İngiltere İşçi Partisi eski lideri ve milletvekili Jeremy Corbyn (@JeremyCorbyn), Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önündeki eylem sırasında mahkemeye Türkiye’deki insan hakları ihlallerine karşı hızlı harekete geçme çağrısında bulundu. Adalet için ayağa kalkan protestocularla bir araya gelen İngiliz politikacı, Türk hükümetinin “devlet memurlarını, öğretmenleri, polis memurlarını, gazetecileri ve avukatları yasadışı bir şekilde işten çıkardığını veya tutukladığını” hatırlattı.
Jeremy Corbyn, Ankara’nın çocuklu anneleri siyasi gerekçelerle hapsetmesine atıfta bulunarak, “hiçbir çocuk bir Avrupa Konseyi ülkesinin hiçbir yerinde cezaevinde tutulamaz” dedi.
Türkiye’de Kürt ve Ermeniler gibi farklı azınlık gruplarının haklarının ihlal edildiğine atıfta bulunan Corbyn, hepsi uluslararası hukukta tanınan kendini ifade etme, dil ve kendi kaderini tayin etme haklarını desteklemeye çağırdı. Jeremy Corbyn, “Bugün tüm bu kampanyalarda sizi desteklemek için buradayım.” dedi.
Sorun şu: Herhangi biriniz oraya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidip ‘Kendi ülkemde haklarım ihlal ediliyor ve Avrupa düzeyinde adaletin tecelli etmesini istiyorue’ derse, onlar da size şöyle diyeceklerdir: Kendi ülkenize dönün ve bunu ülkenizdeki hukuk sistemiyle çözün. Ancak, engellemeler nedeniyle ülkenizdeki yasal sistemden asla geçemeyeceksiniz. Yani sloganda dediği gibi “Geciken adalet, adalet değildir”. Bu nedenle burada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önünde olmamız gerekiyor. Dolayısıyla insanlar hapishanede sessizlik içindeyken, seslerinin daha geniş bir sahnede duyulmasını sağlamak hepimizin görevidir.