Merkez Bankası’nın yayınladığı nisanın üçüncü haftasını kapsayan verilere göre, Türkiye’den net 96 milyon dolar sıcak para çıkışı kaydedildi. Yabancıların DİBS’de satışı 200 milyon dolara yaklaştı.
Görünen, yabancı fonların Hazine iç borç ihracı ihalelerinde yapılan oyunlar ve SWAP pazarının en kritik zamanda kilitlenmesini affetmedikleri.
Paraanaliz’de yer alan analize göre, Türkiye’ye giren dış kaynaklarda birinci kalem banka ve şirketlerin dışardan edindiği krediler bono-tahvil ihraçları da sahil), ikinci kalem ise sıcak para.
Sıcak paranın dağılımında ise her zaman bono-tahvil pazarı başı çeker, çünkü Borsa’da serbest dolaşım sınırlı, yani yabancı mal almak istese de, çok fazla seçeneği yok. Yabacıların bono-tahvil pazarını terk etmesi, ilerleyen günlerde yoğunlaşacak Hazine iç borçlanmalarında faizlerin yükseleceğini çağrıştırıyor. Ek olarak, yerleşikler güçlü biçimde F/X’den TL mevduata geçmezse, TL üzerinde baskı da devam edecek.
Şimdi Şekerbank tarafından hazırlanan fon akımı analizini sunalım:
19 Nisan haftasında yabancı yatırımcıların Türkiye’deki hisse senedi portföylerine nette 64 milyon dolar giriş olurken, DİBS portföylerinden nette 160 milyon dolar çıkış olmuştur. Böylece, nisan ayının üçüncü haftasında sermaye piyasalarından nette toplamda 96 milyon dolar çıkış gerçekleşmiştir.
Nisan ayının ilk üç haftasındaki performansa baktığımızda hisse senedi portföyüne toplamda 61 milyon dolar giriş olurken, DİBS portföyünden ise toplamda 337 milyon dolar çıkış olmuştur. Böylece toplamda 276 milyon dolar çıkış görülmüştür.
Hatırlanacağı üzere ocak ayında küresel piyasalardaki hareket paralelinde toplamda 616 milyon dolarlık bir sermaye girişi sonrasında şubat ayında 83 milyon dolarlık limitli sermaye çıkışı görülmüştü. Mart ayının ikinci yarısından itibaren ise Merkez Bankası’nın rezervlerinde görülen düşüşün endişe yaratması ve 29 Mart haftasında Londra piyasasında TL’deki likidite sıkışıklığı sebebiyle Mart ayı toplamında 1,3 milyar dolar portföylerini azaltmışlardı. Ocak ayındaki 0,6 milyar dolarlık giriş dışında sermaye piyasalarından toplamda 1,6 milyar dolar çıkış olmuştur.
Yılbaşından bu yana olan performansa baktığımızda toplamda 998 milyon dolar çıkış olmuştur. Geçen sene aynı dönemde ise yurtdışı yerleşikler menkul kıymet portföylerini 794 milyon dolar artırmıştı.
Vatandaş ve bizim şirketler ne yapıyor?
19 Nisan haftasında sistemdeki toplam Yabancı Para (YP) mevduatları 596 milyon dolar azalış ile 212,8 milyar dolardan 212,2 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. Bilindiği üzere 5 Nisan ve 12 Nisan haftalarında da sistemdeki YP mevduatlarında sırasıyla 266 milyon dolar ve 841 milyon dolar gerileme görülmüştü. Böylece üç haftada toplamda sistemdeki toplam YP mevduatlarda 1,7 milyar dolar erime olmuştur.
Alt detaylarına baktığımızda gerçek kişiler DTH’larını 291 milyon dolar eritirken, tüzel kişiler ise 205 milyon dolar artırmayı tercih etmişlerdir. Böylece, yurtiçindeki yerleşiklerin YP mevduatlarında bahsedilen dönemde toplamda 87 milyon dolar gerileme olmuştur.
Paraanaliz ise kaba hesaba göre, bankalardaki yabancı F/X mevduattan da bir miktar kaçış olduğunu belirtiyor.
“Bilindiği üzere 12 Ekim’den 29 Mart haftasına kadar yurtiçi yerleşiklerin toplam DTH artışı 24,7 milyar dolara ulaşmıştı. Bu artışta baskın olan gerçek kişilerin 12 Ekim’den itibaren 25 haftanın tümünde alım yaparak DTH’larını toplamda 17,3 milyar dolar güçlendirmeleri etkili olmuştu. Gerçek kişiler 31 Mart seçimleri sonrasında ise 5/12/19 Nisan haftalarında DTH’larını eritmeye başlamışlardı. Bu bağlamda son 3 haftada eritilen DTH 878 milyon dolar olmuştur.
Tüzel kişiler tarafında ise gelecek dönem borçlarını ödeme maksatlı DTH tercihleri değişmektedir.
Önümüzdeki döneme ilişkin olarak jeopolitik belirsizliklerin devam etmesi, Merkez Bankası’nın rezervlerine ilişkin soru işaretleri ve Para Politikası Kurulu (PPK)’nun karar metnindeki ifadelerin piyasa tarafından erken güvercin duruşa geçiş olarak algılanması TL’nin kırılganlığının artmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda son dönemde görülen değer kaybının önümüzdeki süreçte gerçek kişilerin DTH tercihlerini hangi yönde etkileyeceği önemle takip edilecektir.”