İslamofobi Hamas-İsrail çatışmaları ile yeniden yükselişe geçtiği belirtiliyor. Bu durumun kutuplaşmalara ve yeni çatışmalara zemin hazırlaması endişe kaynağı
Araştırmacı yazar Selçuk Deniz kaleme aldığı yazıda İslamofobi‘nin ortaya çıkışı ve yükselişini anlattı;
İSLAMOFOBİ
Fobiler, kişinin bir nesne veya durumla ilgili yaşadığı belirgin, aşırı korku ya da kaygı olarak tarif edilir. Fobilerin korkudan farkı, irrasyonel olmaları ve tüm yaşamımızı ele geçirip mantık dışı davranmamıza neden olmalarıdır. Örneğin yükseklik korkusu normaldir, ama bu nedenle uçaktan veya asansörden korkmak fobidir. Hayvan fobileri, yalnız kalma veya kapalı yer gibi yaygın örnekleri vardır.
İslamofobi de kelime anlamı olarak “İslam korkusu” anlamına gelmekle beraber; aslında islam ya da müslümanlara yönelik toplumsal kaygı, korku ya da nefret olarak tanımlanabilir. Aynı fobilerde olduğu gibi, islamofobide de aşırı ve irrasyonel bir korku mevcuttur. Terör eylemlerinden korkmak çok doğalken, bu nedenle tüm müslümanlardan kaygı ve korku duymak ve hatta nefret etmek bu kapsamda değerlendirilebilir.
Bu yazımda islamofobi gibi, geniş bir konuyu işleyemeyeceğimin farkındayım. Benim üzerinde durmak istediğim husus, islamofobinin bugünkü haline bir anda gelmediği, bir süreç olduğu ve Hamas-İsrail çatışmaları ile yeniden yükselişe geçtiğine dikkatlerinizi çekmektir.
Literatürde islamofobinin ilk olarak 1920’ler ve daha sonra 1970’lerde Fransızca eserlerde kullanıldığı kabul edilmekle beraber; ‘’İslam Korkusu’’ olarak ele alınıp tarif edildiği ilk eser, 1997’de yazılan hazırlanan “Islamophobia: A Challenge For Us All”, isimli rapor olmuştur. Ama asıl yaygın olarak kullanımı ise, 11 Eylül saldırıları sonrasına rastlamaktadır.
Bu bağlamda İslamofobinin ortaya çıkış ve yükselişini beş dönemde ele alarak, bilgisayar programlarından aşina olduğumuz versiyon kodlamasını kullanmanın, bugünkü durumu anlamamız açısından yararlı olacağını değerlendiriyorum. Zira her bir dönem, farklı bir büyük olayla başlamış ve ardından etkilerini göstererek, islamofobinin yeni versiyonları ortaya çıkmıştır. Aşağıda kısaca bu versiyonlara ve önemli olaylarını sıralamaya çalışacağım:
İslamofobi 1.01 : Bu dönemi genel olarak 1979 İran devrimi öncesi dönem olarak ele alabiliriz. Özellikle Soğuk Savaş döneminde batı blokunun ortadoğu ülkeleri ile bir çeşit stratejik ortaklık yürüttüğü bu dönemde, 60’lı yıllar, batıya yoğun müslüman göçüne şahitlik etmiştir. Bu dönemde, günümüzdeki anlamıyla bir islamofobiden ziyade, oryantalist yaklaşımların etkileri görülebilir.
İslamofobi 2.01 : İran Devrimi ve rehin almalar sonrası, özellikle de 1980’lerden sonra, islam ve müslümanlar hakkındaki batı bakış açısında değişimler yaşanmış ve bir dizi olay bunu etkilemiştir. 1989’da Salman Rushdie’nin “Şeytan Ayetleri” adlı kitabı nedeniyle ortaya çıkan kriz, islam ile batı arasındaki kültürel gerilimleri artırmıştır. 1993’de Al-Qaeda’nin Dünya Ticaret Merkezi’ne yaptığı ilk saldırı, ardından 1998’deki ABD büyükelçiliklerine ve 2000’deki USS Cole saldırıları, islamofobiyi besleyen bir atmosfer oluşturmuştur.
İslamofobi 3.01 : El-Kaide tarafından düzenlenen 11 Eylül 2001 saldırıları, dünya çapında büyük bir etki yaparak uluslararası cihadist terörün sembolü haline gelmiştir. 2002 Endonezya Bali, 2004 Madrid tren saldırıları, 2005 Londra metrosu saldırıları, 2013 Nairobi alışveriş merkezi saldırısı ve 2015 Paris saldırıları ile avrupa ve diğer coğrafyalara yayılmıştır.
Sıraladığım terör eylemleri yanında bir diğer önemli gelişme de, 2003’te başlayan Irak Savaşı olmuştur. ABD ve müttefikleri ile Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak arasındaki savaş, bölgede istikrarsızlığa neden olurken, öte yandan terör gruplarının güç kazanmasına imkan sağlayarak, genel olarak islamı ve müslümanları daha fazla önyargıya maruz bırakmıştır.
İslamofobi 4.01 : 2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşı ve bu arada İŞİD’in ana aktör olarak ortaya çıkışı islamofobiyi tetikleyen faktörler arasındadır. IŞİD’in vahşet eylemleri ve terörizmi, islam’ın yanlış bir şekilde temsil edilmesine ve genel olarak Müslümanlara karşı önyargıların güçlenmesine yol açmıştır.
İslamofobi 5.01 : 7 Ekim 2023, Hamas’ın İsrail’e yönelik terör saldırıları sonucu 1400 civarında kişi hayatını kaybetmiş ve 249 rehine alınmıştır. Başlayan savaşın nerede ve nasıl duracağı bilinemediği gibi, başka bölgelere de yayılma endişesi ise giderek artmaktadır. Özellikle de devam eden rehine sürecinin de çarpan etkisi ile yepyeni bir İslamofobi dalgasının gelmekte olduğu açıktır.
Bu arada, her ne kadar birçok batı ülkesinde Filistinlileri destekleyen yürüyüş ve protestolar yapılıyor olsa da; bu destek Gazze’de sıkışıp kalmış olan sivillerle sınırlıdır. Ve uluslararası çocuk ve kadın hakları örgütlerinden beklenen katkı da gelmemektedir. İslam ve arap dünyasının etkisizliği de ortadadır.
Devam eden rehine süreci batı kamuoyunda sürekli gündemde kalmaya devam etmektedir. Bu kapsamda yapılan yayınlar ve paylaşımlar izlendiğinde görüleceği üzere, islam ve müslümanlarla ilgili yanlış bilgilenmelerin daha da arttığı ve bunun da islamofobiyi tetiklemeye devam ettiği görülecektir.
İslamofobinin göstergeleri olan “önyargı”, “dışlama”, “ayrımcılık” ve “şiddet” sarmalı tekrar işlemeye başlamıştır. Sonuçta radikal guruplar kendileri açısından arzu ettikleri ortamı elde etmektedir. Buna bir de, mevcut olan göçmenlerle ilgili kaygıları, yabancı düşmanlığı ve pek çok ülkede sağ partilerin iktidara gelmeye devam ettiğini de eklediğimizde, tablo daha da karamsar bir hal almaktadır.
Başta da belirttiğim gibi, fobiler korkudan farklı olarak, kişinin tüm yaşamını ele geçirip irrasyonel bir şekilde, mantık dışı davranmasına neden olurlar. Yeni versiyonu ile islamofobi de, tahmin edemeyeceğimiz kutuplaşmalara ve yeni çatışmalara zemin hazırlayacak gibi görülmektedir. Umarım yanılırım ve gerek islamofobinin ve gerekse de diğer önyargıların yeni yeni versiyonları ile karşılaşmadan barış ve huzur içerisinde yaşamayı başarabiliriz.