2016 yılında Cizre’de sokağa çıkma yasakları sürerken bölgeye giden 14 sağlık emekçisi ‘örgüt üyeliği’nden yargılandıkları dava kapsamında yarın hakim karşısına çıkacak.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasakları sürerken, bölgeye sağlık hizmeti sunmak için giden ve haklarında “örgüt üyeliğinden” dava açılan 9’u hekim, 5’i sağlıkçı toplam 14 kişi, yarın hâkim karşısına çıkacak.
Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre; Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşma saat 09.00’da yapılacak. Yargılanan hekimlerden İstanbul Tabip Odası eski yönetim kurulu üyesi Dr. İncilay Erdoğan, davayı “trajikomik” olarak değerlendirdi.
‘YAŞAMI SAVUNACAĞIZ’
Erdoğan, “Bu davanın esas konusu insan hakları evrensel hukuku ve binlerce yıllık mesleki etik ilkelerimizin kendisidir. Yaşamı savunacağız, yaşatmayı savunacağız”dedi. İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyesi Dr. Sadık Çayan Mulamahmutoğlu ise “Cizre’ye gitmeden önce 14 sağlıkçının ismini resmi izin verilsin diye Sağlık Bakanlığı’na bildirmiştik. Korsan yollarla gitmeye çalışmadık”diye konuştu.
SAĞLIKÇILAR KENTE ALINMAMIŞTI
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) çağrısı ile bir grup sağlıkçı 2016’da Cizre’de sokağa çıkma yasakları sırasında bodrumlara sığınan, sağlık hizmeti alamayan insanlara sağlık hizmeti verebilmek için ambulansla yola çıkmış ancak polis ve jandarma tarafından durdurularak kente alınmamıştı.
‘DAVANIN KONUSU MESLEK İLKELERİMİZ VE İNSAN HAKLARI’
Yargılanan hekimlerden Dr. İncilay Erdoğan, olayı tirajikomik olarak değerlendirerek, “Bu davanın asıl konusu uluslararası evrensel insan hakları ve mesleki etik ilkelerimizdir. “Tamamen meşru zeminde, tüm kurumlarla, Sağlık Bakanlığı ile görüşülerek yola çıkmıştık, zaten dava dosyasında da bir şey yok. Resmi yollarla çıkışımızın bugün yargı meselesi olması trajikomik” açıklamasında bulundu. Benzer durumun Gezi Parkı direnişi sırasında da yapıldığını, gönüllü sağlık hizmeti sunan hekimlere dava açıldığını anımsatan Erdoğan, özetle şunları kaydetti:
‘GEZİ’DE DE BENZER BİR DURUM YAŞANDI’
“Gezi’de de insanlar yaralanıyordu ve sağlık hizmetine ihtiyaçları vardı. Bizler gönüllü olarak ihtiyacı olan insanlara kim olduğuna bakmaksızın ilk yardım hizmeti verdik. Bizim yasalarımız binlerce yıllık deneyim ve birikimden geliyor. Tek dayanağı da yaşatma ilkesidir. Bunun dışında da siyasi erke, o günkü siyasal iktidara, hiçbir şeye bakmaz. Bugün yargı meselesi olan da bizim yaşatma refleksimizdir. Biz nerede ihtiyaç varsa gideriz. Siyasal iktidarın baskısı bizi yıldıramaz, yeni olsa yine gideriz. Yaşamı savunacağız, yaşatmayı savunacağız.”
İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyesi Dr. Sadık Çayan Mulamahmutoğlu ise şunları kaydetti:
‘NE OLDUĞUNU ANLAMADIĞIMIZ BİR DAVA’
“Cizre’de bodrum diye adlandırılan, çatışma nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimi olmayan, hastaneye gidemeyen insanlara yardım götürmek için İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Batman’dan bir grup sağlıkçı ile yola çıkmıştık. TTB ve SES, Sağlık Bakanlığı ile iletişime geçmişti. Korsan yolla gitmedik, yasal yollarla gitmeye çalışmıştık, zaten şehre bile alınmadan yoldan geri çevrilmiştik. Herhangi bir zor kullanma olmadı, sadece geçişimize izin verilmedi. Biz de bunu tutanak altına alıp geri döndük. Ne olduğunu anlamadığımız bir dava ile karşı karşıyayız.
‘NE HEKİMLİK ETİĞİ NE DE ULUSLARARASI KURALLARLA İLGİSİ VAR’
Olağanüstü durumlarda Cenevre konvansiyonlarından ve bunlara bağlı ek protokollerden tutun, BM’nin, Dünya Tabipleri Birliği’nin, Türk Tabipler Birliği’nin bu konuda savaş, çatışma durumlarında hem tarafların hem sağlıkçıların uymak zorunda olduğu, yükümlü olduğu kuralları vardır. Bir sağlıkçının, orada kim olduğuna bakılmaksızın, ihtiyacı olan sağlık hizmetini ki zaten başta devlet bununla yükümlü, biz bütün sağlıkçıların yerine getirmesi gayet doğaldır. Yaptıklarının ne anayasa, ne hekimlik etiği, ne uluslararası kurallarla ilgisi var.”
2016 yılında Cizre’de sokağa çıkma yasakları sürerken bölgeye giden 14 sağlık emekçisi ‘örgüt üyeliği’nden yargılandıkları dava kapsamında yarın hakim karşısına çıkacak.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasakları sürerken, bölgeye sağlık hizmeti sunmak için giden ve haklarında “örgüt üyeliğinden” dava açılan 9’u hekim, 5’i sağlıkçı toplam 14 kişi, yarın hâkim karşısına çıkacak.
Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre; Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşma saat 09.00’da yapılacak. Yargılanan hekimlerden İstanbul Tabip Odası eski yönetim kurulu üyesi Dr. İncilay Erdoğan, davayı “trajikomik” olarak değerlendirdi.
‘YAŞAMI SAVUNACAĞIZ’
Erdoğan, “Bu davanın esas konusu insan hakları evrensel hukuku ve binlerce yıllık mesleki etik ilkelerimizin kendisidir. Yaşamı savunacağız, yaşatmayı savunacağız”dedi. İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyesi Dr. Sadık Çayan Mulamahmutoğlu ise “Cizre’ye gitmeden önce 14 sağlıkçının ismini resmi izin verilsin diye Sağlık Bakanlığı’na bildirmiştik. Korsan yollarla gitmeye çalışmadık”diye konuştu.
SAĞLIKÇILAR KENTE ALINMAMIŞTI
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) çağrısı ile bir grup sağlıkçı 2016’da Cizre’de sokağa çıkma yasakları sırasında bodrumlara sığınan, sağlık hizmeti alamayan insanlara sağlık hizmeti verebilmek için ambulansla yola çıkmış ancak polis ve jandarma tarafından durdurularak kente alınmamıştı.
‘DAVANIN KONUSU MESLEK İLKELERİMİZ VE İNSAN HAKLARI’
Yargılanan hekimlerden Dr. İncilay Erdoğan, olayı tirajikomik olarak değerlendirerek, “Bu davanın asıl konusu uluslararası evrensel insan hakları ve mesleki etik ilkelerimizdir. “Tamamen meşru zeminde, tüm kurumlarla, Sağlık Bakanlığı ile görüşülerek yola çıkmıştık, zaten dava dosyasında da bir şey yok. Resmi yollarla çıkışımızın bugün yargı meselesi olması trajikomik” açıklamasında bulundu. Benzer durumun Gezi Parkı direnişi sırasında da yapıldığını, gönüllü sağlık hizmeti sunan hekimlere dava açıldığını anımsatan Erdoğan, özetle şunları kaydetti:
‘GEZİ’DE DE BENZER BİR DURUM YAŞANDI’
“Gezi’de de insanlar yaralanıyordu ve sağlık hizmetine ihtiyaçları vardı. Bizler gönüllü olarak ihtiyacı olan insanlara kim olduğuna bakmaksızın ilk yardım hizmeti verdik. Bizim yasalarımız binlerce yıllık deneyim ve birikimden geliyor. Tek dayanağı da yaşatma ilkesidir. Bunun dışında da siyasi erke, o günkü siyasal iktidara, hiçbir şeye bakmaz. Bugün yargı meselesi olan da bizim yaşatma refleksimizdir. Biz nerede ihtiyaç varsa gideriz. Siyasal iktidarın baskısı bizi yıldıramaz, yeni olsa yine gideriz. Yaşamı savunacağız, yaşatmayı savunacağız.”
İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyesi Dr. Sadık Çayan Mulamahmutoğlu ise şunları kaydetti:
‘NE OLDUĞUNU ANLAMADIĞIMIZ BİR DAVA’
“Cizre’de bodrum diye adlandırılan, çatışma nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimi olmayan, hastaneye gidemeyen insanlara yardım götürmek için İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Batman’dan bir grup sağlıkçı ile yola çıkmıştık. TTB ve SES, Sağlık Bakanlığı ile iletişime geçmişti. Korsan yolla gitmedik, yasal yollarla gitmeye çalışmıştık, zaten şehre bile alınmadan yoldan geri çevrilmiştik. Herhangi bir zor kullanma olmadı, sadece geçişimize izin verilmedi. Biz de bunu tutanak altına alıp geri döndük. Ne olduğunu anlamadığımız bir dava ile karşı karşıyayız.
‘NE HEKİMLİK ETİĞİ NE DE ULUSLARARASI KURALLARLA İLGİSİ VAR’
Olağanüstü durumlarda Cenevre konvansiyonlarından ve bunlara bağlı ek protokollerden tutun, BM’nin, Dünya Tabipleri Birliği’nin, Türk Tabipler Birliği’nin bu konuda savaş, çatışma durumlarında hem tarafların hem sağlıkçıların uymak zorunda olduğu, yükümlü olduğu kuralları vardır. Bir sağlıkçının, orada kim olduğuna bakılmaksızın, ihtiyacı olan sağlık hizmetini ki zaten başta devlet bununla yükümlü, biz bütün sağlıkçıların yerine getirmesi gayet doğaldır. Yaptıklarının ne anayasa, ne hekimlik etiği, ne uluslararası kurallarla ilgisi var.”
2016 yılında Cizre’de sokağa çıkma yasakları sürerken bölgeye giden 14 sağlık emekçisi ‘örgüt üyeliği’nden yargılandıkları dava kapsamında yarın hakim karşısına çıkacak.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasakları sürerken, bölgeye sağlık hizmeti sunmak için giden ve haklarında “örgüt üyeliğinden” dava açılan 9’u hekim, 5’i sağlıkçı toplam 14 kişi, yarın hâkim karşısına çıkacak.
Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre; Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşma saat 09.00’da yapılacak. Yargılanan hekimlerden İstanbul Tabip Odası eski yönetim kurulu üyesi Dr. İncilay Erdoğan, davayı “trajikomik” olarak değerlendirdi.
‘YAŞAMI SAVUNACAĞIZ’
Erdoğan, “Bu davanın esas konusu insan hakları evrensel hukuku ve binlerce yıllık mesleki etik ilkelerimizin kendisidir. Yaşamı savunacağız, yaşatmayı savunacağız”dedi. İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyesi Dr. Sadık Çayan Mulamahmutoğlu ise “Cizre’ye gitmeden önce 14 sağlıkçının ismini resmi izin verilsin diye Sağlık Bakanlığı’na bildirmiştik. Korsan yollarla gitmeye çalışmadık”diye konuştu.
SAĞLIKÇILAR KENTE ALINMAMIŞTI
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) çağrısı ile bir grup sağlıkçı 2016’da Cizre’de sokağa çıkma yasakları sırasında bodrumlara sığınan, sağlık hizmeti alamayan insanlara sağlık hizmeti verebilmek için ambulansla yola çıkmış ancak polis ve jandarma tarafından durdurularak kente alınmamıştı.
‘DAVANIN KONUSU MESLEK İLKELERİMİZ VE İNSAN HAKLARI’
Yargılanan hekimlerden Dr. İncilay Erdoğan, olayı tirajikomik olarak değerlendirerek, “Bu davanın asıl konusu uluslararası evrensel insan hakları ve mesleki etik ilkelerimizdir. “Tamamen meşru zeminde, tüm kurumlarla, Sağlık Bakanlığı ile görüşülerek yola çıkmıştık, zaten dava dosyasında da bir şey yok. Resmi yollarla çıkışımızın bugün yargı meselesi olması trajikomik” açıklamasında bulundu. Benzer durumun Gezi Parkı direnişi sırasında da yapıldığını, gönüllü sağlık hizmeti sunan hekimlere dava açıldığını anımsatan Erdoğan, özetle şunları kaydetti:
‘GEZİ’DE DE BENZER BİR DURUM YAŞANDI’
“Gezi’de de insanlar yaralanıyordu ve sağlık hizmetine ihtiyaçları vardı. Bizler gönüllü olarak ihtiyacı olan insanlara kim olduğuna bakmaksızın ilk yardım hizmeti verdik. Bizim yasalarımız binlerce yıllık deneyim ve birikimden geliyor. Tek dayanağı da yaşatma ilkesidir. Bunun dışında da siyasi erke, o günkü siyasal iktidara, hiçbir şeye bakmaz. Bugün yargı meselesi olan da bizim yaşatma refleksimizdir. Biz nerede ihtiyaç varsa gideriz. Siyasal iktidarın baskısı bizi yıldıramaz, yeni olsa yine gideriz. Yaşamı savunacağız, yaşatmayı savunacağız.”
İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyesi Dr. Sadık Çayan Mulamahmutoğlu ise şunları kaydetti:
‘NE OLDUĞUNU ANLAMADIĞIMIZ BİR DAVA’
“Cizre’de bodrum diye adlandırılan, çatışma nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimi olmayan, hastaneye gidemeyen insanlara yardım götürmek için İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Batman’dan bir grup sağlıkçı ile yola çıkmıştık. TTB ve SES, Sağlık Bakanlığı ile iletişime geçmişti. Korsan yolla gitmedik, yasal yollarla gitmeye çalışmıştık, zaten şehre bile alınmadan yoldan geri çevrilmiştik. Herhangi bir zor kullanma olmadı, sadece geçişimize izin verilmedi. Biz de bunu tutanak altına alıp geri döndük. Ne olduğunu anlamadığımız bir dava ile karşı karşıyayız.
‘NE HEKİMLİK ETİĞİ NE DE ULUSLARARASI KURALLARLA İLGİSİ VAR’
Olağanüstü durumlarda Cenevre konvansiyonlarından ve bunlara bağlı ek protokollerden tutun, BM’nin, Dünya Tabipleri Birliği’nin, Türk Tabipler Birliği’nin bu konuda savaş, çatışma durumlarında hem tarafların hem sağlıkçıların uymak zorunda olduğu, yükümlü olduğu kuralları vardır. Bir sağlıkçının, orada kim olduğuna bakılmaksızın, ihtiyacı olan sağlık hizmetini ki zaten başta devlet bununla yükümlü, biz bütün sağlıkçıların yerine getirmesi gayet doğaldır. Yaptıklarının ne anayasa, ne hekimlik etiği, ne uluslararası kurallarla ilgisi var.”
2016 yılında Cizre’de sokağa çıkma yasakları sürerken bölgeye giden 14 sağlık emekçisi ‘örgüt üyeliği’nden yargılandıkları dava kapsamında yarın hakim karşısına çıkacak.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasakları sürerken, bölgeye sağlık hizmeti sunmak için giden ve haklarında “örgüt üyeliğinden” dava açılan 9’u hekim, 5’i sağlıkçı toplam 14 kişi, yarın hâkim karşısına çıkacak.
Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in haberine göre; Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşma saat 09.00’da yapılacak. Yargılanan hekimlerden İstanbul Tabip Odası eski yönetim kurulu üyesi Dr. İncilay Erdoğan, davayı “trajikomik” olarak değerlendirdi.
‘YAŞAMI SAVUNACAĞIZ’
Erdoğan, “Bu davanın esas konusu insan hakları evrensel hukuku ve binlerce yıllık mesleki etik ilkelerimizin kendisidir. Yaşamı savunacağız, yaşatmayı savunacağız”dedi. İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyesi Dr. Sadık Çayan Mulamahmutoğlu ise “Cizre’ye gitmeden önce 14 sağlıkçının ismini resmi izin verilsin diye Sağlık Bakanlığı’na bildirmiştik. Korsan yollarla gitmeye çalışmadık”diye konuştu.
SAĞLIKÇILAR KENTE ALINMAMIŞTI
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) çağrısı ile bir grup sağlıkçı 2016’da Cizre’de sokağa çıkma yasakları sırasında bodrumlara sığınan, sağlık hizmeti alamayan insanlara sağlık hizmeti verebilmek için ambulansla yola çıkmış ancak polis ve jandarma tarafından durdurularak kente alınmamıştı.
‘DAVANIN KONUSU MESLEK İLKELERİMİZ VE İNSAN HAKLARI’
Yargılanan hekimlerden Dr. İncilay Erdoğan, olayı tirajikomik olarak değerlendirerek, “Bu davanın asıl konusu uluslararası evrensel insan hakları ve mesleki etik ilkelerimizdir. “Tamamen meşru zeminde, tüm kurumlarla, Sağlık Bakanlığı ile görüşülerek yola çıkmıştık, zaten dava dosyasında da bir şey yok. Resmi yollarla çıkışımızın bugün yargı meselesi olması trajikomik” açıklamasında bulundu. Benzer durumun Gezi Parkı direnişi sırasında da yapıldığını, gönüllü sağlık hizmeti sunan hekimlere dava açıldığını anımsatan Erdoğan, özetle şunları kaydetti:
‘GEZİ’DE DE BENZER BİR DURUM YAŞANDI’
“Gezi’de de insanlar yaralanıyordu ve sağlık hizmetine ihtiyaçları vardı. Bizler gönüllü olarak ihtiyacı olan insanlara kim olduğuna bakmaksızın ilk yardım hizmeti verdik. Bizim yasalarımız binlerce yıllık deneyim ve birikimden geliyor. Tek dayanağı da yaşatma ilkesidir. Bunun dışında da siyasi erke, o günkü siyasal iktidara, hiçbir şeye bakmaz. Bugün yargı meselesi olan da bizim yaşatma refleksimizdir. Biz nerede ihtiyaç varsa gideriz. Siyasal iktidarın baskısı bizi yıldıramaz, yeni olsa yine gideriz. Yaşamı savunacağız, yaşatmayı savunacağız.”
İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyesi Dr. Sadık Çayan Mulamahmutoğlu ise şunları kaydetti:
‘NE OLDUĞUNU ANLAMADIĞIMIZ BİR DAVA’
“Cizre’de bodrum diye adlandırılan, çatışma nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimi olmayan, hastaneye gidemeyen insanlara yardım götürmek için İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Batman’dan bir grup sağlıkçı ile yola çıkmıştık. TTB ve SES, Sağlık Bakanlığı ile iletişime geçmişti. Korsan yolla gitmedik, yasal yollarla gitmeye çalışmıştık, zaten şehre bile alınmadan yoldan geri çevrilmiştik. Herhangi bir zor kullanma olmadı, sadece geçişimize izin verilmedi. Biz de bunu tutanak altına alıp geri döndük. Ne olduğunu anlamadığımız bir dava ile karşı karşıyayız.
‘NE HEKİMLİK ETİĞİ NE DE ULUSLARARASI KURALLARLA İLGİSİ VAR’
Olağanüstü durumlarda Cenevre konvansiyonlarından ve bunlara bağlı ek protokollerden tutun, BM’nin, Dünya Tabipleri Birliği’nin, Türk Tabipler Birliği’nin bu konuda savaş, çatışma durumlarında hem tarafların hem sağlıkçıların uymak zorunda olduğu, yükümlü olduğu kuralları vardır. Bir sağlıkçının, orada kim olduğuna bakılmaksızın, ihtiyacı olan sağlık hizmetini ki zaten başta devlet bununla yükümlü, biz bütün sağlıkçıların yerine getirmesi gayet doğaldır. Yaptıklarının ne anayasa, ne hekimlik etiği, ne uluslararası kurallarla ilgisi var.”