Sözcü yazarı İsmail Saymaz, bugünkü yazısında, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasının gizli tanıklarından Serdar Sertçelik’in iki ayağı yaralı ve elektronik kelepçeliyken kaçmasına yardım ettiği iddiasıyla tutuklanan, önceki dönem CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun eski danışmanı Ramazan Kubat’ın avukatının açıklamalarına yer verdi.
Kubat’ın Sertçelik’le yeni tanıştığını ve onun aranan biri olmadığını edilirken, avukat Sertçelik’in Şile’ye kadar nasıl götürüldüğünü anlattı.
Saymaz’ın aktarımı şöyle:
“Avukatı Burcu Aslan’ın iddiasına göre Kubat, geçen yıl kasım ayının sonunda Çotuk tarafından arandı. Çotuk, ‘Gençlerle kahvaltıda buluştuk. ‘Ramazan abi de gelsin’ diyorlar. Kahvaltıya bekliyoruz’ diyor. Kubat, kırmıyor ve kahvaltıya katılıyor. Burada Çotuk’un yanında oturan Serdar Sertçelik’le tanışıyor. Çotuk, kahvaltıdan sonra Kubat’a ‘İstanbul’a eğlenmeye gideceğiz. Sen de gel. Deniz kenarında rakı – balık yaparız’ diyor. Kubat, önce reddediyor. Israrlar üzerine kabul ediyor. Aynı akşam üzeri yola çıkılıyor. Aracı Kubat kullanıyor. Bolu’da Highwah AVM’de mola veriyorlar. Serçelik, alışveriş yapıyor. Ardından bir tesiste yemek yiyorlar. Sertçelik, bir TEKEL büfesinden yüklüce içki alıyor; yolda giderken içiyorlar. Sertçelik’i Şile’de indiriyorlar. Kubat ve Çotuk, o gece geri dönüyor.
Avukat Burcu Aslan, Kubat’ın Sertçelik’i tanımadığını, Çotuk tarafından oyuna getirildiğini iddia ederek, şunları söylüyor: ‘Serdar’ın ayağında elektronik kelepçesi ve alçı yokmuş. Hatta arama kaydı bulunmuyormuş. Bolu’da alışveriş yapıyorlar, tesiste yemek yiyorlar. Serdar, büfeden alkol alıyor. Siz olsanız araması olduğunu düşünür müsünüz?’ Avukat Aslan, aracın Kubat’a ait olduğunu ve üzerinde çakar bulunmadığını söylüyor.”
“Bu anlatım ikna edici ve inandırıcı olmaktan çok uzak”
Saymaz, “Bu anlatım ikna edici ve inandırıcı olmaktan çok uzak. Mamak’ta Ülkü Ocakları Başkanlığı yapan ve Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını üstlenen Kubat’ın bir arkadaşının ısrarı üzerine, o gün tanıştığı kişiyi aracına alarak, İstanbul’a götürmesi hayatın olağan akışına ters görünüyor. Eğlenmek için kasım ayı itibariyle İstanbul’un en tenha ilçelerden biri olan Şile’yi tercih etmeleri, Sertçelik’i indirip Ankara’ya dönmeleri kuşku uyandırıyor. Kubat’ın bu firardaki pozisyonu, bir iyilikten daha fazlasını düşündürüyor.
Öte yandan Sertçelik’in kaçış yöntemi ve güzergahı Sinan Ateş’in tetikçisi Eray Özyağcı’nınkine birebir benziyor. Özyağcı da Ankara’dan İstanbul’a araçla getirilmiş ve Anadolu Yakası’na bırakılmıştı.
Özyağcı, bir aydan fazla saklandıktan sonra 6 Şubat depremini fırsat kabul ederek, Meriç Nehri’nden Yunanistan’a geçmiş, ancak Yunan askerleri tarafından yakalanarak, geri gönderilmişti. Ateş cinayetinin azmettiricisi Doğukan Çep de Şile’de saklandığı otelde yakalanmıştı.’
Sertçelik’in Şile’de nerede saklandığı, Yunanistan’a nasıl ve ne zaman gittiği belirsizliğini koruyor. Firarından bir hafta önce ayaklarından vurulmuş haldeki Sertçelik’in yardım almadan ve kendi imkanlarıyla Türkiye’den kaçması mümkün değil.
Bu firar ciddi bir organizasyonu gerektiriyor. Mesele tam da burada düğümleniyor.
Sertçelik’i kimler kaçırdı?
Üyesi ve itirafçısı olduğu Ayhan Bora Kaplan’ın örgütü mü…
Yoksa suç örgütüne dönüşmüş ve yozlaşmış kimi kamu görevlileri mi?” görüşünü ifade etti.
Ya Kılıçdaroğlu genel başkanken kaçırsaydı…
Saymaz yazısında bir de kritik soru sordu: Ya Kılıçdaroğlu genel başkanken kaçırsaydı…
”Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresi, Ramazan Kubat’a danışmanlık verilmesini “Tümüyle iyi niyetli bir düşünceydi” diye açıklıyor.
Eski CHP liderinin milliyetçilerle ve ülkücülerle temas kurmak için Kubat’a danışmanlık ve oda verdiği anlaşılıyor. Mamak’taki bir toplantıda başlayan ayaküstü tanışıklık, düğün davetine ve sonra danışmanlığa kadar uzanıyor. Bu özensizlik, suç örgütü üyeleriyle bağlantılı kimselerin CHP Genel Merkezi’nde makam sahibi olmalarını sağlamış.
Neyse ki bu skandal, Kılıçdaroğlu’nun CHP liderliği sırasında patlamadı.
Bir an için…
CHP Genel Merkezi’nde arama yapıldığını ve Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Kubat’ın partideki odasından gözaltına alındığını düşünün.
CHP de Kılıçdaroğlu da bu yükün altından kalkamazdı.”