“İnsanların bir anda sosyal ölüme mahkum edildiği, maddi ve manevi her şeylerinin gasp edilip “değersizleştirildiği” bu son beş, altı yılda çok sayıda insanımızın kansere yakalanması bir tesadüf müdür?”
Tr724’ten PROF. SALİH HOŞOĞLU’nun yazısı:
“Kırık bir kalpten ölebilirsin — bu bilimsel bir gerçek —
ve tanıştığımız ilk günden beri kalbim kırılıyor.
Şimdi hissedebiliyorum, her birlikte olduğumuzda olduğu gibi
o göğüs kafesimin arkasında derinlerde ağrıyor,
çaresiz çırpınıyor: Sev beni. Sev beni. Sev beni”
Abby McDonald, Garrett Delaney’yi Aşmak
Çocukluk dönemimde kalp krizinden ölen birini hatırlamıyorum. Köyümüzde kanserden ölen bir kişi dışında kanserden ölen kimseyi de hatırlamıyorum.
Eskiden iletişim zayıftı, birçok olayı duyamıyorduk vs denilebilir ama tıbbın içinde olduğum otuz yılı aşkın zaman diliminde de son dönemdeki kadar yoğun kalp problemi ve kanser vakası görmüyorduk.
İnsanların bir anda sosyal ölüme mahkum edildiği, maddi ve manevi her şeylerinin gasp edilip “değersizleştirildiği” bu son beş, altı yılda çok sayıda insanımızın kansere yakalanması bir tesadüf müdür?
Bu sorular kafamı kurcalayıp dururken gördüğüm bir haberin tetiklemesiyle bu konudaki bilimsel verileri araştırdım ve bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tabii ki kırık kalp sendromu ehlince (kardiyoloji uzmanları ve ilgili hekimler) bilinmekteydi ancak bunun kanserle ilişkisi çok yakın zamanda yapılan araştırmalarla delillendirildi.
Amerikan Kardiyoloji Derneği bu konuyu anlatan web sayfasının başına yukarıdaki şiiri koymuş. Kalbi kırılan ya da kalbini karşılıksız bir sevgiye kaptıran niceleri dünyanın farklı yerlerinde benzer serüvenleri yaşadılar, birçoğu bu dertlerle bu dünyadan göçtüler ve kalanları da yaşamaya devam ediyor.
Kırık bir kalbi genellikle kalbin içinde kırık bir okla ifade ederiz. Bilimsel araştırmalar da gösteriyor ki kırık bir kalp, bedensel olarak da kalp hastalıklarına yol açabilir.
Aslında bu ilişki uzun zamandır bilinmekteydi ve şimdi de bilimsel olarak da gösterildi ki ruhsal çöküntü, depresyon gibi ruh sağlığını etkileyen durumlarla ve kalp hastalıkları arasında çok yakın ilişkiler var. Yıkıcı bir olay yaşayan kişilerin sadece manevi kalbi kırılmıyor aynı zamanda bedenlerindeki kalpleri de bundan etkileniyor.
KIRIK KALP (TAKOTSUBO) SENDROMU NEDİR?
İlk defa 1990 yılında Japon araştırmacı Hiraru Sato, ağır psikolojik yıkım yaşayan, uzun süre strese maruz kalan ve daha çok yaşlı ve yalnız kadınlarda görülen kalp yetmezliği tablosunu inceleyerek bu hastalığı bilimsel olarak tarif etti.
Bu hastaların kalpleri görüntüleme metotları ile incelendiğinde, kalbin görüntüsü Japon balıkçılarının ahtapot avlamak için kullandığı vazo benzeri bir aleti hatırlattığı için, bu aletin ismiyle, yani “takotsubo” olarak adlandırdı. Böylece hastalığın adı “Takotsubo Kardiyomiyopatisi” ya da “Takotsubo Kalp Kası Bozukluğu” olarak kaldı. Hastalık “Kırık Kalp Sendromu” olarak da anılmaktadır ve sağlıklı kişilerde de görülmektedir.
Bu hastalığa yol açan etmenleri ilgili uzmanlar şöyle sıralıyor: İşini kaybetme, iflas etme, yoğun kaygı geçirme, bir yakınını kaybetme, istemsiz veya yıkıcı boşanma, işyerinde veya komşularıyla kavga, yoğun hastalık korkusu, bir yerde uzun süre kapalı kalma vs.
Biz buna cadı avına maruz kalma, ülkesini terketmek zorunda kalma, ailesinin dağılması, işkenceye maruz kalma ve aşağılanma, kimlik bunalımı yaşama, sosyal izolasyon ve dışlanmaya maruz kalma, bütün birikimlerine (maddi ve manevi çökülmesi), her an polis baskınına uğrayıp derdest edilme korkusuyla yaşama gibi başka faktörleri de ekleyebiliriz.
Hastalık işte bu etmenlere bağlı olarak, ama yoğun ve uzun süren stres ve kaygı sonucu, daha çok kadınlarda ve ileri yaşta olanlarda ani ve şiddetli bir göğüs ağrısı ile başlamaktadır. Ağrı tipik kalp krizi gibidir, şiddetlidir, kişi hangi hareketi yaparsa yapsın devam etmektedir ve kalp krizi geçirdiği düşünülerek hastaneye götürülür.
Kırık Kalp Sendromu’nda en yaygın belirti ve şikayetler göğüs ağrısı ve nefes darlığıdır. Bu hastalar belirtiler ve test sonuçları çok benzediği için yanlışlıkla kalp krizi olarak teşhis edilebilirler. Kan testlerinin sonuçları çok benzer olsa da bunlarda kalp damarlarında tıkanma bulgusu yoktur ve en önemli ayrım buradan yapılabilmektedir.
Kalp krizinde kalp damarlarından biri veya birkaçı tıkanmış veya daralmıştır. Burada ise kalbin bir kısmı geçici olarak genişler ve iyi fonksiyon göremez (kan pompalayamaz). Ancak kalbin geri kalan kısımları tamamen sağlamdır, normal olarak kasılmaya devam eder ve işlev yapmayan kısmın görevini de üstlenebilir.
Genellikle Kırık Kalp Sendromu (Takotsubo Hastalığı) olanlar tedavi edilir ve iyileşirler. Ancak bu tablo nadir de olsa ciddi, kısa süreli kalp kası yetmezliğine yol açabilir ve az da olsa ölümle sonuçlanabilir.
‘KALBİ KIRIK’ OLANLAR KANSER RİSKİYLE DE KARŞI KARŞIYA
Yaklaşık 30 yıl önce bilimsel olarak tarif edilen Kırık Kalp Sendromu ile kanser gelişimi arasındaki ilişki hep tartışıldı ve daha yakın zamanda yeni bilgilere ulaşıldı.
Kırık Kalp Sendromu olanlar mı daha fazla kansere yakalanıyor, yoksa kanser olanlar mı daha fazla Kırık Kalp Sendromu’na yakalanıyor sorusuna uzun zaman cevap arandı. Aslında kırık kalbe yol açan etmenler ile kanser gelişimin kolaylaştıran etmenlerin örtüştüğü bir durum söz konusu olduğu için bu soruya net bir cevap vermek kolay değildir.
Bazı kanser ilaçlarının Kırık Kalp Sendromunu kolaylaştırabildiği bilgisi nedeniyle genellikle kanser hastalarının Kırık Kalp Sendromuna yakalandığı düşünülüyordu.
Connecticut Üniversitesinden araştırmacılar bugüne kadar literatürde yayınlanan Kırık Kalp Sendromu teşhisi alan kanser hastalarına dair incelemeyi 2019 Temmuz’unda yayınladılar. Kanser hastalarının, yaşadıkları stres ve kanser tedavisinin yan etkilerinin de katkısıyla, Kırık Kalp Sendromuna daha yatkın oldukları kanaatine vardılar.
Ancak eş zamanlı olarak sonuçlanan ve Amerika ve Avrupa’daki Kırık Kalp Sendromlu hastaları değerlendiren başka bir araştırma, kanserin Kırık Kalp Sendromunu takip ettiğini gösterdi. Araştırmaya göre çalışmaya dahil edilen 1,604 Kırık Kalp Sendromlu hastanın yüzde 16,6’sında (her altı kişiden birinde) kanser gelişmekteydi. Bu çalışma her iki hastalığa sahip kişilerin yüzde 88 oranında kadınlardan oluştuğunu gösterdi.
Çalışmada en çarpıcı sonuçlardan biri Avrupa’daki Kırık Kalp Sendromlu hastalarda beklenenin çok üzerinde kanser görülmesiydi. İlginç şekilde 45 yaşın altındaki Kırık Kalp Sendromlu kadınlarda toplum ortalamasından 20,8 kat, 45-64 yaş arasındakilerde 3,5 kat ve 65 yaş üzerinde 2,4 kat daha sık kanser görüldü.
Aynı şekilde kansere yakalanma oranı Kırık Kalp Sendromu olan 45 yaş altındaki erkeklerde toplum ortalamasına göre 17 kat, 45-64 yaş aralığında 11,5 kat ve 65 yaş üzerinde ise 2,7 kat daha fazlaydı. Çalışmayı yapan araştırmacılar Kırık Kalp Sendromu geçirenlerin kanser açısından mutlaka taranmasını önerdiler.
KIRIK KALPLER NASIL TAMİR EDİLİR?
Yukarıda tıbbi yönünü uzun uzun anlattığımız bu bilgileri kültürel faktörleri de dikkate alarak bizim toplumumuza uyarladığımız zaman konu daha iyi anlaşılabilir.
Bizim toplumumuzda insan ilişkileri (özellikle akrabalar ve yakın dostlar arasında) çok önemlidir ve bunlarda yaşanan bozulmalar daha büyük yıkımlara yol açar.
Ucube iddialarla işinden atılan, toplumdan dışlanan, çocukları okulda hakaretlere uğrayan, akrabalarının ve en yakın dostlarının bile selamı sabahı kestiği, malları gasp edilen, bankadaki parasını bile kullanamayan, hapsedilen, işkence gören, her ortamda doğrudan veya dolaylı hakaretlere maruz kalan, ülkesini terk etmek zorunda kalan ve bütün hak arama yolları kapatılan insanlarımızın yaşadıkları bu ağır bir psikolojik yıkım sonrasında Kırık Kalp Sendromu ve kanser olması daha iyi anlaşılabilir.
Bu durumun maalesef kolay ve tek adımlık bir çözümü yok. Bu kırık kalpleri tamir etmek için; onlarla empati kurmak, yalnızlıklarını gidermeye çalışmak, yaşadıkları sıkıntıları hafifletmek adına elden geleni yapmak her halde çözüm için atılabilecek ilk adımlar olabilir.
Bu kişilere maddi ve manevi olarak destek olmaya çalışmalıyız, en azından arayıp dertleşmeliyiz. Bu çeşit travmaya maruz kalan kişilerin riskte olduğunu ve tıbben değerlendirilmeleri gerektiğini akılda tutmak lazımdır. Şayet Kırık Kalp Sendromu tanısı konulmuşsa mutlaka kanser riski dikkate alınmalıdır. Elbette hekimlerin tedavi ve rehabilitasyon adına tavsiyelerine uyulmalıdır. Unutmayalım dostluklar zor zamanlarda daha kıymetlidir ve gerçek dostlar kalplerimiz kırıldığı zaman yanımızda olanlardır.
Kaynak: Tr724