Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

“Seçimler ve Erdoğan’ın Darbeleri”

by aktifhabercom
April 2, 2019
“Seçimler ve Erdoğan’ın Darbeleri”
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

“Mahkemelere yansıyan belgelere bakıldığında 15 Temmuz’u ülkenin kötü gidişatından rahatsız olan daha çok NATO yanlısı subayların kurguladığı, ancak Erdoğan’ın aylar öncesinden haberdar olup bunu kendi darbesine dönüştürdüğü anlaşılmakta.”

İsmail S. Gülümser/Aktif Haber


Bu Haberlerdeİlginizi Çekebilir

Maddi ve Manevi Tekamülün Vazgeçilmez ikilisi: Tehzîb ve Tezhib

Maddi ve Manevi Tekamülün Vazgeçilmez ikilisi: Tehzîb ve Tezhib

May 10, 2025
5k
Emaneti koruma inceliği ve unutanların kirli dünyası

Emaneti koruma inceliği ve unutanların kirli dünyası

May 5, 2025
5k

Son günlerde 15 Temmuz’un Erdoğan’ın planlı darbesi olduğunu gösteren deliller ortaya çıkmaya başladı ancak bu onun ilk darbesi değil, elimizde 1989’den beri Türkiye’de ülke yönetiminde yer almaya çalışan Erdoğan’ın kazandığı tüm konumları bir şekilde darbe ile ele geçirdiğini gösteren çok sayıda veri var.

İstanbul belediyesinden başlayarak elde ettiği her makamı muhataplarını adeta böcek gibi ezerek mesafe almış bir siyasetçinin bugüne kadar rekabete girdiklerine yaptıklarını incelediğimizde ortaya ilginç bir tablo çıkıyor.

İSTANBUL BELEDİYESİNİ YASA DIŞI YOLDAN (GECE DARBESİYLE) ELE GEÇİRDİ

“Milli Selamet Partisi” gençlik kollarında siyasete başlayan Erdoğan 80 darbesinden sonra kurulan Refah partisi ile 3 kez seçime giriyor. 1986 da Milletvekilliği, 1989 da Beyoğlu Belediye başkanlığı, 1991 de milletvekilliği seçimlerini kaybediyor.

-1989 seçimlerinde şiddet kullanarak seçim sonuçlarını değiştirmeye kalkıyor. Kazanamadığını anlayınca bir grup partili ile seçim kurulunu basıyor, başkan Nazmi Özcan’ın alkollü olduğunu iddia edip zorla adli tıpa götürmeye çalışıyor, seni süründüreceğim, seni yakacağım diyerek tehdit ediyor, korkutarak sonuçları değiştirebileceğini umuyor. Polisler olaya müdahale edip kendisini mahkemeye götürüyorlar. Hakkında iki yıla kadar hapis istemiyle dava açılıyor, birkaç gün tutukluluktan sonra ilk mahkemede 500.000 TL kefaletle serbest bırakılıyor, bu davadan 6 ay hapis cezasına çarptırılıyor ve ceza para cezasına çevrilerek tecil ediliyor.

-1991 seçimlerinde kendi partisinden arkadaşının itiraz üzerine kaybettiği için çok istemesine rağmen kavgaya giremiyor.

Bu tarihten itibaren seçimlerde her türlü hileyi yaparak,

Özal’dan sonra unutulmuş eski çirkin siyasetin ahlaki değerleden uzak hileli yöntemlerini kullarak,

Muhataplarının nezaketinden yararlanıp onları adeta böcek gibi ezerek seçim kazanma yoluna giriyor.

1994 de İstanbul belediye seçimlerinde SHP ye karşı;

-Belediye grevleriyle toplanamayan çöp yığınlarını,

-Su havzalarının yetersizliğine yağmursuzlukta eklenince günler süren su kesintilerini kullanıyor.

-SHP yi Nurettin Sözen’in nezaketini beceriksizlik gibi sunarak, Ergun Göknel’in İSKİ yolsuzluğu ile,

-DYP yi İLKSAN yolsuzluğu ile,

-ANAP’ı vefat eden Özal’ın mirasını devam ettirememekle suçladı. Partilileri ev ev çirkin karalama kampanyalarında kullanarak rakiplerinin itibarını yok etme gibi gayrı ahlaki yöntemlere girdi.

Güçlü rakiplerin yer aldığı sağ partilerin (ANAP-DYP) sol partilerin (SHP-CHP-DSP) oylarının bölünmesini kendisi için bir avantaja dönüştürmeye çalıştı. Bütün bunlara rağmen o seçimde Tansu Çiller’in başkanı olduğu DYP %20,4 ile ülke genelinde birinci parti, Mesut Yılmaz’ın başkanı olduğu ANAP %21 ile ikinci parti, Erbakan’ın başkanı olduğu Refah partisi %19 ile üçüncü parti, Karayalçın’ın başkanı olduğu SHP %13,5 ile dördüncü parti olmuş, bunları diğerleri takip etmişti.

Ancak ülke genelinde DYP ve ANAP öne çıkmışken İstanbul ve Ankara belediye seçimlerinde ilginç olaylar yaşanmıştı. Gece geç saatlere kadar gelen seçim sonuçlarına göre İstanbul’da yarış ANAP lı İlhan Kesici ile SHP li Zülfü Livanelli arasında devam ediyordu. Erdoğan ve Gökçek seçim sonuçları açıklanmadan bir basın açıklaması yaparak seçimi kendilerinin kazandığını iddia ettiler. Gerçekten de İstanbul’da o saatten sonra oy oranları değişmeye başladı en güçlü adayların oyları düşerken Erdoğan’ın oyları arttı ertesi gün sonuçlar açıklandığında o %25, Kesici %22, Livanelli %20 oy aldığı açıklandı, bu sonucun nasıl değiştiği sorgulansa da mağdur rolünü oynayıp üstünü kapattılar.

Erdoğan sandık başlarında görev verdiği partililere kavga çıkarıp sandık görevlilerini dağıtmalarını ardından rakip oyların bir kısmını çöpe atıp listeleri ona göre düzenlemelerini istemişti, plan işletildi bir saatten sonra oy oranları onun lehine değiştirildi ve seçim kazandı. Seçimden birkaç gün sonra çöplerden rakiplerine ait oy pusulaları çıktı ancak bunu kimse takip edemedi.

Erdoğan 1994 de İstanbul belediye seçimlerini şiddet kullanarak darbe ile kazandı ve bundan sonra elde ettiği tüm konumlara gelirken muhataplarını bir böcek gibi ezilmesi gereken varlıklar olarak gördü ve ezecek yollar buldu.

ERDOĞAN’IN FAZİLET PARTİSİNE DARBESİ

Refah partisi oylarıyla İstanbul belediye başkanlığını kazanmıştı, ancak başkanlık koltuğuna oturduktan sonra tüm planlarını parti içi rekabete girmeden partiyi ele geçirmek üzere yaptı, ilk icraatı parti lideri Erbakan’dan habersiz belediye şirketlerinin gelirlerinden önemli bir bölümünü kurduğu gizli kasaya aktarmak oldu.

SHP li belediyeyi yolsuzlukla suçlayıp seçimde onlara karşı avantaj kanzandı, ardından göreve gelir gelmez yakalanmadan nasıl yolsuzluk yapılacağına kafa yordu ve birçok yöntem geliştirdi.

4 yıllık başkanlığı döneminde mütahhitlerden oluşan bir grubu arsa mafyası gibi çalıştırdı, belediyenin yeni yatırım bölgelerindeki arsaları ucuz fiyata toplattı ve yatırımdan sonra değer kazanan arsaların satışıyla büyük rantlar elde etti. Belediye şirketlerinde (AKBİL-İSKİ-KİPTAŞ-BİLBORD-İSTAŞ-İGDAŞ), çamur barajı, sinek ilacı, çöp toplama, Metro yapımı, Servis ve Kiralık Araç gibi işlemlerde büyük yolsuzluk yaptı.

Erbakan uzun siyasi hayatın döneminde büyük emeklerle parti kurmuş kapatılma davalarıyla mücadele etmiş ve 1995 seçimlerinde merkez sağ oyların (DYP %19,6, ANAP %19,1) bölünmesiyle başkanı olduğu Refah partisi %21,3 oyla ilk kez birinci parti konumuna yükselmişti. Bu durum irtica paranoyası yaşayan derin güçleri rahatsız etti ve parti 1998 yılında kapatıldı.

Erdoğan da,  irtica paranoyasının hakim olduğu 1997 de okuduğu şiir yüzünden ceza almıştı, partinin kapatılmasıyla oluşan boşluğu değerlendirdi ve parti içinde rekabete girmeden Erbakan’ın yıllarca emek vererek kazandığı % 21 lik oy oranını gasp edecek yöntem geliştirdi.

28 şubatın boğucu atmosferinde demokrasi talep eden kesimlerin hassasiyetlerini suistimal ederek yaşadığı mağduriyeti kullandı, İstanbul belediyesinden çalınan paralarla kurduğu parti etrafında onları toplamaya çalıştı. Geçmişinden dolayı tereddüt yaşayan kesimleri inandırmak için eski parti başkanı ve dava arkadaşlarını tutucu olmakla, bağnazlıkla suçladı.

Bulduğu ilk fırsatta fazilet partisini ve lideri erbakan’ı ezip geçti

Siyasi yasaklı Erbakan ve (refah)fazilet partisinde görev yapan arkadaşları, Erdoğan’ın çirkin siyaset anlayışına aynı yöntemle cevap vermediği için yaşananları üzülerek izlediler. Yıllarca beraber çalıştığı dava arkadaşlarının değerleri üzerinde tepinip onları marjinal olmakla suçladı adeta sinek gibi ezerek kazandıkları oy potansiyellerine kondu.

ERDOĞAN’IN KÖKLÜ SAĞ PARTİLERE ANAP-DYP-MHP YE DARBESİ

Her nekadar partilere devlet yardımı yapılsa da yeni kurulan partilerin ilk dönemde ciddi maddi desteğe ihtiyacı olur. Partiler destek bulmak için iş adamlarının kapısını çalar. Erdoğan partinin kuruluşundan illerde teşkilatlanmasına kadar gerekli olan maddi kaynak için kimseye müraccat etme gereği duymadı, kısa sürede tüm illerde en iyi binaları tutup en deneyimli siyasilere çalışma teklifi yaptı ve illerde teşkilatlanmada diğer partilere fark oluşturarak çalıntı paralarla yarışta öne geçti, kuruluş aşamasında bu kaynağın nereden geldiğini kimse sorgulamadı. Sadece Mustafa Koç bir TV programında bunu seslendirdi.

Hakkındaki olumsuz kanaati yıkmak için, mali gücü ve hızlı teşkilatlanmayla ortaya çıkan olumlu görüntüyü kullandı, toplumun farklı kesimlerinden güvenilir siyasetçileri partiye davet etti. Demokrasiye hiç inanmadığı halde onları vitrine koyarak demokrasiden yana bir parti kanaati yaymaya çalıştı.

Bir yandan kendisini güvenilir lider olarak sunarken bir yandan da Özal’dan sonra unutulmuş çirkin siyaset anlayışını kullandı, diğer parti liderlerini ülkede sorunların kaynağı gibi gösterip marjinalleştirecek kampanyalara başladı.

2001 yılında çıkan mali krizden sonra toplumun yaşadığı sorunların kaynağının üyesi olduğu refah partisi dahil tüm eski partileri olduğunu ilan etti, onları ülkenin sorunlarını çözmekten uzak menfaat şebekeleri gibi gösterdi.

O günlerde toplumun duyarlı olduğu “yolsuzluk-yoksulluk ve yasaklar”la mücadeleyi parti sloganı yaptı. Yaşanan derin ekonomik kriz ve yasaklardan siyasete dışardan müdahele eden askerleri sorumlu tutacağı yerde o diğer partileri sorumlu tuttu, toplumun yaşadığı tüm sorunların kaynağının mevcut siyasi partiler olduğunu iddia etti, çirkin bir propaganda yolu izledi ve kendisi dışında hiçbir partinin bu sorunları çözemeyeceğini  anlattı.

-MHP li bakanların bulaştığı yolsuzlukları kullanarak suçladı barajın altında kalmasına sebep oldu.

-Saadet partisinin kapatılacağını anlatarak seçmenlerini çaresiz bıraktı.

-Özal’dan sonra partinin ideolojisine ihanet etmekle suçladığı ANAP tan partilileri kopardı.

-Ecevit’i 28 Şubatın tüm yasaklarının sorumlusu gibi gösterdi ve oy tabanını eritti.

-DYP yi Menderes’in ideallerine ihanet etmekle suçlayıp parti tabanını partiden uzaklaştırdı.

-İktidar ortakları olan ANAP-MHP-DSP yi ekonomik kriz yoksulluk yolsuzluk ve yasaklardan sorumlu tuttu.

-Muhafazakar kesimleri, yasaklar karşısında sessiz kalmakla suçladığı sağ partilerden soğuttu.

-Liberalleri AB için gerekli adımları atmamakla suçladığı merkez sağ ve soldan kopardı.

-Dar gelirlilerin işsizliği ve ekonomik sorunları çözememekle suçladığı iktidar ortağı partilere olan güvenini sarstı.

-Ahlaki değerlere önem verenleri ülkedeki yozlaşmadan sorumlu tuttuğu partilere karşı kışkırttı.

-Diğer partileri dar siyasi çekişmeler içinde boğulup kalmakla suçlayıp itibarsızlaştırdı.

-Ülke yönetminin beceriksizlerin hatta halk düşmanlarının elinde olduğu kanaatı yayıp mevcut partileri yıprattı.

-Kendisini demokrasi havarisi, diğerlerini demokrasi karşıtı gibi sunup daha fazla demokrasi isteyenleri etrafında  topladı.

-Aşırılıkları temsil eden bir gelenekten gelmesine rağmen diğerlerini aşırılıkla suçlayıp kendini muhafazakar sağ gibi gösterdi.

-Tutucu düşmanlaştırıcı bir anlayışa sahip olmasına rağmen diğerlerini tutuculukla suçlayıp kendini yenilikçi herkesi kucaklayan biri gibi sundu.

Dürüst görüntü çizdiği halde elindeki hertürlü aracı kullanıp gerektiğinde partilileri evlere göndererek, rakip parti liderleri hakkında şüphe uyaracak, onları etkisiz hale getirecek, onların tabanıyla çeliştiği yönünde halkı onlardan soğutacak asılsız suçlamalar yaydı. Kendini sistemin mağduru, diğer partileri ise sistemin zalimi suçlular topluluğu gibi gösterdi. Partililerin kendi liderlerine olan inaçlarını sarstı.

Diğerlerinin sınırlı reklamla yetindiği kriz döneminde, belediyeden çaldığı 1 milyar dolarlık servetin verdiği parasal güçle diğer partilere psikolojik üstünlük sağladı. Vitrinde kavgadan ve siyasi polemiklerden uzak diğerlerine saygılı bir görüntü çizerken arka planda acımasız diğer partilerin kökleşmiş  seçmenlerinin bile liderlerinden nefret edip saf değitireceği bir karalama kampanyası yürüttü. DSP nin %21, Saadet partisinin %12, MHP nin %10 seçmenini, toplamda %54 seçmeni partilerinden soğutup uzaklaştırdı. Partilerinden umudunu kesen yaklaşık %21 muhalif parti seçmeni hayal kırıklığı içinde oy kullanmaya bile gitmedi. Bütün bu gayrı ahlaki yöntemlerle ANAP-DYP-MHP-DSP dahil olduğu birçok partinin seçmenin yer değiştirmesini sağlayarak onları barajın altına itti. MHP nin (%25), FP nin (%17) ve ANAP nin (%11) oyunun AKP ye kaymasını sağladı ve diğerlerini marjinalleştirip partisini sağ oyların tek adresi gibi gösterdi.

Son 15 yıldan beri koalisyonlarla yönetilen ülkede iş dünyasının iktidarların karar almadaki zorluklardan rahatsızlığını kullanarak desteğini almaya çalıştı. Seçimler sonucu baraj altında kalan partilerden dolayı seçmen iradesinin %45 lik bölümü meclise yansımadı ve iki partinin meclise girebildiği(CHP-AKP) seçimde %34 lük oy oranı ile tüm sağ partilerin oylarının üzerine kondu. (Selçuk Üniversitesi İİBF Orhan Gökçe-Birol Akgün-Süleyman Karaçor’un araştırması)

Toplumsal hassasiyetleri kaşıyarak, toplumun mevcut siyasi sisteme olan güvenlerini yok ederek, yaptığı gayrı ahlaki kampanyalarla MHP-ANAP-DYP dahil 16 parti yöneticilerini toplum önünde marjinalleştirerek, meclis dışına itti, seçmenlerin parti tercihinden vazgeçmesini sağlayarak hiç hak etmediği iktidar koltuğuna otudu. Ahlak dışı karalama kampanyalarıyla ezdiği, meclise girişini engellediği sağ parti koltuklarını ve hiç hakkı olmayan iktidar koltuğunu gasp etti.

15 TEMMUZ CEMAATE, SONRASI TÜM ÜLKEYE DARBE

Son günlerde mahkemelere yansıyan belgelere bakıldığında 15 Temmuz’u ülkenin kötü gidişatından rahatsız olan daha çok NATO yanlısı subayların kurguladığı, ancak Erdoğan’ın aylar öncesinden haberdar olup bunu kendi darbesine dönüştürdüğü anlaşılmaktadır.

Ahmet Nesin bu darbe girişiminin cemaat darbesi olamayacağını gerekçeleriyle anlattığı yazısında, cemaatin darbe yapmak için hiçbir gerekçesi olmadığını, hâlbuki Erdoğan’ın darbe yapma dışında şansının olmadığını çok net verilerle ele almış. Cemaat orduda emniyette hâkim ve savcılarda ciddi bir ağırlığa sahip olmuş önümüzdeki 5 yıl içinde orduda komuta kademesinin büyük ekseriyeti cemaatle bağlantılı subaylardan oluşacak emniyette adalette de durum bundan farklı değil bu yüzden cemaatin darbeye ihtiyacı yok. Üstelik darbe yaparak tüm dünyadaki hoşgörü diyalog faaliyetlerini yok etmesinin mantığı yok demiş. Erdoğan’ın ise 7 Haziran 2015 seçimlerinde kaybettiğini, ciddi iktidardan düşme korkusu yaşadığını, yolsuzluk dosyalarından kurtulmasının ancak hukuk ve güvenlik sistemini kendi kontrolü altına almakla mümkün olacağını bu yüzden darbenin sadece onun işine yarayabileceğini aktarmış.

-Erdoğan’ın darbe gecesi olayı hangi saatte kimden duyduğu konusunda birbiriyle çelişen ifadeleri,

-Darbeci olduğu iddia edilenlerin, asker mantığıyla izahı mümkün olmayan plansız programsız gerçek darbelerle hiç örtüşmeyen eylemleri,

-Darbeden Erdoğan’ın haberi olduğunu gösteren tüm delillerin karartılması için yapılan çalışmalar,

-Erol Olçok’un darbe sırlarını önceden twitte yazdığı gerekçesiyle öldürülmüş olabileceği ihtimali,

-Meclisin bombalanmasıyla ilgili görüntülerin aslında bir tiyatro olduğunu gösteren deliller.

Bu vb birçok nedeni de sıralayarak bu darbenin Erdoğan tarafından öğrenilmesinden sonra Hulusi Akar gibi komutanların saf değiştirerek Fidan’la birlikte kendi askerlerine tuzak kurduklarını anlatmış.

Cemaatin tasfiyesi için planlanan bu olayın; ordudaki Şanghay yanlısı komutanlarla anlaşıp genişletilerek Suriye’ye askeri müdahale yapılmasından rahatsız olan Adem Hududi gibi komutanların, PKK ile çözüm sürecinin bozulmasından rahatsız olan NATO yanlısı subayların tasfiyesine dönüştüğünü ve darbe sonrası, orduda kritik görevlere Ergenekoncular yerleşirken diğer grupların temizlendiğine yer vermiş.

Ahmet Dönmez’in darbeden herkesin haberinin olduğunu anlattığı yazısında;

-İmzaladığı belge ve darbeden önce hazırladığı dava dosyası ile Savcı Serdar Coşkun’un,

-Üç bine yakın hâkim ve savcıyı görevden almak için liste hazırlayanların,

-15 Temmuz akşamı daha olaylar başlamadan önce bir astsubaya “Başkomutan’ın emri var halkı sokağa çağırıyor tanıdığın herkese haber ver” diyen AKP milletvekili emekli General Şirin Ünal’ın,

-Gizli saray ziyaretleri yapan, gündüz Harp Okulu ziyaretinde “öğrencileri yormayın akşam çok yorulacaklar”     diyen Abidin Ünal’ın,

-Daha olaylar olmadan “Akın Öztürk’ü darbenin bir numarası” ilan eden MİT çi Sadık Üstün’ün,

-Darbeden 1,5 yıl önce ordudan tasfiye edilecek cemaatçileri tespit eden MİT ekibinin,

-Cemaati kriminalize edip ordudan tasfiye etmeye çalışan ve gazetelere bu yönde haber servis edenlerin,

-1 ay önce 11 Haziranda Topkapı’da darbe bilgi ve belgelerini Erdoğan’a ulaştıran Astsubay Hüseyin Gürler’in,

-“Kalkışmayı istihbaratçı tanıdıklarından öğrenen erken saatte köprüye gelen” Nevzat Kulunyap gibilerin,

-“6 ay önce öğrendiği darbe hazırlıklarını Erdoğan’a ileten” SP başkanın Temel Karamollaoğlu’nun,

-21 Nisan 2016 da “cemaatin hususileri darbe için toplandı” vb iki yazıyla konuyu duyuran Gazeteci Fuat Uğur’un,

– “Emniyetin 40 gün içinde cemaat darbesini beklediğini” söyleyen Ankara emniyetinden bir şube müdürünün,

-“Temmuz’da bir şey olacak kesin bilgi” yönlü paylaşımlarda bulunan bazı avukatların,

-Günler öncesinde “15 Temmuzda darbe olacak istihbaratım sağlam ” mesajları geçen bazı twitter kullanıcılarının,

-10 Temmuzda “askerde büyük temizlik” mesajı içeren darbe twittleri atan Erdoğan reklamcısı Erol Olçok’un,

– “Darbeyi çok önceden Melih Gökçek’e ilettiklerini” anlatan Doğu Perinçek’in,

– “Meclis kulislerinde Temmuz ayında darbe olacağının konuşulduğunu” söyleyen CHP milletvekili Ali Şeker’in,

-Darbe haberini aldıktan sonra Hulusi Akar’la makamında görüşme yapan Hakan Fidan’ın,

-Uçuş yasağı emri verdikten sonra odasına giren Mehmet Dişli’ye “Darbe mi oluyor?, ne darbesi?, kim yapıyor?” gibi sorularla bilgisi yokmuş gibi davranan Akar’ın,

-Hem başbakana hem diğer soranlara “bir şey yok biz çalışıyoruz” diyerek bilgisi yokmuş gibi cevap veren Fidan’ın,

-O gece MİT te olduğu halde tüm Türkiye genelinden okunan salalardan haberinin olmadığını söyleyen Görmez’in,

-Hareketliliğin olacağı yerlere kum yüklü kamyonlar gönderen belediyeler ve müteahhitlerin,

-Türk istihbaratı, Rus istihbaratı, İngiliz istihbaratı, SADAT ekibinin…

Girişimden haberi olanları çoğaltmak mümkün.

Bütün bunları alt alta eklediğinizde taraflar haberinin olmadığı yönündeki tiyatroyu sürdürmeye çalışsa da, eldeki veriler aslında çok geniş kesimlerin darbeden çok önceden beri haberinin olduğunu ve iktidarın darbenin kontrolünü eline alıp kendi planını devreye soktuğunu gösteriyor.

Nesin’e göre cemaatten bazı unsurlar işin içine karıştırılsa da orgeneral düzeyinde kadrosu olmayan cemaatin darbe organize etmesi imkansız, darbeyi ülkenin NATO dan hızla uzaklaştığını gören güneydoğuda ve Suriye’deki savaş karşıtı subaylar planlıyor. Ancak Erdoğan’ın darbenin komuta kademesindeki subaylarla(muhtemelen Akar ve Ünal gibi isimlerle) anlaşarak girişime katılanları başsız bırakıyor.

Ardından kendi darbesini planlamaya koyulan Erdoğan, anlaştığı komutanları kullanarak başsız küçük grupları harekete geçiriyor, planın ne olduğunu bilmeyen askerler o gece serseri mayın gibi oradan oraya koştururken Ergenekoncular ve MİT organizesindeki SADAT milislerinin yaptığı ölümlü olaylarla darbenin gerçekmiş gibi görünmesi sağlanıyor.

Erdoğan son darbesini cemaate ve tüm Türkiye’ye yapıyor. Ülkede kendi politikalarına karşı subayları temizlemek için suçu cemaatin üzerine atıyor hem ileride kendini sorgulayabilecek asker, emniyet adalet sistemindeki ve devletteki tüm cemaatçileri bir çırpıda temizleyecek, hem de cemaat torbası içine attığı tüm muhaliflerden kurtulup yönetimden gitmemek üzere her türlü düzenlemeyi yapacağı bir fırsat yakalıyor.

Onun darbelerinden önce İstanbullular, sonra refah partisi, ardından sağ partiler, şimdi cemaat ve tüm Türkiye zarar görüyor. Ülke yönetimini ele geçirmek üzere aşamalı plan uygulayan Erdoğan yönetimi demokrasi kaldırıp göstermelik hale getirerek diktatörlük kuruyor.

SEÇİM DÖNEMLERİNDE DİĞER PARTİLERE ve STK LARA DARBE

AKP iktidar olduktan sonra her seçim döneminde geliştirdiği hileli yöntemlerle diğer partilerin emeklerini gasp etti onların hakları üzerine konarak devlet yönetimine çöreklendi ve her gün yeni bir yeri ele geçirerek gitmemek üzere parti devleti kurdu.

Menzil ve Süleyman efendi grubunu kendi içinde ikiye böldü.

Boyun eğmeyen Alpaslan Kuytul’u tutuklayarak grubunu dağıtmak istedi.

Bazı grup lideleri şantajla susturulurken bazılarını açıktan tehdit etti, tutuklattı.

Cemaatler bir bir ya partiye bağlandı ya da haklarında yok etme projeleri başlatıldı.

Devlet imkanları kullanılarak her partiyi eritip yok edecek planlar yapıldı ve seçimlerde öne geçildi.

Cumhuriyet Halk Partisi Deniz Baykal’ın şantaj kasetleriyle,

MHP  üst yöneticilerin santaj kasetleriyle, etkisiz hale getirilirken

BBP-DYP-ANAP-HAS parti başkanlarına bakanlık vaat edip partilileri başsız bırakarak inançlarını sarstı.

Önceleri Erdoğan’ın hukuk dışı işlerine isyan eden parti liderleri makamı görünce süt dökmüş kediye döndüler.

Onlarca hileli yol kullanarak seçimlerde başarı görüntüsü oluşturdu;

Her seçimde sonuçları lehine çevirecek yeni düzenlemeler yaparak,

Parmak boyasının kaldırarak, mühürsüz oyları geçerli sayarak, milyonlarca fazla oy pusulası basıp dağıtarak,

Güneydoğuda sandıkları taşıyıp halkın iradesinin sandığa yansımasını engelleyerek,

Bazı seçimlerde araştırılması engellenen ölümlü patlamalar ve terör tehdidini kullanarak,

Ekonomik kriz, dış güçler, Kandil’e-Suriye’ye operasyonlarla halkın milli duygularını tahrik ederek,

Yerli otomobil, yerli uçak vb henüz hiçbir alt yapısı olmayan projeleri gerçek gibi sunup kandırarak,

Tüm basını ele geçirip tek yönlü haberlerle toplumda muhalif partileri dilediği gibi şeytanlaştırarak,

Anket kuruluşlarıyla anlaşıp parti oylarını yüksek gösterecek açıklamalarla toplumu yönlendirerek,

Verilen devlet yardımı dışında geliri olmayan diğer partiler karşında tüm devlet imkânlarını seferber ederek,

Diğer partiler seçim çalışmalarında eleman bulamazken, o devlet memurlarını seçim çalışmalarında kullanarak,

Sosyal medyada örtülü ödenekten beslenen trollerle muhalifler hakkında çirkin kampanyalar düzenleyerek,

Vali-Kaymakam-Muhtarlar-İmamları propaganda aracı haline getirip parti görevlisi gibi kullanarak,

Fakirleri devlet imkân ve kaynaklarıyla yapılan yardımları kesmekle tehdit ederek,

YSK ya beş bin partili eleman yerleştirip, sonuçları istedikleri gibi değiştirecek kadrolar kurarak,

Seçim kurul ve komisyonlarını ele geçirip tüm kayıtlarla dilediği gibi oynayacağı sistemler oluşturarak,

Hayali adreslere inşaat halindeki binalara seçmen kaydı yapıp seçmen listelerini değiştirerek,

Partili sandık başkanları vasıtasıyla oy dağılımlarında gerçek dışı oranlar oluşmasına zemin hazırlayarak,

SEÇSİS üzerinden gizli yazılımla oy oranlarını dışarıdan müdahaleyle açık hale getirerek,

YSK yı partiye bağlayıp MERNİS,  UYAP sistemine açarak seçmen kayıtları üzerinde oynama fırsatı oluşturarak,

Sonuçlara itirazların değerlendirilmesinde YSK yı parti haklarını savunacak bir kurum haline getirerek,

Oy birleştirme tutanaklarında istedikleri gibi oynayıp araştırılmasını engelleyecek yollar bularak,

Basında büyük farkla AKP kazanıyor reklamları yapıp diğer partileri sandık başlarından dağıtarak,

Sandık başlarından ayrılmayanları kavga çıkarıp ya da yorgunluğundan faydalanıp göndererek,

Sandıklar müsait hale geldikten sonra listeler üzerinde diledikleri şekilde oynamalar yaparak,

Sayım sırasında elektrikleri kesip sandıkları başka yerlere taşıyarak sayımı gözden uzak hale getirerek,

2019 mahalli idare seçimlerinde kazanması muhtemel muhalifler hakkında her türlü senaryoyu kurgulayarak

Muhaliflerin kazanması halinde görevden alacağını topluma duyurup sonuçları değiştireceğini açıklayarak,

Seçimleri sadece toplumun kendini desteklediği algısı oluşturmak için bir malzeme olarak kullandığını gösteriyor.      

Bütün bunlara baktığınızda aslında ülkede seçim yapılmıyor Erdoğan kurguladığı bir gösteri düzenleniyor ve partiler gerçekten seçim yapıldığını düşünerek onun kurguladığı senaryonun figüranı oluyorlar.

Bu yazının yazıldığı saatlerde 2019 mahalli idareler seçim sonuçları açıklanıyordu, ilk açıklamalara göre AKP nin bazı büyük şehirleri kaybettiği görünüyor, ancak Erdoğan’ın her zaman seçmen tercihini değiştirecek kenarda beklettiği bir yöntemi vardır bekleyelim görelim.

Umarız biz yanılırız…

  

web
ShareTweet
Previous Post

Fatih Altaylı: Yeni parti için bu ay içinde hamleler gelebilir

Next Post

Erdoğan’ın çalışmadığı yerden çıktı: Ekrem İmamoğlu

İLGİLİHABERLER

Maddi ve Manevi Tekamülün Vazgeçilmez ikilisi: Tehzîb ve Tezhib
ANALİZ

Maddi ve Manevi Tekamülün Vazgeçilmez ikilisi: Tehzîb ve Tezhib

May 10, 2025
5k
Emaneti koruma inceliği ve unutanların kirli dünyası
ANALİZ

Emaneti koruma inceliği ve unutanların kirli dünyası

May 5, 2025
5k
İdare lambası millet
ANALİZ

İdare lambası millet

May 2, 2025
5k
AKP ve Ayrıcalıklı Çanta
ANALİZ

AKP ve Ayrıcalıklı Çanta

April 29, 2025
5.1k
Büyük iddialarla ortaya çıktıktan sonra oyun ve oyuncağa takılıp kalanlar
ANALİZ

Büyük iddialarla ortaya çıktıktan sonra oyun ve oyuncağa takılıp kalanlar

April 30, 2025
5.1k
Mümine yakışır dayanma gücüyle engelleri aşma
ANALİZ

Mümine yakışır dayanma gücüyle engelleri aşma

April 21, 2025
5.1k
Daha Fazla Haber
Erol Eğrek soruşturması: 6 şüpheli hakkında tutuklama istemi

Erol Eğrek soruşturması: 6 şüpheli hakkında tutuklama istemi

May 10, 2025
5k
Süper Lig’e yükselen ikinci takım Gençlerbirliği

Süper Lig’e yükselen ikinci takım Gençlerbirliği

May 10, 2025
5k
Beylikdüzü’nde metrobüs kazası: Bir ölü 20 yaralı

Beylikdüzü’nde metrobüs kazası: Bir ölü 20 yaralı

May 10, 2025
5k
Çanakkale’de trafik kazası: 8 ölü

Çanakkale’de trafik kazası: 8 ölü

May 10, 2025
5k
Barbaros Şansal gözaltına alındı

Barbaros Şansal gözaltına alındı

May 10, 2025
5.1k
Ankara’da bugün ve yarın bazı yollar trafiğe kapatılacak

Ankara’da bugün ve yarın bazı yollar trafiğe kapatılacak

May 10, 2025
5k
23 il için fırtına ve sağanak uyarısı

23 il için fırtına ve sağanak uyarısı

May 10, 2025
5k
İki ülkeye yeni büyükelçi atandı

İki ülkeye yeni büyükelçi atandı

May 10, 2025
5k
Giresun’da bir lisede iki kız kardeşi öldüren zanlı tutuklandı

Giresun’da bir lisede iki kız kardeşi öldüren zanlı tutuklandı

May 10, 2025
5k
ABD’de gözaltı merkezinde tutulan Rümeysa Öztürk serbest bırakıldı

ABD’de gözaltı merkezinde tutulan Rümeysa Öztürk serbest bırakıldı

May 9, 2025
5.1k
SONAR’ın VIP üyelerine gönderdiği anket sızdı

SONAR’ın VIP üyelerine gönderdiği anket sızdı

May 9, 2025
5.1k
Ekrem İmamoğlu’nun uluslararası X hesabı için de ‘erişime engel’ kararı

Ekrem İmamoğlu’nun uluslararası X hesabı için de ‘erişime engel’ kararı

May 9, 2025
5k
İlker Canikligil: Kuyruğumu kaptırdığım için politik içeriklere son veriyoruz

İlker Canikligil: Kuyruğumu kaptırdığım için politik içeriklere son veriyoruz

May 9, 2025
5.1k
Almanya sınırından ilk çevrilen Alparslan adlı Türk genci oldu

Almanya sınırından ilk çevrilen Alparslan adlı Türk genci oldu

May 9, 2025
5.2k
Cem Boyner: Bu ülkede akşam ya da sabah ne olacağını kestiremezsiniz

Cem Boyner: Bu ülkede akşam ya da sabah ne olacağını kestiremezsiniz

May 9, 2025
5k
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.