Analiz / İsmail S. Gülümser
Tarihe damgasını vuran bir aydınlanma hareketi, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin rehberliğinde filizlendi.
O, hayatı boyunca insanlığın geleceğini aydınlatacak projelere kafa yordu ve bunların hayata geçirilmesi için çok büyük emek sarf etti. Başkalarının şartlar müsait olmadığı için kenara çekildiği dönemde o, elini taşın altına koydu ve sözünün geçtiği herkesten de bunu istedi.
Vefatının sene-i devriyesinde insanlığa sunduğu hizmetler
Vefatının sene-i devriyesini yaşadığımız şu günlerde, ülkeden başlayıp tüm dünyaya uzanan bir aydınlanma hareketinin hangi emek ve gayretlerle ortaya çıktığını, yıllarca ders halkasında bulunmuş vefakâr talebeleri; Fethullah Gülen’in düşünce atlasında iz bırakanlar, Vefat yıldönümünde vefa ve dua için yapılanlar gibi videolarda, programın sınırları içinde aktarmaya çalıştı. Respect Graduate School’un, katkılarıyla hazırlanan yayınlarda, onun toplum üzerindeki etkisinin arka planını detaylarıyla görmek mümkün.
O, söz ve düşünceyi ifade hürriyetinin yasak olduğu 1960’lı yıllarda, kendine verilen tek fırsat olan cami kürsülerini çok verimli kullandı. Bunaltıcı baskının yaşandığı dönemde, dini duyguları tahrip edilmiş Trakya halkının içinde bir kıpırtı oluşturmak için çaba harcadı. Bir din adamı olarak “adına en küçük bir leke bulaştırmamak için günün büyük bölümünü camide kendini geliştirmekle geçirdiğini” anlattılar.
“Sürekli artan birikimi-örnek yaşantısı-güçlü ifade kabiliyeti ve özverisiyle” topluma yapacağı katkıyı ilk keşfedenlerden biri Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tunagür Hoca’ydı. Ona Ege bölgesinde gezici vaizlik ve Kestanepazarı Kur’an Kursu’nda yöneticilik görevi verdi. O aldığı her görevi çok üstün bir disiplin içinde sürdürürken kimsenin cesaret edemediği işlere imza attı.
Kendi geçim derdiyle uğraşmaktan ülkenin içine düştüğü durumu görmezden gelen insanlar, dejenerasyona müdahale gereği duymadı. Fakat o, sıfırdan başlayıp etrafında topladığı küçük ama samimi bir grupla, ülke gençliğinin sorunlarına çözüm aramaya başladı.
Eğitime uzak kesimlerin elinden tutup kaldırdı
Toplumun geneli, özellikle muhafazakâr insanlar, manevi hayatı törpülediğini düşündüğünden seküler eğitime mesafeli duruyordu. Kur’an kursunu bitirenler meslek sahibi olmadığından ya çiftçiliğe yöneliyor ya da hayata tutunmak isterken tüm kazanımını kaybediyordu.
O, belli düzeyde halkın itibar ettiği İzmir merkezindeki bir kursta göreve başladı. Ege’nin köylerinden toplanan çocuklara sadece Kur’an öğretmekle yetinmedi. Onlarla önce ülke sonra dünya geleceğini aydınlatacak bir bilinç oluşturmanın temellerini attı. Bölgenin il-ilçelerinde unutulmaya yüz tutmuş sahabe hayatı anlatıp cemaatte heyecan uyarmaya çalışırken, bir yandan da cami dışındakilere ulaşma yolu aradı.
Uyuşturulmuş toplumun önemli bir bölümü kahve köşelerinde ruh sağlığını kaybediyordu. Ülkeyi yönetenler bunu sorun olarak görmezken o, kahvedeki insanlara değer katıp topluma kazandırma düşüncesini paylaştı. Dar imkana rağmen, içilecek çayların parasını verme karşılığında, kahveciden izin alıp kumara kendini kaptırmışların dikkatini çekmeye, camiye gelmeyenlerin ayağına gidip onları uyarmaya çalıştı.
Gece-gündüz demeden insanlığa hizmet
Şartlara teslimiyetin yaygınlaştığı ülkede, hayatın genel akışına aykırı hizmet yolları arayarak insanları kendi değerleriyle buluşturma rolü üstlendi. Hocalar dersini verip evine çekilirken, Hocaefendi yıllarca geceyi talebelerin arasında geçirdi. Ders sonrası tahta kulübesinde verdiği “tehzîb-i ahlâk” dersleri ile onlara olumlu alışkanlık kazandırmak için geceyi gündüz demeden çaba harcadı. Onun fedakarlığını gören talebeleri de muhataplarına aynı muameleyi gösterdi, her işlerinde büyük bir özveri örneği sergiledi.
Nasihatçilerin çoğu, mevcut birikimiyle toplum önüne geçtiğinden heyecan uyaramadı. Hocaefendi ise kürsüyü hayatının tek fırsatı gibi gördü. Yüce Yaratıcı’ya hesap verme şuuru içinde gece boyunca dikkatli bir hazırlıkla cemaat huzuruna çıktı. Her konuşmasında çok yüksek düzeyde heyecanı harekete geçirdi, etkisini kalbinin derinliklerinde hissedenler, onun hedef gösterdiği projeler için varlıklarını harcamaktan kaçınmadı.
Kurstaki çabaların bazılarını rahatsız ettiğini gören Hocaefendi, İzmir Güzelyalı’da üç katlı kiralık bir binada eğitim modelini geliştirmeye yöneldi. Dar imkanları daha layık olana sunmak, eğitime mesafeli Anadolu halkının ihmale uğramış kabiliyetli çocuklarını bulup çıkarmak için öğrencilerin seçerek alınmasını istedi. Verilen yüksek hedeften etkilenenler, bu modeli örnek aldı ve her belde önce yetenekli gençlere kapılarını açtı. Halkın seküler eğitimden kaçındığı dönemde o, donanımlıları şehrin en gözde liselerine yönlendirdi.
Şartlar hizmeti kurumsallaşmaya zorladı
Mülk bina hayali, merhum Nefi Akyazılı Bey’in İzmir Bozyaka’da bağışladığı bir arsada gerçekleşti. Küçük esnafların dar imkanlarıyla yapılan bu yurt binası, yıllarca Hocaefendi’nin başında bulunduğu eğitim tarzının ilk nüvesi oldu. 1980 darbesine kadar devam eden vaazdan etkilenenler, kendi beldesinde benzer hazırlık kursu açmak için emek ve kaynak sarf etti.
Bu hizmetlerin yaygınlaşması için en yakın talebelerini çevre il ve ilçelere gönderdi. Onlar da hem sohbet halkaları kurup yetişkinlere davranış kazandırdı, hem de gençlerin elinden tutacak yöntemler geliştirdi. Kimi öğrenci evi açtı, kimi kiralık yurt modeli uyguladı, imkânı olan yerlerde yurt binası inşaatları başladı.
“İhzariye” denilen bir yıllık hazırlık programı, darbecilerin yasaklamasına kadar on yıl boyunca yüzlerce genci hayata hazırladı. Bu engellenince mevcut yurtların bir kısmı sınava hazırlık hizmeti veren özel dershaneye dönüştü. O, arandığı dönem (80-86 arası) üniversite gençliğine olumlu davranış kazandırmada etkili olan bu yöntemi önemsedi, deneyimliler, birikimini büyük bir özveriyle yenilere aktarınca yayıldı.
Ciddi engellemeye rağmen, dershaneye uygun olmayan binaların özel okula dönüşmesindeki tıkanıklık, Vehbi Dinçerler’in, bakanlığı döneminde zor da olsa aşıldı. “Akyazılı (Yamanlar)” Lisesi’yle başlayan özel okul tecrübesi, çevreye cesaret verdi ve mülk binaların özel okula dönüşme süreci başladı. Seküler eğitime kuşkulu esnaflar, özel liseye yatırımı kabullendi, açılan fen ve Anadolu liseleri başarısıyla ilgi odağı oldu.
Dev hizmetler onun teşvikiyle ortaya çıktı
1970’li yıllardan itibaren kurulan irili ufaklı dernek-vakıf-sendika, gazete-TV ve finans kurumu ile faaliyetler, ülke geneline yayıldı. Bu sayede, yetişkinlerin katılımıyla gerçekleşen işlemler, kuşkuya yer vermeyecek şekilde geniş katılımla yasal zeminde yürütüldü.
Tüm kesimler, SSCB’nin 1991’de dağılmasını elleri kolları bağlı seyrederken, Hocaefendi yakın çevresini bu bölgelere gönderdi. Ülkede hizmetlerin aksaması pahasına en nitelikli rehberler, kaynaklarını hizmette sarf eden esnaflar, yeni kurulan Türk cumhuriyetlerine dağıldı. Eğitim deneyimini bölgeye taşımak için çare arandı, yerel kültürle uyum içinde yetişen gençler kazandığı donanımla sorumluluk üstlendi.
Dünyaya bir eğitim modeli sunan bu türden hizmetler, ülkede farklı kesimler tarafından takdirle karşılandı. Birbiriyle kıyasıya kavgaya tutuşmuş olanlar, diyalog davetine katıldı, ülkede farklılıklar kavga sebebi olmaktan çıkaracak adımlar hızlandı. Uzlaşma kültürüyle yeniden tanışan insanlar, gönüllülerin sıcak yaklaşımı sayesinde eridi ve toplumda huzur ve barışa giden köprüler kuruldu.
Engelleme girişimleri
Özal’ın vefatından sonra aşamalı olarak dizginleri ele geçiren art niyetli gruplar, 1997’de post modern bir darbe ile tekrar yetkiyi gasp etti ve kurumlara yoğun baskı başladı. Teftişle kurum kapatma düşüncesi, gönüllülerin mevzuatı öğrenip gerekli tedbiri almasıyla boşa çıktı. Onun, ABD’de bulunduğu yıllarda kazanılan tecrübeler, kurumsal hizmetleri daha da güçlendirdi, özveriyle oluşan sinerji başarıyı artırdı.
2013’te hırsızlıktan yakalanıp çizgisini kaybedene kadar, mevcut iktidar döneminde de medeni coğrafya hizmetin etik ve ahlaki değerler ortak paydasında buluşma teklifinden etkilendi. Gelişmiş ülkeler çabaları takdirle karşılayıp destekledi, aydınlanma hareketi dünyanın 150’den fazla ülkesinde başarısıyla öne çıktı.
Mahkemeden kaçan bir suç ekibi, kendini kurtarmaya çalışırken hayatını hizmet düşmanlığına bağlamışların kirli projelerinin oyuncağı oldu. Hocaefendi, onların on yılı aşkın süreden beri devam eden ağır hakaret-suçlama-gasp ve zulümlerinin ıstırabıyla ahirete intikal etti.
Onun vefatından sonra hizmet, medeni coğrafyada geliştirdiği yöntem ve kazandığı deneyimden hareketle, kıskançlık krizine tutulmuşların yaptığı tahribatı tamir edip, iyilik düşüncesini dünyaya yayma çabası içinde.























