Nureddin Nebati, dün Türkiye Bankalar Birliği (TBB) 65’inci Olağan Genel Kurulu’nda yine çok tartışılan açıklamalarda bulundu. Nebati’ye göre uygulanan bütün ekonomi politikaları ‘başarılı’. Ortada bir sorun yok…
Tr724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre ‘Gözlerdeki ışıltı’ yerini ciddi bir karamsarlığa bıraktı. “Hani şöyle hayal edersiniz ya ‘Bir uyusam da altı ay sonra uyansam’ diye… Bir uyuyun altı ay sonra uyanın Türkiye’de… Çok farklı noktalarda olacağız.” diyen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile, “Enflasyonla mücadelenin sadece devletin işi olmadığını’ söyleyen Nebati arasında dağlar kadar fark var…
Enflasyondaki yükselişte arz yönlü maliyet artışı faktörlerinin ön plana çıktığını söyledi. “Enflasyon görünümündeki bozulmanın geçici nitelikte olduğunu düşünüyoruz.” diyen Nebati, “Kur korumalı mevduat gibi yenilikçi metotlarla döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkisini azalttık. Enflasyonla mücadeleyi tek boyutlu olarak sadece devletin çözeceği bir sorun olarak görmüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Nebati’nin her bir cümlesine tek tek bakalım… Gerçekten haklı olabilir mi?
GİRDİ MALİYETLERİ NEDEN ARTTI?
Enflasyonun arz yönlü maliyet artışı nedeniyle yükseldiğini söylüyor. Türkiye’deki enflasyonun temel sebebi maliyet artışı, doğru. Ancak Nebati, maliyetlerin neden arttığına dair tek kelime etmiyor.
Maliyet artışının en önemli sebebi dolar kurunun artması. Peki dolar kuru neden arttı? Erdoğan’ın faiz inadı yüzünden… Erdoğan’a göre faiz indirilince enflasyon da düşecekti. Eylül ayından itibaren faiz indirimi başladı. 4 ayda politika faizi yüzde 19’dan yüzde 14’de düşürüldü.
Bugün durum ne?
O gün 8,20’lerde olan Dolar kuru 16,35’e çıktı… Daha da yükselmesin diye yıl başından bu yana 35-40 milyar dolar rezerv yakıldığı hesaplanıyor. Yıllık enflasyon ise Mayıs ayında muhtemelen yüzde 75’in üzerinde gelecek…
Bir litre sütün fiyatı 17-20 TL arasında değişiyor. Artık marketlerde sütlere bile ‘alarm’ takılıyor.
ENFLASYON GEÇİCİ Mİ?
Son bir yıldır iktidar temsilcileri sürekli enflasyonun küresel kaynaklı ve geçici olduğunu savunuyor. Ancak geçmiyor!
Erdoğan’a göre enflasyonun geçtiğimiz yıl Ağustos ayında düşmeye başlaması gerekiyordu. Nebati’ye göre ise ocak ayında pik yapacak ve ardından düşüşe geçecekti. Hiçbir öngörüleri tutmadı…
Enflasyonun önümüzdeki iki ayda yüzde 80’i aşması bekleniyor. Ekonomistlere göre bugün iktidar bir karar verse ve doğru para ve maliye politikalarını uygulayacağını açıklasa bile tek haneli enflasyon önümüzdeki 2 yıl içerisinde mümkün görünmüyor. TÜİK’e göre bile 3 haneli enflasyon ihtimali yüksek.
Yıl sonunda baz etkisiyle bile enflasyonun yüzde 60 civarında gelmesi kuvvetle muhtemel… Dolayısıyla enflasyon geçici vs. değil, kalıcı…
Nebati ayrıca, ‘KKM gibi yenilikçi metotlarla döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkisini azalttıklarını’ iddia ediyor…
KKM’nin icat edildiği 2021 yılı sonunda enflasyon yüzde 36 seviyelerindeydi. Bugün hiç bir inandırıcılığı olmayan TÜİK verilerine göre bile yüzde 80’e dayanmış durumda. KKM açıklanmadan 3 gün önce kur 16,30 seviyelerindeydi. Bugün 16,50 olmasın diye cayır cayır rezerv yakılıyor… KKM’nin Hazine’ye maliyeti ise 100 milyar TL’yi aştı!
VATANDAŞ, POLİTİKA FAİZİNİ Mİ ARTIRSIN?
Nureddin Nebati’nin en fazla tepki çeken cümlesi ise enflasyonla mücadeleyi sadece devletin çözeceği bir sorun olarak görmediklerini söylemesi oldu.
Enflasyon AKP rejiminin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle azdı. Faiz inadıyla kur patladı. Ardından ‘rekabetçi kur’ söylemiyle TL’nin pul olması izlendi, girdi maliyetleri daha da arttı.
TL değersizleşince cari fazla verileceğini söylemişlerdi. Ancak tam tersi oldu. İlk çeyrekte cari açık 17,81 milyar dolara çıktı. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde 7,7 milyar dolar cari açık verilmişti.
Kuru baskılamak için KKM icad edildi, Hazine’nin sırtına bugün itibariyle 100 milyar lira civarında bir yük bindirildi. Bunun sonucu vergi artışları oldu… Yük yine vatandaşa bindirildi…
FATURAYI MİLLETE KESİYORLAR
Bütün bunları yapan iktidar şimdi ‘enflasyonla mücadelenin tek başına devletin işi olmadığını’ söylüyor.
Nebati yanlış biliyor; enflasyonla mücadele tamamen devletin işidir. ‘Önemsizleştirdikleri’, itibarını sıfırladıkları Merkez Bankası’nın kuruluş amacı enflasyonla mücadeledir. Para ve maliyet politikalarının temel amacı ‘fiyat istikrarını’ sağlamaktır.
Geçtiğimiz yıl 2 TL olan ekmeğin fiyatı 4 liraya çıktı. Buğday hasadı başladı. Ton fiyatı 7 bin TL civarında. Ekmek fiyatının çok yakın bir zamanda 5 TL olması bekleniyor…
Firmalar ne yapabilir?
Siz kuru patlatıp enflasyonu azdırırsanız girdi maliyetleri de kaçınılmaz olarak artar. Girdi maliyetleri artarsa üretici de bunu fiyatlara yansıtır. Hiç kimseden zararına satış yapmasını bekleyemezsiniz…
Yem fiyatları sadece bir yılda yüzde 100’ün üzerinde armışsa siz süt üreticisine ‘Maliyetlerin arttı ama sen zam yapma’ diyebilir misiniz? Bir çuval un 150 liradan 330 liraya çıkmışken, fırıncılara ‘ekmeği geçtiğimiz yılki fiyattan ver’ denilebilir mi?
Enflasyonla mücadelede vatandaş ne yapsın mesela? Politika faizini mi artırsın? ‘Aman talep enflasyonu yaratmayayım’ diyerek temel gıda ihtiyaçlarını karşılamasın mı? Ya da yurt dışından ‘ödünç’ para mı dilensin?
İktidar temsilcileri yine her zaman yaptığını yapıyor; suçu ‘başkasına’ atıyor… Asla sorumluluk almıyor. ‘Acaba biz de bir yerlerde hata yapmış olabilir miyiz?’ sorusunu asla sormuyor…
Daha önce de yazmıştık; kötü günler geride kaldı, artık daha kötü günlere hazırlanın…
Nureddin Nebati, dün Türkiye Bankalar Birliği (TBB) 65’inci Olağan Genel Kurulu’nda yine çok tartışılan açıklamalarda bulundu. Nebati’ye göre uygulanan bütün ekonomi politikaları ‘başarılı’. Ortada bir sorun yok…
Tr724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre ‘Gözlerdeki ışıltı’ yerini ciddi bir karamsarlığa bıraktı. “Hani şöyle hayal edersiniz ya ‘Bir uyusam da altı ay sonra uyansam’ diye… Bir uyuyun altı ay sonra uyanın Türkiye’de… Çok farklı noktalarda olacağız.” diyen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile, “Enflasyonla mücadelenin sadece devletin işi olmadığını’ söyleyen Nebati arasında dağlar kadar fark var…
Enflasyondaki yükselişte arz yönlü maliyet artışı faktörlerinin ön plana çıktığını söyledi. “Enflasyon görünümündeki bozulmanın geçici nitelikte olduğunu düşünüyoruz.” diyen Nebati, “Kur korumalı mevduat gibi yenilikçi metotlarla döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkisini azalttık. Enflasyonla mücadeleyi tek boyutlu olarak sadece devletin çözeceği bir sorun olarak görmüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Nebati’nin her bir cümlesine tek tek bakalım… Gerçekten haklı olabilir mi?
GİRDİ MALİYETLERİ NEDEN ARTTI?
Enflasyonun arz yönlü maliyet artışı nedeniyle yükseldiğini söylüyor. Türkiye’deki enflasyonun temel sebebi maliyet artışı, doğru. Ancak Nebati, maliyetlerin neden arttığına dair tek kelime etmiyor.
Maliyet artışının en önemli sebebi dolar kurunun artması. Peki dolar kuru neden arttı? Erdoğan’ın faiz inadı yüzünden… Erdoğan’a göre faiz indirilince enflasyon da düşecekti. Eylül ayından itibaren faiz indirimi başladı. 4 ayda politika faizi yüzde 19’dan yüzde 14’de düşürüldü.
Bugün durum ne?
O gün 8,20’lerde olan Dolar kuru 16,35’e çıktı… Daha da yükselmesin diye yıl başından bu yana 35-40 milyar dolar rezerv yakıldığı hesaplanıyor. Yıllık enflasyon ise Mayıs ayında muhtemelen yüzde 75’in üzerinde gelecek…
Bir litre sütün fiyatı 17-20 TL arasında değişiyor. Artık marketlerde sütlere bile ‘alarm’ takılıyor.
ENFLASYON GEÇİCİ Mİ?
Son bir yıldır iktidar temsilcileri sürekli enflasyonun küresel kaynaklı ve geçici olduğunu savunuyor. Ancak geçmiyor!
Erdoğan’a göre enflasyonun geçtiğimiz yıl Ağustos ayında düşmeye başlaması gerekiyordu. Nebati’ye göre ise ocak ayında pik yapacak ve ardından düşüşe geçecekti. Hiçbir öngörüleri tutmadı…
Enflasyonun önümüzdeki iki ayda yüzde 80’i aşması bekleniyor. Ekonomistlere göre bugün iktidar bir karar verse ve doğru para ve maliye politikalarını uygulayacağını açıklasa bile tek haneli enflasyon önümüzdeki 2 yıl içerisinde mümkün görünmüyor. TÜİK’e göre bile 3 haneli enflasyon ihtimali yüksek.
Yıl sonunda baz etkisiyle bile enflasyonun yüzde 60 civarında gelmesi kuvvetle muhtemel… Dolayısıyla enflasyon geçici vs. değil, kalıcı…
Nebati ayrıca, ‘KKM gibi yenilikçi metotlarla döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkisini azalttıklarını’ iddia ediyor…
KKM’nin icat edildiği 2021 yılı sonunda enflasyon yüzde 36 seviyelerindeydi. Bugün hiç bir inandırıcılığı olmayan TÜİK verilerine göre bile yüzde 80’e dayanmış durumda. KKM açıklanmadan 3 gün önce kur 16,30 seviyelerindeydi. Bugün 16,50 olmasın diye cayır cayır rezerv yakılıyor… KKM’nin Hazine’ye maliyeti ise 100 milyar TL’yi aştı!
VATANDAŞ, POLİTİKA FAİZİNİ Mİ ARTIRSIN?
Nureddin Nebati’nin en fazla tepki çeken cümlesi ise enflasyonla mücadeleyi sadece devletin çözeceği bir sorun olarak görmediklerini söylemesi oldu.
Enflasyon AKP rejiminin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle azdı. Faiz inadıyla kur patladı. Ardından ‘rekabetçi kur’ söylemiyle TL’nin pul olması izlendi, girdi maliyetleri daha da arttı.
TL değersizleşince cari fazla verileceğini söylemişlerdi. Ancak tam tersi oldu. İlk çeyrekte cari açık 17,81 milyar dolara çıktı. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde 7,7 milyar dolar cari açık verilmişti.
Kuru baskılamak için KKM icad edildi, Hazine’nin sırtına bugün itibariyle 100 milyar lira civarında bir yük bindirildi. Bunun sonucu vergi artışları oldu… Yük yine vatandaşa bindirildi…
FATURAYI MİLLETE KESİYORLAR
Bütün bunları yapan iktidar şimdi ‘enflasyonla mücadelenin tek başına devletin işi olmadığını’ söylüyor.
Nebati yanlış biliyor; enflasyonla mücadele tamamen devletin işidir. ‘Önemsizleştirdikleri’, itibarını sıfırladıkları Merkez Bankası’nın kuruluş amacı enflasyonla mücadeledir. Para ve maliyet politikalarının temel amacı ‘fiyat istikrarını’ sağlamaktır.
Geçtiğimiz yıl 2 TL olan ekmeğin fiyatı 4 liraya çıktı. Buğday hasadı başladı. Ton fiyatı 7 bin TL civarında. Ekmek fiyatının çok yakın bir zamanda 5 TL olması bekleniyor…
Firmalar ne yapabilir?
Siz kuru patlatıp enflasyonu azdırırsanız girdi maliyetleri de kaçınılmaz olarak artar. Girdi maliyetleri artarsa üretici de bunu fiyatlara yansıtır. Hiç kimseden zararına satış yapmasını bekleyemezsiniz…
Yem fiyatları sadece bir yılda yüzde 100’ün üzerinde armışsa siz süt üreticisine ‘Maliyetlerin arttı ama sen zam yapma’ diyebilir misiniz? Bir çuval un 150 liradan 330 liraya çıkmışken, fırıncılara ‘ekmeği geçtiğimiz yılki fiyattan ver’ denilebilir mi?
Enflasyonla mücadelede vatandaş ne yapsın mesela? Politika faizini mi artırsın? ‘Aman talep enflasyonu yaratmayayım’ diyerek temel gıda ihtiyaçlarını karşılamasın mı? Ya da yurt dışından ‘ödünç’ para mı dilensin?
İktidar temsilcileri yine her zaman yaptığını yapıyor; suçu ‘başkasına’ atıyor… Asla sorumluluk almıyor. ‘Acaba biz de bir yerlerde hata yapmış olabilir miyiz?’ sorusunu asla sormuyor…
Daha önce de yazmıştık; kötü günler geride kaldı, artık daha kötü günlere hazırlanın…
Nureddin Nebati, dün Türkiye Bankalar Birliği (TBB) 65’inci Olağan Genel Kurulu’nda yine çok tartışılan açıklamalarda bulundu. Nebati’ye göre uygulanan bütün ekonomi politikaları ‘başarılı’. Ortada bir sorun yok…
Tr724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre ‘Gözlerdeki ışıltı’ yerini ciddi bir karamsarlığa bıraktı. “Hani şöyle hayal edersiniz ya ‘Bir uyusam da altı ay sonra uyansam’ diye… Bir uyuyun altı ay sonra uyanın Türkiye’de… Çok farklı noktalarda olacağız.” diyen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile, “Enflasyonla mücadelenin sadece devletin işi olmadığını’ söyleyen Nebati arasında dağlar kadar fark var…
Enflasyondaki yükselişte arz yönlü maliyet artışı faktörlerinin ön plana çıktığını söyledi. “Enflasyon görünümündeki bozulmanın geçici nitelikte olduğunu düşünüyoruz.” diyen Nebati, “Kur korumalı mevduat gibi yenilikçi metotlarla döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkisini azalttık. Enflasyonla mücadeleyi tek boyutlu olarak sadece devletin çözeceği bir sorun olarak görmüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Nebati’nin her bir cümlesine tek tek bakalım… Gerçekten haklı olabilir mi?
GİRDİ MALİYETLERİ NEDEN ARTTI?
Enflasyonun arz yönlü maliyet artışı nedeniyle yükseldiğini söylüyor. Türkiye’deki enflasyonun temel sebebi maliyet artışı, doğru. Ancak Nebati, maliyetlerin neden arttığına dair tek kelime etmiyor.
Maliyet artışının en önemli sebebi dolar kurunun artması. Peki dolar kuru neden arttı? Erdoğan’ın faiz inadı yüzünden… Erdoğan’a göre faiz indirilince enflasyon da düşecekti. Eylül ayından itibaren faiz indirimi başladı. 4 ayda politika faizi yüzde 19’dan yüzde 14’de düşürüldü.
Bugün durum ne?
O gün 8,20’lerde olan Dolar kuru 16,35’e çıktı… Daha da yükselmesin diye yıl başından bu yana 35-40 milyar dolar rezerv yakıldığı hesaplanıyor. Yıllık enflasyon ise Mayıs ayında muhtemelen yüzde 75’in üzerinde gelecek…
Bir litre sütün fiyatı 17-20 TL arasında değişiyor. Artık marketlerde sütlere bile ‘alarm’ takılıyor.
ENFLASYON GEÇİCİ Mİ?
Son bir yıldır iktidar temsilcileri sürekli enflasyonun küresel kaynaklı ve geçici olduğunu savunuyor. Ancak geçmiyor!
Erdoğan’a göre enflasyonun geçtiğimiz yıl Ağustos ayında düşmeye başlaması gerekiyordu. Nebati’ye göre ise ocak ayında pik yapacak ve ardından düşüşe geçecekti. Hiçbir öngörüleri tutmadı…
Enflasyonun önümüzdeki iki ayda yüzde 80’i aşması bekleniyor. Ekonomistlere göre bugün iktidar bir karar verse ve doğru para ve maliye politikalarını uygulayacağını açıklasa bile tek haneli enflasyon önümüzdeki 2 yıl içerisinde mümkün görünmüyor. TÜİK’e göre bile 3 haneli enflasyon ihtimali yüksek.
Yıl sonunda baz etkisiyle bile enflasyonun yüzde 60 civarında gelmesi kuvvetle muhtemel… Dolayısıyla enflasyon geçici vs. değil, kalıcı…
Nebati ayrıca, ‘KKM gibi yenilikçi metotlarla döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkisini azalttıklarını’ iddia ediyor…
KKM’nin icat edildiği 2021 yılı sonunda enflasyon yüzde 36 seviyelerindeydi. Bugün hiç bir inandırıcılığı olmayan TÜİK verilerine göre bile yüzde 80’e dayanmış durumda. KKM açıklanmadan 3 gün önce kur 16,30 seviyelerindeydi. Bugün 16,50 olmasın diye cayır cayır rezerv yakılıyor… KKM’nin Hazine’ye maliyeti ise 100 milyar TL’yi aştı!
VATANDAŞ, POLİTİKA FAİZİNİ Mİ ARTIRSIN?
Nureddin Nebati’nin en fazla tepki çeken cümlesi ise enflasyonla mücadeleyi sadece devletin çözeceği bir sorun olarak görmediklerini söylemesi oldu.
Enflasyon AKP rejiminin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle azdı. Faiz inadıyla kur patladı. Ardından ‘rekabetçi kur’ söylemiyle TL’nin pul olması izlendi, girdi maliyetleri daha da arttı.
TL değersizleşince cari fazla verileceğini söylemişlerdi. Ancak tam tersi oldu. İlk çeyrekte cari açık 17,81 milyar dolara çıktı. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde 7,7 milyar dolar cari açık verilmişti.
Kuru baskılamak için KKM icad edildi, Hazine’nin sırtına bugün itibariyle 100 milyar lira civarında bir yük bindirildi. Bunun sonucu vergi artışları oldu… Yük yine vatandaşa bindirildi…
FATURAYI MİLLETE KESİYORLAR
Bütün bunları yapan iktidar şimdi ‘enflasyonla mücadelenin tek başına devletin işi olmadığını’ söylüyor.
Nebati yanlış biliyor; enflasyonla mücadele tamamen devletin işidir. ‘Önemsizleştirdikleri’, itibarını sıfırladıkları Merkez Bankası’nın kuruluş amacı enflasyonla mücadeledir. Para ve maliyet politikalarının temel amacı ‘fiyat istikrarını’ sağlamaktır.
Geçtiğimiz yıl 2 TL olan ekmeğin fiyatı 4 liraya çıktı. Buğday hasadı başladı. Ton fiyatı 7 bin TL civarında. Ekmek fiyatının çok yakın bir zamanda 5 TL olması bekleniyor…
Firmalar ne yapabilir?
Siz kuru patlatıp enflasyonu azdırırsanız girdi maliyetleri de kaçınılmaz olarak artar. Girdi maliyetleri artarsa üretici de bunu fiyatlara yansıtır. Hiç kimseden zararına satış yapmasını bekleyemezsiniz…
Yem fiyatları sadece bir yılda yüzde 100’ün üzerinde armışsa siz süt üreticisine ‘Maliyetlerin arttı ama sen zam yapma’ diyebilir misiniz? Bir çuval un 150 liradan 330 liraya çıkmışken, fırıncılara ‘ekmeği geçtiğimiz yılki fiyattan ver’ denilebilir mi?
Enflasyonla mücadelede vatandaş ne yapsın mesela? Politika faizini mi artırsın? ‘Aman talep enflasyonu yaratmayayım’ diyerek temel gıda ihtiyaçlarını karşılamasın mı? Ya da yurt dışından ‘ödünç’ para mı dilensin?
İktidar temsilcileri yine her zaman yaptığını yapıyor; suçu ‘başkasına’ atıyor… Asla sorumluluk almıyor. ‘Acaba biz de bir yerlerde hata yapmış olabilir miyiz?’ sorusunu asla sormuyor…
Daha önce de yazmıştık; kötü günler geride kaldı, artık daha kötü günlere hazırlanın…
Nureddin Nebati, dün Türkiye Bankalar Birliği (TBB) 65’inci Olağan Genel Kurulu’nda yine çok tartışılan açıklamalarda bulundu. Nebati’ye göre uygulanan bütün ekonomi politikaları ‘başarılı’. Ortada bir sorun yok…
Tr724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre ‘Gözlerdeki ışıltı’ yerini ciddi bir karamsarlığa bıraktı. “Hani şöyle hayal edersiniz ya ‘Bir uyusam da altı ay sonra uyansam’ diye… Bir uyuyun altı ay sonra uyanın Türkiye’de… Çok farklı noktalarda olacağız.” diyen Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile, “Enflasyonla mücadelenin sadece devletin işi olmadığını’ söyleyen Nebati arasında dağlar kadar fark var…
Enflasyondaki yükselişte arz yönlü maliyet artışı faktörlerinin ön plana çıktığını söyledi. “Enflasyon görünümündeki bozulmanın geçici nitelikte olduğunu düşünüyoruz.” diyen Nebati, “Kur korumalı mevduat gibi yenilikçi metotlarla döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkisini azalttık. Enflasyonla mücadeleyi tek boyutlu olarak sadece devletin çözeceği bir sorun olarak görmüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Nebati’nin her bir cümlesine tek tek bakalım… Gerçekten haklı olabilir mi?
GİRDİ MALİYETLERİ NEDEN ARTTI?
Enflasyonun arz yönlü maliyet artışı nedeniyle yükseldiğini söylüyor. Türkiye’deki enflasyonun temel sebebi maliyet artışı, doğru. Ancak Nebati, maliyetlerin neden arttığına dair tek kelime etmiyor.
Maliyet artışının en önemli sebebi dolar kurunun artması. Peki dolar kuru neden arttı? Erdoğan’ın faiz inadı yüzünden… Erdoğan’a göre faiz indirilince enflasyon da düşecekti. Eylül ayından itibaren faiz indirimi başladı. 4 ayda politika faizi yüzde 19’dan yüzde 14’de düşürüldü.
Bugün durum ne?
O gün 8,20’lerde olan Dolar kuru 16,35’e çıktı… Daha da yükselmesin diye yıl başından bu yana 35-40 milyar dolar rezerv yakıldığı hesaplanıyor. Yıllık enflasyon ise Mayıs ayında muhtemelen yüzde 75’in üzerinde gelecek…
Bir litre sütün fiyatı 17-20 TL arasında değişiyor. Artık marketlerde sütlere bile ‘alarm’ takılıyor.
ENFLASYON GEÇİCİ Mİ?
Son bir yıldır iktidar temsilcileri sürekli enflasyonun küresel kaynaklı ve geçici olduğunu savunuyor. Ancak geçmiyor!
Erdoğan’a göre enflasyonun geçtiğimiz yıl Ağustos ayında düşmeye başlaması gerekiyordu. Nebati’ye göre ise ocak ayında pik yapacak ve ardından düşüşe geçecekti. Hiçbir öngörüleri tutmadı…
Enflasyonun önümüzdeki iki ayda yüzde 80’i aşması bekleniyor. Ekonomistlere göre bugün iktidar bir karar verse ve doğru para ve maliye politikalarını uygulayacağını açıklasa bile tek haneli enflasyon önümüzdeki 2 yıl içerisinde mümkün görünmüyor. TÜİK’e göre bile 3 haneli enflasyon ihtimali yüksek.
Yıl sonunda baz etkisiyle bile enflasyonun yüzde 60 civarında gelmesi kuvvetle muhtemel… Dolayısıyla enflasyon geçici vs. değil, kalıcı…
Nebati ayrıca, ‘KKM gibi yenilikçi metotlarla döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkisini azalttıklarını’ iddia ediyor…
KKM’nin icat edildiği 2021 yılı sonunda enflasyon yüzde 36 seviyelerindeydi. Bugün hiç bir inandırıcılığı olmayan TÜİK verilerine göre bile yüzde 80’e dayanmış durumda. KKM açıklanmadan 3 gün önce kur 16,30 seviyelerindeydi. Bugün 16,50 olmasın diye cayır cayır rezerv yakılıyor… KKM’nin Hazine’ye maliyeti ise 100 milyar TL’yi aştı!
VATANDAŞ, POLİTİKA FAİZİNİ Mİ ARTIRSIN?
Nureddin Nebati’nin en fazla tepki çeken cümlesi ise enflasyonla mücadeleyi sadece devletin çözeceği bir sorun olarak görmediklerini söylemesi oldu.
Enflasyon AKP rejiminin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle azdı. Faiz inadıyla kur patladı. Ardından ‘rekabetçi kur’ söylemiyle TL’nin pul olması izlendi, girdi maliyetleri daha da arttı.
TL değersizleşince cari fazla verileceğini söylemişlerdi. Ancak tam tersi oldu. İlk çeyrekte cari açık 17,81 milyar dolara çıktı. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde 7,7 milyar dolar cari açık verilmişti.
Kuru baskılamak için KKM icad edildi, Hazine’nin sırtına bugün itibariyle 100 milyar lira civarında bir yük bindirildi. Bunun sonucu vergi artışları oldu… Yük yine vatandaşa bindirildi…
FATURAYI MİLLETE KESİYORLAR
Bütün bunları yapan iktidar şimdi ‘enflasyonla mücadelenin tek başına devletin işi olmadığını’ söylüyor.
Nebati yanlış biliyor; enflasyonla mücadele tamamen devletin işidir. ‘Önemsizleştirdikleri’, itibarını sıfırladıkları Merkez Bankası’nın kuruluş amacı enflasyonla mücadeledir. Para ve maliyet politikalarının temel amacı ‘fiyat istikrarını’ sağlamaktır.
Geçtiğimiz yıl 2 TL olan ekmeğin fiyatı 4 liraya çıktı. Buğday hasadı başladı. Ton fiyatı 7 bin TL civarında. Ekmek fiyatının çok yakın bir zamanda 5 TL olması bekleniyor…
Firmalar ne yapabilir?
Siz kuru patlatıp enflasyonu azdırırsanız girdi maliyetleri de kaçınılmaz olarak artar. Girdi maliyetleri artarsa üretici de bunu fiyatlara yansıtır. Hiç kimseden zararına satış yapmasını bekleyemezsiniz…
Yem fiyatları sadece bir yılda yüzde 100’ün üzerinde armışsa siz süt üreticisine ‘Maliyetlerin arttı ama sen zam yapma’ diyebilir misiniz? Bir çuval un 150 liradan 330 liraya çıkmışken, fırıncılara ‘ekmeği geçtiğimiz yılki fiyattan ver’ denilebilir mi?
Enflasyonla mücadelede vatandaş ne yapsın mesela? Politika faizini mi artırsın? ‘Aman talep enflasyonu yaratmayayım’ diyerek temel gıda ihtiyaçlarını karşılamasın mı? Ya da yurt dışından ‘ödünç’ para mı dilensin?
İktidar temsilcileri yine her zaman yaptığını yapıyor; suçu ‘başkasına’ atıyor… Asla sorumluluk almıyor. ‘Acaba biz de bir yerlerde hata yapmış olabilir miyiz?’ sorusunu asla sormuyor…
Daha önce de yazmıştık; kötü günler geride kaldı, artık daha kötü günlere hazırlanın…