Ayşe Hür: Derin devletle iktidar arasında çatırdama var.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in ikinci kez uzatılmasını değerlendiren tarihçi -yazar Ayşe Hür ile Prof. Dr. Nilay Etiler, Türkiye tarihinin aynı zamanda demokrasiye ara veren sıkıyönetimler tarihi olduğa işaret etti. Tarihçi Ayşe Hür, “Takrir-i sükûn bunun tarihsel başlangıcı sayılabilir. 1925 Şeyh Sait isyanına karşı çıkan o kanundan sonra birinci dünya savaşına giden yolda ilan edilmiştir. 2. Dünya savaşı sırasında, 60, 71, 80 dönemlerinde sürekli sıkıyönetim olmuştur. 80’lerden sonra 90’lı yılarda Türk bürokratların, entelektüellerin Güney Doğu Anadolu ya da Doğu Anadolu dediği Kürtlerin de Kürdistan dediği coğrafyada belki 40 kere OHAL ilan edilmiş” hatırlatmalarında bulundu.
OSMANLI’DAN BERİ İLK
Hür, “Mesela Üniversitelerde rektör seçimlerini kaldırıyorlar. Atama yöntemini getiriyor veya müsadere yöntemini olağanlaştırıyor. Bir sermaye aktarımı yapılıyor. Şuanda kendi iç çatışmalarından dolayı Fethullah Gülen cemaatinden kendi kanadına aktarıyor. Ama bu ilerde daha yayılabilir. Burjuvaziye, Kürtlere, liberallere veya kendisine muhalif gördüğü, gücünü kısmak ihtiyacı duyduğu bütün kesimlere karşı kullanabilir. Bu Osmanlıdan beri ilk kez yaşanan bir şey” dedi.
ÇOK KÖTÜ BİR GERİ DÖNÜŞÜ OLACAK
Müsadere’nin Cumhuriyet tarihinde ve diğer dönemlerde hiç bu kadar yoğun yaşanmadığını aktaran Hür, şöyle devam etti: “1927, 1938’de Kürt bölgelerinde isyanlardan sonra devletin Kürt topraklarına el koyması vardı. Ama orada onun mali boyutu büyük değildi. Bugün çok büyük servet transferleri oluyor. Tabii gayri Müslimlere yönelik sermaye transferlerini bunun dışında tutarak söylüyorum. Bir diğeri ise KHK’ler çok önemli bir kadrolaşmaya neden oluyor. Orduda, poliste, eğitim kurumlarında, maliyede, dış işlerinde, iktidar kendisine muhalif gördüğü bütün kesimleri tek bir torbaya koyarak ve onları nerdeyse bir ömür boyu da işte darbecilikle etiketleyerek, hayatın dışına atıyor. Ancak bu müthiş bir memnuniyetsizler ve mağdurlar grubu yaratıyor ki bunun ilerde nasıl bir geri dönüşü olacağını hepimiz göreceğiz. Bence çok kötü bir geri dönüş olacak diye düşünüyorum.”
BAKALIM NE PATLATACAK
Bir korkunun egemen olduğunu ve insanların çekindiğini ifade eden Hür, “Suçunu öğrenemeden bir iki yıl en azından içeride kalıyor. Gazetelerin kapatılması, gazetecilerin hapse atılması hem de dışarıda kalanların iktidar ile hizaya getirilmeye çalışılması bu dönemde yaşadığımız şey. Korku otosansürü getiriyor, otosansür gerçeğin saptırılmasını getiriyor. Derken sonuçta iktidar sahte bir gerçeklik dünyası kendine göre yarattı. Bakalım nereye kadar gidecek bu balon. Ne bunu patlatacak. Hepimiz merakla bekliyoruz” diye konuştu.
DERİN DEVLETLE İKTİDAR ARASINDA ÇATIRDAMA VAR
Hür, “Daha önce bir müesses nizam dediğimiz bir şey vardı. Böyle ‘derin devlet’ diye bazen tarif ediyorduk ya da asker sivil klikler diyorduk. Onların devlet için daha iyi dedikleri ana bir çerçeve vardı. Bugün artık o yapı ile iktidarın arasında da bir çatırdama olması muhtemel. Her ne kadar iktidar o yapıyı kontrol etmeye çalışıyor ve elle geçirdiğini iddia ediyorsa da bence o çok kolay değil. Derin devlet diye tabir edilen bu güçler ile iktidar arasında çatırdama var” öngörüsünde bulundu. İktidarın batı ülkeleriyle ilişkilerine de değinen Hür, “Hakikaten iktidarın çıkarları şuanda dünya çapında neoliberal sultanın çıkarları ile örtüşmüyor. Tramp, Putin gibi hepsinin ayrı hesapları var ama sonuçta çok ciddi çatışmalara gebe dünyadaki siyaset. O dengeler nasıl oluşacak, onlara da biraz daha vakit var” diye konuştu.
Kaynak: Diha
Ayşe Hür: Derin devletle iktidar arasında çatırdama var.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in ikinci kez uzatılmasını değerlendiren tarihçi -yazar Ayşe Hür ile Prof. Dr. Nilay Etiler, Türkiye tarihinin aynı zamanda demokrasiye ara veren sıkıyönetimler tarihi olduğa işaret etti. Tarihçi Ayşe Hür, “Takrir-i sükûn bunun tarihsel başlangıcı sayılabilir. 1925 Şeyh Sait isyanına karşı çıkan o kanundan sonra birinci dünya savaşına giden yolda ilan edilmiştir. 2. Dünya savaşı sırasında, 60, 71, 80 dönemlerinde sürekli sıkıyönetim olmuştur. 80’lerden sonra 90’lı yılarda Türk bürokratların, entelektüellerin Güney Doğu Anadolu ya da Doğu Anadolu dediği Kürtlerin de Kürdistan dediği coğrafyada belki 40 kere OHAL ilan edilmiş” hatırlatmalarında bulundu.
OSMANLI’DAN BERİ İLK
Hür, “Mesela Üniversitelerde rektör seçimlerini kaldırıyorlar. Atama yöntemini getiriyor veya müsadere yöntemini olağanlaştırıyor. Bir sermaye aktarımı yapılıyor. Şuanda kendi iç çatışmalarından dolayı Fethullah Gülen cemaatinden kendi kanadına aktarıyor. Ama bu ilerde daha yayılabilir. Burjuvaziye, Kürtlere, liberallere veya kendisine muhalif gördüğü, gücünü kısmak ihtiyacı duyduğu bütün kesimlere karşı kullanabilir. Bu Osmanlıdan beri ilk kez yaşanan bir şey” dedi.
ÇOK KÖTÜ BİR GERİ DÖNÜŞÜ OLACAK
Müsadere’nin Cumhuriyet tarihinde ve diğer dönemlerde hiç bu kadar yoğun yaşanmadığını aktaran Hür, şöyle devam etti: “1927, 1938’de Kürt bölgelerinde isyanlardan sonra devletin Kürt topraklarına el koyması vardı. Ama orada onun mali boyutu büyük değildi. Bugün çok büyük servet transferleri oluyor. Tabii gayri Müslimlere yönelik sermaye transferlerini bunun dışında tutarak söylüyorum. Bir diğeri ise KHK’ler çok önemli bir kadrolaşmaya neden oluyor. Orduda, poliste, eğitim kurumlarında, maliyede, dış işlerinde, iktidar kendisine muhalif gördüğü bütün kesimleri tek bir torbaya koyarak ve onları nerdeyse bir ömür boyu da işte darbecilikle etiketleyerek, hayatın dışına atıyor. Ancak bu müthiş bir memnuniyetsizler ve mağdurlar grubu yaratıyor ki bunun ilerde nasıl bir geri dönüşü olacağını hepimiz göreceğiz. Bence çok kötü bir geri dönüş olacak diye düşünüyorum.”
BAKALIM NE PATLATACAK
Bir korkunun egemen olduğunu ve insanların çekindiğini ifade eden Hür, “Suçunu öğrenemeden bir iki yıl en azından içeride kalıyor. Gazetelerin kapatılması, gazetecilerin hapse atılması hem de dışarıda kalanların iktidar ile hizaya getirilmeye çalışılması bu dönemde yaşadığımız şey. Korku otosansürü getiriyor, otosansür gerçeğin saptırılmasını getiriyor. Derken sonuçta iktidar sahte bir gerçeklik dünyası kendine göre yarattı. Bakalım nereye kadar gidecek bu balon. Ne bunu patlatacak. Hepimiz merakla bekliyoruz” diye konuştu.
DERİN DEVLETLE İKTİDAR ARASINDA ÇATIRDAMA VAR
Hür, “Daha önce bir müesses nizam dediğimiz bir şey vardı. Böyle ‘derin devlet’ diye bazen tarif ediyorduk ya da asker sivil klikler diyorduk. Onların devlet için daha iyi dedikleri ana bir çerçeve vardı. Bugün artık o yapı ile iktidarın arasında da bir çatırdama olması muhtemel. Her ne kadar iktidar o yapıyı kontrol etmeye çalışıyor ve elle geçirdiğini iddia ediyorsa da bence o çok kolay değil. Derin devlet diye tabir edilen bu güçler ile iktidar arasında çatırdama var” öngörüsünde bulundu. İktidarın batı ülkeleriyle ilişkilerine de değinen Hür, “Hakikaten iktidarın çıkarları şuanda dünya çapında neoliberal sultanın çıkarları ile örtüşmüyor. Tramp, Putin gibi hepsinin ayrı hesapları var ama sonuçta çok ciddi çatışmalara gebe dünyadaki siyaset. O dengeler nasıl oluşacak, onlara da biraz daha vakit var” diye konuştu.
Kaynak: Diha
Ayşe Hür: Derin devletle iktidar arasında çatırdama var.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in ikinci kez uzatılmasını değerlendiren tarihçi -yazar Ayşe Hür ile Prof. Dr. Nilay Etiler, Türkiye tarihinin aynı zamanda demokrasiye ara veren sıkıyönetimler tarihi olduğa işaret etti. Tarihçi Ayşe Hür, “Takrir-i sükûn bunun tarihsel başlangıcı sayılabilir. 1925 Şeyh Sait isyanına karşı çıkan o kanundan sonra birinci dünya savaşına giden yolda ilan edilmiştir. 2. Dünya savaşı sırasında, 60, 71, 80 dönemlerinde sürekli sıkıyönetim olmuştur. 80’lerden sonra 90’lı yılarda Türk bürokratların, entelektüellerin Güney Doğu Anadolu ya da Doğu Anadolu dediği Kürtlerin de Kürdistan dediği coğrafyada belki 40 kere OHAL ilan edilmiş” hatırlatmalarında bulundu.
OSMANLI’DAN BERİ İLK
Hür, “Mesela Üniversitelerde rektör seçimlerini kaldırıyorlar. Atama yöntemini getiriyor veya müsadere yöntemini olağanlaştırıyor. Bir sermaye aktarımı yapılıyor. Şuanda kendi iç çatışmalarından dolayı Fethullah Gülen cemaatinden kendi kanadına aktarıyor. Ama bu ilerde daha yayılabilir. Burjuvaziye, Kürtlere, liberallere veya kendisine muhalif gördüğü, gücünü kısmak ihtiyacı duyduğu bütün kesimlere karşı kullanabilir. Bu Osmanlıdan beri ilk kez yaşanan bir şey” dedi.
ÇOK KÖTÜ BİR GERİ DÖNÜŞÜ OLACAK
Müsadere’nin Cumhuriyet tarihinde ve diğer dönemlerde hiç bu kadar yoğun yaşanmadığını aktaran Hür, şöyle devam etti: “1927, 1938’de Kürt bölgelerinde isyanlardan sonra devletin Kürt topraklarına el koyması vardı. Ama orada onun mali boyutu büyük değildi. Bugün çok büyük servet transferleri oluyor. Tabii gayri Müslimlere yönelik sermaye transferlerini bunun dışında tutarak söylüyorum. Bir diğeri ise KHK’ler çok önemli bir kadrolaşmaya neden oluyor. Orduda, poliste, eğitim kurumlarında, maliyede, dış işlerinde, iktidar kendisine muhalif gördüğü bütün kesimleri tek bir torbaya koyarak ve onları nerdeyse bir ömür boyu da işte darbecilikle etiketleyerek, hayatın dışına atıyor. Ancak bu müthiş bir memnuniyetsizler ve mağdurlar grubu yaratıyor ki bunun ilerde nasıl bir geri dönüşü olacağını hepimiz göreceğiz. Bence çok kötü bir geri dönüş olacak diye düşünüyorum.”
BAKALIM NE PATLATACAK
Bir korkunun egemen olduğunu ve insanların çekindiğini ifade eden Hür, “Suçunu öğrenemeden bir iki yıl en azından içeride kalıyor. Gazetelerin kapatılması, gazetecilerin hapse atılması hem de dışarıda kalanların iktidar ile hizaya getirilmeye çalışılması bu dönemde yaşadığımız şey. Korku otosansürü getiriyor, otosansür gerçeğin saptırılmasını getiriyor. Derken sonuçta iktidar sahte bir gerçeklik dünyası kendine göre yarattı. Bakalım nereye kadar gidecek bu balon. Ne bunu patlatacak. Hepimiz merakla bekliyoruz” diye konuştu.
DERİN DEVLETLE İKTİDAR ARASINDA ÇATIRDAMA VAR
Hür, “Daha önce bir müesses nizam dediğimiz bir şey vardı. Böyle ‘derin devlet’ diye bazen tarif ediyorduk ya da asker sivil klikler diyorduk. Onların devlet için daha iyi dedikleri ana bir çerçeve vardı. Bugün artık o yapı ile iktidarın arasında da bir çatırdama olması muhtemel. Her ne kadar iktidar o yapıyı kontrol etmeye çalışıyor ve elle geçirdiğini iddia ediyorsa da bence o çok kolay değil. Derin devlet diye tabir edilen bu güçler ile iktidar arasında çatırdama var” öngörüsünde bulundu. İktidarın batı ülkeleriyle ilişkilerine de değinen Hür, “Hakikaten iktidarın çıkarları şuanda dünya çapında neoliberal sultanın çıkarları ile örtüşmüyor. Tramp, Putin gibi hepsinin ayrı hesapları var ama sonuçta çok ciddi çatışmalara gebe dünyadaki siyaset. O dengeler nasıl oluşacak, onlara da biraz daha vakit var” diye konuştu.
Kaynak: Diha
Ayşe Hür: Derin devletle iktidar arasında çatırdama var.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in ikinci kez uzatılmasını değerlendiren tarihçi -yazar Ayşe Hür ile Prof. Dr. Nilay Etiler, Türkiye tarihinin aynı zamanda demokrasiye ara veren sıkıyönetimler tarihi olduğa işaret etti. Tarihçi Ayşe Hür, “Takrir-i sükûn bunun tarihsel başlangıcı sayılabilir. 1925 Şeyh Sait isyanına karşı çıkan o kanundan sonra birinci dünya savaşına giden yolda ilan edilmiştir. 2. Dünya savaşı sırasında, 60, 71, 80 dönemlerinde sürekli sıkıyönetim olmuştur. 80’lerden sonra 90’lı yılarda Türk bürokratların, entelektüellerin Güney Doğu Anadolu ya da Doğu Anadolu dediği Kürtlerin de Kürdistan dediği coğrafyada belki 40 kere OHAL ilan edilmiş” hatırlatmalarında bulundu.
OSMANLI’DAN BERİ İLK
Hür, “Mesela Üniversitelerde rektör seçimlerini kaldırıyorlar. Atama yöntemini getiriyor veya müsadere yöntemini olağanlaştırıyor. Bir sermaye aktarımı yapılıyor. Şuanda kendi iç çatışmalarından dolayı Fethullah Gülen cemaatinden kendi kanadına aktarıyor. Ama bu ilerde daha yayılabilir. Burjuvaziye, Kürtlere, liberallere veya kendisine muhalif gördüğü, gücünü kısmak ihtiyacı duyduğu bütün kesimlere karşı kullanabilir. Bu Osmanlıdan beri ilk kez yaşanan bir şey” dedi.
ÇOK KÖTÜ BİR GERİ DÖNÜŞÜ OLACAK
Müsadere’nin Cumhuriyet tarihinde ve diğer dönemlerde hiç bu kadar yoğun yaşanmadığını aktaran Hür, şöyle devam etti: “1927, 1938’de Kürt bölgelerinde isyanlardan sonra devletin Kürt topraklarına el koyması vardı. Ama orada onun mali boyutu büyük değildi. Bugün çok büyük servet transferleri oluyor. Tabii gayri Müslimlere yönelik sermaye transferlerini bunun dışında tutarak söylüyorum. Bir diğeri ise KHK’ler çok önemli bir kadrolaşmaya neden oluyor. Orduda, poliste, eğitim kurumlarında, maliyede, dış işlerinde, iktidar kendisine muhalif gördüğü bütün kesimleri tek bir torbaya koyarak ve onları nerdeyse bir ömür boyu da işte darbecilikle etiketleyerek, hayatın dışına atıyor. Ancak bu müthiş bir memnuniyetsizler ve mağdurlar grubu yaratıyor ki bunun ilerde nasıl bir geri dönüşü olacağını hepimiz göreceğiz. Bence çok kötü bir geri dönüş olacak diye düşünüyorum.”
BAKALIM NE PATLATACAK
Bir korkunun egemen olduğunu ve insanların çekindiğini ifade eden Hür, “Suçunu öğrenemeden bir iki yıl en azından içeride kalıyor. Gazetelerin kapatılması, gazetecilerin hapse atılması hem de dışarıda kalanların iktidar ile hizaya getirilmeye çalışılması bu dönemde yaşadığımız şey. Korku otosansürü getiriyor, otosansür gerçeğin saptırılmasını getiriyor. Derken sonuçta iktidar sahte bir gerçeklik dünyası kendine göre yarattı. Bakalım nereye kadar gidecek bu balon. Ne bunu patlatacak. Hepimiz merakla bekliyoruz” diye konuştu.
DERİN DEVLETLE İKTİDAR ARASINDA ÇATIRDAMA VAR
Hür, “Daha önce bir müesses nizam dediğimiz bir şey vardı. Böyle ‘derin devlet’ diye bazen tarif ediyorduk ya da asker sivil klikler diyorduk. Onların devlet için daha iyi dedikleri ana bir çerçeve vardı. Bugün artık o yapı ile iktidarın arasında da bir çatırdama olması muhtemel. Her ne kadar iktidar o yapıyı kontrol etmeye çalışıyor ve elle geçirdiğini iddia ediyorsa da bence o çok kolay değil. Derin devlet diye tabir edilen bu güçler ile iktidar arasında çatırdama var” öngörüsünde bulundu. İktidarın batı ülkeleriyle ilişkilerine de değinen Hür, “Hakikaten iktidarın çıkarları şuanda dünya çapında neoliberal sultanın çıkarları ile örtüşmüyor. Tramp, Putin gibi hepsinin ayrı hesapları var ama sonuçta çok ciddi çatışmalara gebe dünyadaki siyaset. O dengeler nasıl oluşacak, onlara da biraz daha vakit var” diye konuştu.
Kaynak: Diha