“Her şey bir yana MHP’nin çekimser oyunu anlayamadım; ne demek istiyorlar? Soykırım var ama araştıracak yürek yok ya da soykırıma inanmıyoruz ama söyleyemiyoruz! Hangisi?”
Son zamanlarda ne kadar çok şey kayboluyor. Damat Berat Albayrak ve onun buharlaştırdığı 128 milyar dolar en bilinenler. Devletin siyah Transporterlarla kaçırdıklarını sadece aileleri ve az sayıdaki insan hakkı aktivisti biliyor. Etik ve ahlak gibi kavramsal yitiklere hiç girmeyeyim.
Kimsenin dikkatini çekmeyen bir grup daha var. Tam tanımlanamıyorlar, UFO gibi. Varolduğunu iddia edenlere rastlanıyor ancak kendilerinden sağlıklı haber alınamıyor. Türkiye’nin Çin’e göndereceğini duyurduğu 10 kişilik gözlem heyetinden söz ediyorum.
Bilmeyenler için kısaca hatırlatayım: 2 Temmuz 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin’e resmi ziyaret gerçekleştirdi. Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygur halkının yaşadığı soykırımın gölgesinde bir geziydi. Tepkiler üzere bölgeye gözlem heyeti gönderileceği ve onların raporları doğrultusunda tavır belirleneceği açıklandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Fahrettin Altun bunu müjde olarak sundu. Yandaş Medya “Başkan Erdoğan Çin’i ikna etti” başlıklarıyla duyurdu. İki yıl önce verilen müjdenin sonucu, gözlemcilerin raporu bir türlü açıklanamıyor. Uçakla gitseler şimdiye çoktan dönmüş olurlardı. Şa’şalı törenlerle uğurladıkları İpek Yolu Treni’nde salatalık kasalarının aralarına gizledilerse bile gider gelirlerdi. Otantik olsun diye deve kervanıyla mı gönderdiler acaba? Yolu şaşırıp yanlışlıkla Hindistan’a mı gittiler? Kervan yolda soyguncularla karşılaştı da başlarına bir iş mi geldi?
Pek çok şey gibi bu da koca bir aldatmaca. Konu her gündeme geldiğinde Bakan Çavuşoğlu aynı yalanı söylüyor. 30 Temmuz 2019’da teyit ettiği daveti, eleştiri ve talepleri savuşturmak için kullanıyor. En son 22 Şubat 2021’de yani yaklaşık üç hafta önce “Çin’in daveti üzerine, kendi milli heyetimizi de bölgeyi ziyaret etmesi için göndereceğiz,” dedi. Aslında çok rencide edici bir durum. Uygurlara, “Sizin beyanınıza inanmıyoruz, gözlerimizle görürsek tavır belirleriz” demek anlamına geliyor. Ülke parlamentolarının kınadığı, büyük şirketlerin yaptırım kararı aldığı hatta spor ve sanat dünyasından ünlü isimlerin dayanışma adına sponsorluklarını bitirdiği bir konu. AKP sadece minder dışına kaçıyor. Yine de bir umut Uygurlar, Türkiyeli uzmanları ve hazırlayacakları raporu bekliyordu.
“Milli heyetimiz gidecek, söylenenler gerçekse o zaman görün bizi” balonunu Meral Akşener patlattı. Sözlü taleplerle sonuç gelmeyeceği anlaşılınca parlamentoya araştırma önergesi verildi. İYİ Parti’nin talebi, Kanada ve Hollanda gibi ülke parlamentolarının soykırımı tanıma kararlarından sonra reddedilemez görünüyordu. Lakin Erdoğan-Bahçeli ortaklığı bunu da başardı. AKP’nin red, MHP’nin çekimser oylarıyla önerge kabul edilmemiş oldu. Her şey bir yana MHP’nin çekimser oyunu anlayamadım; ne demek istiyorlar? Soykırım var ama araştıracak yürek yok ya da soykırıma inanmıyoruz ama söyleyemiyoruz! Hangisi?
Uygurların yaşadıklarının soykırım olduğunu ve tam da bu yüzden oraya gözlemci gönderemeyeceklerini bal gibi biliyorlar. Konunun TBMM’deki takipçilerinden CHP’li Utku Çakırözer, bunu ifşa etmişti. Meclis Dışişleri Komisyonu’na bilgi veren Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Pekin’in bazı bölgelere giriş izni vermemesi nedeniyle gidilemediğini itiraf etti. Çakırözer de bilgiyi Genel Kurul’da paylaştı. Söz konusu ifşadan aylar sonra bile Bakan Çavuşoğlu çıkıp “Milli heyet gönderip araştıracağız” demeye devam ediyor.
Çin medyası, Erdoğan’ın ziyaret sırasında, “Doğu Türkistan’daki halkın Çin’in refahı içinde mutlu yaşam sürdürdüğü bir gerçek” dediğini öne sürmüştü. İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise Cumhurbaşkanı’nın temennilerini dile getirdiğini savunmuştu. Gelişmeler Çin medyasını haklı çıkarır yönde.
Akşener, partisinin grup toplantısında önergeye MHP’den destek isterken “Elbette Perinçek’ten izin alabilirseniz” şerhi düştü. Ben, Perinçek’ten ziyade paranın etkili olduğunu düşünüyorum. Onlara en güzel cevabı Finlandiya Başbakanı Sanna Marin versin. Çin’in uygulamalarına tepki gösteren Marin “Ticaret ve ekonomi, zulümleri görmezden gelmek için haklı gerekçe olamaz” ifadesini kullanmıştı. Kısacası ‘para için Uygurları satmayın’ diyor. Akşener’i dinlemek ağır geliyorsa Finlandiya’nın kadın Başbakanı’na kulak verin bari.
Bülent Korucu / Tr724
“Her şey bir yana MHP’nin çekimser oyunu anlayamadım; ne demek istiyorlar? Soykırım var ama araştıracak yürek yok ya da soykırıma inanmıyoruz ama söyleyemiyoruz! Hangisi?”
Son zamanlarda ne kadar çok şey kayboluyor. Damat Berat Albayrak ve onun buharlaştırdığı 128 milyar dolar en bilinenler. Devletin siyah Transporterlarla kaçırdıklarını sadece aileleri ve az sayıdaki insan hakkı aktivisti biliyor. Etik ve ahlak gibi kavramsal yitiklere hiç girmeyeyim.
Kimsenin dikkatini çekmeyen bir grup daha var. Tam tanımlanamıyorlar, UFO gibi. Varolduğunu iddia edenlere rastlanıyor ancak kendilerinden sağlıklı haber alınamıyor. Türkiye’nin Çin’e göndereceğini duyurduğu 10 kişilik gözlem heyetinden söz ediyorum.
Bilmeyenler için kısaca hatırlatayım: 2 Temmuz 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin’e resmi ziyaret gerçekleştirdi. Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygur halkının yaşadığı soykırımın gölgesinde bir geziydi. Tepkiler üzere bölgeye gözlem heyeti gönderileceği ve onların raporları doğrultusunda tavır belirleneceği açıklandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Fahrettin Altun bunu müjde olarak sundu. Yandaş Medya “Başkan Erdoğan Çin’i ikna etti” başlıklarıyla duyurdu. İki yıl önce verilen müjdenin sonucu, gözlemcilerin raporu bir türlü açıklanamıyor. Uçakla gitseler şimdiye çoktan dönmüş olurlardı. Şa’şalı törenlerle uğurladıkları İpek Yolu Treni’nde salatalık kasalarının aralarına gizledilerse bile gider gelirlerdi. Otantik olsun diye deve kervanıyla mı gönderdiler acaba? Yolu şaşırıp yanlışlıkla Hindistan’a mı gittiler? Kervan yolda soyguncularla karşılaştı da başlarına bir iş mi geldi?
Pek çok şey gibi bu da koca bir aldatmaca. Konu her gündeme geldiğinde Bakan Çavuşoğlu aynı yalanı söylüyor. 30 Temmuz 2019’da teyit ettiği daveti, eleştiri ve talepleri savuşturmak için kullanıyor. En son 22 Şubat 2021’de yani yaklaşık üç hafta önce “Çin’in daveti üzerine, kendi milli heyetimizi de bölgeyi ziyaret etmesi için göndereceğiz,” dedi. Aslında çok rencide edici bir durum. Uygurlara, “Sizin beyanınıza inanmıyoruz, gözlerimizle görürsek tavır belirleriz” demek anlamına geliyor. Ülke parlamentolarının kınadığı, büyük şirketlerin yaptırım kararı aldığı hatta spor ve sanat dünyasından ünlü isimlerin dayanışma adına sponsorluklarını bitirdiği bir konu. AKP sadece minder dışına kaçıyor. Yine de bir umut Uygurlar, Türkiyeli uzmanları ve hazırlayacakları raporu bekliyordu.
“Milli heyetimiz gidecek, söylenenler gerçekse o zaman görün bizi” balonunu Meral Akşener patlattı. Sözlü taleplerle sonuç gelmeyeceği anlaşılınca parlamentoya araştırma önergesi verildi. İYİ Parti’nin talebi, Kanada ve Hollanda gibi ülke parlamentolarının soykırımı tanıma kararlarından sonra reddedilemez görünüyordu. Lakin Erdoğan-Bahçeli ortaklığı bunu da başardı. AKP’nin red, MHP’nin çekimser oylarıyla önerge kabul edilmemiş oldu. Her şey bir yana MHP’nin çekimser oyunu anlayamadım; ne demek istiyorlar? Soykırım var ama araştıracak yürek yok ya da soykırıma inanmıyoruz ama söyleyemiyoruz! Hangisi?
Uygurların yaşadıklarının soykırım olduğunu ve tam da bu yüzden oraya gözlemci gönderemeyeceklerini bal gibi biliyorlar. Konunun TBMM’deki takipçilerinden CHP’li Utku Çakırözer, bunu ifşa etmişti. Meclis Dışişleri Komisyonu’na bilgi veren Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Pekin’in bazı bölgelere giriş izni vermemesi nedeniyle gidilemediğini itiraf etti. Çakırözer de bilgiyi Genel Kurul’da paylaştı. Söz konusu ifşadan aylar sonra bile Bakan Çavuşoğlu çıkıp “Milli heyet gönderip araştıracağız” demeye devam ediyor.
Çin medyası, Erdoğan’ın ziyaret sırasında, “Doğu Türkistan’daki halkın Çin’in refahı içinde mutlu yaşam sürdürdüğü bir gerçek” dediğini öne sürmüştü. İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise Cumhurbaşkanı’nın temennilerini dile getirdiğini savunmuştu. Gelişmeler Çin medyasını haklı çıkarır yönde.
Akşener, partisinin grup toplantısında önergeye MHP’den destek isterken “Elbette Perinçek’ten izin alabilirseniz” şerhi düştü. Ben, Perinçek’ten ziyade paranın etkili olduğunu düşünüyorum. Onlara en güzel cevabı Finlandiya Başbakanı Sanna Marin versin. Çin’in uygulamalarına tepki gösteren Marin “Ticaret ve ekonomi, zulümleri görmezden gelmek için haklı gerekçe olamaz” ifadesini kullanmıştı. Kısacası ‘para için Uygurları satmayın’ diyor. Akşener’i dinlemek ağır geliyorsa Finlandiya’nın kadın Başbakanı’na kulak verin bari.
Bülent Korucu / Tr724
“Her şey bir yana MHP’nin çekimser oyunu anlayamadım; ne demek istiyorlar? Soykırım var ama araştıracak yürek yok ya da soykırıma inanmıyoruz ama söyleyemiyoruz! Hangisi?”
Son zamanlarda ne kadar çok şey kayboluyor. Damat Berat Albayrak ve onun buharlaştırdığı 128 milyar dolar en bilinenler. Devletin siyah Transporterlarla kaçırdıklarını sadece aileleri ve az sayıdaki insan hakkı aktivisti biliyor. Etik ve ahlak gibi kavramsal yitiklere hiç girmeyeyim.
Kimsenin dikkatini çekmeyen bir grup daha var. Tam tanımlanamıyorlar, UFO gibi. Varolduğunu iddia edenlere rastlanıyor ancak kendilerinden sağlıklı haber alınamıyor. Türkiye’nin Çin’e göndereceğini duyurduğu 10 kişilik gözlem heyetinden söz ediyorum.
Bilmeyenler için kısaca hatırlatayım: 2 Temmuz 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin’e resmi ziyaret gerçekleştirdi. Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygur halkının yaşadığı soykırımın gölgesinde bir geziydi. Tepkiler üzere bölgeye gözlem heyeti gönderileceği ve onların raporları doğrultusunda tavır belirleneceği açıklandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Fahrettin Altun bunu müjde olarak sundu. Yandaş Medya “Başkan Erdoğan Çin’i ikna etti” başlıklarıyla duyurdu. İki yıl önce verilen müjdenin sonucu, gözlemcilerin raporu bir türlü açıklanamıyor. Uçakla gitseler şimdiye çoktan dönmüş olurlardı. Şa’şalı törenlerle uğurladıkları İpek Yolu Treni’nde salatalık kasalarının aralarına gizledilerse bile gider gelirlerdi. Otantik olsun diye deve kervanıyla mı gönderdiler acaba? Yolu şaşırıp yanlışlıkla Hindistan’a mı gittiler? Kervan yolda soyguncularla karşılaştı da başlarına bir iş mi geldi?
Pek çok şey gibi bu da koca bir aldatmaca. Konu her gündeme geldiğinde Bakan Çavuşoğlu aynı yalanı söylüyor. 30 Temmuz 2019’da teyit ettiği daveti, eleştiri ve talepleri savuşturmak için kullanıyor. En son 22 Şubat 2021’de yani yaklaşık üç hafta önce “Çin’in daveti üzerine, kendi milli heyetimizi de bölgeyi ziyaret etmesi için göndereceğiz,” dedi. Aslında çok rencide edici bir durum. Uygurlara, “Sizin beyanınıza inanmıyoruz, gözlerimizle görürsek tavır belirleriz” demek anlamına geliyor. Ülke parlamentolarının kınadığı, büyük şirketlerin yaptırım kararı aldığı hatta spor ve sanat dünyasından ünlü isimlerin dayanışma adına sponsorluklarını bitirdiği bir konu. AKP sadece minder dışına kaçıyor. Yine de bir umut Uygurlar, Türkiyeli uzmanları ve hazırlayacakları raporu bekliyordu.
“Milli heyetimiz gidecek, söylenenler gerçekse o zaman görün bizi” balonunu Meral Akşener patlattı. Sözlü taleplerle sonuç gelmeyeceği anlaşılınca parlamentoya araştırma önergesi verildi. İYİ Parti’nin talebi, Kanada ve Hollanda gibi ülke parlamentolarının soykırımı tanıma kararlarından sonra reddedilemez görünüyordu. Lakin Erdoğan-Bahçeli ortaklığı bunu da başardı. AKP’nin red, MHP’nin çekimser oylarıyla önerge kabul edilmemiş oldu. Her şey bir yana MHP’nin çekimser oyunu anlayamadım; ne demek istiyorlar? Soykırım var ama araştıracak yürek yok ya da soykırıma inanmıyoruz ama söyleyemiyoruz! Hangisi?
Uygurların yaşadıklarının soykırım olduğunu ve tam da bu yüzden oraya gözlemci gönderemeyeceklerini bal gibi biliyorlar. Konunun TBMM’deki takipçilerinden CHP’li Utku Çakırözer, bunu ifşa etmişti. Meclis Dışişleri Komisyonu’na bilgi veren Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Pekin’in bazı bölgelere giriş izni vermemesi nedeniyle gidilemediğini itiraf etti. Çakırözer de bilgiyi Genel Kurul’da paylaştı. Söz konusu ifşadan aylar sonra bile Bakan Çavuşoğlu çıkıp “Milli heyet gönderip araştıracağız” demeye devam ediyor.
Çin medyası, Erdoğan’ın ziyaret sırasında, “Doğu Türkistan’daki halkın Çin’in refahı içinde mutlu yaşam sürdürdüğü bir gerçek” dediğini öne sürmüştü. İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise Cumhurbaşkanı’nın temennilerini dile getirdiğini savunmuştu. Gelişmeler Çin medyasını haklı çıkarır yönde.
Akşener, partisinin grup toplantısında önergeye MHP’den destek isterken “Elbette Perinçek’ten izin alabilirseniz” şerhi düştü. Ben, Perinçek’ten ziyade paranın etkili olduğunu düşünüyorum. Onlara en güzel cevabı Finlandiya Başbakanı Sanna Marin versin. Çin’in uygulamalarına tepki gösteren Marin “Ticaret ve ekonomi, zulümleri görmezden gelmek için haklı gerekçe olamaz” ifadesini kullanmıştı. Kısacası ‘para için Uygurları satmayın’ diyor. Akşener’i dinlemek ağır geliyorsa Finlandiya’nın kadın Başbakanı’na kulak verin bari.
Bülent Korucu / Tr724
“Her şey bir yana MHP’nin çekimser oyunu anlayamadım; ne demek istiyorlar? Soykırım var ama araştıracak yürek yok ya da soykırıma inanmıyoruz ama söyleyemiyoruz! Hangisi?”
Son zamanlarda ne kadar çok şey kayboluyor. Damat Berat Albayrak ve onun buharlaştırdığı 128 milyar dolar en bilinenler. Devletin siyah Transporterlarla kaçırdıklarını sadece aileleri ve az sayıdaki insan hakkı aktivisti biliyor. Etik ve ahlak gibi kavramsal yitiklere hiç girmeyeyim.
Kimsenin dikkatini çekmeyen bir grup daha var. Tam tanımlanamıyorlar, UFO gibi. Varolduğunu iddia edenlere rastlanıyor ancak kendilerinden sağlıklı haber alınamıyor. Türkiye’nin Çin’e göndereceğini duyurduğu 10 kişilik gözlem heyetinden söz ediyorum.
Bilmeyenler için kısaca hatırlatayım: 2 Temmuz 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin’e resmi ziyaret gerçekleştirdi. Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygur halkının yaşadığı soykırımın gölgesinde bir geziydi. Tepkiler üzere bölgeye gözlem heyeti gönderileceği ve onların raporları doğrultusunda tavır belirleneceği açıklandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Fahrettin Altun bunu müjde olarak sundu. Yandaş Medya “Başkan Erdoğan Çin’i ikna etti” başlıklarıyla duyurdu. İki yıl önce verilen müjdenin sonucu, gözlemcilerin raporu bir türlü açıklanamıyor. Uçakla gitseler şimdiye çoktan dönmüş olurlardı. Şa’şalı törenlerle uğurladıkları İpek Yolu Treni’nde salatalık kasalarının aralarına gizledilerse bile gider gelirlerdi. Otantik olsun diye deve kervanıyla mı gönderdiler acaba? Yolu şaşırıp yanlışlıkla Hindistan’a mı gittiler? Kervan yolda soyguncularla karşılaştı da başlarına bir iş mi geldi?
Pek çok şey gibi bu da koca bir aldatmaca. Konu her gündeme geldiğinde Bakan Çavuşoğlu aynı yalanı söylüyor. 30 Temmuz 2019’da teyit ettiği daveti, eleştiri ve talepleri savuşturmak için kullanıyor. En son 22 Şubat 2021’de yani yaklaşık üç hafta önce “Çin’in daveti üzerine, kendi milli heyetimizi de bölgeyi ziyaret etmesi için göndereceğiz,” dedi. Aslında çok rencide edici bir durum. Uygurlara, “Sizin beyanınıza inanmıyoruz, gözlerimizle görürsek tavır belirleriz” demek anlamına geliyor. Ülke parlamentolarının kınadığı, büyük şirketlerin yaptırım kararı aldığı hatta spor ve sanat dünyasından ünlü isimlerin dayanışma adına sponsorluklarını bitirdiği bir konu. AKP sadece minder dışına kaçıyor. Yine de bir umut Uygurlar, Türkiyeli uzmanları ve hazırlayacakları raporu bekliyordu.
“Milli heyetimiz gidecek, söylenenler gerçekse o zaman görün bizi” balonunu Meral Akşener patlattı. Sözlü taleplerle sonuç gelmeyeceği anlaşılınca parlamentoya araştırma önergesi verildi. İYİ Parti’nin talebi, Kanada ve Hollanda gibi ülke parlamentolarının soykırımı tanıma kararlarından sonra reddedilemez görünüyordu. Lakin Erdoğan-Bahçeli ortaklığı bunu da başardı. AKP’nin red, MHP’nin çekimser oylarıyla önerge kabul edilmemiş oldu. Her şey bir yana MHP’nin çekimser oyunu anlayamadım; ne demek istiyorlar? Soykırım var ama araştıracak yürek yok ya da soykırıma inanmıyoruz ama söyleyemiyoruz! Hangisi?
Uygurların yaşadıklarının soykırım olduğunu ve tam da bu yüzden oraya gözlemci gönderemeyeceklerini bal gibi biliyorlar. Konunun TBMM’deki takipçilerinden CHP’li Utku Çakırözer, bunu ifşa etmişti. Meclis Dışişleri Komisyonu’na bilgi veren Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Pekin’in bazı bölgelere giriş izni vermemesi nedeniyle gidilemediğini itiraf etti. Çakırözer de bilgiyi Genel Kurul’da paylaştı. Söz konusu ifşadan aylar sonra bile Bakan Çavuşoğlu çıkıp “Milli heyet gönderip araştıracağız” demeye devam ediyor.
Çin medyası, Erdoğan’ın ziyaret sırasında, “Doğu Türkistan’daki halkın Çin’in refahı içinde mutlu yaşam sürdürdüğü bir gerçek” dediğini öne sürmüştü. İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise Cumhurbaşkanı’nın temennilerini dile getirdiğini savunmuştu. Gelişmeler Çin medyasını haklı çıkarır yönde.
Akşener, partisinin grup toplantısında önergeye MHP’den destek isterken “Elbette Perinçek’ten izin alabilirseniz” şerhi düştü. Ben, Perinçek’ten ziyade paranın etkili olduğunu düşünüyorum. Onlara en güzel cevabı Finlandiya Başbakanı Sanna Marin versin. Çin’in uygulamalarına tepki gösteren Marin “Ticaret ve ekonomi, zulümleri görmezden gelmek için haklı gerekçe olamaz” ifadesini kullanmıştı. Kısacası ‘para için Uygurları satmayın’ diyor. Akşener’i dinlemek ağır geliyorsa Finlandiya’nın kadın Başbakanı’na kulak verin bari.
Bülent Korucu / Tr724