Suriye’nin Türkiye sınırındaki İdlib vilayeti niçin bu kadar önemli? Suriye’deki savaş neden buraya odaklandı? Bundan sonra ne olacak?
Rusya bir yandan militanların Şam yönetimine karşı bir Batı müdahalesini kışkırtmak için sahte kimyasal saldırı düzenleyeceğini söylüyor; bir yandan da gözdağı olarak Akdeniz’e askeri yığınak yapıyor. Türkiye ‘felaket’ uyarısında bulunurken, ABD, Fransa ve Almanya’dan da benzer açıklamalar geliyor. İdlib’in, Türkiye-Rusya ilişkileri için önemli bir sınav olacağı yorumu yapılıyor.
Peki İdlib niçin bu kadar önemli? Suriye’deki savaş neden buraya odaklandı? Bundan sonra ne olacak?
1- İDLİB’İ KİM KONTROL EDİYOR, KAÇ MİLİTAN VAR?
2011’de patlak veren iç savaşta silahlı çatışmaların ilk yaşandığı vilayetlerden biri olan İdlib, 2015’ten bu yana tamamen silahlı grupların kontrolünde. Savaşta güney ve batı bölgelere odaklanan Suriye ordusu, deyim yerindeyse İdlib’i ‘sona bıraktı’. Bu sırada da, ülkenin diğer yerlerinde ordu tarafından kuşatılan ve tahliyeye ikna edilen militanlardan silah bırakmayı kabul etmeyenleri İdlib’e gönderildi. Bu sürecin sonucunda, şimdi İdlib’deki silahlı militan sayısı binlerle ifade ediliyor. 70 bin sayısını telaffuz edenler bile var.
Bu grupların en ağır basanı ise El Kaide’nin Suriye uzantısı olan ve ABD’nin silahlı gruplara yardım ettiği dönemde bu destekten mahrum kalmamak için adını değiştiren El Nusra, yani Heyet Tahrir’uş Şam (HTŞ). HTŞ, İdlib’in yaklaşık yüzde 60’ını kontrol ediyor. Diğer silahlı militanlar arasında, Ahrar-uş Şam, ÖSO’ya bağlı Özgür İdlib Ordusu, Feylak eş-Şam, Mücahitler Ordusu, Nureddin Zengi Hareketi gibi gruplar var. İdlib’deki silahlı grupların bir diğer özelliği de, büyük çoğunluğunun cihatçı olması.
Öte yandan, Astana görüşmelerinde ilan edilen çatışmasızlık bölgelerinden biri olarak, İdlib Türkiye’nin kurduğu 12 kontrol noktasına ev sahipliği yapıyor. Bu kontrol noktalarının amacı, silahlı gruplar ile Suriye ordusu arasındaki çatışmasızlık halinin sürmesini sağlamaktı. Gelinen noktada Türkiye, İran ve Rusya ile birlikte Astana’nın üç garantör ülkesinden biri olarak, İdlib’deki silahlı gruplar üzerinde kritik bir rol ve konuma sahip.
2- İDLİB’DE KAÇ SİVİL VAR?
İdlib’de şu an için kaç sivil yaşadığı ve olası operasyonda Türkiye’ye doğru yaşanabilecek bir göç dalgasının boyutu hakkında net bir rakam verilemiyor. 3 milyondan fazla sivil olduğunu söyleyenler olmakla beraber, sayının çok daha az olduğunu belirtenler de var.
Birleşmiş Milletler ise olası bir İdlib operasyonunun 700 bini aşkın kişinin Türkiye sınırına kaçmasına yol açacağı uyarısında bulundu, Türkiye’ye böyle bir durumda sınırlarını kapatmama çağrısında bulundu. Suriye yönetiminin sivillerin hükümet kontrolündeki bölgelere tahliyesi içi Ebu Duhur üzerinden açtığı insani koridor ise henüz işlevsellik kazanmadı.
3- SURİYE VE RUSYA’NIN POZİSYONU NE?
İdlib’de askeri çözüme karşı çıkanlar bölgedeki sivilleri gerekçe gösterirken, Suriye yönetimi ve Rusya bu vilayetin ‘teröristlerden temizlenmesi’ gerektiğinde hemfikir. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Moskova’da yaptığı son ortak basın toplantısında, “İdlib çok yönlü bir problem. Orada Hayat Tahrir El Şam ve Nusra’ya mensup on binlerce militan var. Şu anda burayı bir canlı kalkan olarak kullanıyorlar” ifadelerini kullanmıştı. Lavrov, bu militanların Tarsus ve Lazkiye’deki Rus üslerine saldırı düzenlediklerini de ekleyerek, “Siviller için riskleri en aza indirmemiz gerekiyor. Bunlar da görüşmelerimizin bir parçası” diye eklemişti.
4- SAHADAKİ SON DURUM NE?
Suriye ordusu İdlib kırsalını belirli aralıklarla vururken, 12 Ağustos’ta da helikopterlerle ‘Teslim olun’ çağrısı yapan bildiriler dağıtıldı. Rusya’nın ise Suriye’deki iç savaşa Beşar Esad lehine müdahil olduğu 2015’ten bu yana en büyük askeri çıkarmayı yaparak, Akdeniz’e cruise füzeleri ile donatılmış 10 gemi ve iki denizaltı gönderdiği belirtildi. Moskova, Akdeniz’deki Amerikan gemilerinin Suriye’yi hedef alacak şekilde durduğunu da belirtti. Bazı silahlı grupların da olası saldırıya karşı hazırlık yaptığına dair haberler de eksik değil.
5- KİMYASAL SİLAH İDDİALARI NEREDEN ÇIKTI?
İlk olarak, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Suriye yönetiminin İdlib’de kimyasal veya biyolojik silahla saldırı düzenlemesi halinde Washington’ın güçlü bir tepki vereceğini söyledi. Eski sömürgeci Fransa’nın cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Şam yönetiminin kimyasal silah kullanması halinde Suriye’de yeni hava saldırıları düzenlemeye hazır oldukları yönünde bir açıklama yaptı.
Rusya’nın bu iddialar karşısındaki tutumu ise sert oldu. Moskova’dan peş peşe yapılan açıklamalarda, silahlı grupların ABD, Fransa ve İngiltere’nin Suriye yönetimine karşı bir müdahalesini tetiklemek için sahte kimyasal saldırı planladığı tezi savunuldu. Bu konuda istihbarat aldığını duyuran Rusya, özel bir İngiliz askeri şirketi olan Olive’in rehberliğinde zehirli maddeleri kullanabilmek için eğitilen bir grup militanın İdlib’e vardığını duyurdu. Rusya Dışişleri, “Amerikalıları ve müttefiklerini Suriye’de yeni dikkatsiz adımlar atmamaları için uyarıyoruz. Washington’dan ültimatomlar duyuyoruz… ve bu durum, Suriye’deki terörist merkezlerini tamamen ortadan kaldırma ve bu ülkeyi normal hayata döndürme politikamızı devam ettirmemizi etkilemiyor” açıklaması yaptı.
7- TÜRKİYE’NİN POZİSYONU NE?
İdlib operasyonu Türkiye için kritik bir önem taşıyor. Bunun tek sebebi on binlerle ifade edilen sivil göç dalgası değil. Olası bir savaşta cihatçı militanların nereye kaçacağı, Türkiye’nin nüfuz sahibi olduğu silahlı grupları ne kadar caydırabileceği, bu süreçte Rusya ile ilişkilerinin ne kadar sınanacağı gibi soruların yanıtları net değil.
Nitekim Çavuşoğlu Lavrov’la ortak basın toplantısında, askeri çözümün felakete neden olacağını belirtmiş, “Radikal gruplar İdlib’deki ılımlı muhalefeti de sivil halkı da rahatsız etmektedir. Biz gözlem noktalarımızı oluştururken bu radikal gruplar zorluk çıkarmıştır. İdlib’de askeri bir çözüm sadece İdlib için değil, tüm Suriye için bir felaket olur” ifadelerini kullanmıştı. Dışişleri Bakanı, “Bu radikal grupların teröristlerin etkisiz hale getirilmesi hepimiz için önemli. Türkiye için de önemli çünkü sınırımızın hemen öbür tarafındalar. Astana sürecine sadık kalacağız, İdlib’in çatışmasızlık bölgesi olarak kalması için tüm çabayı göstereceğiz” demişti.
8- DİPLOMASİ CEPHESİNDE NELER OLUYOR?
Rusya bir yandan da İdlib konusunda yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor:
Rus basını, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Moskova ziyaretinde Türkiye’ye bazı tekliflerde bulunulduğunu yazdı.
Önceki gün, Rusya ordusunun Suriye’nin diğer yerlerindeki anlaşmaların bir benzerinin yapılması için İdlib’deki silahlı grupların liderleriyle görüşme başlattığı haberi geldi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise son olarak ABD ile temaslarının sürdüğünü söyledi; bir yandan da silahlı grupların ilk destekçilerinden Suudi Arabistan’ın Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr’i Moskova’da ağırladı. (gazeteduvar.com.tr)
Suriye’nin Türkiye sınırındaki İdlib vilayeti niçin bu kadar önemli? Suriye’deki savaş neden buraya odaklandı? Bundan sonra ne olacak?
Rusya bir yandan militanların Şam yönetimine karşı bir Batı müdahalesini kışkırtmak için sahte kimyasal saldırı düzenleyeceğini söylüyor; bir yandan da gözdağı olarak Akdeniz’e askeri yığınak yapıyor. Türkiye ‘felaket’ uyarısında bulunurken, ABD, Fransa ve Almanya’dan da benzer açıklamalar geliyor. İdlib’in, Türkiye-Rusya ilişkileri için önemli bir sınav olacağı yorumu yapılıyor.
Peki İdlib niçin bu kadar önemli? Suriye’deki savaş neden buraya odaklandı? Bundan sonra ne olacak?
1- İDLİB’İ KİM KONTROL EDİYOR, KAÇ MİLİTAN VAR?
2011’de patlak veren iç savaşta silahlı çatışmaların ilk yaşandığı vilayetlerden biri olan İdlib, 2015’ten bu yana tamamen silahlı grupların kontrolünde. Savaşta güney ve batı bölgelere odaklanan Suriye ordusu, deyim yerindeyse İdlib’i ‘sona bıraktı’. Bu sırada da, ülkenin diğer yerlerinde ordu tarafından kuşatılan ve tahliyeye ikna edilen militanlardan silah bırakmayı kabul etmeyenleri İdlib’e gönderildi. Bu sürecin sonucunda, şimdi İdlib’deki silahlı militan sayısı binlerle ifade ediliyor. 70 bin sayısını telaffuz edenler bile var.
Bu grupların en ağır basanı ise El Kaide’nin Suriye uzantısı olan ve ABD’nin silahlı gruplara yardım ettiği dönemde bu destekten mahrum kalmamak için adını değiştiren El Nusra, yani Heyet Tahrir’uş Şam (HTŞ). HTŞ, İdlib’in yaklaşık yüzde 60’ını kontrol ediyor. Diğer silahlı militanlar arasında, Ahrar-uş Şam, ÖSO’ya bağlı Özgür İdlib Ordusu, Feylak eş-Şam, Mücahitler Ordusu, Nureddin Zengi Hareketi gibi gruplar var. İdlib’deki silahlı grupların bir diğer özelliği de, büyük çoğunluğunun cihatçı olması.
Öte yandan, Astana görüşmelerinde ilan edilen çatışmasızlık bölgelerinden biri olarak, İdlib Türkiye’nin kurduğu 12 kontrol noktasına ev sahipliği yapıyor. Bu kontrol noktalarının amacı, silahlı gruplar ile Suriye ordusu arasındaki çatışmasızlık halinin sürmesini sağlamaktı. Gelinen noktada Türkiye, İran ve Rusya ile birlikte Astana’nın üç garantör ülkesinden biri olarak, İdlib’deki silahlı gruplar üzerinde kritik bir rol ve konuma sahip.
2- İDLİB’DE KAÇ SİVİL VAR?
İdlib’de şu an için kaç sivil yaşadığı ve olası operasyonda Türkiye’ye doğru yaşanabilecek bir göç dalgasının boyutu hakkında net bir rakam verilemiyor. 3 milyondan fazla sivil olduğunu söyleyenler olmakla beraber, sayının çok daha az olduğunu belirtenler de var.
Birleşmiş Milletler ise olası bir İdlib operasyonunun 700 bini aşkın kişinin Türkiye sınırına kaçmasına yol açacağı uyarısında bulundu, Türkiye’ye böyle bir durumda sınırlarını kapatmama çağrısında bulundu. Suriye yönetiminin sivillerin hükümet kontrolündeki bölgelere tahliyesi içi Ebu Duhur üzerinden açtığı insani koridor ise henüz işlevsellik kazanmadı.
3- SURİYE VE RUSYA’NIN POZİSYONU NE?
İdlib’de askeri çözüme karşı çıkanlar bölgedeki sivilleri gerekçe gösterirken, Suriye yönetimi ve Rusya bu vilayetin ‘teröristlerden temizlenmesi’ gerektiğinde hemfikir. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Moskova’da yaptığı son ortak basın toplantısında, “İdlib çok yönlü bir problem. Orada Hayat Tahrir El Şam ve Nusra’ya mensup on binlerce militan var. Şu anda burayı bir canlı kalkan olarak kullanıyorlar” ifadelerini kullanmıştı. Lavrov, bu militanların Tarsus ve Lazkiye’deki Rus üslerine saldırı düzenlediklerini de ekleyerek, “Siviller için riskleri en aza indirmemiz gerekiyor. Bunlar da görüşmelerimizin bir parçası” diye eklemişti.
4- SAHADAKİ SON DURUM NE?
Suriye ordusu İdlib kırsalını belirli aralıklarla vururken, 12 Ağustos’ta da helikopterlerle ‘Teslim olun’ çağrısı yapan bildiriler dağıtıldı. Rusya’nın ise Suriye’deki iç savaşa Beşar Esad lehine müdahil olduğu 2015’ten bu yana en büyük askeri çıkarmayı yaparak, Akdeniz’e cruise füzeleri ile donatılmış 10 gemi ve iki denizaltı gönderdiği belirtildi. Moskova, Akdeniz’deki Amerikan gemilerinin Suriye’yi hedef alacak şekilde durduğunu da belirtti. Bazı silahlı grupların da olası saldırıya karşı hazırlık yaptığına dair haberler de eksik değil.
5- KİMYASAL SİLAH İDDİALARI NEREDEN ÇIKTI?
İlk olarak, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Suriye yönetiminin İdlib’de kimyasal veya biyolojik silahla saldırı düzenlemesi halinde Washington’ın güçlü bir tepki vereceğini söyledi. Eski sömürgeci Fransa’nın cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Şam yönetiminin kimyasal silah kullanması halinde Suriye’de yeni hava saldırıları düzenlemeye hazır oldukları yönünde bir açıklama yaptı.
Rusya’nın bu iddialar karşısındaki tutumu ise sert oldu. Moskova’dan peş peşe yapılan açıklamalarda, silahlı grupların ABD, Fransa ve İngiltere’nin Suriye yönetimine karşı bir müdahalesini tetiklemek için sahte kimyasal saldırı planladığı tezi savunuldu. Bu konuda istihbarat aldığını duyuran Rusya, özel bir İngiliz askeri şirketi olan Olive’in rehberliğinde zehirli maddeleri kullanabilmek için eğitilen bir grup militanın İdlib’e vardığını duyurdu. Rusya Dışişleri, “Amerikalıları ve müttefiklerini Suriye’de yeni dikkatsiz adımlar atmamaları için uyarıyoruz. Washington’dan ültimatomlar duyuyoruz… ve bu durum, Suriye’deki terörist merkezlerini tamamen ortadan kaldırma ve bu ülkeyi normal hayata döndürme politikamızı devam ettirmemizi etkilemiyor” açıklaması yaptı.
7- TÜRKİYE’NİN POZİSYONU NE?
İdlib operasyonu Türkiye için kritik bir önem taşıyor. Bunun tek sebebi on binlerle ifade edilen sivil göç dalgası değil. Olası bir savaşta cihatçı militanların nereye kaçacağı, Türkiye’nin nüfuz sahibi olduğu silahlı grupları ne kadar caydırabileceği, bu süreçte Rusya ile ilişkilerinin ne kadar sınanacağı gibi soruların yanıtları net değil.
Nitekim Çavuşoğlu Lavrov’la ortak basın toplantısında, askeri çözümün felakete neden olacağını belirtmiş, “Radikal gruplar İdlib’deki ılımlı muhalefeti de sivil halkı da rahatsız etmektedir. Biz gözlem noktalarımızı oluştururken bu radikal gruplar zorluk çıkarmıştır. İdlib’de askeri bir çözüm sadece İdlib için değil, tüm Suriye için bir felaket olur” ifadelerini kullanmıştı. Dışişleri Bakanı, “Bu radikal grupların teröristlerin etkisiz hale getirilmesi hepimiz için önemli. Türkiye için de önemli çünkü sınırımızın hemen öbür tarafındalar. Astana sürecine sadık kalacağız, İdlib’in çatışmasızlık bölgesi olarak kalması için tüm çabayı göstereceğiz” demişti.
8- DİPLOMASİ CEPHESİNDE NELER OLUYOR?
Rusya bir yandan da İdlib konusunda yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor:
Rus basını, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Moskova ziyaretinde Türkiye’ye bazı tekliflerde bulunulduğunu yazdı.
Önceki gün, Rusya ordusunun Suriye’nin diğer yerlerindeki anlaşmaların bir benzerinin yapılması için İdlib’deki silahlı grupların liderleriyle görüşme başlattığı haberi geldi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise son olarak ABD ile temaslarının sürdüğünü söyledi; bir yandan da silahlı grupların ilk destekçilerinden Suudi Arabistan’ın Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr’i Moskova’da ağırladı. (gazeteduvar.com.tr)