CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Ankara Çubuk’taki şehit cenazesinde kendisine yönelik linç girişiminin ardından götürüldüğü evin sahibi konuştu.
Sözcü’de yer alan habere göre, cenaze namazı sonrası evine doğru gittiğini söyleyen Doruk, bu sırada kalabalık bir grubun evine doğru geldiğini ifade ediyor.
Birilerinin Kılıçdaroğlu’nun evine girmek istediğini söylediğini belirten Doruk, “Bu esnada itişme yaşandı. Kılıçdaroğlu’nun orada olduğunu görmedim. Bu esnada ben kapının önüne kadar geldim. Eşim korkudan kapıyı kilitlemiş, eşime kapıyı açması için yalvardım. Arkadan yüklenen bir grup vardı ve ben eziliyordum. Ben hala Kemal Kılıçdaroğlu’nu görmemiştim. Daha sonra kapı açıldı, içeri girdik” diyor.
Kılıçdaroğlu’nun, “misafir olmak zorunda kaldık, kusura bakma” dediğini aktaran Doruk, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Benim evime sığınacağını rüyamda görsem inanmazdım. Kendi kendime düşünüyordum, ‘Kemal Bey evimde, dışarıdaki insanlar onu linç etmek istiyor, bana ve evime zarar verir mi?’ diye. Kemal Bey daha sonra eşimden bir bardak su istedi, eşim de su verdi. Yaklaşık 2 saat içeride oturduk. Daha sonra komutanlarımız geldi. Onlardan sonra Emniyet Müdürü geldi. Kemal Bey onları gördükten sonra rahatladı. Kemal Bey’de herhangi bir darp izi görmedim, yüzünde yumruk izi yoktu. Ben de bu olaydan çok etkilendim. Daha sonra bakanlarımız geldi. Onlar da Kılıçdaroğlu ile görüştü. Kılıçdaroğlu’nu eşi de aradı. O sırada Kemal Beyi içeriden çıkarmak istediler. Kemal Beyi çıkartıp bir araca bindirdiler. Ben o esnada dışarı çıkamadım. Hiçbir suçum olmamasına rağmen vatandaşın tepkisini alıyorum. Türk İslam âdetinde misafiri kapıdan kovmak, evine geleni kovmak bizim fıtratımıza yakışmaz. Biz doğru olanı yaptık. İnsanlar bilmese de rabbim biliyor. Şehit bizim şehidimiz. Biraz daha sakinlik, anlayış, hoşgörü rica ediyorum.”
Öte yandan saldırının gerçekleştiği Akkuzulu Mahallesi’nin muhtarı Halil Kökmen, Kılıçdaroğlu’na yumruk atanı tanıdığını, ancak gruptaki diğer saldırganları tanımadığını söylüyor.
Kökmen, “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cenazeye geldiğinde namaz kılınmak üzereydi. O arada halk yuhalamaya, bağırmaya başladılar” derken şöyle devam ediyor:
“Cenaze namazını da halkın bağırmaları arasında kıldık. Namazdan sonra biz top arabasıyla önden mezarlığa çıktık. Kemal Bey daha arkadan geliyordu. Kılıçdaroğlu´nu yuhalayıp üzerine saldırmışlar. O arada arbede yaşanmış. Yumruk atan bizim köyümüzden biri, olayda 5-6 kişi daha var. Onlar tanıdık değil, bu köyden değil.”
Kılıçdaroğlu’dan özür dilediğini söyleyen muhtar, bunun bir provokasyon olduğunu söylediğini anlatıyor:
“Kemal Bey de herkesin acılı olduğunu söyleyerek, ‘Olur, acıyla olabilir; ama beni yıldıramazlar. Şehit cenazelerine de katılacağım, vatandaşlarımla da konuşacağım, buluşacağım’ diye konuştuk. Kemal bey evden çıkmadan önce onu kamufle etmek için ‘mont ve şapka verelim’ dedik; ama kabul etmedi. ‘Ben böyle çıkacağım’ dedi. Bu şekilde de evden çıktı.”
Hayatını kaybeden asker Yener Kırıkcı’nın amcası Ziya Kırıkcı ise aile olarak çok üzgün olduklarını belirtiyor. Amca Kırıkcı “Şehidin anne ve babasının durumu iyi değil. Köyde olan olay için ne diyeceğimi bilmiyorum. Cenazeden çok zor geldik zaten. Neyin ne olacağını bilmiyorum” ifadesini kullanıyor.
Köylülerden Kaya Küçük de, Kemal Kılıçdaroğlu´na yapılan saldırının ve köyün adının bu şekilde çıkmış olmasının üzüntü verici olduğunu söylerken olayın bir provokasyon olduğunun altını çiziyor.
Bir başka köylü Hilmi Çakırgöz’e göre ise olay, tamamen o anda oluşan, milletin galeyana gelmesi… “Bence önceden organize edilmiş bir durum yoktur” diyen köylü, “Bir kıvılcım yani, bizim köyümüzün bu olayda ufak bir hatası bile yoktur. Katılım çok fazlaydı, kimin nereden geldiğini bilmiyoruz” görüşünü savunuyor.