Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

“Varsın zor ve ağır olsun; dünyadaki en hakiki bayramlar bizim şu süreçte yaşadığımız bayramlardır”

by aktifhabercom
July 10, 2022
“Varsın zor ve ağır olsun; dünyadaki en hakiki bayramlar bizim şu süreçte yaşadığımız bayramlardır”
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

TR724 yazarı Veysel Ayhan, ‘bayram nedir?’ sorusuna yanıt verdi. Ayhan, “Varsın zor ve ağır olsun. Dünyadaki en hakiki bayramlar bizim şu süreçte yaşadığımız bayramlardır.” dedi.


Veysel Ayhan’ın “En zoru kurban etmek…” başlıklı yazısı şöyle;

Bayram şu mudur?


Herkes sağlıklı, herkes müreffeh, herkes mutlu.

Doğru.

Dünya açısından gerçek bayram budur.

Peki gözünü Allah’ın rızasına dikmiş, cenneti ümit eden, cehennemden kurtulmayı uman bir insan için hangi bayramlar hakiki bayramlardır?

Şöyle bir misal vereyim. Diyelim ki ben, ülseri olan, kanseri pankreasına sıçramış, kalp damarlarının yüzde seksen tıkalı bir hastayım.

Benim için bayram nedir?

Sağlıklı olmak, bu illetlerden kurtulmaktır.

Böyle bir hasta iken gidip ‘check up’ oluyorum

Ve doktor sonuçlara baktığında artık hiçbir hastalık belirtisi kalmadığını söylüyor.

Psikolojim ne olur?

O an benim için tarifsiz bir bayram olur.

Konum eskiden de melek nümûn bir hayat yaşayan masumlar değil.

Ben emsal, manevi hastalıklarla boğuşan, düşe kalka bir hayat yaşayanlar.

Benim gibiler için eğer kibirden kurtulduysam, bu durum kanserden kurtulmaktan daha sevindirici.

Benim gibiler için riyadan kurtulup ihlas kazanmışsam, bu durum kalp damarlarımın açılmasından daha mutluluk verici.

Benim gibiler için Allah’tan gelen bela ve musibetler sabredebilecek bir sineye kavuştuysam, bu durum bedenimin tüm virüs ve mikroplardan kurtulmasından değerli.

Mahruti bir bakışla böyle.

2000’li yıllarda “namaz”da öndeki “imam”a sonra arkadaki cemaate bakar ümitsizliğe kapılırdım. Aradaki vadiler, dağlar nasıl kapanır diye düşünürdüm. O günlerde bana soran olsaydı sizin kendileriyle iftihar edeceğiniz kaç “veli”niz var diye?

Muhtemelen bilebildiğim bir iki isim sayardım. Başka da sayamazdım.

Benim gördüğümü “imam”ın görmemesi mümkün değildi ki hep duası şunlar oldu:

Sinelerin insanlığın ıstırabıyla inlemesi, gönüllerin dua ile çağlaması, peygamberane çile ve mihnetler, sahabi gibi seyr-ü seferler, hicretler ve herkesin kendini sıfırlaması…

Şimdi geriye dönüp baktığımda bu duaların eksizsiz kabul edildiğini görüyorum.

Tüm makam ve mansıplar gitti.

Mal ve menaller gitti.

Güç ve kuvvet gitti.

Kibir gitti, gurur gitti.

Riya ve ucup gitti.

Bunlara badi bir şey kalmadı.

Yani “Kendinizi sıfırlayın” çağrısı cebren karşılık buldu. Ve bugünlere geldik.

Bir esnaf ağabeyim var. Hadsiz varlık sahibiydi. O varlık ve şaşaa içinde mesela ben onu Hz. Ebubekir gibi cömert olsa bile onun yanına oturtmaya imtina edebilirdim. Şimdi dünya namına her şeyini kaybetti. Bu fani varlıkların bedeline artık kalbi hep Allah Rızasıyla çarpıyor. Şimdi baktığımda onu sahabi ve tabiin ile aynı sofrada çok rahat ümit edebiliyorum.

Kadınlar var. Yaşadıklarıyla Hz. Hatice ile yan yanalar. Hz. Meryem gibi çilelerle onlarla aynı bahçeleri paylaşıyorlar.

Eski yıllarda sorulsa bulamayacağım “veli”ler şimdi lâ-yuadd velâ yuhsâ.

Ahirete gitmeyi bir oda değiştirme olarak görmeyenler için bu söylediklerim bir ümniye olabilir. Onlar için süreç tam bir matemhane-i umumi. Sözüm onlara değil.

Ben diğer odadan buraya bakmayı tercih ediyorum.

Bu fani odanın kriterleriyle bâki olan kazanılmıyor.

Zindanda yıllarını geçirenlerle konuşuyorum. Hücrelerde işkence görenleri görüyorum.

Onları dinliyorum. Siz de görüşün. Beni teyid edeceksiniz.

Ve onların Allah’tan gelen, Allah’tan dolayı gelen bu bela ve musibetler karşısındaki boyun eğişlerini ve rızaları görünce her biri gözümde o kadar büyüyor ki… Onlar büyüyor ben cüceleşiyorum. Ağzım açık kalıyor. “Allah’ım bu insanlar nasıl bu kadar yükseldi!” diyorum.

Cenâb-ı Hakk’ın recül-ü facirler eliyle hadiseleri örgülemesi ve Rububiyet sanatıyla bu muhteşem neticeyi halk etmesi karşısında hayrete düşüyorum.

Süreç nasıl sihirli bir iksirmiş ki sonucunda kadın-erkek binlerce sahabi keyfiyetinde insan yetişti diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Alvar İmamı Muhammed Lütfi Efendi (ra) bayram şiirinde şöyle diyordu:

“Can bula cânânını

Bayram o bayram ola”

Evet, binlerce yüz binlerce insan Cânânını buldu. Yaşadıklarına razı olup ümid ediyoruz Rıza makamına erişti.

Şimdi sorayım.

Daha güzel hangi bayram olabilir?

Eski bayramlar şimdiyle kıyas edilebilir mi?

Eskiden kurban kesmek kolaydı.

Zor olan tüm varlığı Allah yoluna kurban etmek. Fiilen yaşanan bu oldu. Bu anlamda hemen herkes mal ve varlığını Allah’a kurban etti. Hz. İbrahimî (as) imtihanlar verildi. Eşinden, çoluk çocuğundan ayrılanlar, İsmail emsal evlatlarından ayrı düşenler… Allah hatırına firaklar, gurbetler…

Bugün muhtemelen pek çok kimse şu mesajı atacak:

“Hakiki bayramlara erişmek dileğiyle…”

Ben de diyorum ki ahiretteki gufran bayramı bir yana…

Dünyadaki en hakiki bayramlar bizim şu süreçte yaşadığımız bayramlardır.

O’nun rızası için O’ndan gelen her şeye katlandığımız, meleklerin ve ruhanilerin takdirini ve gölgesini üzerimizde hissettiğimiz ve Cenab-ı Hakk’ın rızasının bir nur olarak içimizi aydınlattığı bu günler, en eşsiz bayramlardır. Varsın zor ve ağır olsun. Allah’ın takdirine razı olmaktan daha büyük bayram olabilir mi? Bu şartlarda bir bayram değil mi ki O’nun takdiri…

O halde en güzel bayram bu bayramdır.

Allah mübarek etsin.

TR724 yazarı Veysel Ayhan, ‘bayram nedir?’ sorusuna yanıt verdi. Ayhan, “Varsın zor ve ağır olsun. Dünyadaki en hakiki bayramlar bizim şu süreçte yaşadığımız bayramlardır.” dedi.


Veysel Ayhan’ın “En zoru kurban etmek…” başlıklı yazısı şöyle;

Bayram şu mudur?


Herkes sağlıklı, herkes müreffeh, herkes mutlu.

Doğru.

Dünya açısından gerçek bayram budur.

Peki gözünü Allah’ın rızasına dikmiş, cenneti ümit eden, cehennemden kurtulmayı uman bir insan için hangi bayramlar hakiki bayramlardır?

Şöyle bir misal vereyim. Diyelim ki ben, ülseri olan, kanseri pankreasına sıçramış, kalp damarlarının yüzde seksen tıkalı bir hastayım.

Benim için bayram nedir?

Sağlıklı olmak, bu illetlerden kurtulmaktır.

Böyle bir hasta iken gidip ‘check up’ oluyorum

Ve doktor sonuçlara baktığında artık hiçbir hastalık belirtisi kalmadığını söylüyor.

Psikolojim ne olur?

O an benim için tarifsiz bir bayram olur.

Konum eskiden de melek nümûn bir hayat yaşayan masumlar değil.

Ben emsal, manevi hastalıklarla boğuşan, düşe kalka bir hayat yaşayanlar.

Benim gibiler için eğer kibirden kurtulduysam, bu durum kanserden kurtulmaktan daha sevindirici.

Benim gibiler için riyadan kurtulup ihlas kazanmışsam, bu durum kalp damarlarımın açılmasından daha mutluluk verici.

Benim gibiler için Allah’tan gelen bela ve musibetler sabredebilecek bir sineye kavuştuysam, bu durum bedenimin tüm virüs ve mikroplardan kurtulmasından değerli.

Mahruti bir bakışla böyle.

2000’li yıllarda “namaz”da öndeki “imam”a sonra arkadaki cemaate bakar ümitsizliğe kapılırdım. Aradaki vadiler, dağlar nasıl kapanır diye düşünürdüm. O günlerde bana soran olsaydı sizin kendileriyle iftihar edeceğiniz kaç “veli”niz var diye?

Muhtemelen bilebildiğim bir iki isim sayardım. Başka da sayamazdım.

Benim gördüğümü “imam”ın görmemesi mümkün değildi ki hep duası şunlar oldu:

Sinelerin insanlığın ıstırabıyla inlemesi, gönüllerin dua ile çağlaması, peygamberane çile ve mihnetler, sahabi gibi seyr-ü seferler, hicretler ve herkesin kendini sıfırlaması…

Şimdi geriye dönüp baktığımda bu duaların eksizsiz kabul edildiğini görüyorum.

Tüm makam ve mansıplar gitti.

Mal ve menaller gitti.

Güç ve kuvvet gitti.

Kibir gitti, gurur gitti.

Riya ve ucup gitti.

Bunlara badi bir şey kalmadı.

Yani “Kendinizi sıfırlayın” çağrısı cebren karşılık buldu. Ve bugünlere geldik.

Bir esnaf ağabeyim var. Hadsiz varlık sahibiydi. O varlık ve şaşaa içinde mesela ben onu Hz. Ebubekir gibi cömert olsa bile onun yanına oturtmaya imtina edebilirdim. Şimdi dünya namına her şeyini kaybetti. Bu fani varlıkların bedeline artık kalbi hep Allah Rızasıyla çarpıyor. Şimdi baktığımda onu sahabi ve tabiin ile aynı sofrada çok rahat ümit edebiliyorum.

Kadınlar var. Yaşadıklarıyla Hz. Hatice ile yan yanalar. Hz. Meryem gibi çilelerle onlarla aynı bahçeleri paylaşıyorlar.

Eski yıllarda sorulsa bulamayacağım “veli”ler şimdi lâ-yuadd velâ yuhsâ.

Ahirete gitmeyi bir oda değiştirme olarak görmeyenler için bu söylediklerim bir ümniye olabilir. Onlar için süreç tam bir matemhane-i umumi. Sözüm onlara değil.

Ben diğer odadan buraya bakmayı tercih ediyorum.

Bu fani odanın kriterleriyle bâki olan kazanılmıyor.

Zindanda yıllarını geçirenlerle konuşuyorum. Hücrelerde işkence görenleri görüyorum.

Onları dinliyorum. Siz de görüşün. Beni teyid edeceksiniz.

Ve onların Allah’tan gelen, Allah’tan dolayı gelen bu bela ve musibetler karşısındaki boyun eğişlerini ve rızaları görünce her biri gözümde o kadar büyüyor ki… Onlar büyüyor ben cüceleşiyorum. Ağzım açık kalıyor. “Allah’ım bu insanlar nasıl bu kadar yükseldi!” diyorum.

Cenâb-ı Hakk’ın recül-ü facirler eliyle hadiseleri örgülemesi ve Rububiyet sanatıyla bu muhteşem neticeyi halk etmesi karşısında hayrete düşüyorum.

Süreç nasıl sihirli bir iksirmiş ki sonucunda kadın-erkek binlerce sahabi keyfiyetinde insan yetişti diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Alvar İmamı Muhammed Lütfi Efendi (ra) bayram şiirinde şöyle diyordu:

“Can bula cânânını

Bayram o bayram ola”

Evet, binlerce yüz binlerce insan Cânânını buldu. Yaşadıklarına razı olup ümid ediyoruz Rıza makamına erişti.

Şimdi sorayım.

Daha güzel hangi bayram olabilir?

Eski bayramlar şimdiyle kıyas edilebilir mi?

Eskiden kurban kesmek kolaydı.

Zor olan tüm varlığı Allah yoluna kurban etmek. Fiilen yaşanan bu oldu. Bu anlamda hemen herkes mal ve varlığını Allah’a kurban etti. Hz. İbrahimî (as) imtihanlar verildi. Eşinden, çoluk çocuğundan ayrılanlar, İsmail emsal evlatlarından ayrı düşenler… Allah hatırına firaklar, gurbetler…

Bugün muhtemelen pek çok kimse şu mesajı atacak:

“Hakiki bayramlara erişmek dileğiyle…”

Ben de diyorum ki ahiretteki gufran bayramı bir yana…

Dünyadaki en hakiki bayramlar bizim şu süreçte yaşadığımız bayramlardır.

O’nun rızası için O’ndan gelen her şeye katlandığımız, meleklerin ve ruhanilerin takdirini ve gölgesini üzerimizde hissettiğimiz ve Cenab-ı Hakk’ın rızasının bir nur olarak içimizi aydınlattığı bu günler, en eşsiz bayramlardır. Varsın zor ve ağır olsun. Allah’ın takdirine razı olmaktan daha büyük bayram olabilir mi? Bu şartlarda bir bayram değil mi ki O’nun takdiri…

O halde en güzel bayram bu bayramdır.

Allah mübarek etsin.

Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi

January 30, 2023
5k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

January 23, 2023
5.1k

TR724 yazarı Veysel Ayhan, ‘bayram nedir?’ sorusuna yanıt verdi. Ayhan, “Varsın zor ve ağır olsun. Dünyadaki en hakiki bayramlar bizim şu süreçte yaşadığımız bayramlardır.” dedi.


Veysel Ayhan’ın “En zoru kurban etmek…” başlıklı yazısı şöyle;

Bayram şu mudur?


Herkes sağlıklı, herkes müreffeh, herkes mutlu.

Doğru.

Dünya açısından gerçek bayram budur.

Peki gözünü Allah’ın rızasına dikmiş, cenneti ümit eden, cehennemden kurtulmayı uman bir insan için hangi bayramlar hakiki bayramlardır?

Şöyle bir misal vereyim. Diyelim ki ben, ülseri olan, kanseri pankreasına sıçramış, kalp damarlarının yüzde seksen tıkalı bir hastayım.

Benim için bayram nedir?

Sağlıklı olmak, bu illetlerden kurtulmaktır.

Böyle bir hasta iken gidip ‘check up’ oluyorum

Ve doktor sonuçlara baktığında artık hiçbir hastalık belirtisi kalmadığını söylüyor.

Psikolojim ne olur?

O an benim için tarifsiz bir bayram olur.

Konum eskiden de melek nümûn bir hayat yaşayan masumlar değil.

Ben emsal, manevi hastalıklarla boğuşan, düşe kalka bir hayat yaşayanlar.

Benim gibiler için eğer kibirden kurtulduysam, bu durum kanserden kurtulmaktan daha sevindirici.

Benim gibiler için riyadan kurtulup ihlas kazanmışsam, bu durum kalp damarlarımın açılmasından daha mutluluk verici.

Benim gibiler için Allah’tan gelen bela ve musibetler sabredebilecek bir sineye kavuştuysam, bu durum bedenimin tüm virüs ve mikroplardan kurtulmasından değerli.

Mahruti bir bakışla böyle.

2000’li yıllarda “namaz”da öndeki “imam”a sonra arkadaki cemaate bakar ümitsizliğe kapılırdım. Aradaki vadiler, dağlar nasıl kapanır diye düşünürdüm. O günlerde bana soran olsaydı sizin kendileriyle iftihar edeceğiniz kaç “veli”niz var diye?

Muhtemelen bilebildiğim bir iki isim sayardım. Başka da sayamazdım.

Benim gördüğümü “imam”ın görmemesi mümkün değildi ki hep duası şunlar oldu:

Sinelerin insanlığın ıstırabıyla inlemesi, gönüllerin dua ile çağlaması, peygamberane çile ve mihnetler, sahabi gibi seyr-ü seferler, hicretler ve herkesin kendini sıfırlaması…

Şimdi geriye dönüp baktığımda bu duaların eksizsiz kabul edildiğini görüyorum.

Tüm makam ve mansıplar gitti.

Mal ve menaller gitti.

Güç ve kuvvet gitti.

Kibir gitti, gurur gitti.

Riya ve ucup gitti.

Bunlara badi bir şey kalmadı.

Yani “Kendinizi sıfırlayın” çağrısı cebren karşılık buldu. Ve bugünlere geldik.

Bir esnaf ağabeyim var. Hadsiz varlık sahibiydi. O varlık ve şaşaa içinde mesela ben onu Hz. Ebubekir gibi cömert olsa bile onun yanına oturtmaya imtina edebilirdim. Şimdi dünya namına her şeyini kaybetti. Bu fani varlıkların bedeline artık kalbi hep Allah Rızasıyla çarpıyor. Şimdi baktığımda onu sahabi ve tabiin ile aynı sofrada çok rahat ümit edebiliyorum.

Kadınlar var. Yaşadıklarıyla Hz. Hatice ile yan yanalar. Hz. Meryem gibi çilelerle onlarla aynı bahçeleri paylaşıyorlar.

Eski yıllarda sorulsa bulamayacağım “veli”ler şimdi lâ-yuadd velâ yuhsâ.

Ahirete gitmeyi bir oda değiştirme olarak görmeyenler için bu söylediklerim bir ümniye olabilir. Onlar için süreç tam bir matemhane-i umumi. Sözüm onlara değil.

Ben diğer odadan buraya bakmayı tercih ediyorum.

Bu fani odanın kriterleriyle bâki olan kazanılmıyor.

Zindanda yıllarını geçirenlerle konuşuyorum. Hücrelerde işkence görenleri görüyorum.

Onları dinliyorum. Siz de görüşün. Beni teyid edeceksiniz.

Ve onların Allah’tan gelen, Allah’tan dolayı gelen bu bela ve musibetler karşısındaki boyun eğişlerini ve rızaları görünce her biri gözümde o kadar büyüyor ki… Onlar büyüyor ben cüceleşiyorum. Ağzım açık kalıyor. “Allah’ım bu insanlar nasıl bu kadar yükseldi!” diyorum.

Cenâb-ı Hakk’ın recül-ü facirler eliyle hadiseleri örgülemesi ve Rububiyet sanatıyla bu muhteşem neticeyi halk etmesi karşısında hayrete düşüyorum.

Süreç nasıl sihirli bir iksirmiş ki sonucunda kadın-erkek binlerce sahabi keyfiyetinde insan yetişti diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Alvar İmamı Muhammed Lütfi Efendi (ra) bayram şiirinde şöyle diyordu:

“Can bula cânânını

Bayram o bayram ola”

Evet, binlerce yüz binlerce insan Cânânını buldu. Yaşadıklarına razı olup ümid ediyoruz Rıza makamına erişti.

Şimdi sorayım.

Daha güzel hangi bayram olabilir?

Eski bayramlar şimdiyle kıyas edilebilir mi?

Eskiden kurban kesmek kolaydı.

Zor olan tüm varlığı Allah yoluna kurban etmek. Fiilen yaşanan bu oldu. Bu anlamda hemen herkes mal ve varlığını Allah’a kurban etti. Hz. İbrahimî (as) imtihanlar verildi. Eşinden, çoluk çocuğundan ayrılanlar, İsmail emsal evlatlarından ayrı düşenler… Allah hatırına firaklar, gurbetler…

Bugün muhtemelen pek çok kimse şu mesajı atacak:

“Hakiki bayramlara erişmek dileğiyle…”

Ben de diyorum ki ahiretteki gufran bayramı bir yana…

Dünyadaki en hakiki bayramlar bizim şu süreçte yaşadığımız bayramlardır.

O’nun rızası için O’ndan gelen her şeye katlandığımız, meleklerin ve ruhanilerin takdirini ve gölgesini üzerimizde hissettiğimiz ve Cenab-ı Hakk’ın rızasının bir nur olarak içimizi aydınlattığı bu günler, en eşsiz bayramlardır. Varsın zor ve ağır olsun. Allah’ın takdirine razı olmaktan daha büyük bayram olabilir mi? Bu şartlarda bir bayram değil mi ki O’nun takdiri…

O halde en güzel bayram bu bayramdır.

Allah mübarek etsin.

TR724 yazarı Veysel Ayhan, ‘bayram nedir?’ sorusuna yanıt verdi. Ayhan, “Varsın zor ve ağır olsun. Dünyadaki en hakiki bayramlar bizim şu süreçte yaşadığımız bayramlardır.” dedi.


Veysel Ayhan’ın “En zoru kurban etmek…” başlıklı yazısı şöyle;

Bayram şu mudur?


Herkes sağlıklı, herkes müreffeh, herkes mutlu.

Doğru.

Dünya açısından gerçek bayram budur.

Peki gözünü Allah’ın rızasına dikmiş, cenneti ümit eden, cehennemden kurtulmayı uman bir insan için hangi bayramlar hakiki bayramlardır?

Şöyle bir misal vereyim. Diyelim ki ben, ülseri olan, kanseri pankreasına sıçramış, kalp damarlarının yüzde seksen tıkalı bir hastayım.

Benim için bayram nedir?

Sağlıklı olmak, bu illetlerden kurtulmaktır.

Böyle bir hasta iken gidip ‘check up’ oluyorum

Ve doktor sonuçlara baktığında artık hiçbir hastalık belirtisi kalmadığını söylüyor.

Psikolojim ne olur?

O an benim için tarifsiz bir bayram olur.

Konum eskiden de melek nümûn bir hayat yaşayan masumlar değil.

Ben emsal, manevi hastalıklarla boğuşan, düşe kalka bir hayat yaşayanlar.

Benim gibiler için eğer kibirden kurtulduysam, bu durum kanserden kurtulmaktan daha sevindirici.

Benim gibiler için riyadan kurtulup ihlas kazanmışsam, bu durum kalp damarlarımın açılmasından daha mutluluk verici.

Benim gibiler için Allah’tan gelen bela ve musibetler sabredebilecek bir sineye kavuştuysam, bu durum bedenimin tüm virüs ve mikroplardan kurtulmasından değerli.

Mahruti bir bakışla böyle.

2000’li yıllarda “namaz”da öndeki “imam”a sonra arkadaki cemaate bakar ümitsizliğe kapılırdım. Aradaki vadiler, dağlar nasıl kapanır diye düşünürdüm. O günlerde bana soran olsaydı sizin kendileriyle iftihar edeceğiniz kaç “veli”niz var diye?

Muhtemelen bilebildiğim bir iki isim sayardım. Başka da sayamazdım.

Benim gördüğümü “imam”ın görmemesi mümkün değildi ki hep duası şunlar oldu:

Sinelerin insanlığın ıstırabıyla inlemesi, gönüllerin dua ile çağlaması, peygamberane çile ve mihnetler, sahabi gibi seyr-ü seferler, hicretler ve herkesin kendini sıfırlaması…

Şimdi geriye dönüp baktığımda bu duaların eksizsiz kabul edildiğini görüyorum.

Tüm makam ve mansıplar gitti.

Mal ve menaller gitti.

Güç ve kuvvet gitti.

Kibir gitti, gurur gitti.

Riya ve ucup gitti.

Bunlara badi bir şey kalmadı.

Yani “Kendinizi sıfırlayın” çağrısı cebren karşılık buldu. Ve bugünlere geldik.

Bir esnaf ağabeyim var. Hadsiz varlık sahibiydi. O varlık ve şaşaa içinde mesela ben onu Hz. Ebubekir gibi cömert olsa bile onun yanına oturtmaya imtina edebilirdim. Şimdi dünya namına her şeyini kaybetti. Bu fani varlıkların bedeline artık kalbi hep Allah Rızasıyla çarpıyor. Şimdi baktığımda onu sahabi ve tabiin ile aynı sofrada çok rahat ümit edebiliyorum.

Kadınlar var. Yaşadıklarıyla Hz. Hatice ile yan yanalar. Hz. Meryem gibi çilelerle onlarla aynı bahçeleri paylaşıyorlar.

Eski yıllarda sorulsa bulamayacağım “veli”ler şimdi lâ-yuadd velâ yuhsâ.

Ahirete gitmeyi bir oda değiştirme olarak görmeyenler için bu söylediklerim bir ümniye olabilir. Onlar için süreç tam bir matemhane-i umumi. Sözüm onlara değil.

Ben diğer odadan buraya bakmayı tercih ediyorum.

Bu fani odanın kriterleriyle bâki olan kazanılmıyor.

Zindanda yıllarını geçirenlerle konuşuyorum. Hücrelerde işkence görenleri görüyorum.

Onları dinliyorum. Siz de görüşün. Beni teyid edeceksiniz.

Ve onların Allah’tan gelen, Allah’tan dolayı gelen bu bela ve musibetler karşısındaki boyun eğişlerini ve rızaları görünce her biri gözümde o kadar büyüyor ki… Onlar büyüyor ben cüceleşiyorum. Ağzım açık kalıyor. “Allah’ım bu insanlar nasıl bu kadar yükseldi!” diyorum.

Cenâb-ı Hakk’ın recül-ü facirler eliyle hadiseleri örgülemesi ve Rububiyet sanatıyla bu muhteşem neticeyi halk etmesi karşısında hayrete düşüyorum.

Süreç nasıl sihirli bir iksirmiş ki sonucunda kadın-erkek binlerce sahabi keyfiyetinde insan yetişti diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Alvar İmamı Muhammed Lütfi Efendi (ra) bayram şiirinde şöyle diyordu:

“Can bula cânânını

Bayram o bayram ola”

Evet, binlerce yüz binlerce insan Cânânını buldu. Yaşadıklarına razı olup ümid ediyoruz Rıza makamına erişti.

Şimdi sorayım.

Daha güzel hangi bayram olabilir?

Eski bayramlar şimdiyle kıyas edilebilir mi?

Eskiden kurban kesmek kolaydı.

Zor olan tüm varlığı Allah yoluna kurban etmek. Fiilen yaşanan bu oldu. Bu anlamda hemen herkes mal ve varlığını Allah’a kurban etti. Hz. İbrahimî (as) imtihanlar verildi. Eşinden, çoluk çocuğundan ayrılanlar, İsmail emsal evlatlarından ayrı düşenler… Allah hatırına firaklar, gurbetler…

Bugün muhtemelen pek çok kimse şu mesajı atacak:

“Hakiki bayramlara erişmek dileğiyle…”

Ben de diyorum ki ahiretteki gufran bayramı bir yana…

Dünyadaki en hakiki bayramlar bizim şu süreçte yaşadığımız bayramlardır.

O’nun rızası için O’ndan gelen her şeye katlandığımız, meleklerin ve ruhanilerin takdirini ve gölgesini üzerimizde hissettiğimiz ve Cenab-ı Hakk’ın rızasının bir nur olarak içimizi aydınlattığı bu günler, en eşsiz bayramlardır. Varsın zor ve ağır olsun. Allah’ın takdirine razı olmaktan daha büyük bayram olabilir mi? Bu şartlarda bir bayram değil mi ki O’nun takdiri…

O halde en güzel bayram bu bayramdır.

Allah mübarek etsin.

ShareTweetShare
Previous Post

İskenderun Cezaevi’nde koğuşlara kamera takılmasına itiraz eden tutuklulara ceza

Next Post

MHP’li Karakaya’nın ‘Akşener’ iddiasına İYİ Parti’den yanıt

İLGİLİ HABERLER

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi

January 30, 2023
5k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

January 23, 2023
5.1k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Üzerine düşeni yapanlar ilahi destek umabilir
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Üzerine düşeni yapanlar ilahi destek umabilir

January 16, 2023
5.1k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Kendini sorgulamayan, sorgulanmaktan kaçınanların acınası hali
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Kendini sorgulamayan, sorgulanmaktan kaçınanların acınası hali

January 9, 2023
5.1k
Türkiye’de Emniyet Teşkilatı’nı kimler yönetiyor?
ANALİZ

Türkiye’de Emniyet Teşkilatı’nı kimler yönetiyor?

January 8, 2023
5.2k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Engeller, mücadele azmini koruyanlarla aşılır
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Engeller, mücadele azmini koruyanlarla aşılır

January 3, 2023
5.1k
Daha Fazla Haber

Kürt kime denir? AKP’li Metiner ‘Serok’ dediği Erdoğan’ı tanımayan Kürtleri hain ilan etti

Kürt kime denir? AKP’li Metiner ‘Serok’ dediği Erdoğan’ı tanımayan Kürtleri hain ilan etti
by aktifhabercom
February 4, 2023
0
5k

Devamını oku

‘Finansal toksisite’ Kanser hastalarında yeni bir yan etki olarak kabul ediliyor

‘Finansal toksisite’ Kanser hastalarında yeni bir yan etki olarak kabul ediliyor
by aktifhabercom
February 4, 2023
0
5k

Devamını oku

Aynı gemideyiz! Türkiye’ye girmesi engellenen asbestli uçak gemisi okyanusta batırıldı 

Aynı gemideyiz! Türkiye’ye girmesi engellenen asbestli uçak gemisi okyanusta batırıldı 
by aktifhabercom
February 4, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Tahmin edilen 220 milyon: Polisin ‘çocuk gelin’ operasyonunda 2 bin erkek tutuklandı

Tahmin edilen 220 milyon: Polisin ‘çocuk gelin’ operasyonunda 2 bin erkek tutuklandı
by aktifhabercom
February 4, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Ahlâk polisi gidince başörtüsü takan kalmadı! İran’da kameralı kontroller başlıyor

Ahlâk polisi gidince başörtüsü takan kalmadı! İran’da kameralı kontroller başlıyor
by aktifhabercom
February 4, 2023
0
5.1k

Devamını oku

‘İtirazım adaya değil’ İYİ Partili Özlale ‘Onay makamı değiliz’ sözüne açıklık getirdi

‘İtirazım adaya değil’ İYİ Partili Özlale ‘Onay makamı değiliz’ sözüne açıklık getirdi
by aktifhabercom
February 4, 2023
0
5k

Devamını oku

Alman Anayasa Mahkemesi’nden başörtüsü kararı

Alman Anayasa Mahkemesi’nden başörtüsü kararı
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5.3k

Devamını oku

İsviçre‘de adam kaçırmaya kalkan elçilik çalışanları Moskova’ya görevlendirmiş

İsviçre‘de adam kaçırmaya kalkan elçilik çalışanları Moskova’ya görevlendirmiş
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5.3k

Devamını oku

Ertuğrul Günay, Erdoğan’ın neden 3. kez aday olamayacağını tane tane anlattı

Ertuğrul Günay, Erdoğan’ın neden 3. kez aday olamayacağını tane tane anlattı
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Harun Tokak’tan MİT’in yayın organı Sabah’a cevap: Onlardan korkacak olsaydık, akşam yemeğini Saray’da yerdik

Harun Tokak’tan MİT’in yayın organı Sabah’a cevap: Onlardan korkacak olsaydık, akşam yemeğini Saray’da yerdik
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5.2k

Devamını oku

14 Boğaziçilinin yargılandığı davada, öğrencilere 1’er yıl hapis cezası verildi

14 Boğaziçilinin yargılandığı davada, öğrencilere 1’er yıl hapis cezası verildi
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

Bahçeli’yi küplere bindirecek öneri: MHP’nin önündeki caddeye Sinan Ateş’in adı verilsin

Bahçeli’yi küplere bindirecek öneri: MHP’nin önündeki caddeye Sinan Ateş’in adı verilsin
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

Eski YÖK Başkanı: RTE’den hesap sorulmalı, akrabalarının servetleri sorgulanmalıdır

Eski YÖK Başkanı: RTE’den hesap sorulmalı, akrabalarının servetleri sorgulanmalıdır
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5.1k

Devamını oku

AKP muhalifleri takip ettiriyor: Türkiye‘nin Düsseldorf  Başkonsolosluğu‘nda casusluk skandalı

AKP muhalifleri takip ettiriyor: Türkiye‘nin Düsseldorf  Başkonsolosluğu‘nda casusluk skandalı
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5.3k

Devamını oku

Kılıçdaroğlu: Memleket elden gitmiş; A partisi, B partisi diye mi tartışacağız?

Kılıçdaroğlu: Memleket elden gitmiş; A partisi, B partisi diye mi tartışacağız?
by Özkan yazar
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

Adaylık açıklaması: İsmim üzerinde mutabakat olursa itiraz etmem

Adaylık açıklaması: İsmim üzerinde mutabakat olursa itiraz etmem
by aktifhabercom
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

ABD’li 29 senatörden çağrı: F-16 satışını, Türkiye Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliklerini onaylayana kadar erteleyin

ABD’li 29 senatörden çağrı: F-16 satışını, Türkiye Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliklerini onaylayana kadar erteleyin
by aktifhabercom
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku

Alman istihbaratı noktayı koydu: Sürgündeki gazeteciler takip ve tehditle sindirilmeye çalışılıyor

Alman istihbaratı noktayı koydu: Sürgündeki gazeteciler takip ve tehditle sindirilmeye çalışılıyor
by aktifhabercom
February 3, 2023
0
5.1k

Devamını oku

SGK’dan açıklama: Sonraki bir tarihte bağlansa bile EYT aylıkları 1 Mart’tan itibaren hesaplanacak

SGK’dan açıklama: Sonraki bir tarihte bağlansa bile EYT aylıkları 1 Mart’tan itibaren hesaplanacak
by aktifhabercom
February 3, 2023
0
5.1k

Devamını oku

ENAG açıkladı: Ocak ayında enflasyon yüzde 9,18 artarken, yıllık artış yüzde 121,62 oldu

ENAG açıkladı: Ocak ayında enflasyon yüzde 9,18 artarken, yıllık artış yüzde 121,62 oldu
by aktifhabercom
February 3, 2023
0
5k

Devamını oku
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.