Çarşamba günü ABD Dışişleri Bakanı Mike Pence Türkiye’nin NATO üyeliğini ve F-35 programı ortaklığını tehlikeye soktuğunu söylemişti.
ABD’nin Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alma planlarında geri adım atma sinyali vermemesi karşısında tepki göstermesi ve Türkiye’yi NATO bünyesindeki F-35 uçaklarının üretimi ve satışı programından çıkarma tehdidi karşısında Erdoğan “ABD’nin şu andaki söylemleri çok yanlış, biz süreci bitirdik S400’le ilgili ödemelerimiz devam ediyor’’ ifadelerini kullandı.
Erdoğan “Bizim ABD’ye teklifimiz, ‘Sizden patriotları alalım’ idi. ABD bize uygun şartları tanımadı. Biz de bu nedenle şu duruşta oraya sıcak bakmıyoruz. Temmuz ayında teslimat başlayacak’’ dedi.
S-400 krizinin giderek büyüyeceği tahmin ediliyor. Yeniçağ yazarı Cahit Armağan Dilek ise yazısında S-400 füze savunma sisteminin Türkiye’nin işine yaramayacağı ifade ediliyor.
Yeniçağ yazarı, Türkiye’nin bu konudaki açıklamalarından hareketle füze savunma sisteminin NATO ülkelerine, alınacağı ülke olan Rusya ve Suriye’ye karşı da kullanılamayacağını şöyle özetliyor yazısında:
“Çavuşoğlu, alınacak S-400 sistemininNATO ülkelerinin (otomatikman Yunanistan dahil) sistemlerini düşman olarak algılamayacağınısöyleyerek ABD ve NATO’yu ikna etmeye çalışıyordu. Rusya, sattığı füzelerin kendini hedef almasına da izin vermeyeceğine göre aldığımız S-400 sistemlerini kime karşı kullanacağız?
Kabaca değerlendirecek olursak; Rus silah sistemleri ve uçaklarına sahip, Rus üslerinin bulunduğu Suriye’ye karşı bile kullanılamayacak. Kala kala İran tek tehdit olarak kaldı. Halbuki NATO füze kalkanı projesi kapsamında Türkiye’de Kürecik’e radar, Polonya ve Romanya’ya füze sistemleri yerleştirilirken NATO dokümanlarında İran’ın tehdit olarak gösterilmesine karşı çıkan da Türkiye olmuştu. Yani İran’a da karşı kullanmayacağız dersek yanlış olmaz. Gerekirse kullanılır tabi ama mevcut durumda tehdit beklemiyoruz.
Bu durum benim en baştan bu yana söylediğimi teyit eder yönde. Türkiye, S-400 konusunu askeri güvenlik ihtiyacını karşılamaktan ziyade siyasi bir karar ve koz olarak ele aldı. ABD ve NATO’nun da bu kadar sert karşılık vermesi, dayatmalarda ve tehditlerde bulunması belki de Türkiye’nin blöf yaptığını düşünmelerinden kaynaklanıyor. Çünkü Türkiye, en başından beri bu imajı verdi.”