T24’ten Tolga Şardan’ın aktardığına göre; Ayhan Bora Kaplan’ın bir yüksek yargı mensubuna bir villa ve lüks bir araç satın aldığı iddia edildi. İddiaya göre, Kaplan’ın lüks araç için ödediği paranın miktarı 450 bin lira olarak biliniyor.
Öte yandan Şardan, Süleyman Soylu’nun kuzeni Sadık Soylu’nun oğlunun kavga ettiği 3 korumanın, Ayhan Bora Kaplan tarafından silahla vurulduğunu ve olayın ‘faili meçhul’ kaldığını yazdı.
Şardan, bugün kaleme aldığı yazıda soruşturmaya dair şu iddiaları aktardı:
“Başkent’te son on yıldır adı sıkça duyulan, siyasetçi, polis ve yargı mensupları ile bağlantıları olduğu iddialarıyla gündeme gelen Kaplan’ın ‘savcılık’ talimatıyla gözaltına alınması epeyce ismi huzursuz etti.
Yasal gözaltı süresince devam eden sorgu sırasında Kaplan’ın “iltisakları” hakkında bazı bilgiler verdiği emniyet kulislerinden yansıyan ilk bilgilerden.
Ne de olsa heybesi “ağzına kadar” dolu.
Kolay mı Ankara’da on yıldır piyasaya tek başına hâkim olmak? İstediği gibi at oynatmak? Kamu görevlilerinin yol vermesiyle astığı astık, kestiği kestik adama dönüşmek?…
Bunların hepsinin “bir bedeli olduğu” muhakkak.
Meslek gereği uzun süredir izlediğim süreçte, Kaplan’ın bilhassa yargıda ve poliste “hatırlı” dostlarının olduğunu biliyorum. Sadece ben değil tabii ki! Bilmesi gerekenler de var.
MÜLAKATLARDA NELER KONUŞULDU?
Polisiye ve adli olayları yakından izleyen gazeteci olarak yıllar içinde tanık olduğum ilginç bir soruşturma tekniğini aktarayım.
Kaplan gibi isimler, haklarındaki suçlamaların dışında kalan “iltisaklarını” açıklamak için emniyet ve adliye ile “adı konulmamış” pazarlık süreci başlatır.
Resmiyette itirafçı olmamasına karşın, hakkında adli soruşturma yürütülen şüpheli ya da şüpheliler, ifadelerine girmeyecek şekilde bilgi verir soruşturmacılara.
Zira işin bir de cezaevi aşaması vardır. Böylesi kişilerin cezaevinde her zaman –en azından rakiplerden– korunmaya ihtiyacı vardır. Resmi itirafçı olmaları, bağlantılarını anlatanlar bakımından ateşten gömlek giymek demektir ki; cezaevindeki yaşam sırasında korumaya ihtiyaç vardır.
Polise veya adliyeye verilen “mülakat” bilgilerinin kıymetine göre kendilerine bir istikamet gösterilir ve bu şekilde yaşamaya devam ederler.
Bu çerçevede Kaplan’ın da kendisiyle yapılan mülakatlarda bazı önemli bilgiler verdiği emniyet kulislerinde konuşulan konuların başında geliyor.
VİLLA VE ARABA İDDİASI
Soruşturma kapsamında edindiğim bilgilerden bir bölümünü şöyle aktarabilirim.
Öncelikle, Kaplan’ın temasının bulunduğu üst düzeydeki bir yüksek yargı mensubuna bir süre önce bir villa ve bir lüks araç satın aldığı iddiası gündemde.
Villanın Çayyolu’nda olduğu, lüks aracın ise Esenboğa Havalimanı yolundaki bir firmadan alındığı ifade ediliyor.
Kaplan’ın lüks araç için ödediği paranın miktarı 450 bin lira olarak biliniyor. Bu paranın, aracın alındığı dönemdeki bedelinin yaklaşık yarısı olduğunu belirteyim. Aracın bedelinin firmaya ödenme biçimi ise; iddiaya göre yine Ankara’da faaliyet gösteren bir özel hastanenin sahibinin sekreteri üzerinden yapıldı.
Günümüzde hiçkimse hele ki böylesi yapıların içinde olanlar bir başkasına “kara kaşı ya da gözü” için villa / lüks araç almaz. Bu harcamalar, neyin karşılığında yapıldı?
KORUMALARIN VURULMASI FAİLİ MEÇHUL KALDI
Bir başka iddiayı aktarayım.
Kaplan’ın, Ankara’nın gözde semtlerinden Gaziosmanpaşa’da “Albüm ve Tren” adlı gece kulübünü işlettiği günler.
Buraya gelip giden kalbur üstü yargı mensubu, polis müdürü ve bürokratın sayısının belli olmadığı dönem.
Bir gece geç saatlerde, Türkiye’nin yakından tanıdığı isimlerden Sadık Soylu’nun oğlu, eğlenmek amacıyla gece kulübüne geldi. Sadık Soylu; malum Süleyman Soylu’nun amca oğlu.
Kapının girişinde Sadık Soylu’nun oğlu ile kapıdaki korumalar arasında tartışmada Soylu’nun oğlu dövüldü.
Takip eden günlerde, olaya karıştığı gerekçesiyle gece kulübünde çalışan korumalardan üçü, işyerinde ayağından vuruldu. İddiaya göre, tetiği çeken bizzat Kaplan’dı.
Vurulan korumalar şikayetçi olmadı. İşin ilginç yanı silahlı yaralama olayı polis kayıtlarında “faili meçhul” olarak kaldı!”