu paketi reform olarak adlandırmanın doğru olmadığını anlattı. Yargı bağımsızlığı ve adalet tesis edilmeden, güçler ayrılığı yeniden hakim kılınmadan beklentilerin olumlu hale getirilmesi, risklerin düşürülmesi ve alınacak kararların olumlu olmasının mümkün görünmediğini yazdı.
Ekonomist Alaattin Aktaş da ‘paket’ten umutsuz. Aktaş, “Yapılanlar reform ise bu eskiden beri uygulanmakta olanların yanlış ve eksik olduğu anlamını taşımıyor mu? İşin özü, zaten yapılanlar reform değil ki. Yalnızca ve yalnızca bazı düzenlemelere gidiliyor. Esnafa vergi desteğinin mali boyutu kişi başına 291 lira! Yıllık. Şimdi, bu mu esnafa nefes aldıracak yani?” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Veysel Ulusoy’a göre ise ortada reform yok, ‘fason reform’ var. İktidarın neredeyse her ay yeni bir paket açıkladığını hatırlatan Ulusoy, “Kes-yapıştır kolaycılığı öyle açık ki cümleler aynı, vurgu aynı, verilmek istenen (sahte) coşku aynı, slogan aynı… Ama tutmuyor, heyecan uyandırmıyor zira değişim veya umut yaratmıyor. Yaratmaz da…” diyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ‘reform’ paketi ekonomistler arasında tartışılmaya devam ediyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez, geçtiğimiz hafta açıklanan ‘Ekonomide Reform Paketi’yle ilgili bir yazı kaleme aldı. Öncelikle risklerin düşürülmesi gerektiğini anlattığı yazısında Eğilmez’e göre bunu yapabilmenin yegane yolu ise yargı bağımsızlığının, hukukun üstünlüğünün sağlanması, güçler ayrılığı ilkesinin yeniden tesis edilmesi ve demokrasinin işler hale getirilmesi:
ÖNCE HUKUK VE DEMOKRASİ TESİS EDİLMELİ
“Bugün beklentileri olumlu hale getirebilecek tek yol güçler ayrımına dayalı demokratik yapıya dönüş, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, eğitimde bilime dayalı eğitim sistemine dönüş gibi ekonomi dışı birtakım adımların atılmasıdır. Bu adımlar atılmadan beklentilerin olumlu hale getirilmesi, risklerin düşürülmesi ve alınacak kararların olumlu olması mümkün görünmüyor. Beklentileri olumlu hale dönüştürmek için bu adımlar atılabilirse riskleri kalıcı olarak düşürmek ve yatırım ortamını canlandırmak söz konusu olabilir.”
ENFLASYON DÜŞÜRÜLECEK AMA NASIL?
Pakette sayısal hedeflerin olmamasını da eleştiriyor Eğilmez: “Bir program yapılırken hedeflenen yılda ekonomik göstergelerin ne olacağı sayısal olarak belirlenmeli ve oradan geriye doğru her yıl, hatta her ay neler yapılarak o hedefe ulaşılacağı tek tek gösterilmelidir. ‘Enflasyonu düşüreceğiz’ ifadesi bir hedef değil temenni olabilir. Nasıl düşürüleceği sorulduğunda yanıtlar hesaplara dayalı sayılarla verilmelidir.”
Mahfi Eğilmez, yazısında açıklanan maddeleri tek tek inceliyor.
ALAATTİN AKTAŞ: REFORM DEĞİL, DÜZENLEME
Ekonomist Alaattin Aktaş da dünkü köşesinde sözde ‘reform’ paketini ele aldı. Açıklanan paketin reform değil, ‘düzenleme’den ibaret olduğunu anlattı. “Yapılanlar reform ise bu eskiden beri uygulanmakta olanların yanlış ve eksik olduğu anlamını taşımıyor mu? (…) İşin özü, zaten yapılanlar reform değil ki. Yalnızca ve yalnızca bazı düzenlemelere gidiliyor. Bu düzenlemelerin doğru ya da ihtiyaçları karşılayacak içerikte olup olmadığı apayrı bir konu. Özünde yapılanlar birer düzenlemeden ibaret.” diyen Aktaş, yazısının devamında şu ifadeleri kullandı:
YILLIK 291 TL VERGİ MUAFİYETİ Mİ ESNAFA NEFES ALDIRACAK?
“Açıklanan ekonomi reform paketi çerçevesinde oluşturulacak olan Fiyat İstikrar Komitesi, akıllara 1970’lerdeki Fiyat Kontrol Komitesi’ni getirdi. Yarım yüzyıl önceki komite karaborsayı hortlatmıştı, aynı hataya herhalde düşülmeyecektir. Fiyat istikrarını bu komite sağlayacak, sağlamaya çalışacaksa, Merkez Bankası’nın bu konudaki görevi sona mı erdi? Esnafa vergi desteğinin mali boyutu ne kadar mı, kişi başına 291 lira! Yıllık. Bu vergi “affıyla” vazgeçilen verginin toplam vergi gelirindeki payı ne kadar mı, yüz binde 27! Devlet topladığı her 100 bin liralık verginin 27 lirasından vazgeçmiş olacak. Şimdi, bu mu esnafa nefes aldıracak yani?”
PROF. DR. ULUSOY: KES-YAPIŞTIR KOLAYCILIĞI
Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un son yazısı da reform paketiyle ilgiliydi. ‘Fason reform’ başlıklı yazısına Ulusoy, “Sayısını unuttuk. Hatta reform mu, plan mı, proje mi yoksa program mı diye sormaya bile gerek duymadık. Zaten ayrımını da yapamadık.” cümleleriyle başlıyor. Ardından şöyle devam ediyor: “Ortalama her ay bunlardan biri açıklandığı için hepsini aynı kefeye koyduk ve üzerinde kafa yormadık. Kes-yapıştır kolaycılığı öyle açık ki cümleler aynı, vurgu aynı, verilmek istenen (sahte) coşku aynı, slogan aynı… Ama tutmuyor, heyecan uyandırmıyor zira değişim veya umut yaratmıyor. Yaratmaz da…”
REFORM TOPLUMA DOKUNMALI
“En başta topluma doğrudan dokunan, emek piyasasının dengesini oluşturan ücret ve istihdamın yeniden yapılandırılması ile uygulanması gereken adımlar açıklanır. Hem de öyle böyle değil, reformun en az yarısı bu piyasaya özgü olur, çünkü krizden çıkışın anahtarı olan tüketim harcamalarıyla onun tamamlayıcısı olan gelir vardır içinde.
Sermaye piyasasını etkileyen rekabet politikası ile tarım politikasının eşanlı yaklaşımı bunu takip eder. (…) Tarım ve hayvancılığın tekrar ayağa kaldırılması için ne olduğu belirsiz sözleşmeli tarım değil de devlet-köylü ortaklığına dayalı modelin (DEKİM) nasıl uygulanacağı vurgulanır ve köylünün finans-kapital kıskacından nasıl çıkarılacağının yöntemleri ortaya konur. Harcamalardaki şeffaflık ve verginin tabana yayılması birlikteliği, kamu hizmetlerindeki kalite ve kamu üretim gücünün nasıl planlandığı anlatılır.
ÖZÜ İTİBARİYLE FASON REFORM
(…) Önceki gün açıklandığı gibi yeniden kredi garanti fonu ile halkı borçlandırmak, devlet memurlarının iki maaştan fazla alamayacaklarını belirtmek, vergi muafiyeti getirdik demek, Türkiye ürün uzayı grafiği sunmak, israfı azaltacağız misali söylemler geliştirmek, zaten var olan kurum ve kuruluşları tekrar kuruyoruz diye vurgu yapmak değildir reform. Özü itibarıyla fason reform bu.”
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘reform’ diye sunduğu paket, ekonomistleri hayal kırıklığına uğrattı.
TR724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre İktisatçı Mahfi Eğilmez, kişisel blog sayfasında kaleme aldığı yazıda, söz konusu paketi reform olarak adlandırmanın doğru olmadığını anlattı. Yargı bağımsızlığı ve adalet tesis edilmeden, güçler ayrılığı yeniden hakim kılınmadan beklentilerin olumlu hale getirilmesi, risklerin düşürülmesi ve alınacak kararların olumlu olmasının mümkün görünmediğini yazdı.
Ekonomist Alaattin Aktaş da ‘paket’ten umutsuz. Aktaş, “Yapılanlar reform ise bu eskiden beri uygulanmakta olanların yanlış ve eksik olduğu anlamını taşımıyor mu? İşin özü, zaten yapılanlar reform değil ki. Yalnızca ve yalnızca bazı düzenlemelere gidiliyor. Esnafa vergi desteğinin mali boyutu kişi başına 291 lira! Yıllık. Şimdi, bu mu esnafa nefes aldıracak yani?” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Veysel Ulusoy’a göre ise ortada reform yok, ‘fason reform’ var. İktidarın neredeyse her ay yeni bir paket açıkladığını hatırlatan Ulusoy, “Kes-yapıştır kolaycılığı öyle açık ki cümleler aynı, vurgu aynı, verilmek istenen (sahte) coşku aynı, slogan aynı… Ama tutmuyor, heyecan uyandırmıyor zira değişim veya umut yaratmıyor. Yaratmaz da…” diyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ‘reform’ paketi ekonomistler arasında tartışılmaya devam ediyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez, geçtiğimiz hafta açıklanan ‘Ekonomide Reform Paketi’yle ilgili bir yazı kaleme aldı. Öncelikle risklerin düşürülmesi gerektiğini anlattığı yazısında Eğilmez’e göre bunu yapabilmenin yegane yolu ise yargı bağımsızlığının, hukukun üstünlüğünün sağlanması, güçler ayrılığı ilkesinin yeniden tesis edilmesi ve demokrasinin işler hale getirilmesi:
ÖNCE HUKUK VE DEMOKRASİ TESİS EDİLMELİ
“Bugün beklentileri olumlu hale getirebilecek tek yol güçler ayrımına dayalı demokratik yapıya dönüş, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, eğitimde bilime dayalı eğitim sistemine dönüş gibi ekonomi dışı birtakım adımların atılmasıdır. Bu adımlar atılmadan beklentilerin olumlu hale getirilmesi, risklerin düşürülmesi ve alınacak kararların olumlu olması mümkün görünmüyor. Beklentileri olumlu hale dönüştürmek için bu adımlar atılabilirse riskleri kalıcı olarak düşürmek ve yatırım ortamını canlandırmak söz konusu olabilir.”
ENFLASYON DÜŞÜRÜLECEK AMA NASIL?
Pakette sayısal hedeflerin olmamasını da eleştiriyor Eğilmez: “Bir program yapılırken hedeflenen yılda ekonomik göstergelerin ne olacağı sayısal olarak belirlenmeli ve oradan geriye doğru her yıl, hatta her ay neler yapılarak o hedefe ulaşılacağı tek tek gösterilmelidir. ‘Enflasyonu düşüreceğiz’ ifadesi bir hedef değil temenni olabilir. Nasıl düşürüleceği sorulduğunda yanıtlar hesaplara dayalı sayılarla verilmelidir.”
Mahfi Eğilmez, yazısında açıklanan maddeleri tek tek inceliyor.
ALAATTİN AKTAŞ: REFORM DEĞİL, DÜZENLEME
Ekonomist Alaattin Aktaş da dünkü köşesinde sözde ‘reform’ paketini ele aldı. Açıklanan paketin reform değil, ‘düzenleme’den ibaret olduğunu anlattı. “Yapılanlar reform ise bu eskiden beri uygulanmakta olanların yanlış ve eksik olduğu anlamını taşımıyor mu? (…) İşin özü, zaten yapılanlar reform değil ki. Yalnızca ve yalnızca bazı düzenlemelere gidiliyor. Bu düzenlemelerin doğru ya da ihtiyaçları karşılayacak içerikte olup olmadığı apayrı bir konu. Özünde yapılanlar birer düzenlemeden ibaret.” diyen Aktaş, yazısının devamında şu ifadeleri kullandı:
YILLIK 291 TL VERGİ MUAFİYETİ Mİ ESNAFA NEFES ALDIRACAK?
“Açıklanan ekonomi reform paketi çerçevesinde oluşturulacak olan Fiyat İstikrar Komitesi, akıllara 1970’lerdeki Fiyat Kontrol Komitesi’ni getirdi. Yarım yüzyıl önceki komite karaborsayı hortlatmıştı, aynı hataya herhalde düşülmeyecektir. Fiyat istikrarını bu komite sağlayacak, sağlamaya çalışacaksa, Merkez Bankası’nın bu konudaki görevi sona mı erdi? Esnafa vergi desteğinin mali boyutu ne kadar mı, kişi başına 291 lira! Yıllık. Bu vergi “affıyla” vazgeçilen verginin toplam vergi gelirindeki payı ne kadar mı, yüz binde 27! Devlet topladığı her 100 bin liralık verginin 27 lirasından vazgeçmiş olacak. Şimdi, bu mu esnafa nefes aldıracak yani?”
PROF. DR. ULUSOY: KES-YAPIŞTIR KOLAYCILIĞI
Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un son yazısı da reform paketiyle ilgiliydi. ‘Fason reform’ başlıklı yazısına Ulusoy, “Sayısını unuttuk. Hatta reform mu, plan mı, proje mi yoksa program mı diye sormaya bile gerek duymadık. Zaten ayrımını da yapamadık.” cümleleriyle başlıyor. Ardından şöyle devam ediyor: “Ortalama her ay bunlardan biri açıklandığı için hepsini aynı kefeye koyduk ve üzerinde kafa yormadık. Kes-yapıştır kolaycılığı öyle açık ki cümleler aynı, vurgu aynı, verilmek istenen (sahte) coşku aynı, slogan aynı… Ama tutmuyor, heyecan uyandırmıyor zira değişim veya umut yaratmıyor. Yaratmaz da…”
REFORM TOPLUMA DOKUNMALI
“En başta topluma doğrudan dokunan, emek piyasasının dengesini oluşturan ücret ve istihdamın yeniden yapılandırılması ile uygulanması gereken adımlar açıklanır. Hem de öyle böyle değil, reformun en az yarısı bu piyasaya özgü olur, çünkü krizden çıkışın anahtarı olan tüketim harcamalarıyla onun tamamlayıcısı olan gelir vardır içinde.
Sermaye piyasasını etkileyen rekabet politikası ile tarım politikasının eşanlı yaklaşımı bunu takip eder. (…) Tarım ve hayvancılığın tekrar ayağa kaldırılması için ne olduğu belirsiz sözleşmeli tarım değil de devlet-köylü ortaklığına dayalı modelin (DEKİM) nasıl uygulanacağı vurgulanır ve köylünün finans-kapital kıskacından nasıl çıkarılacağının yöntemleri ortaya konur. Harcamalardaki şeffaflık ve verginin tabana yayılması birlikteliği, kamu hizmetlerindeki kalite ve kamu üretim gücünün nasıl planlandığı anlatılır.
ÖZÜ İTİBARİYLE FASON REFORM
(…) Önceki gün açıklandığı gibi yeniden kredi garanti fonu ile halkı borçlandırmak, devlet memurlarının iki maaştan fazla alamayacaklarını belirtmek, vergi muafiyeti getirdik demek, Türkiye ürün uzayı grafiği sunmak, israfı azaltacağız misali söylemler geliştirmek, zaten var olan kurum ve kuruluşları tekrar kuruyoruz diye vurgu yapmak değildir reform. Özü itibarıyla fason reform bu.”
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘reform’ diye sunduğu paket, ekonomistleri hayal kırıklığına uğrattı.
TR724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre İktisatçı Mahfi Eğilmez, kişisel blog sayfasında kaleme aldığı yazıda, söz konusu paketi reform olarak adlandırmanın doğru olmadığını anlattı. Yargı bağımsızlığı ve adalet tesis edilmeden, güçler ayrılığı yeniden hakim kılınmadan beklentilerin olumlu hale getirilmesi, risklerin düşürülmesi ve alınacak kararların olumlu olmasının mümkün görünmediğini yazdı.
Ekonomist Alaattin Aktaş da ‘paket’ten umutsuz. Aktaş, “Yapılanlar reform ise bu eskiden beri uygulanmakta olanların yanlış ve eksik olduğu anlamını taşımıyor mu? İşin özü, zaten yapılanlar reform değil ki. Yalnızca ve yalnızca bazı düzenlemelere gidiliyor. Esnafa vergi desteğinin mali boyutu kişi başına 291 lira! Yıllık. Şimdi, bu mu esnafa nefes aldıracak yani?” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Veysel Ulusoy’a göre ise ortada reform yok, ‘fason reform’ var. İktidarın neredeyse her ay yeni bir paket açıkladığını hatırlatan Ulusoy, “Kes-yapıştır kolaycılığı öyle açık ki cümleler aynı, vurgu aynı, verilmek istenen (sahte) coşku aynı, slogan aynı… Ama tutmuyor, heyecan uyandırmıyor zira değişim veya umut yaratmıyor. Yaratmaz da…” diyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ‘reform’ paketi ekonomistler arasında tartışılmaya devam ediyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez, geçtiğimiz hafta açıklanan ‘Ekonomide Reform Paketi’yle ilgili bir yazı kaleme aldı. Öncelikle risklerin düşürülmesi gerektiğini anlattığı yazısında Eğilmez’e göre bunu yapabilmenin yegane yolu ise yargı bağımsızlığının, hukukun üstünlüğünün sağlanması, güçler ayrılığı ilkesinin yeniden tesis edilmesi ve demokrasinin işler hale getirilmesi:
ÖNCE HUKUK VE DEMOKRASİ TESİS EDİLMELİ
“Bugün beklentileri olumlu hale getirebilecek tek yol güçler ayrımına dayalı demokratik yapıya dönüş, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, eğitimde bilime dayalı eğitim sistemine dönüş gibi ekonomi dışı birtakım adımların atılmasıdır. Bu adımlar atılmadan beklentilerin olumlu hale getirilmesi, risklerin düşürülmesi ve alınacak kararların olumlu olması mümkün görünmüyor. Beklentileri olumlu hale dönüştürmek için bu adımlar atılabilirse riskleri kalıcı olarak düşürmek ve yatırım ortamını canlandırmak söz konusu olabilir.”
ENFLASYON DÜŞÜRÜLECEK AMA NASIL?
Pakette sayısal hedeflerin olmamasını da eleştiriyor Eğilmez: “Bir program yapılırken hedeflenen yılda ekonomik göstergelerin ne olacağı sayısal olarak belirlenmeli ve oradan geriye doğru her yıl, hatta her ay neler yapılarak o hedefe ulaşılacağı tek tek gösterilmelidir. ‘Enflasyonu düşüreceğiz’ ifadesi bir hedef değil temenni olabilir. Nasıl düşürüleceği sorulduğunda yanıtlar hesaplara dayalı sayılarla verilmelidir.”
Mahfi Eğilmez, yazısında açıklanan maddeleri tek tek inceliyor.
ALAATTİN AKTAŞ: REFORM DEĞİL, DÜZENLEME
Ekonomist Alaattin Aktaş da dünkü köşesinde sözde ‘reform’ paketini ele aldı. Açıklanan paketin reform değil, ‘düzenleme’den ibaret olduğunu anlattı. “Yapılanlar reform ise bu eskiden beri uygulanmakta olanların yanlış ve eksik olduğu anlamını taşımıyor mu? (…) İşin özü, zaten yapılanlar reform değil ki. Yalnızca ve yalnızca bazı düzenlemelere gidiliyor. Bu düzenlemelerin doğru ya da ihtiyaçları karşılayacak içerikte olup olmadığı apayrı bir konu. Özünde yapılanlar birer düzenlemeden ibaret.” diyen Aktaş, yazısının devamında şu ifadeleri kullandı:
YILLIK 291 TL VERGİ MUAFİYETİ Mİ ESNAFA NEFES ALDIRACAK?
“Açıklanan ekonomi reform paketi çerçevesinde oluşturulacak olan Fiyat İstikrar Komitesi, akıllara 1970’lerdeki Fiyat Kontrol Komitesi’ni getirdi. Yarım yüzyıl önceki komite karaborsayı hortlatmıştı, aynı hataya herhalde düşülmeyecektir. Fiyat istikrarını bu komite sağlayacak, sağlamaya çalışacaksa, Merkez Bankası’nın bu konudaki görevi sona mı erdi? Esnafa vergi desteğinin mali boyutu ne kadar mı, kişi başına 291 lira! Yıllık. Bu vergi “affıyla” vazgeçilen verginin toplam vergi gelirindeki payı ne kadar mı, yüz binde 27! Devlet topladığı her 100 bin liralık verginin 27 lirasından vazgeçmiş olacak. Şimdi, bu mu esnafa nefes aldıracak yani?”
PROF. DR. ULUSOY: KES-YAPIŞTIR KOLAYCILIĞI
Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un son yazısı da reform paketiyle ilgiliydi. ‘Fason reform’ başlıklı yazısına Ulusoy, “Sayısını unuttuk. Hatta reform mu, plan mı, proje mi yoksa program mı diye sormaya bile gerek duymadık. Zaten ayrımını da yapamadık.” cümleleriyle başlıyor. Ardından şöyle devam ediyor: “Ortalama her ay bunlardan biri açıklandığı için hepsini aynı kefeye koyduk ve üzerinde kafa yormadık. Kes-yapıştır kolaycılığı öyle açık ki cümleler aynı, vurgu aynı, verilmek istenen (sahte) coşku aynı, slogan aynı… Ama tutmuyor, heyecan uyandırmıyor zira değişim veya umut yaratmıyor. Yaratmaz da…”
REFORM TOPLUMA DOKUNMALI
“En başta topluma doğrudan dokunan, emek piyasasının dengesini oluşturan ücret ve istihdamın yeniden yapılandırılması ile uygulanması gereken adımlar açıklanır. Hem de öyle böyle değil, reformun en az yarısı bu piyasaya özgü olur, çünkü krizden çıkışın anahtarı olan tüketim harcamalarıyla onun tamamlayıcısı olan gelir vardır içinde.
Sermaye piyasasını etkileyen rekabet politikası ile tarım politikasının eşanlı yaklaşımı bunu takip eder. (…) Tarım ve hayvancılığın tekrar ayağa kaldırılması için ne olduğu belirsiz sözleşmeli tarım değil de devlet-köylü ortaklığına dayalı modelin (DEKİM) nasıl uygulanacağı vurgulanır ve köylünün finans-kapital kıskacından nasıl çıkarılacağının yöntemleri ortaya konur. Harcamalardaki şeffaflık ve verginin tabana yayılması birlikteliği, kamu hizmetlerindeki kalite ve kamu üretim gücünün nasıl planlandığı anlatılır.
ÖZÜ İTİBARİYLE FASON REFORM
(…) Önceki gün açıklandığı gibi yeniden kredi garanti fonu ile halkı borçlandırmak, devlet memurlarının iki maaştan fazla alamayacaklarını belirtmek, vergi muafiyeti getirdik demek, Türkiye ürün uzayı grafiği sunmak, israfı azaltacağız misali söylemler geliştirmek, zaten var olan kurum ve kuruluşları tekrar kuruyoruz diye vurgu yapmak değildir reform. Özü itibarıyla fason reform bu.”
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘reform’ diye sunduğu paket, ekonomistleri hayal kırıklığına uğrattı.
TR724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre İktisatçı Mahfi Eğilmez, kişisel blog sayfasında kaleme aldığı yazıda, söz konusu paketi reform olarak adlandırmanın doğru olmadığını anlattı. Yargı bağımsızlığı ve adalet tesis edilmeden, güçler ayrılığı yeniden hakim kılınmadan beklentilerin olumlu hale getirilmesi, risklerin düşürülmesi ve alınacak kararların olumlu olmasının mümkün görünmediğini yazdı.
Ekonomist Alaattin Aktaş da ‘paket’ten umutsuz. Aktaş, “Yapılanlar reform ise bu eskiden beri uygulanmakta olanların yanlış ve eksik olduğu anlamını taşımıyor mu? İşin özü, zaten yapılanlar reform değil ki. Yalnızca ve yalnızca bazı düzenlemelere gidiliyor. Esnafa vergi desteğinin mali boyutu kişi başına 291 lira! Yıllık. Şimdi, bu mu esnafa nefes aldıracak yani?” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Veysel Ulusoy’a göre ise ortada reform yok, ‘fason reform’ var. İktidarın neredeyse her ay yeni bir paket açıkladığını hatırlatan Ulusoy, “Kes-yapıştır kolaycılığı öyle açık ki cümleler aynı, vurgu aynı, verilmek istenen (sahte) coşku aynı, slogan aynı… Ama tutmuyor, heyecan uyandırmıyor zira değişim veya umut yaratmıyor. Yaratmaz da…” diyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ‘reform’ paketi ekonomistler arasında tartışılmaya devam ediyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez, geçtiğimiz hafta açıklanan ‘Ekonomide Reform Paketi’yle ilgili bir yazı kaleme aldı. Öncelikle risklerin düşürülmesi gerektiğini anlattığı yazısında Eğilmez’e göre bunu yapabilmenin yegane yolu ise yargı bağımsızlığının, hukukun üstünlüğünün sağlanması, güçler ayrılığı ilkesinin yeniden tesis edilmesi ve demokrasinin işler hale getirilmesi:
ÖNCE HUKUK VE DEMOKRASİ TESİS EDİLMELİ
“Bugün beklentileri olumlu hale getirebilecek tek yol güçler ayrımına dayalı demokratik yapıya dönüş, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, eğitimde bilime dayalı eğitim sistemine dönüş gibi ekonomi dışı birtakım adımların atılmasıdır. Bu adımlar atılmadan beklentilerin olumlu hale getirilmesi, risklerin düşürülmesi ve alınacak kararların olumlu olması mümkün görünmüyor. Beklentileri olumlu hale dönüştürmek için bu adımlar atılabilirse riskleri kalıcı olarak düşürmek ve yatırım ortamını canlandırmak söz konusu olabilir.”
ENFLASYON DÜŞÜRÜLECEK AMA NASIL?
Pakette sayısal hedeflerin olmamasını da eleştiriyor Eğilmez: “Bir program yapılırken hedeflenen yılda ekonomik göstergelerin ne olacağı sayısal olarak belirlenmeli ve oradan geriye doğru her yıl, hatta her ay neler yapılarak o hedefe ulaşılacağı tek tek gösterilmelidir. ‘Enflasyonu düşüreceğiz’ ifadesi bir hedef değil temenni olabilir. Nasıl düşürüleceği sorulduğunda yanıtlar hesaplara dayalı sayılarla verilmelidir.”
Mahfi Eğilmez, yazısında açıklanan maddeleri tek tek inceliyor.
ALAATTİN AKTAŞ: REFORM DEĞİL, DÜZENLEME
Ekonomist Alaattin Aktaş da dünkü köşesinde sözde ‘reform’ paketini ele aldı. Açıklanan paketin reform değil, ‘düzenleme’den ibaret olduğunu anlattı. “Yapılanlar reform ise bu eskiden beri uygulanmakta olanların yanlış ve eksik olduğu anlamını taşımıyor mu? (…) İşin özü, zaten yapılanlar reform değil ki. Yalnızca ve yalnızca bazı düzenlemelere gidiliyor. Bu düzenlemelerin doğru ya da ihtiyaçları karşılayacak içerikte olup olmadığı apayrı bir konu. Özünde yapılanlar birer düzenlemeden ibaret.” diyen Aktaş, yazısının devamında şu ifadeleri kullandı:
YILLIK 291 TL VERGİ MUAFİYETİ Mİ ESNAFA NEFES ALDIRACAK?
“Açıklanan ekonomi reform paketi çerçevesinde oluşturulacak olan Fiyat İstikrar Komitesi, akıllara 1970’lerdeki Fiyat Kontrol Komitesi’ni getirdi. Yarım yüzyıl önceki komite karaborsayı hortlatmıştı, aynı hataya herhalde düşülmeyecektir. Fiyat istikrarını bu komite sağlayacak, sağlamaya çalışacaksa, Merkez Bankası’nın bu konudaki görevi sona mı erdi? Esnafa vergi desteğinin mali boyutu ne kadar mı, kişi başına 291 lira! Yıllık. Bu vergi “affıyla” vazgeçilen verginin toplam vergi gelirindeki payı ne kadar mı, yüz binde 27! Devlet topladığı her 100 bin liralık verginin 27 lirasından vazgeçmiş olacak. Şimdi, bu mu esnafa nefes aldıracak yani?”
PROF. DR. ULUSOY: KES-YAPIŞTIR KOLAYCILIĞI
Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un son yazısı da reform paketiyle ilgiliydi. ‘Fason reform’ başlıklı yazısına Ulusoy, “Sayısını unuttuk. Hatta reform mu, plan mı, proje mi yoksa program mı diye sormaya bile gerek duymadık. Zaten ayrımını da yapamadık.” cümleleriyle başlıyor. Ardından şöyle devam ediyor: “Ortalama her ay bunlardan biri açıklandığı için hepsini aynı kefeye koyduk ve üzerinde kafa yormadık. Kes-yapıştır kolaycılığı öyle açık ki cümleler aynı, vurgu aynı, verilmek istenen (sahte) coşku aynı, slogan aynı… Ama tutmuyor, heyecan uyandırmıyor zira değişim veya umut yaratmıyor. Yaratmaz da…”
REFORM TOPLUMA DOKUNMALI
“En başta topluma doğrudan dokunan, emek piyasasının dengesini oluşturan ücret ve istihdamın yeniden yapılandırılması ile uygulanması gereken adımlar açıklanır. Hem de öyle böyle değil, reformun en az yarısı bu piyasaya özgü olur, çünkü krizden çıkışın anahtarı olan tüketim harcamalarıyla onun tamamlayıcısı olan gelir vardır içinde.
Sermaye piyasasını etkileyen rekabet politikası ile tarım politikasının eşanlı yaklaşımı bunu takip eder. (…) Tarım ve hayvancılığın tekrar ayağa kaldırılması için ne olduğu belirsiz sözleşmeli tarım değil de devlet-köylü ortaklığına dayalı modelin (DEKİM) nasıl uygulanacağı vurgulanır ve köylünün finans-kapital kıskacından nasıl çıkarılacağının yöntemleri ortaya konur. Harcamalardaki şeffaflık ve verginin tabana yayılması birlikteliği, kamu hizmetlerindeki kalite ve kamu üretim gücünün nasıl planlandığı anlatılır.
ÖZÜ İTİBARİYLE FASON REFORM
(…) Önceki gün açıklandığı gibi yeniden kredi garanti fonu ile halkı borçlandırmak, devlet memurlarının iki maaştan fazla alamayacaklarını belirtmek, vergi muafiyeti getirdik demek, Türkiye ürün uzayı grafiği sunmak, israfı azaltacağız misali söylemler geliştirmek, zaten var olan kurum ve kuruluşları tekrar kuruyoruz diye vurgu yapmak değildir reform. Özü itibarıyla fason reform bu.”