Magnitsy Yasası şimdiye kadar Rus bürokratlar ve şirket sahipleri için ortaya atılsa da bugüne kadar kadar bu denli üst düzeyde kimseye karşı kullanılmamıştı.
Çeçen lider Kadir Ramazanov hariç… Ankara diklenirse ‘yaptırım listesi’ne eklenecek kişiler bile belirlendi. Gözler artık Türkiye’de.
ABD, iki Türk bakana yaptırım uygulama kararı aldı. Bu kararın alınmasının perde arkasında neler var? Yaptırım kararları ne anlama geliyor?
Olup bitenlerin temelinde şu var: Türkiye son dönemde kirli oyuna alıştı. Çünkü ülke içinde oynanan kirli oyunların hepsinin alıcısı vardı. Bir kısmını da hem iyi oynadılar hem de iyi de oynattılar. Halkın gözü kapalı desteğinin sarhoşluğuyla bir oyun da ABD’ye oynamak istediler. Oyun planı ‘değiş-tokuş’ üzerine kuruldu. ABD’den almak istediklerine karşılık önce Papaz Brunson’ı sudan gerekçelerle içeri attılar, sonra da TCK’daki suçlamaların neredeyse üçte birini Amerikalı papaza yöneltiverdiler.
DEĞİŞ TOKUŞ TUTMADI
Amerikalılar şaşkındı. Vatandaşlarının durumunu öğrenmek için Türk yetkililerle masaya oturunca ağızları bir karış açık kalmıştı. Net bir şekilde “ABD’deki şu şu kişileri verin, papazı hemen bırakalım” teklifini açıkçası hiç beklemiyorlardı. Hoş daha sonra Erdoğan açıkça, canlı yayında kimleri değiş-tokuş etmek istediğini açıkça söyledi.
TRUMP’IN TEK GÜNDEMİ
ABD Başkanı Donald Trump’ın Erdoğan’la ilk buluşmasından beri Washington yönetiminin gündeminde Brunson var. Şimdilerde sızmaya başlayan görüşme tutanaklarına göre Trump’ın bütün görüşmelerde ilk, hatta tek gündem maddesi Brunson olmuş. “Bu adamda ne varmış da, koca ABD başkanı bu kadar kafaya takmış?” derseniz cevabı şu: Koca ABD’nin koca başkanı, dünyanın bir yerinde haksız yere hapse atılan bir vatandaşlarını hep kafaya takmıştır. Hele hele bu adam bir de din adamı olursa, hele hele bir de saçma iddialarla hapse atılmışsa…
SON İKİ HAFTANIN TRAFİĞİ
Şimdi son iki hafta içinde neler olduğuna hızlı çekimle şöyle bir bakalım: 18 Temmuz’daki davada Brunson’ın serbest bırakılması bekleniyordu. Hatta avukatı bile bunu açıkça gazetecilerle paylaşmıştı. Kulislere sızan bilgilere göre de Brunson’ın bırakılmasından sonra Amerikalılar suçunun kalan kısmını çekmesi için Halkbank yetkilisi Hakan Atilla’nın Türkiye’ye gitmesine izin verecekti. Amerikalılar hatta bu arada fazladan bir iyilik daha yapmış, İsrail’de gözaltına alınan, daha sonra ülkeden çıkış yasağı konulan bir Türk vatandaşının kurtarılmasına aracılık etmişlerdi. Bu yardımın bir iyi niyet göstergesi olarak algılanmasını istediklerini de kibarca Ankara’ya ilettiler.
PİŞMİŞ AŞA HALKBANK SUYU
Ancak kapalı kapılar ardında konuşulanlar nedense hayata geçmedi. Üstüne üstlük Çavuşoğlu, Brunson’ın bırakılması karşılığında ABD’nin Halkbank davasından dolayı ceza vermeyeceğine dair garanti istedi. Son dakikada ortaya çıkan bu teklife ABD’liler çok kızdı. Hem Brunson bırakılmamış hem de üstüne yeni talepler gelmişti.
PAPAZIN SAĞLIĞI BOZULUVERDİ
Başkan Trump ve yardımcısı Pence üst perdeden tepkilerini gösterdiler. Washington ve Ankara arasında üst düzey telefon görüşmeleri oldu. Derken davadan bir hafta sonra mahkeme heyeti papazı bırakıverdi. “Papazın sağlık durumu bozulduğu için evinde tutukluğunun devamına…” dendi. Bir haftada papazın sağlığında yaşanan bu büyük değişim her neyse, hastaneye kaldırılmaya değil sadece ev hapsine alınmaya sebebiyet vermişti.
DİPLOMASİNİN BİTTİĞİ GÖRÜŞME
Washington hâlâ beklentilerinin karşılanmamasından, verilen sözlerin tutulmamasından şikayet ediyordu. “Ev hapsi değil, şartsız ve yurtdışı yasağı olmadan bıracaktınız” dediler. Salı günü Trump Erdoğan ile bir daha görüştü. Beyaz Saray’dan iyi haber alan kaynaklara göre görüşme hiç de ‘diplomatik nezaket kuralları’ içinde geçmedi. Trump şartsız koşulsuz “üzerinde anlaşıldığı gibi papazın bırakılması ve yurtdışı yasağının da kaldırılması” gerektiğini bir kere daha hatırlattı. Ankara’dan iyi haber alan kaynaklar, Erdoğan’ın “bizde yargı bağımsızdır” cevabı verdiğini söylüyor. Çok sinirlenen Trump ve yardımcısı Pence, görüşmenin ardından açıkça “yaptırım” ifadelerini kullanmaya başladılar.
POMPEO AÇIKÇA SÖYLEDİ
Son olarak olayların nereye gittiğini bir kere daha anlatmak için bu sefer devreye Dışişleri Bakanı Pompeo girdi. Türk muhatabı Çavuşoğlu’nu arayıp işlerin dönülmez noktaya gittiğini çok açık ifade etti. Ulaklıktan başka yetkisi olmayan Çavuşoğlu’nun “ben bilmem, reis bilir” cevabından sonra artık Washington günlerdir ima ettiği kararı yazmaya başladı.
ERDOĞAN’DAN NATO UYARISI
Washington’da klavyenin tuşları Soylu ve Gül’ün ABD’ye geldiği anda tutuklanacağı kararını yazdığı sırada konuşan Erdoğan, “Türkiye’ye tehditler sökmez, bizim karakterimizi bilmiyorlar mı?” sözleriyle top çevirmeye çalışıyordu. Hatta yıllar önce yapılmış Kore Savaşı’ndan, NATO müttefikliğinden dem vurup işin ciddiyetinin farkında olmadığını bir kere daha ortaya koydu.
Amerikalı şahin gözlemcilerin bile beklemediği ölçüde üst düzey yaptırım kararı açıklandığında Ankara’ya sessizlik çöktü. Çünkü daha o gün NATO Müttefik Kuvvetler Harekat Komutanı Orgeneral Curtis Scaparrotti, bir dizi ziyaret için Türkiye’deydi. İzmir ve İncirlik’te temasları vardı. Erdoğan da zaten “NATO” derken bu ziyaretin çok önemli olduğunu ima ediyordu.
ÜLKE DIŞINDA TUTUKLANABİLİRLER
Artık Washington’da ipler kopmuştu. Maliye Bakanlığı Soylu ve Gül’ün yaptırım listesine alındığı yazılı bir metinle duyurdu. İki ismin ABD’de mal varlığı varsa ona el konulacağı, ülkeye gelirlerse de tutuklanacakları açıkça ifade edildi. Amerikan hükümetinin kararı 8 Aralık 2016’da Kongre’de kabul edilen ve dünya çapında insan hakları ihlali ve yolsuzluk sebebiyle ABD hazinesinin kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulamasına olanak veren yasaya dayanıyor. Adını da Rusya’da yolsuzlukları ortaya çıkaran ve 2009’da hapiste şüpheli bir biçimde ölen vergi denetmeni Sergei Magnitsky’den alıyor.
EN ÜST SEVİYEDE UYGULAMA
Magnitsky Yasası şimdiye kadar Rus bürokratlar ve şirket sahipleri için ortaya atılmıştı. Şimdiye kadar bu denli üst düzeyde kimseye karşı kullanılmadı. Çeçen lider Kadir Ramazanov dışında…
Bu yaptırımların ne anlama geldiğini şu örnek daha iyi açıklayabilir: ABD, yıllarca İran’a yaptırım uygulamıştı. Bu ülkeyle ticaret başta birçok ilişkiye kısıtlama getirmişti. Hatta Zarrab ve Hakan Atilla da bu yasağa uymadıkları için ABD’de hapisteler. İşte Magnitsky Yasası da, İran ambargosunun adeta kişileri hedef alan bir örneği. Yani Soylu ve Gül’e konan seyahat yasağı, ABD’nin müttefiklerini de kapsayabilir.
BU KAÇINCI PROBLEM?
Amerikalı gözlemciler, ABD’nin önemli bir NATO müttefikinin önemli iki ismine bu derecede ağır bir yaptırım uygulamasını şaşkınlıkla karşıladı. Beklenmedik bir hamle olarak değerlendirdi. Bunun yanında, aylardan beri başkan, başkan yardımcısı, dışişleri bakanı, savunma bakanı ve en üst seviyede istihbarat yetkililerince dile getirilen bir isteğe Ankara’nın nasıl bu kadar kayıtsız kaldığını da anlayamadıklarının altını çizdi. Buna bir de Ankara’nın Rus yapımı silahlar alma girişimi, Moskova ve Pekin ile yakınlaşma çabaları da eklenince işlerin iyice sarpa sardığını düşünüyorlar. Elbette patlama noktasının “rehine diplomasisi” olduğunu vurguluyorlar.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Peki şimdi ne olacak? Hani birkaç yıl önce herkesi gülmekten yerlere yatıran bir görüntü vardı. Yeniyetme bir delikanlı, mahallenin temizlik işçisine dikleniyor, adamın ‘başımdan git’ uyarılarını hiç duymuyordu. Temizlik işçisi defalarca “La oğlum, bak git” deyip çocuğu başından savmaya çalıştı. Baktı olmayacak, çocuğa doğru hareketlenince, ‘erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır’ deyimi gereğince ‘delikanlı’ topuklayıvermişti.
BAKALIM KİM GERİ ADIM ATACAK?
Şu anda Erdoğan bu olaydaki haylaz delikanlı, Trump da ‘temizlik işçisi’ konumunda. Bakalım Türkiye, delikanlının yaptığı gibi efelenip efelenip sonra da yelkenleri suya indirecek mi? Yoksa filmin yeni versiyonunu çekip efelenmeye devam mı edecek? Washington cephesi çok net: Kongre koridorlarında, “Türkiye’yle yaşananların bundan sonrası için örnek olacak şekilde adımların atıldığı” yüksek sesle konuşuluyor. Yani ABD durduğu yerde duracak. F35’lerin teslimatını engelleyen yasa yaptırım kararlarından saatler sonra Senato’dan çıktı bile. Türkiye’ye kredi verilmesini engelleyen yasa da en geç birkaç hafta içinde tamamlanır. Rus malı S400’lerin alınması halinde uygulanması planlanan yaptırım listesi de hazır. Hatta Ankara’nın diklenmesi halinde listeye eklenecek isimler de belirlendi.
Bu gerginlik sürdürülebilir değil, devam ederse kolay kolay onarılabilirliği de kayboluyor. Bir süre daha bu gerilim düşmezse, olacakları kestirmek hiç de kolay değil… Çünkü Washington bu sefer gerçekten çok kızmış durumda…