DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Meclis’te grup toplantısında konuştu.
Konuşmasına Türkiye’yi sarsan kadın cinayetleriyle başlayan Hatimoğulları; AKP Hükümeti’ne sert eleştiriler yöneltti. Hatimoğlu şöyle konuştu:
“Her gün bizler kadın cinayetlerine uyanıyoruz Türkiye’de. Eylül ayında 34 kadın erkekler tarafından katledildi. Ayşenur Halil, İkbal Uzuner… İki kadın İstanbul’un göbeğinde, surlarda boğazı kesilerek katledildi. Aynı İŞİDvari bir yöntemle. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu acıyı biz kadınlar asla kabul etmiyoruz. Erkekler bu cesareti işletilmeyen yargıdan alıyor. Her davayı hafifletici nedenler bularak bir cezasızlıkla sonuçlandırılmasından alıyor. Ağızlarını her açtığında kadınları ötekileştiren iktidardan alıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçen iktidardan alıyor.”
“Erkek devletten alıyor bu aklı. İktidar ve yandaş medya bunları sıradan olaylarmış gibi ele alıyor. Artık yeter, bir kadının dahi öldürülmesine tahammülümüz yok. Erkek şiddetine karşı önleyici politikalar derhal hayata geçirilmelidir. Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor, diyor ki cezasızlıkla algı yaratılmaya çalışılıyor. Ey Erdoğan, biz kadınlar algı yaratmak için değil, siz algı yönlendirmeye kalkacağınız yere, kadınların katledilmesini önlemek için acilen İstanbul Sözleşmesine geri dönün. 6285 sayılı kanunu tartışmaya açmak yerine, uygulanmasını sağlamak devletin görevidir. Erkek şiddetiyle katledilen her kadın onurumuzdur, isyanımızdır.”
“Emekliler ve emekçiler sığınmacı değil”
Yaşanan ekonomik krize de dikkat çeken Hatimoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sosyal güvenlik reform adı altında, 12 bin 500 TL’lik emekli maaşıyla geçinemediği için çalışan emeklilerden prim almaya planlıyorlar. Daha geçen gün 79 yaşında bir işçi inşaatta çalışırken, bir iş cinayetinde hayatını kaybetti. Ekmek ve adalet buluşmalarında yaz boyu sahadaydık. Gitmediğimiz tarla, mezra, mera kalmadı. Ve birçok kesimle buluşmalar gerçekleştirdik. Yurttaş aç, yurttaş yoksul. Aylardır çıkan çalışmalarımızdan çıkan özet bu. Ülkenin yarısından fazlası bunu bizzat yaşadığı için biliyor. İşçiler ve emekçiler meydanlarda. Türkiye’de yaşanan bu iktisadi kriz, yoksulluk, hayat pahalılığı bıçak kemikte değil, bıçak ilikte. Domates ve biber bahçede kalmış, çünkü maliyetini kurtarmadığı için üretici toplamıyor. Ama Ankaralı, İstanbullu domatesi 40 liraya alıyor. Zamlar durmuyor, 17 bin TL olan asgari ücretin şu andaki alım gücü şu anda 12 bin TL. Üreten de aç, tüketen da aç. Sadece İstanbul’da her gece 1 milyon insan yatağa aç giriyor. Gelirde, vergide, ücrette, yargıda adalet yok. Bu iktidarın bu ülkeyi yönetme ehliyeti de yok, bu iktidar bir an önce gitmelidir.”
“Sermaye ve iktidar sanki ev sahibi, emekli ve emekçiler sığınmacılar gibi davranmaktan vazgeçin. Üretin sizsiniz, daha çok örgütlenilmesi gerekiyor. Sesini çıkarmayan işçi, emekçi daha fazla sömürülür, daha fazla aç kalır. İşsizliği, yoksulluğu, açlığı parlamentonun gündemine satır satır taşıyacağız.”
Hatimoğulları’nın konuşmasının bir bölümünü de Ortadoğu’da yaşanan çatışmalara ayırdı. Barış çağrısı yapan DEM Parti Eş Genel Başkanı, şunları söyledi:
“Filistin’de ve Lübnan’da bombalar patlıyor. Dün bir yılı dolduran İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 40 bini aşkın insan hayatını kaybetti. Siviller katledildi, topluma dönük inanılmaz baskılar söz konusu. Ortadoğu’da halklarına yönelik emperyalizm bir dizayn söz konusu. Ve şimdi İsrail’in Beyrut’a, Suriye’ye, Irak ve İran’a yönelik saldırıları söz konusu. Bu savaş çok kutuplu dünyada, yepyeni bir dünya düzenini yaratmak için emperyalist güçlerin savaşıdır. Eski düzen çatırdıyor ve yepyeni bir Ortadoğu halkların kanı, gözyaşı üzerinden hayata geçirilmek isteniyor. Bu düzende barış yok, kan var, gözyaşı var, göç var, yıkımlar var. Artık herkesin barış için elini taşın altına koyması gerekiyor. Bütün dünya halklarına bir barış çağrısında bulunuyoruz. gelin sınır tanımadan evrensel bir barış hareketini hep beraber inşa edelim.”
“Timsah gözyaşı döküyorlar”
Hatimoğulları, Türkiye’nin Filistin konusunda samimi olmadığını dile getirdi ve şu vurguları yaptı:
“Bu tablo içinde Türkiye’nin durumunu hep beraber değerlendirmek durumundayız. Türkiye, Kürt düşmanlığının üzerinde inşa etti dış politikasını. Erdoğan, İsrail karşıtı konuşmalarla bir yol aldığını zannediyorsa yanılıyor. Bu konuşmalar hamasettir. Çünkü ticari ilişkileri kesti denilse de kesilmediği biliniyor. Filistin halkıyla ilgili kimse timsah gözyaşları dökmesin. Bu çıkışlarıyla iç siyaseti dizayn etmek istediğini çok iyi biliyoruz. Anadolu tehdit altında çıkışlarıyla da. Çünkü tencere iktidar götürür, onlar da bunun farkında. Bu savaş tam tamlarını iç siyasete tahvil etmek istiyorlar. Sizler savaşı, sizler Filistin sorununu, sizler ülkenin bekası adı altında güvenlikçi politikalarla ülkenin sorunlarının önüne geçemeyeceksiniz.”
“Onurlu barış istiyoruz”
Tülay Hatimoğulları; iç barış çağrısı da yaptı ve şunları dile getirdi:
“Elbette bu savaştan kimse azade kalmayacaktır. İran için kırılgan deniyor. Hatta İran cumhurbaşkanı ifade etti. Bu kırılganlık Türkiye için de geçerli. Mevcut iktidar sorunlara sahici yaklaşmak zorundadır. Bu ülkeyi halklar arasında ayırımlar böler. Bu nedenle bizler diyoruz ki, Türkiye’nin halkların bir arada ortak bir yaşam hülyası var, biz DEM Parti olarak Türkiye’de halkların bir arada yaşaması için çalışmalarımızı yürütmeye devam edeceğiz. İç barış diyorlar ama MGK bildirisinin üç maddesi Kürtleri daha nasıl döveriz üzerine, böyle mi sağlanacak iç barış? Türkiye’de Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmelidir. Suriye’de Kürtlerin statü hakkına dayanışmacı olarak yaklaşılmalıdır. Bizler bu taleplerimizi yükseltmek için, özellikle sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırılması gerektiğini canı gönülden savunuyoruz. Bizler iç barış sağlanırsa, Kürt sorunu çözülürse dışarıdaki barışın sözcülüğünü de çok daha kolayca yapabileceğimizi söylüyoruz. Kürt sorunun çözülmesi bölgenin barışına da katkı sağlayacaktır.”
“Peki AKP ve ortakları bahsini ettiğimiz bu tablonun neresinde, ana muhalefet partisi çözümün neresinde? DEM Parti bu tablonun onurlu barış karesinde. Biz onurlu barış istiyoruz. Bu konuda müzakere ve diyaloga da oturmaya da hazırız. Ama sözde değil özde, kamera karşısına çıkıp iki söz edilmesi değil. Anayasa ve toplumsal barış gibi çok önemli sorunlarımız var. Kim nerede durursa dursun, bizim pusulamız toplumsal barışı sağlamaktır. Toplum bize diyor ki, herkesin benim anayasam diyeceği bir anayasayı yapın. Ama bunu sağlayabilmek için, yani demokratik bir anayasaya imza atabilmek için öncelikli yapılması gereken yol temizliğidir. bunu yapabilmenin yolu, bazı pratik adımlardan geçer. Aksi mümkün değildir. Merkezin adaletli, yerelin güçlü olduğu bir idari sistem kurulmalıdır.”
Bahçeli’ye yanıt: Ajandalarını bilmiyoruz ama DEM Parti zaten Türkiye partisi
DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, grup toplantısı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı ve MHP Lideri Bahçeli’nin “Türkiye partisi olsunlar” sözlerine de karşılık verdi. Hatimoğulları şu ifadeleri kullandı:
“DEM Parti zaten bir Türkiye partisi. Kendi içinde temsiliyetler başta olmak üzere, Türkiye’deki bütün inançların ve halkların temsil edildiği bir parti. Ve bit Türkiye’nin genel anlamda doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar barış ve huzur içerisinde olması için mücadele eden bir siyasi partiyiz. Türkiye’de biz özgürlükleri, biz barışı, adaleti savunurken biz bir Türkiye partisiyiz zaten.”
“Kendilerinin ne kast ettiğini, ajandalarında ne olduğunu biz bilmiyoruz. Bize açıklanmış bir şey olmadığı için yorumlayabiliyoruz sadece. Eğer yeni bir dönem açılacaksa, bu yeni dönemin açılması bahsini ettiğimiz yol temizliğiyle ilgilidir. Bugün Türkiye’de gerçekten kronikleşmiş bir sorun var, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde engel Kürt sorunun çözüme kavuşması bu anlamıyla önemli bir adım olacaktır. Yargının bu kadar saray taraftarı olması, AYM kapatılsın diyecek kadar ileriye giden adımların atılması çok eleştirdiğimiz konular. Atılacak adımları biz de izleyeceğiz hep beraber. Normalleşme midir, iç barış mıdır, kavramın ismi ne olursa olsun, Türkiye’deki bütün bu sorun zincirine dair sağlıklı bir politik programın ortaya çıkması gerekiyor.”