Kasım 2016’dan bu yana Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, bir süredir mahkemelerde verdiği ifadelerle gündemde. Öte yandan HDP’nin cumhurbaşkanı adayı olmasına ise kesin gözüyle bakılıyor.
Cumhuriyet için bir yazı kaleme alan Demirtaş, “AKP bloku, kötü bir ürünü reklam kampanyasıyla ‘pazarlamaya’ çalışırken bizler radikal demokratik bir tutumla emeği, adaleti, barışı, laikliği, özgürlüğü ve eşitliği her adımda halkla birlikte ilmek ilmek örerek seçime doğru gitmeliyiz” diyor.
24 Haziran’daki seçim için “Bu seçimler Türkiye siyasetinde önümüzdeki on yılları etkileyecek bir kırılma yaratacaktır” diyen Demirtaş, “Ya AKP zihniyetinde somutlaşan tek adam otoriter rejimi nihai zaferini ilan edip bugüne kadar yapılan zulümleri katlayarak tam bir diktatörlüğe dönüşecek ya da Cumhuriyet tarihi boyunca devam eden demokrasi arayışı ve mücadelesi güçlenerek yoluna devam edecek” ifadesini kullanıyor ve ekliyor:
“Bu arayış çerçevesinde şekillenen iktidar ve muhalefet blokları da seçmen karşısına çıkarken bu gerçeklikten hareket ediyor olacaklar; ya tam demokrasi ya tam diktatörlük. Özellikle muhalefet blokunun söylem düzeyinde bunun farkında olduğunu gösteriyor olması önemlidir. Ancak muhalefet blokunun eylem ve pratik düzeyinde tam demokrasiyi uyguladığını gönül rahatlığıyla söylemek mümkün değil.”
HDP’nin adayını doğrudan halkla belirleme yöntemi ile seçme yolunu seçtiğini hatırlatan Demirtaş, ana muhalefet adaylarının nerede, nasıl, neye göre tartışılıp belirlenmeye çalışıldığının ise tam bir muamma olduğunu söylüyor.
Demirtaş, yazısında Gül’ün adaylığı sürecine de değinirken şunları kaydediyor:
Adaylık meselesinde Abdullah Gül ile doğrudan görüşenler kimlerdir, kaç kez görüştüler, bilmiyorum. Ya da Meral Akşener ile veya ismi geçen diğer adaylarla kaç defa görüşüldü, ne konuşuldu? Bilinmiyor. Gelin görün ki, bu isimlerle sabah akşam görüşenler, bir defa bile demokrasi mücadelesi yürüten güçlerle adaylık konusunda bir araya gelmeyi akıl edemiyorlar. Son derece nitel bir mücadele odağı haline gelen Haziran Hareketi ve onun bileşenlerinin görüş ve önerileri neden alınmaz? ÖDP, EMEP, TKP dahil sol ve sosyalist güçlerin, emek örgütlerinin, meslek odalarının, sendika ve STK’lerin, platform ve meclislerin seçimlere ve adaylara dair önerileri çok mu önemsizdir? Bu eksikliğin hızla giderilmesi gerekir. Ha keza, Kürt parti ve hareketlerin, inanç örgütlerinin tamamının bu tartışma sürecine en aktif katılımının önü açılmalıdır.
Seçimlerde hedefi tam demokrasi olanların her pratiği, bu hedefe anlam katan bir tarzda olmalıdır. Öyle görünüyor ki, bu konuda her zamanki gibi HDP, onun bileşenleri ve HDP ile dayanışma içerisinde olan bütün demokrasi güçleri öncü bir rol oynayacaklar. Devrimci güçler dahil, her kesimden örgütlü yapının derhal sürükleyici bir öncü pozisyon alması elzemdir.
Adaylarını 5 yıldızlı otel odalarında gizlice tartışanlar, kampanya esnasında halkı çalışmalara katamazlar.