Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

Türkiye tarihi bir fırsatı daha kaçırıyor

by aktifhabercom
July 11, 2017
Türkiye tarihi bir fırsatı daha kaçırıyor
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Erdoğan Paris İklim Anlaşması’na imza atmayacağını açıkladı.

Enerji Analisti Özgür Gürbüz BBC için yazdı:
Türkiye kömür sevdası yüzünden tarihi fırsatı kaçırıyor

Türkiye, iklim değişikliğini durdurmayı amaçlayan Paris Anlaşması’na iki yıl önceki Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı’nda imza atmıştı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülerek onaylanması gerekiyor. Şu ana kadar anlaşmaya imza atan 197 ülkeden 153’ü anlaşmayı onayladı.


ABD’de Donald Trump yönetiminin başa gelmesi ve anlaşmadan çekileceğini açıklaması, onay sürecine çok sıcak bakmayan Türkiye’nin itirazlarının yüksek sesle konuşulmaya başlanmasına neden oldu.

G20 Zirvesi sonrasında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin anlaşmayı onaylamayacağını açıkladı. Türkiye’nin müzakerelerde gelişen ülkeler sınıfında kabul edilmesini ve mali yardım almasını isteyen Erdoğan, anlaşmayı onaylamak için bu koşulların yerine getirilmesini istedi.

Türkiye’nin kendisini iklim müzakerelerinde gelişmiş ülkeler grubundan gelişen ülkelere aldırma isteği yeni değil. Bu isteğin haklı olduğu da söylenebilir.

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne dayanan bu yanlış, Türkiye’nin başına hep bela oldu ancak 2001 yılında Marakeş’te düzenlenen 7. Taraflar Konferansı’nda (COP7) farklı konumu tanınarak biraz olsun düzeltildi.

2004 yılında da Türkiye Çerçeve Sözleşmesi’ne katıldı. Geride kalan 13 yılda Türkiye’nin konumunun tamamen netleşememesi biraz da müzakere sürecinin iyi yürütülmemesine bağlı.

Kyoto Protokolü’nde alınan yükümlülükler ülkelerin nasıl sınıflandırıldığıyla (gelişmiş-gelişen gibi) yakından ilgiliydi. Bu yüzden Türkiye Kyoto’yu çok geç, deyim yerindeyse iş işten geçince imzaladı.

Paris Anlaşması’nda ise bu statünün ne olduğundan çok verdiğiniz taahhüt ve o taahhüdün diğer ülkelerce kabul edilmesi önemli.

2015 yılında Türkiye’nin BM Sekretaryası’na sunduğu Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC) belgesi oldukça zayıf.

Ne ekonomiyi tehdit edecek bir taahhüt içeriyor ne de ekonomide özel bir dönüşüm gerektiriyor.

Türkiye’nin gelişen ülkeler statüsünü alması sorunu çözmeyecek

Türkiye, 2015 yılında 477 milyon ton karbondioksit eşdeğerini bulan emisyonlarının, 2030 yılında, koşulların değişmediği bir senaryoda 1 milyar 175 milyon tona çıkacağını tahmin ediyor.

Paris Anlaşması’nı imzalarken verdiği taahhüt ise bu rakamı 929 milyonda tutmayı öneriyor. Bir başka deyişle artıştan yüzde 21 oranında azaltım yapmayı.

Politik dili bir kenara bırakırsak şöyle demeliyiz: Türkiye, iklim değişikliğini durdurmak için önümüzdeki 15 yıl içinde seragazı emisyonlarını 477’den 929 milyon tona çıkarmayı, azaltmayı değil neredeyse iki kat artırmayı öneriyor.

Asıl sorun da burada. Türkiye’nin seragazı emisyonlarını ciddi şekilde artırmayı öneren bu planının iklime bir katkısı yok.

Kimse Türkiye’den ABD’nin açığını kapamasını beklemiyor (zaten ülkedeki tüm enerji santrallarını kapatsanız bile bunu yapamazsınız) ancak Türkiye’den de herkes gibi kendi evinin önünü süpürmesi isteniyor.

Dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 1’inden sorumlu bir ülkeden bahsediyoruz.

Türkiye’nin emisyonlarının bir süre daha yükselmesi anlaşılabilir ancak makul bir yükselişten sonra düşüşe geçmesi, en azından artışın durması gerek. Türkiye’nin Paris taahhüdünde bunlar eksik.

Meksika-Türkiye karşılaştırması

Bu nedenle, Türkiye’nin gelişmiş ülkeler yerine gelişen ülkeler statüsünü alması sorunu çözmeyecek.

Paris’te önerilen ve Meksika gibi birçok gelişen ülkenin gerisinde kalan taahhüdün iyileştirilmesi lazım.

Türkiye ve Meksika’nın ekonomik gelişmişlik düzeyleri birbirine yakın. İki ülkenin kişi başına düşen seragazı emisyon miktarları da aynı; yılda 6 ton civarında. Buna rağmen Meksika’nın sunduğu niyet belgesi, Türkiye’ninkinden çok daha iyi.

Aslında Meksika da Türkiye gibi artıştan azaltım öneriyor ve 2030 yılında koşulların değişmediği bir senaryoya oranla seragazı emisyonlarını yüzde 22 oranında daha az artırmayı planlıyor.

Bizden farklı olarak bu hedef için hiçbir şart koşmuyorlar ve halihazırda Paris Anlaşması’nı onayladılar.

Meksika bununla da kalmıyor, 2030 yılında seragazı emisyonlarını 2015’e göre yüzde 36 azaltmayı önerdiği bir başka seçenek de sunuyor.

Bu hedef içinse, teknoloji transferi, düşük maliyetli finansal kaynaklara erişim ve teknik işbirliği gibi şartlar koşuyor.

Ve yine bizim planımızda olmayan kritik bir hedefe daha sahipler: Meksika toplam emisyonlarının 2025 veya 2026’da zirveye çıkıp daha sonra azalmasını hedefliyor.

Türkiye’nin emisyonlarının hangi yılda zirve yapacağı ve düşüşe geçeceğiyse belli değil. Bu önemli bir eksiklik.

Diğeri de Türkiye’nin mali yardım şartını ciddi bir azaltım hedefi bile öne sürmeden masaya koymuş olması.

Meksika gibi bunu daha iyi bir hedef için öne sürse, müzakerelerde çok daha fazla şansı olabilirdi.

Kömür enerjide dışa bağımlılığı azaltmadı

Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamaktan kaçınması, gerçekçi olmak gerekirse, Erdoğan’ın öne sürdüğü gerekçelerle ilgili değil. Türkiye’nin önündeki en büyük engel kömür sevdası.

2012 yılını ‘Kömür Yılı’ ilan eden Enerji Bakanlığı, ülkenin neredeyse her yerinde kömür santralı kurmaya çalışıyor.

Türkiye’nin elektrik üretiminde kömürün payı 2016 sonunda yüzde 33,8’e ulaştı ve doğalgazı geride bırakarak birinci sırayı aldı ancak enerjide sorunlar çözülmedi.

Yerli kömür ve HES hamlelerine rağmen umulan olmadı ve enerjide dışa bağımlılık azalmadı. 2

002’de enerjide dışa bağımlılık yüzde 67’ydi şimdi ise yüzde 75.

Bunda ithal kömür, petrol ve enerji verimliliğini göz ardı etmenin büyük rolü var.

Kömürün önünü açmak için santrallara çevre muafiyetleri getiriliyor. Bu da sadece yerli kömürün değil, ithal kömürün de önünü açıyor.

Erdoğan Paris İklim Anlaşması’na imza atmayacağını açıkladı.

Enerji Analisti Özgür Gürbüz BBC için yazdı:
Türkiye kömür sevdası yüzünden tarihi fırsatı kaçırıyor

Türkiye, iklim değişikliğini durdurmayı amaçlayan Paris Anlaşması’na iki yıl önceki Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı’nda imza atmıştı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülerek onaylanması gerekiyor. Şu ana kadar anlaşmaya imza atan 197 ülkeden 153’ü anlaşmayı onayladı.


ABD’de Donald Trump yönetiminin başa gelmesi ve anlaşmadan çekileceğini açıklaması, onay sürecine çok sıcak bakmayan Türkiye’nin itirazlarının yüksek sesle konuşulmaya başlanmasına neden oldu.

G20 Zirvesi sonrasında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin anlaşmayı onaylamayacağını açıkladı. Türkiye’nin müzakerelerde gelişen ülkeler sınıfında kabul edilmesini ve mali yardım almasını isteyen Erdoğan, anlaşmayı onaylamak için bu koşulların yerine getirilmesini istedi.

Türkiye’nin kendisini iklim müzakerelerinde gelişmiş ülkeler grubundan gelişen ülkelere aldırma isteği yeni değil. Bu isteğin haklı olduğu da söylenebilir.

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne dayanan bu yanlış, Türkiye’nin başına hep bela oldu ancak 2001 yılında Marakeş’te düzenlenen 7. Taraflar Konferansı’nda (COP7) farklı konumu tanınarak biraz olsun düzeltildi.

2004 yılında da Türkiye Çerçeve Sözleşmesi’ne katıldı. Geride kalan 13 yılda Türkiye’nin konumunun tamamen netleşememesi biraz da müzakere sürecinin iyi yürütülmemesine bağlı.

Kyoto Protokolü’nde alınan yükümlülükler ülkelerin nasıl sınıflandırıldığıyla (gelişmiş-gelişen gibi) yakından ilgiliydi. Bu yüzden Türkiye Kyoto’yu çok geç, deyim yerindeyse iş işten geçince imzaladı.

Paris Anlaşması’nda ise bu statünün ne olduğundan çok verdiğiniz taahhüt ve o taahhüdün diğer ülkelerce kabul edilmesi önemli.

2015 yılında Türkiye’nin BM Sekretaryası’na sunduğu Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC) belgesi oldukça zayıf.

Ne ekonomiyi tehdit edecek bir taahhüt içeriyor ne de ekonomide özel bir dönüşüm gerektiriyor.

Türkiye’nin gelişen ülkeler statüsünü alması sorunu çözmeyecek

Türkiye, 2015 yılında 477 milyon ton karbondioksit eşdeğerini bulan emisyonlarının, 2030 yılında, koşulların değişmediği bir senaryoda 1 milyar 175 milyon tona çıkacağını tahmin ediyor.

Paris Anlaşması’nı imzalarken verdiği taahhüt ise bu rakamı 929 milyonda tutmayı öneriyor. Bir başka deyişle artıştan yüzde 21 oranında azaltım yapmayı.

Politik dili bir kenara bırakırsak şöyle demeliyiz: Türkiye, iklim değişikliğini durdurmak için önümüzdeki 15 yıl içinde seragazı emisyonlarını 477’den 929 milyon tona çıkarmayı, azaltmayı değil neredeyse iki kat artırmayı öneriyor.

Asıl sorun da burada. Türkiye’nin seragazı emisyonlarını ciddi şekilde artırmayı öneren bu planının iklime bir katkısı yok.

Kimse Türkiye’den ABD’nin açığını kapamasını beklemiyor (zaten ülkedeki tüm enerji santrallarını kapatsanız bile bunu yapamazsınız) ancak Türkiye’den de herkes gibi kendi evinin önünü süpürmesi isteniyor.

Dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 1’inden sorumlu bir ülkeden bahsediyoruz.

Türkiye’nin emisyonlarının bir süre daha yükselmesi anlaşılabilir ancak makul bir yükselişten sonra düşüşe geçmesi, en azından artışın durması gerek. Türkiye’nin Paris taahhüdünde bunlar eksik.

Meksika-Türkiye karşılaştırması

Bu nedenle, Türkiye’nin gelişmiş ülkeler yerine gelişen ülkeler statüsünü alması sorunu çözmeyecek.

Paris’te önerilen ve Meksika gibi birçok gelişen ülkenin gerisinde kalan taahhüdün iyileştirilmesi lazım.

Türkiye ve Meksika’nın ekonomik gelişmişlik düzeyleri birbirine yakın. İki ülkenin kişi başına düşen seragazı emisyon miktarları da aynı; yılda 6 ton civarında. Buna rağmen Meksika’nın sunduğu niyet belgesi, Türkiye’ninkinden çok daha iyi.

Aslında Meksika da Türkiye gibi artıştan azaltım öneriyor ve 2030 yılında koşulların değişmediği bir senaryoya oranla seragazı emisyonlarını yüzde 22 oranında daha az artırmayı planlıyor.

Bizden farklı olarak bu hedef için hiçbir şart koşmuyorlar ve halihazırda Paris Anlaşması’nı onayladılar.

Meksika bununla da kalmıyor, 2030 yılında seragazı emisyonlarını 2015’e göre yüzde 36 azaltmayı önerdiği bir başka seçenek de sunuyor.

Bu hedef içinse, teknoloji transferi, düşük maliyetli finansal kaynaklara erişim ve teknik işbirliği gibi şartlar koşuyor.

Ve yine bizim planımızda olmayan kritik bir hedefe daha sahipler: Meksika toplam emisyonlarının 2025 veya 2026’da zirveye çıkıp daha sonra azalmasını hedefliyor.

Türkiye’nin emisyonlarının hangi yılda zirve yapacağı ve düşüşe geçeceğiyse belli değil. Bu önemli bir eksiklik.

Diğeri de Türkiye’nin mali yardım şartını ciddi bir azaltım hedefi bile öne sürmeden masaya koymuş olması.

Meksika gibi bunu daha iyi bir hedef için öne sürse, müzakerelerde çok daha fazla şansı olabilirdi.

Kömür enerjide dışa bağımlılığı azaltmadı

Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamaktan kaçınması, gerçekçi olmak gerekirse, Erdoğan’ın öne sürdüğü gerekçelerle ilgili değil. Türkiye’nin önündeki en büyük engel kömür sevdası.

2012 yılını ‘Kömür Yılı’ ilan eden Enerji Bakanlığı, ülkenin neredeyse her yerinde kömür santralı kurmaya çalışıyor.

Türkiye’nin elektrik üretiminde kömürün payı 2016 sonunda yüzde 33,8’e ulaştı ve doğalgazı geride bırakarak birinci sırayı aldı ancak enerjide sorunlar çözülmedi.

Yerli kömür ve HES hamlelerine rağmen umulan olmadı ve enerjide dışa bağımlılık azalmadı. 2

002’de enerjide dışa bağımlılık yüzde 67’ydi şimdi ise yüzde 75.

Bunda ithal kömür, petrol ve enerji verimliliğini göz ardı etmenin büyük rolü var.

Kömürün önünü açmak için santrallara çevre muafiyetleri getiriliyor. Bu da sadece yerli kömürün değil, ithal kömürün de önünü açıyor.

Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

İYİ Parti’ye yapılan saldırıyı lanetleyen Demirtaş: Bu tür saldırılar asla iktidardan bağımsız yapılamaz

İYİ Parti’ye yapılan saldırıyı lanetleyen Demirtaş: Bu tür saldırılar asla iktidardan bağımsız yapılamaz

March 31, 2023
5k
Ege’de 4,6 büyüklüğünde deprem!

Ege’de 4,6 büyüklüğünde deprem!

March 31, 2023
5k

Erdoğan Paris İklim Anlaşması’na imza atmayacağını açıkladı.

Enerji Analisti Özgür Gürbüz BBC için yazdı:
Türkiye kömür sevdası yüzünden tarihi fırsatı kaçırıyor

Türkiye, iklim değişikliğini durdurmayı amaçlayan Paris Anlaşması’na iki yıl önceki Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı’nda imza atmıştı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülerek onaylanması gerekiyor. Şu ana kadar anlaşmaya imza atan 197 ülkeden 153’ü anlaşmayı onayladı.


ABD’de Donald Trump yönetiminin başa gelmesi ve anlaşmadan çekileceğini açıklaması, onay sürecine çok sıcak bakmayan Türkiye’nin itirazlarının yüksek sesle konuşulmaya başlanmasına neden oldu.

G20 Zirvesi sonrasında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin anlaşmayı onaylamayacağını açıkladı. Türkiye’nin müzakerelerde gelişen ülkeler sınıfında kabul edilmesini ve mali yardım almasını isteyen Erdoğan, anlaşmayı onaylamak için bu koşulların yerine getirilmesini istedi.

Türkiye’nin kendisini iklim müzakerelerinde gelişmiş ülkeler grubundan gelişen ülkelere aldırma isteği yeni değil. Bu isteğin haklı olduğu da söylenebilir.

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne dayanan bu yanlış, Türkiye’nin başına hep bela oldu ancak 2001 yılında Marakeş’te düzenlenen 7. Taraflar Konferansı’nda (COP7) farklı konumu tanınarak biraz olsun düzeltildi.

2004 yılında da Türkiye Çerçeve Sözleşmesi’ne katıldı. Geride kalan 13 yılda Türkiye’nin konumunun tamamen netleşememesi biraz da müzakere sürecinin iyi yürütülmemesine bağlı.

Kyoto Protokolü’nde alınan yükümlülükler ülkelerin nasıl sınıflandırıldığıyla (gelişmiş-gelişen gibi) yakından ilgiliydi. Bu yüzden Türkiye Kyoto’yu çok geç, deyim yerindeyse iş işten geçince imzaladı.

Paris Anlaşması’nda ise bu statünün ne olduğundan çok verdiğiniz taahhüt ve o taahhüdün diğer ülkelerce kabul edilmesi önemli.

2015 yılında Türkiye’nin BM Sekretaryası’na sunduğu Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC) belgesi oldukça zayıf.

Ne ekonomiyi tehdit edecek bir taahhüt içeriyor ne de ekonomide özel bir dönüşüm gerektiriyor.

Türkiye’nin gelişen ülkeler statüsünü alması sorunu çözmeyecek

Türkiye, 2015 yılında 477 milyon ton karbondioksit eşdeğerini bulan emisyonlarının, 2030 yılında, koşulların değişmediği bir senaryoda 1 milyar 175 milyon tona çıkacağını tahmin ediyor.

Paris Anlaşması’nı imzalarken verdiği taahhüt ise bu rakamı 929 milyonda tutmayı öneriyor. Bir başka deyişle artıştan yüzde 21 oranında azaltım yapmayı.

Politik dili bir kenara bırakırsak şöyle demeliyiz: Türkiye, iklim değişikliğini durdurmak için önümüzdeki 15 yıl içinde seragazı emisyonlarını 477’den 929 milyon tona çıkarmayı, azaltmayı değil neredeyse iki kat artırmayı öneriyor.

Asıl sorun da burada. Türkiye’nin seragazı emisyonlarını ciddi şekilde artırmayı öneren bu planının iklime bir katkısı yok.

Kimse Türkiye’den ABD’nin açığını kapamasını beklemiyor (zaten ülkedeki tüm enerji santrallarını kapatsanız bile bunu yapamazsınız) ancak Türkiye’den de herkes gibi kendi evinin önünü süpürmesi isteniyor.

Dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 1’inden sorumlu bir ülkeden bahsediyoruz.

Türkiye’nin emisyonlarının bir süre daha yükselmesi anlaşılabilir ancak makul bir yükselişten sonra düşüşe geçmesi, en azından artışın durması gerek. Türkiye’nin Paris taahhüdünde bunlar eksik.

Meksika-Türkiye karşılaştırması

Bu nedenle, Türkiye’nin gelişmiş ülkeler yerine gelişen ülkeler statüsünü alması sorunu çözmeyecek.

Paris’te önerilen ve Meksika gibi birçok gelişen ülkenin gerisinde kalan taahhüdün iyileştirilmesi lazım.

Türkiye ve Meksika’nın ekonomik gelişmişlik düzeyleri birbirine yakın. İki ülkenin kişi başına düşen seragazı emisyon miktarları da aynı; yılda 6 ton civarında. Buna rağmen Meksika’nın sunduğu niyet belgesi, Türkiye’ninkinden çok daha iyi.

Aslında Meksika da Türkiye gibi artıştan azaltım öneriyor ve 2030 yılında koşulların değişmediği bir senaryoya oranla seragazı emisyonlarını yüzde 22 oranında daha az artırmayı planlıyor.

Bizden farklı olarak bu hedef için hiçbir şart koşmuyorlar ve halihazırda Paris Anlaşması’nı onayladılar.

Meksika bununla da kalmıyor, 2030 yılında seragazı emisyonlarını 2015’e göre yüzde 36 azaltmayı önerdiği bir başka seçenek de sunuyor.

Bu hedef içinse, teknoloji transferi, düşük maliyetli finansal kaynaklara erişim ve teknik işbirliği gibi şartlar koşuyor.

Ve yine bizim planımızda olmayan kritik bir hedefe daha sahipler: Meksika toplam emisyonlarının 2025 veya 2026’da zirveye çıkıp daha sonra azalmasını hedefliyor.

Türkiye’nin emisyonlarının hangi yılda zirve yapacağı ve düşüşe geçeceğiyse belli değil. Bu önemli bir eksiklik.

Diğeri de Türkiye’nin mali yardım şartını ciddi bir azaltım hedefi bile öne sürmeden masaya koymuş olması.

Meksika gibi bunu daha iyi bir hedef için öne sürse, müzakerelerde çok daha fazla şansı olabilirdi.

Kömür enerjide dışa bağımlılığı azaltmadı

Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamaktan kaçınması, gerçekçi olmak gerekirse, Erdoğan’ın öne sürdüğü gerekçelerle ilgili değil. Türkiye’nin önündeki en büyük engel kömür sevdası.

2012 yılını ‘Kömür Yılı’ ilan eden Enerji Bakanlığı, ülkenin neredeyse her yerinde kömür santralı kurmaya çalışıyor.

Türkiye’nin elektrik üretiminde kömürün payı 2016 sonunda yüzde 33,8’e ulaştı ve doğalgazı geride bırakarak birinci sırayı aldı ancak enerjide sorunlar çözülmedi.

Yerli kömür ve HES hamlelerine rağmen umulan olmadı ve enerjide dışa bağımlılık azalmadı. 2

002’de enerjide dışa bağımlılık yüzde 67’ydi şimdi ise yüzde 75.

Bunda ithal kömür, petrol ve enerji verimliliğini göz ardı etmenin büyük rolü var.

Kömürün önünü açmak için santrallara çevre muafiyetleri getiriliyor. Bu da sadece yerli kömürün değil, ithal kömürün de önünü açıyor.

Erdoğan Paris İklim Anlaşması’na imza atmayacağını açıkladı.

Enerji Analisti Özgür Gürbüz BBC için yazdı:
Türkiye kömür sevdası yüzünden tarihi fırsatı kaçırıyor

Türkiye, iklim değişikliğini durdurmayı amaçlayan Paris Anlaşması’na iki yıl önceki Birleşmiş Milletler (BM) İklim Konferansı’nda imza atmıştı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülerek onaylanması gerekiyor. Şu ana kadar anlaşmaya imza atan 197 ülkeden 153’ü anlaşmayı onayladı.


ABD’de Donald Trump yönetiminin başa gelmesi ve anlaşmadan çekileceğini açıklaması, onay sürecine çok sıcak bakmayan Türkiye’nin itirazlarının yüksek sesle konuşulmaya başlanmasına neden oldu.

G20 Zirvesi sonrasında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin anlaşmayı onaylamayacağını açıkladı. Türkiye’nin müzakerelerde gelişen ülkeler sınıfında kabul edilmesini ve mali yardım almasını isteyen Erdoğan, anlaşmayı onaylamak için bu koşulların yerine getirilmesini istedi.

Türkiye’nin kendisini iklim müzakerelerinde gelişmiş ülkeler grubundan gelişen ülkelere aldırma isteği yeni değil. Bu isteğin haklı olduğu da söylenebilir.

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne dayanan bu yanlış, Türkiye’nin başına hep bela oldu ancak 2001 yılında Marakeş’te düzenlenen 7. Taraflar Konferansı’nda (COP7) farklı konumu tanınarak biraz olsun düzeltildi.

2004 yılında da Türkiye Çerçeve Sözleşmesi’ne katıldı. Geride kalan 13 yılda Türkiye’nin konumunun tamamen netleşememesi biraz da müzakere sürecinin iyi yürütülmemesine bağlı.

Kyoto Protokolü’nde alınan yükümlülükler ülkelerin nasıl sınıflandırıldığıyla (gelişmiş-gelişen gibi) yakından ilgiliydi. Bu yüzden Türkiye Kyoto’yu çok geç, deyim yerindeyse iş işten geçince imzaladı.

Paris Anlaşması’nda ise bu statünün ne olduğundan çok verdiğiniz taahhüt ve o taahhüdün diğer ülkelerce kabul edilmesi önemli.

2015 yılında Türkiye’nin BM Sekretaryası’na sunduğu Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC) belgesi oldukça zayıf.

Ne ekonomiyi tehdit edecek bir taahhüt içeriyor ne de ekonomide özel bir dönüşüm gerektiriyor.

Türkiye’nin gelişen ülkeler statüsünü alması sorunu çözmeyecek

Türkiye, 2015 yılında 477 milyon ton karbondioksit eşdeğerini bulan emisyonlarının, 2030 yılında, koşulların değişmediği bir senaryoda 1 milyar 175 milyon tona çıkacağını tahmin ediyor.

Paris Anlaşması’nı imzalarken verdiği taahhüt ise bu rakamı 929 milyonda tutmayı öneriyor. Bir başka deyişle artıştan yüzde 21 oranında azaltım yapmayı.

Politik dili bir kenara bırakırsak şöyle demeliyiz: Türkiye, iklim değişikliğini durdurmak için önümüzdeki 15 yıl içinde seragazı emisyonlarını 477’den 929 milyon tona çıkarmayı, azaltmayı değil neredeyse iki kat artırmayı öneriyor.

Asıl sorun da burada. Türkiye’nin seragazı emisyonlarını ciddi şekilde artırmayı öneren bu planının iklime bir katkısı yok.

Kimse Türkiye’den ABD’nin açığını kapamasını beklemiyor (zaten ülkedeki tüm enerji santrallarını kapatsanız bile bunu yapamazsınız) ancak Türkiye’den de herkes gibi kendi evinin önünü süpürmesi isteniyor.

Dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 1’inden sorumlu bir ülkeden bahsediyoruz.

Türkiye’nin emisyonlarının bir süre daha yükselmesi anlaşılabilir ancak makul bir yükselişten sonra düşüşe geçmesi, en azından artışın durması gerek. Türkiye’nin Paris taahhüdünde bunlar eksik.

Meksika-Türkiye karşılaştırması

Bu nedenle, Türkiye’nin gelişmiş ülkeler yerine gelişen ülkeler statüsünü alması sorunu çözmeyecek.

Paris’te önerilen ve Meksika gibi birçok gelişen ülkenin gerisinde kalan taahhüdün iyileştirilmesi lazım.

Türkiye ve Meksika’nın ekonomik gelişmişlik düzeyleri birbirine yakın. İki ülkenin kişi başına düşen seragazı emisyon miktarları da aynı; yılda 6 ton civarında. Buna rağmen Meksika’nın sunduğu niyet belgesi, Türkiye’ninkinden çok daha iyi.

Aslında Meksika da Türkiye gibi artıştan azaltım öneriyor ve 2030 yılında koşulların değişmediği bir senaryoya oranla seragazı emisyonlarını yüzde 22 oranında daha az artırmayı planlıyor.

Bizden farklı olarak bu hedef için hiçbir şart koşmuyorlar ve halihazırda Paris Anlaşması’nı onayladılar.

Meksika bununla da kalmıyor, 2030 yılında seragazı emisyonlarını 2015’e göre yüzde 36 azaltmayı önerdiği bir başka seçenek de sunuyor.

Bu hedef içinse, teknoloji transferi, düşük maliyetli finansal kaynaklara erişim ve teknik işbirliği gibi şartlar koşuyor.

Ve yine bizim planımızda olmayan kritik bir hedefe daha sahipler: Meksika toplam emisyonlarının 2025 veya 2026’da zirveye çıkıp daha sonra azalmasını hedefliyor.

Türkiye’nin emisyonlarının hangi yılda zirve yapacağı ve düşüşe geçeceğiyse belli değil. Bu önemli bir eksiklik.

Diğeri de Türkiye’nin mali yardım şartını ciddi bir azaltım hedefi bile öne sürmeden masaya koymuş olması.

Meksika gibi bunu daha iyi bir hedef için öne sürse, müzakerelerde çok daha fazla şansı olabilirdi.

Kömür enerjide dışa bağımlılığı azaltmadı

Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamaktan kaçınması, gerçekçi olmak gerekirse, Erdoğan’ın öne sürdüğü gerekçelerle ilgili değil. Türkiye’nin önündeki en büyük engel kömür sevdası.

2012 yılını ‘Kömür Yılı’ ilan eden Enerji Bakanlığı, ülkenin neredeyse her yerinde kömür santralı kurmaya çalışıyor.

Türkiye’nin elektrik üretiminde kömürün payı 2016 sonunda yüzde 33,8’e ulaştı ve doğalgazı geride bırakarak birinci sırayı aldı ancak enerjide sorunlar çözülmedi.

Yerli kömür ve HES hamlelerine rağmen umulan olmadı ve enerjide dışa bağımlılık azalmadı. 2

002’de enerjide dışa bağımlılık yüzde 67’ydi şimdi ise yüzde 75.

Bunda ithal kömür, petrol ve enerji verimliliğini göz ardı etmenin büyük rolü var.

Kömürün önünü açmak için santrallara çevre muafiyetleri getiriliyor. Bu da sadece yerli kömürün değil, ithal kömürün de önünü açıyor.

ShareTweetShare
Previous Post

Yeşilçam yıldızı Fikret Hakan hayatını kaybetti

Next Post

Nuriye ve Semih için yürümek de yasaklandı

İLGİLİ HABERLER

İYİ Parti’ye yapılan saldırıyı lanetleyen Demirtaş: Bu tür saldırılar asla iktidardan bağımsız yapılamaz
GÜNDEM

İYİ Parti’ye yapılan saldırıyı lanetleyen Demirtaş: Bu tür saldırılar asla iktidardan bağımsız yapılamaz

March 31, 2023
5k
Ege’de 4,6 büyüklüğünde deprem!
GÜNDEM

Ege’de 4,6 büyüklüğünde deprem!

March 31, 2023
5k
Kanser şüphesi bulunan mahpus acile kaldırıldı: ‘Hayatım tehlike altında’
GÜNDEM

Kanser şüphesi bulunan mahpus acile kaldırıldı: ‘Hayatım tehlike altında’

March 31, 2023
5.1k
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, Abdullah Gül’e ziyaret
GÜNDEM

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, Abdullah Gül’e ziyaret

March 31, 2023
5.1k
‘Fırsat kartı’ belgesi ile Almanya’da çalışmak artık daha kolay
DÜNYA

‘Fırsat kartı’ belgesi ile Almanya’da çalışmak artık daha kolay

March 31, 2023
5.1k
Şahan Gökbakar YSK’ya ‘karpuzlu’ tepki: ‘Mango olduğuna oy birliğiyle karar verdik’
GÜNDEM

Şahan Gökbakar YSK’ya ‘karpuzlu’ tepki: ‘Mango olduğuna oy birliğiyle karar verdik’

March 31, 2023
5.1k
Daha Fazla Haber

İYİ Parti’ye yapılan saldırıyı lanetleyen Demirtaş: Bu tür saldırılar asla iktidardan bağımsız yapılamaz

İYİ Parti’ye yapılan saldırıyı lanetleyen Demirtaş: Bu tür saldırılar asla iktidardan bağımsız yapılamaz
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5k

Devamını oku

Kanser şüphesi bulunan mahpus acile kaldırıldı: ‘Hayatım tehlike altında’

Kanser şüphesi bulunan mahpus acile kaldırıldı: ‘Hayatım tehlike altında’
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, Abdullah Gül’e ziyaret

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, Abdullah Gül’e ziyaret
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.1k

Devamını oku

EYT’lilere kötü haber ulaştı! İlk maaşlar rafa kalkıyor:

EYT’lilere kötü haber ulaştı! İlk maaşlar rafa kalkıyor:
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.2k

Devamını oku

‘Fırsat kartı’ belgesi ile Almanya’da çalışmak artık daha kolay

‘Fırsat kartı’ belgesi ile Almanya’da çalışmak artık daha kolay
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Şahan Gökbakar YSK’ya ‘karpuzlu’ tepki: ‘Mango olduğuna oy birliğiyle karar verdik’

Şahan Gökbakar YSK’ya ‘karpuzlu’ tepki: ‘Mango olduğuna oy birliğiyle karar verdik’
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Diyanet de ‘Erdoğan sonrasına’ hazırlanıyor: Üst makamlarda değişiklik yapılıyor…

Diyanet de ‘Erdoğan sonrasına’ hazırlanıyor: Üst makamlarda değişiklik yapılıyor…
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.2k

Devamını oku

İYİ Parti’ye silahlı saldırı: Meral Hanım güçlü bir liderdir; böyle korkutamazsınız

İYİ Parti’ye silahlı saldırı: Meral Hanım güçlü bir liderdir; böyle korkutamazsınız
by aktifhabercom
March 31, 2023
0
5k

Devamını oku

Akşener’den Erdoğan’a: Geleceksen sen gel!

Akşener’den Erdoğan’a: Geleceksen sen gel!
by aktifhabercom
March 31, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Herkulorg’dan yeni paylaşım: Ramazan mukabelesinde 9. cüz okundu

Herkulorg’dan yeni paylaşım: Ramazan mukabelesinde 9. cüz okundu
by aktifhabercom
March 31, 2023
0
5.1k

Devamını oku

‘Nefret dilinin sonucu’ İYİ Parti İstanbul il başkanlığı kurşunlandı

‘Nefret dilinin sonucu’ İYİ Parti İstanbul il başkanlığı kurşunlandı
by aktifhabercom
March 31, 2023
0
5k

Devamını oku

‘Ret gerekçesi Anayasa’ya aykırı’ 5 yaşındaki çocuk için ‘milli güvenlik sorunu’ diyen bakanlığa dava

‘Ret gerekçesi Anayasa’ya aykırı’ 5 yaşındaki çocuk için ‘milli güvenlik sorunu’ diyen bakanlığa dava
by aktifhabercom
March 31, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Büyük jüri karar verdi: Trump, ABD tarihinde hakkında ceza davası açılan ilk başkan oldu

Büyük jüri karar verdi: Trump, ABD tarihinde hakkında ceza davası açılan ilk başkan oldu
by aktifhabercom
March 31, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Memleket Partisi’nde Kılıçdaroğlu istifası: ”Destek ödev haline gelmiştir”

Memleket Partisi’nde Kılıçdaroğlu istifası: ”Destek ödev haline gelmiştir”
by aktifhabercom
March 31, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Marburg için iftar vakti! ”Aynı Allah’a inanıyoruz”

Marburg için iftar vakti! ”Aynı Allah’a inanıyoruz”
by aktifhabercom
March 31, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Bolu Cezaevi yönetimi infazı bitenleri tahliye etmiyor: Gerekçe ‘suyu tasarruflu kullanmama‘, ‘etkinliklere katılmama‘…

Bolu Cezaevi yönetimi infazı bitenleri tahliye etmiyor: Gerekçe ‘suyu tasarruflu kullanmama‘, ‘etkinliklere katılmama‘…
by Özkan yazar
March 30, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Cem Toker’den ‘Nedim Şener’ açıklaması: Armutçunun 40 hikayesi varmış, 40’ı da armut üzerineymiş!

Cem Toker’den ‘Nedim Şener’ açıklaması: Armutçunun 40 hikayesi varmış, 40’ı da armut üzerineymiş!
by Özkan yazar
March 30, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Time Dergisi: Erdoğan’ın şansı hiç bu kadar az olmamıştı

Time Dergisi: Erdoğan’ın şansı hiç bu kadar az olmamıştı
by Özkan yazar
March 30, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Erbakan’dan ‘İnce’ analiz: Cumhur İttifakı’nın ilk turda kazanmasını sağlayabilir

Erbakan’dan ‘İnce’ analiz: Cumhur İttifakı’nın ilk turda kazanmasını sağlayabilir
by Özkan yazar
March 30, 2023
0
5.2k

Devamını oku

WSJ muhabiri, Rusya’da casusluk suçlamasıyla gözaltına alındı

WSJ muhabiri, Rusya’da casusluk suçlamasıyla gözaltına alındı
by Özkan yazar
March 30, 2023
0
5.1k

Devamını oku
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.