Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Çin’in ücretsiz sağladığı 1 milyon aşıya para ödendiği” açıklamasına, “Aşı savaşının olduğu dünyada üretici firma bir ülkeye aşıyı bedava bağışlar mı?” yanıtını verdi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Koca, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Çin’in ücretsiz sağladığı 1 milyon aşıya para ödendiği” açıklamasına yanıt verdi. Koca, “Aşı savaşının olduğu dünyada üretici firma bir ülkeye aşıyı bedava bağışlar mı? Bunun akılla izahı var mı?” dedi.
‘Aracı firma’ tartışmaları hakkında konuşan Koca, “Biz bütün görüşmeyi Sinovac firmasıyla yaptık. Hiçbir şekilde aracı firmaya zerre kadar 1 kuruş ilave verilmemiştir” ifadelerini kullandı.
“Şu an tam kapanma gibi bir durumu düşünmüyoruz. Ama her geçen gün vaka sayılarının giderek arttığını görüyoruz” diyen Koca, “Mutasyonun bazı bölgelerde etkisini göstermeye başladığını gözlemliyoruz, özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde” açıklamasında bulundu.
“Toplamda nisan, en geç mayıs sonuna kadar 105 milyon doz aşıya erişeceğimizi biliyoruz” ifadelerini kullanan Koca, “65 yaş üzerinde aşılama oranının yüksekliğine bağlı olarak illerde bu konuyla ilgili esnetme yapılabilir” diye konuştu.
AŞI AÇIKLAMASI: TEDARİK VE PLANLAMA SORUNUMUZ YOK
Bugün itibariyle tedarik ve planlama sorunumuz yok. Birinci doz aşısını olan tüm vatandaşlarımızın ikinci doz aşıları güvence altındadır.
Aşı olduğumuz gün koruma başlamıyor. İkinci doz aşının üzerinden 14 gün geçtikten sonra aşılanmış oluyoruz. Yani ilk aşı olduğumuz günden 42 gün sonra. Tüm nüfusumuzun en az yüzde 60’ını aşılamadan aşı güvencesini elde etmiş olmuyoruz.
Her geçen gün sayısı artan mutasyonlu virüse dikkat etmek zorundayız. Vaka sayılarındaki artış bazı illerimizin diğerlerinden daha geç normalleşme sürecine geçmesine neden olabilecek. Tedbir halen en güçlü silahımız.
Geçtiğimiz haftalarda iller düzeyinde 100 bin nüfusa düşen haftalık vaka sayılarını paylaşmaya başladık. Bu verileri her hafta düzenli olarak paylaşmaya devam edeceğiz. Pozitif test oranı, yoğun bakım doluluk oranlarımız, entübe edilen hastalarındaki değişiklikler illerimizdeki risk durumunu belirlemektedir.
Risk durumlarına göre farklı iş kollarımızın faaliyet serbestliği konusunda Bilim Kurulumuzun çalışmasını sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında kabineye arz edeceğim. Güvenlik kuvvetli gereken tedbirleri arttıracaktır. Ülkemizin bir an evvel normal koşullarına dönmesi için, milletimizin sağlık ve sıhhatini muhafaza için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
KILIÇDAROĞLU’NA YANIT
Ülkemize bedelsiz aşı geldiğiyle ilgili bir konuda açıklama yapacağımı söylemiştim. Muhalefet partisi liderinin Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir açıklaması olmuştu biliyorsunuz.
Özellikle bu dönemde dünyada aşı savaşının yapıldığının yapıldığı dönemi yaşıyoruz. Ülkelerarası ticari sır olarak kalması gereken bilgilerin ifşa edildiğini görüyoruz. Ülkeler arasında bunun ilişkileri etkileyebileceğini özellikle ücret ve benzeri noktalarda bunun ticari sır olarak kalmasını sözleşmeye de konduğunu, bu nedenle fiyatı özellikle söylememiştim. Vatandaşımız bunu çok iyi bilsin, biz aşıyı dünyadaki bütün ülkelerin aldığı fiyattan en ucuza alan ülkeyiz demiştim. Bu iddiamın halen arkasındayım.
Bu ülkeler arası karşılıklı sözleşmeyle ticari sır olarak korunması gereken durumdu. Bunu çok rahatlıkla açıklayabilirdim. Rakamı söylediğimde bunu dünya fiyatlarından düşük olduğunu herkes biliyor olacaktı. Bu aşı başka devletlere de satılıyor. En ucuza satılan ülke Türkiye. Bu dönemde bu aşıyı teminat olmadan almayacağımızı ifade etmiştim. Yani bu aşı bağlantılarını çok erken yaptık. Faz 3 çalışması uygun çıkmamış olsaydı, Türkiye kendi yapması gereken tetkiklerden olumlu sonuç almamış olsaydı dolayısıyla bu aşıyı almamış olacaktık. Dolayısıyla teminatları garantiye aldık.
İddia şu; deniyor ki, üretici firma 1 milyon doz aşı üretti ve bu 1 milyon aşıyı Türkiye’ye aslında bedel almadan bağışladı. Ama distribütörü olan firma bunu DMÖ’ye fatura etti, yani devlete fatura etti. Üretici firmanın devlete bedelsiz verdiği aşıyı üretici firma fatura ederek devletten 12 milyon dolar para aldı. İddia bu.
Aşı savaşının olduğu dünyada üretici firma bir ülkeye aşıyı bedava bağışlar mı? Bunun akılla izahı var mı? Bunun üzerine biz firmaya dedik ki, sözleşmemiz gereği size vermemiz gereken bir bedel var, bunu ödüyoruz. böyle bir iddia var, bu nedir.
Firmanın bize cevabı; Bu aşıyla ilgili buradaki amaç siz bizden teminat istediğiniz için biz teminatı sağlayamamıştık, bu nakit akış yönetimini sağlamak için biz distribütörümüz olan Sinovac firmasını temsil eden firmaya biz bedelsiz olarak verdik, ama biz sizden ücretini olduğu gibi aldık.
Bunu kim söylüyor? Üretici firma. Hani üretici firma Türkiye Cumhuriyeti’ne bağışlamıştı? Ayrıca bununla ilgili de vergileri dahil olmak üzere kurumlar vergisi dahil olmak üzere beyanı ve ödemesi yapılmış, vergiyle ilgili sorun yok. Bizim de verdiğimiz parayı firma ‘ben aldım’ diyor.
“ARACI FİRMAYA 1 KURUŞ İLAVE VERİLMEMİŞTİR”
Bir diğer konu, ısrarla aracı var mıydı, yok muydu? Biz devlet olarak Sinovac firmasıyla görüşmeler yaptık. Bu firmanın 10 yıldan fazla süredir tek distribütörü var. Bu firmanın Türkiye’deki ayrıca yetkilisi. Hem tek distribütörü hem tek yetkilisi. Dolayısıyla biz bütün görüşmeyi Sinovac firmasıyla yaptık. Hiçbir şekilde aracı firmaya zerre kadar 1 kuruş ilave verilmemiştir.
Bu nasıl bir ticari yaklaşım? Biz aşıda firmanın kendisiyle direk yaptık. Türkiye’deki distribütörü daha önce bu belgeyi sunmuştum. Firma o zaman da ifade etmişti. Görüşmeler bizimle yapıldı, Sağlık Bakanlığı pazarlık sürecini bizimle götürdü. Ticari ilişkiyi biz sağladık, ama distribütör lojistik hizmetleri yapmak için devrede olan bir firma. Bunun için ekstra ücret ödemiyoruz. Vatandaşın zihni niye bulanıklaştırılıyor. Özellikle ben siyasi arenaya çekmek istemedim, son derece direndim. Özellikle devletler düzeyinde korunması gereken ve devamında aşı sürecinin gelişini etkileyebilecek herkesin sorumluluk taşıması gerektiği bir dönemde, ülkeler arası hassas noktaları gündeme getirerek aşının gelişinde etkili olmayalım.
“TAM KAPANMA GİBİ BİR DURUMU DÜŞÜNMÜYORUZ”
Özellikle bugün Bilim Kurulumuzun gündeminde daha çok bölgelerin sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği şekliyle, yani düşük, orta, yüksek ve çok yüksek olarak ayrımının nasıl olması gerektiği, hangi kriterlerin esas alınması gerektiği, illerde nasıl bir kısıtlama veya açılım olabileceğini tartışmış olduk. Şu an tam kapanma gibi bir durumu düşünmüyoruz. Ama her geçen gün vaka sayılarının giderek arttığını görüyoruz.
Mutasyonun da özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde Samsun, Ordu gibi artışını görüyoruz. Ağırlıklı olarak daha çok İngiltere mutantı dediğimiz, virülans üzerine etkisinin olmadı ama bulaşıcılığı artan bir mutasyon yaygın. Güney Afrika ile ilgili 49 gibi bir mutantın görüldüğünü söyleyebilirim.
“BİZE ÖZGÜ MUTANT OLMADIĞINI RAHATLIKLA SÖYLEYEBİLİRİZ”
Bize özgü mutant olabilir mi şüphesi içindeydik. Bize özgü mutant olmadığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama ağırlıklı İngiltere mutantı olmak üzere toplumda bulaşıcılığın çok arttığını söyleyebiliriz. Bu dönemde tedbirler daha da önemli olmaya başladı.