Yazar Eylem Tok’un oğlunun karıştığı ölümlü kazaya ilişkin Demirören ailesinin “haber yapma” baskısı yaptığı eski DHA muhabiri Rojda Altıntaş, yaşadıklarını anlattı.
Yazar Eylem Tok’un oğlunun karıştığı kazayla ilgili Revna Demirören aracılığıyla “haber yapma” baskısı gördüğünü belirten eski DHA muhabiri Rojda Altıntaş, kendi YouTube kanalından tüm yaşadıklarını anlattı. Altıntaş, Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören’in kendisini arayarak Eylem Tok’un oğlunun kendi çocuğunun arkadaşı olduğunu ve psikolojisinin iyi olmadığını söylediğini, akabinde de “Sizden rica ediyorum bu haberi yapmayın. Yapacaksanız da lütfen çocuğun ismini ve detayları kapatalım” dediğini aktardı.
Revna Demirören’in daha sonra kendisini Facetime üzerinden İlker isimli şoförünün telefonundan aradığını öne süren Altıntaş, “Ekran görüntüsü aldım, patronun bizi aramayacağını düşünen istihbarat şefime gönderdim. Daha sonra bana, haberin yayımlanmayacağı bildirildi” dedi.
Bir kişinin hayatını kaybettiği trafik kazasının ardından yaşadığı süreci detaylıca anlatan Altıntaş, bütün süreçte korktuğunu ve yaşadıklarını unutmak istediğini söyledi.
‘CİHANTİMUR’UN YAKINLARI HABERİ DURDURMAYA ÇALIŞIYOR DİYE DÜŞÜNDÜM’
Rojda Altıntaş şunları söyledi:
“Bu süreçten sonra 3 Mart’ta beni İlker denen kişi neden aradı, patron neden araya girdi? 3 Mart günü Murat Kurum bir basın toplantısı vardı, oraya gittik. Çok kalabalıktı, beni İlker denen kişi tekrar aradı. Ve dedi ki ‘Rojda Hanım merhaba, Revna Demirören yanımda ve sizinle konuşmak istiyor. İstihbarat şefim beni arayanın patronlar olduğuna inanmadığı için ben de artık inanmamaya başladım, ‘Bülent Cihantimur’un yakınları haberi durdurmaya çalışıyor olabilir’ diye düşünmeye başladım.
Revna Demirören dedi ki, ‘Rojda Hanım merhaba, ben Revna Demirören. Gazeteciliğinize saygım sonsuz, etik değerlere çok önem veriyorum ama bu çocuk benim çocuğumun arkadaşı, psikolojisi hiç iyi değil. Sizden rica ediyorum bu haberi yapmayın. Yapacaksanız da lütfen çocuğun ismini ve detayları kapatalım’ dedi. Ben de dedim ki, ‘Ben sizin Revna Demirören olduğunuza inanmıyorum.’ Bu tavrım tamamen istihbarat şefimin bir patronun bizi aramayacağını düşündüğünden dolayıdır.
‘REVNA DEMİRÖREN, BENİ GÖRÜNTÜLÜ ARADI’
Bana ‘Nasıl inandırayım’ dedi, ben de ‘Görüntülü arayın’ dedim. Beni Facetime üzerinden Revna Demirören yine İlker denen kişinin telefonundan aradı. Ekran görüntüsü aldım, patronun bizi aramayacağını düşünen istihbarat şefime gönderdim. Daha sonra bana, haberin yayımlanmayacağı bildirildi. Ben genç bir muhabir olarak bu haberin üzerine gitmemem gerektiğini, başımın belaya gireceğini, ailemle ilgili sorunlar yaşayacağımı kendime defalarca tekrar ettim.
Neden bunu dedim. Ben Revna Demirören’in fotoğrafını istihbarat şefime attıktan sonra bana tekrar telefon geldi. İlker aradı beni ve ‘Rojda o fotoğraf başka bir yere gönderilmeyecek. Revna Hanım istemiyor’ dedi ve suratıma kapattı. Bana hiç söz hakkı bile vermedi. Ben orada nasıl tehlikeli insanlara bulaştığımı anladım. Eve geldim ailemle konuştum, konuyu kapatmam gerektiğini bu insanlara gücümüzün yetmeyeceğini söylediler.
‘HABERİ O ŞEKİLDE YAYINLADILAR, ÇÜNKÜ…’
Akşam sıralarında yine bir telefon trafiği vardı. Haberi Genel Müdürümüz Celal Korkut okumuş vs. yayımlanmasına karar verilmiş. Şaşırdım, nasıl yayımlanacak dedim? Haberi yayımladılar. Çarpan kim, ne oldu vs. hiçbir detay yok. Küçücük bir kaza haberi… Çok da dikkat çekmeyecek bir hale getirilmişti haber. Neden haber yayımlandı? Çünkü bugün olacakları tahmin ettiler ve bu işten kurtulmak için kısacık da olsa bir haber yayımlamaya karar verdiler. Ben orada artık bana güvenmediklerini, bir gün bu işi patlatacağımı düşündükleri için kısa bir haber yayımladıklarını anladım.”