“AKP hükümetinden bütün bunları ve dolayısıyla enflasyonu çözmesini beklemiyoruz tabii ki. Çünkü enflasyonun saydığım/sayamadığım nedenlerinin kaynağı zaten doğrudan doğruya AKP hükümetinin kendisidir.”
Nihayet hükümet erkanı enflasyonun ve hayat pahalılığının suçlusunu ve sorumlusunu yeniden keşfetmiş: Bu kez marketler.
Sakın ha, ey vatandaşlar AKP’yi sorumlu ve suçlu görmeyin! Enflasyonun, hayat pahalılığının AKP politikaları ile hiç ilgisi yok!
Bütün suç bu hainlerin, bu bölücülerin ve bu teröristlerin imiş. Bu yüzden bu marketlerin yerine hükümet eliyle Tarım Kredi marketleri açacaklarmış. Böylece hayat pahalılığını yeneceklermiş.
Vatandaş çok şeyi yedi ya, tereddütsüz bunu da yer diye düşünüyorlar.
Bunu ispatlamak için, AKP Genel Başkanı Erdoğan, evinin bulunduğu Kısıklı’da Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri’nin marketinde bir alışveriş yaptı. Yaptığı alışverişin fatura tutarı 1002 TL tuttu. ‘Fiyatlar çok uygunmuş’ dedi. Fiyatlardan önce harcama miktarına bakar mısınız?
Nasrettin Hoca bir keresinde demiş ki “ya hiç dayak yemedin, ya da sayı saymayı bilmiyorsun”. Bir market alışverişine 100 TL harcamakta zorlanan vatandaşa diyor ki, ‘1002 TL’lik harcama yaptım, çok uygunmuş’! Bu harcama 1800 küsur TL’lik asgari ücretlinin maaşının yarısından fazla! Üstelik bu 1002 TL’lik harcamanın içinde peynir, zeytin, bal, zeytinyağı, şeker, pirinç, kuşbaşı, kıyma, tavuk, balık vs yok. Ekseriyetle “abur-cuburlar” var. Ülkenin kaymağını yiyenler dışında hiç kimse marketlerde bu harcamayı yapamaz. Vatandaşlar arasında intiharlara varan geçim sıkıntıları haberleri geliyor. İçinizde bunları hiç gören-duyan yok mu?
Şimdi Erdoğan bu 1002 TL harcama yaptığı marketin aynısından 1000 tane daha açılması talimatı vermiş. Enflasyon ve hayat pahalılığını böyle çözeceklermiş.
Bir kere emirle-talimatla enflasyon-hayat pahalılığı sorununun çözüldüğü dünyada nerde görülmüş? Hangi ekonomi kitabında yazar? Merkez Bankası’na verilen talimatların sonucu ortada: Yüzde 5 hedeflenen enflasyon yüzde 20’lerde. Bu da resmi olanı. Yoksa gerçek enflasyonun %50’den aşağı olmadığını da vatandaş biliyor.
Enteresan olan şu ki, hali hazırda zaten 500 civarında Tarım Kredi marketleri var. 2017’den beri açmaya başlamışlar. Şimdi 500 marketle çözülemeyen enflasyon 1000 marketle mi çözülecekmiş! Yani tarım kredi marketlerinin sayısını ikiye katlayınca mı hayat pahalılığı giderilecekmiş?
Tarım Kredi marketleri yetkililerinin verdiği bilgilere göre, fiyatları diğer perakendecilere göre ayarlıyorlar ve yüzde 5 aşağı çekiyorlarmış. Enflasyonu böyle mi düşüreceksiniz? Değil sadece Tarım Kredi marketlerinin, tüm marketlerin bile fiyatlarını %5 indirirseniz, enflasyonu %1 bile düşüremezsiniz. Çünkü 1000 marketin satışının ülkedeki toplam gıda harcamaları içindeki payı çok düşük. Ayrıca enflasyonu belirleyen gıda dışında yüzlerce kalem var. Bunları ekonomi danışmanlarınız bilmiyor mu?
Çok değil, sadece bir kaç yıl önce benzeri bir adım atmışlardı. 2018 yılının sonunda hayat pahalılığının sorumluluğunu süper marketlere, patates ve soğan satıcılarına yüklemek istemişlerdi. Terörle mücadele havasında patates ve soğan depolarına operasyon çekmişlerdi. ‘Daha ucuza satış yapacaklar’ diye İstanbul ve Ankara’da tanzim satış çadırları açmışlardı. Gerçi asıl amaçları 31 Mart 2019’daki yerel seçimde büyükşehirleri kaybetmemekti. Vatandaşın gözünü boyamaya çalışıyorlardı. Sonuçta çadırlarda “yoksulluk kuyrukları” oluşturdular. Ama adına “varlık kuyruğu” dediler. Bu kuyruklar da memleketin ayrı bir ayıbı oldu. Tarihteki ekmek ve tüp gaz kuyruklarının yerini bu kez temel gıda kuyrukları almıştı.
Bu çadır marketler, enflasyona/hayat pahalılığına çare olmak bir yana, vatandaşın sırtındaki yükü daha da arttırdı. Çünkü Ankara ve İstanbul’da 60 milyon TL civarında zarar edildi. Hala da tanzim satışla ilgili hizmet alımı ile ilgili açılmış 20 milyon TL civarında davalar var. Bunlar sonuçlanırsa vatandaşa yüklenen maliyet faizleriyle birlikte daha da artabilir. Bu zararlar bu işleri yapanlara fatura edilmedi veya maaşlarından kesilmedi. Vatandaşın sırtına yüklendi. Vatandaş sormaz mı kimin parasını (vergisini) batırdınız, babanızın parasını mı batırdınız diye?
Vatandaş nitekim sordu. İlk oyunu yemedi ve kanmadı. AKP, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını kaybetti. Ve Allah’tan seçimler bittikten sonra bu çadırlar kapandı da yıllık zararlarından memleket kurtuldu.
Şimdi yeniden Tarım Kredi Marketleri aracılığı ile vatandaşı aynı şekilde kandırmaya ve göz boyamaya çalışıyorlar. 2019’da belediye seçimleri için bunu yapmışlardı. Şimdi ise olası bir erken seçim için aynı şeyi yapıyorlar. AKP’nin eriyen oylarını geri kazanmak için aynı oyunu oynuyorlar.
Yoksa bütün dünyada enflasyonun nedenleri de çözümleri de bellidir. Enflasyonun nedenleri arasında maliyetlerin artması, dövizin üçe katlaması, enerjide, üretimde ve tüketimde dışa bağımlılığın artması, ülke ekonomisinde kalması gereken paraların yurt dışına taşınması, yolsuzlukların artması, liyakatsiz kişilerin ekonomi yönetiminde bulunması, liyakatli insanların uzaklaştırılması, vergi/bütçe politikasının vatandaşlar için değil de beşli-altılı çetelerin çıkarları için kullanılması, tartışmalı ihalelerle hazinenin zarara uğratılması, mevcut kamu işletmelerinin zarar ettirilmesi, ….. artık saymıyorum. Saymaya devam etsem inanın en az on sayfa sürer.
Sonuç olarak, AKP hükümetinden bütün bunları ve dolayısıyla enflasyonu çözmesini beklemiyoruz tabii ki. Çünkü enflasyonun saydığım/sayamadığım nedenlerinin kaynağı zaten doğrudan doğruya AKP hükümetinin kendisidir.
Necmettin Erbakan derdi, pansuman çözüm değil kalıcı çözüm lazım diye. Bu saydığım sorunlar karşısında 1000 market açmak enflasyona pansuman çözüm bile olamaz. Bu yüzden en önemli kalıcı çözüm nedir biliyor musunuz? Bu saydığım sorunların aslında kaynağı ve nedeni olan AKP hükümetinin ilk seçimlerde artık gitmesidir. Enflasyonu ve hayat pahalılığını çözmeye buradan başlanmalıdır.
Ekonomist Dr. Sencer Ali Köse / Aktif Haber