ABD’de yayın çizgisinden memnun olmadığı medya kuruluşlarına savaş açan Başkan Donald Trump’ın hedef aldığı kurumların başında gelen Voice America’da (VOA – Amerika’nın Sesi) geçen hafta yaklaşık 600 çalışanın işine son verildi.
Trump’ın 14 Mart’ta VOA’e yönelik federal fonu kesmesiyle fiilen kapanan kurumun Türkçe dâhil tüm dillerdeki haber siteleri iki ayı aşkın süredir güncellenmiyor. Televizyon ve radyo kanallarında da yayınlar ya tamamen durdu ya da sadece müzik yayınına geçildi.
ABD’nin en büyük uluslararası medya kuruluşlarından olan ve 83 yıldır yayın yapan VOA’in sesinin kısılması, Trump’ın dünya kamuoyunda daha büyük tartışmalar yaratan diğer kararlarının gölgesinde kaldı. Trump’ın basın özgürlüğüne darbe niteliğindeki bu hamlesi, Türkiye’de de gündemin diğer maddeleri arasında kayboldu.
Trump yönetiminin 49 dilde yapan ve dünya genelinde haftada yaklaşık 450 milyon insana ulaşan VOA’e federal fon aktarımını sonlandırmasının ardından bu kurumdaki yaklaşık bin 300 kişilik personelin neredeyse tamamı zorunlu izne çıkarılmıştı.
“Elimizdeki haberleri bile tamamlayamadık”
VOA çalışanları, 15 Mart günü yaşadıklarını unutamıyor. DW Türkçe’ye konuşan gazetecilerden biri Washington’daki binada olan personelin apar topar dışarı çıkarıldığını ve giriş kartlarına dahi el koyulduğunu aktarıyor.
Türkiye’den VOA’e çalışan bir gazeteci de o gün yaşananları DW Türkçe’ye “Mesai saatlerinde Washington’daki arkadaşlarımızdan ofisleri boşaltmaları istendi. Günün sonu da beklenmedi. Günü bitiremedik. Birden, haber akışı tamamen durdu. Elimizdeki haberleri bile tamamlayamadık” diye anlatıyor.
VOA’in ABD federal bütçesinden fonlanmasına karşın bu ülkedeki hükümetleri eleştiren yayınlar da yaptığını, Türkiye ile ilgili haberlerinde de her zaman “denge unsurunu” gözettiğini belirten gazeteci, “Örneğin Türkiye-ABD ilişkilerine dair analizlerde uzmanlar ABD eleştirisi getiriyorsa bunlar bugüne kadar hiç sansürlenmedi. Yani sansür yapılmayan, ABD eleştirilerine de yer verilen bir kurumdu. Zaten Trump’ı daha ilk başkanlık döneminden beri rahatsız eden mesele de eleştirilmesiydi. VOA’in İngilizce servisi başta olmak üzere VOA’deki haberlerde eleştirilerin olması onu rahatsız etti. Oradan başlayan VOA düşmanlığıyla zaten bu kapatma kararı çıktı” diyor.
İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan VOA çalışanı, “Trump bu kurumun, bir tür AK Parti TRT’si olmasını istedi. Öyle yapıp yapamayacağı konusunda da soru işaretleri ortaya çıktığı için ikinci döneminde çok hızlı bir şekilde kapatma yoluna gitti” ifadelerini kullanıyor.
Yürütmeyi durdurma kararı bozuldu
İşten çıkarılmanın ilk adımı olarak 15 Mart’ta zorunlu izne çıkarılan VOA çalışanları konuyu mahkemeye taşıyarak Trump yönetimine dava açtı. Federal mahkeme de geçen ay, bu kuruma sağlanan fonların kesilemeyeceğine ve çalışanların işe iade edilmesine hükmederek yürütmeyi durdurdu. Ancak bu kararın temyizde, üstelik tam da 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde bozulmasının ardından Trump yönetimi VOA çalışanlarını işten çıkarma girişimlerini hızlandırdı.
İşten çıkarıldığına dair tebligat alan VOA çalışanı sayısı her geçen gün artıyor. İşine son verilen VOA personeli, sözleşmeli çalışanlardan oluşuyor. Kadrolulara yönelik dalganın ise daha sonra geleceği tahmin ediliyor.
Geçen hafta işten çıkarılan yaklaşık 600 kişiye, kimliklerini ve diğer VOA ekipmanını teslim etmeleri için 30 Mayıs’a kadar süre verildi. VOA binasına girmeleri 15 Mart’tan beri yasak olan kadrolu çalışanlara ise ofisten kişisel eşyalarını alma imkânı bile tanınmadı.
İşten çıkarılan VOA çalışanlarından en az 50’si, J-1 vizesiyle ABD bulunduğu için 30 gün içinde ülkeyi terk etmek zorunda kalacak.
Kurumun Washington’daki merkezinin bulunduğu binayı da satışa çıkaran Donald Trump yönetimi, VOA gibi ABD federal bütçesinden fonlanan yayın organlarının, saygın haber ajansları Reuters, Associated Press ve AFP ile kontratlarını da feshetti. Bu kurumlara artık aşırı sağcı çizgide olan ve sürekli Trump lehinde içerik servis eden “One America Haber Ağı” tarafından haber akışı sağlanacağı açıklandı.
“İşe dönene dek mücadelemizi sürdüreceğiz”
Trump yönetimine dava açan gazetecilerden VOA Beyaz Saray Büro Şefi Patsy Widakuswara, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, ABD Başkanı’nın VOA’yi neden hedef aldığını “Beyaz Saray’ın 15 Mart’ta yayımladığı açıklamanın başlığında bizi ‘Radikal Amerika’nın Sesi’ olarak tanımladılar. Bu açıklamadan, Trump’ın 83 yıldır dünyanın dört bir yanındaki kitlemize yönelik bağımsız gazeteciliğimizden hoşnut olmadığını anlıyoruz. Ayrıca ABD’de basın özgürlüğü açısından sadece (VOA’in ana kuruluşu olan ABD Küresel Medya Ajansı gibi) federal ajanslara değil, medyanın geneline de baskı var. VOA de tam da bunun ortasında” sözleriyle ifade etti.
Widakuswara, verdikleri hukuk mücadelesinde ne aşamada olduklarına ve bundan sonra izleyecekleri yola dair ise “Üç hâkimin kararıyla hüküm verilen temyizde ikiye birle kaybettik. Şu an ‘en banc inceleme’ adı verilen, temyiz mahkemesinin 11 yargıcının tamamı tarafından yapılan bir inceleme talep etmiş durumdayız. Buradan nasıl bir karar çıkacağına bağlı olarak biz de davamız için mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Ta ki Kongre tarafından bize verilen, Amerika’nın hikâyesini dünyaya doğru, dengeli ve kapsamlı habercilik yoluyla anlatma görevimize geri dönene kadar” bilgisini verdi.
Davaya bakan üç temyiz hâkiminden VOA çalışanlarını haksız bulanların Trump tarafından, haklı bulanın ise eski Başkanlardan Barack Obama tarafından atanmış olması, bu kararın siyasi olup olmadığına dair tartışmalar başlatmıştı.
“Türkiye medyası için yapıcı bir referans oluşturuyordu”
Trump yönetiminin VOA ile ilgili kararlarını değerlendiren Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ise bu kurumun özellikle giderek “niteliğini” kaybeden Türkiye medyası açısından oynadığı “yapıcı” role vurgu yaptı.
Aynı zamanda Bianet sitesi medya özgürlüğü raportörü olan Önderoğlu, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Özellikle son 10 yılda VOA, BBC ve DW gibi uluslararası yayın kuruluşlarının Türkçe servisleri, kutuplaştıkça nitelikten ödün vermiş Türkiye medyası için yapıcı bir referans oluşturmakla kalmadı, aynı zamanda baskılarla kendi içine kapatılmaya çalışılan canlı Türkiye sivil toplum hareketi ve gazetecilik topluluğunun sesini dış dünyaya açmak ve izolasyonların etkilerini kırma konusunda önemli bir işlevi yerine getirdi” dedi.
Önderoğlu, “Medya çoğulculuğunun belli ölçülerde varlığını gösterdiği Türkiye’de VOA’in etkisi buyken özellikle Asya gibi kıtalarda bu yayın kurumu, tek nefes borusu olmak gibi daha yaşamsal bir ihtiyacı da dolduruyordu” diye ekledi.
ABD mahkemesinin geçen ayki yürütmeyi durdurma kararını hatırlatan Önderoğlu, “Dileriz ki, RSF ve VOA ittifakının ABD yargısı önünde Nisan’da elde ettiği ilk kazanımı, bu yayın kuruluşu kadar ona emek verenlere haklarının kalıcı şekilde tescil edildiği yeni bir kararla taçlanır” temennisinde bulundu.
VOA ve DW’ye erişim engeli getirilmişti
VOA Türkçe’nin ve Deutsche Welle’nin (DW) internet sitelerine, Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) lisans başvurusu yapmadıkları gerekçesiyle 2022 yılında Türkiye’de erişim engeli getirilmişti.
Bu erişim engelinin ardından VOA Türkçe’nin içeriklerine, farklı bir URL ile oluşturulan “ayna” site üzerinden ulaşılabiliyordu. Ancak Trump’ın geçen Mart ayında VOA’nin yayınlarını sonlandıran bütçe kesintisi sonrası bu site de erişime kapandı.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – CENGİZ ÖZBEK