Nedim Hazar tr7/24 te, Bediüzzaman’ın geleceğe dönük eğitim teorilerinin çok ötesinde yaşamsal pratikleri, Fethullah Gülen’in hayata geçirdiğini anlatan yazı serisine başladı.
115 yıl önce Bediüzzaman, “Vicdanın ziyası dini ilimlerdir, aklın nuru fen ilimleridir. İkisini birleştirenler, nesillere yükselme yolunu açar. Sadece din eğitimiyle yetinenler taassuptan, fen ve felsefeye takılı kalanlar, şüpheden kurtulamaz.” diyerek toplumların ancak bütüncül bir eğitimle geleceğe hazırlanabileceğini vurgulamıştır.
Yaşadığı dönemde din eğitimiyle sınırlı kalan medreselere yeni bir açılım getirmeyi düşünerek, dini ilimlerle fen bilimlerinin birlikte okutulmasını istemiş, medrese-mektep-tekke ayrımının kaldırılmasını ve akıl-kalp-ruh bütünlüğünü sağlayacak bir eğitimin planlanmasını önermiştir. Bu model, Osmanlı’nın son döneminin dağınık şartları içinde kaybolup gitmiştir.
Fethullah Gülen’in rehberliğindeki Hizmet Hareketi, Bediüzzaman’ın “Medresetüzzehra” adını verdiği bu hayalini gerçekleştirmek için başarılı örnekler ortaya koydu, hatta bu hedefi ileri taşıyacak küresel ölçekte birçok eğitim projesini hayata geçirdi.
Gülen’in eğitim yaklaşımı, Bediüzzaman’ın görüşleri yanında İslam dünyasının hatta medeni dünyanın dinle çelişmeyen tüm birikimlerinin sentezlenmesiyle oluşmuş, kapsamlı ve yenilikçi bir açılım sunuyor.
O, vaaz kürsüsünden topluma değer kazandırmayı amaçlayarak işe başlamış, konuşmalarında dini bilgiyi aktarırken aynı zamanda modern dünyanın sorunlarına da çözüm sunan alternatifler üretmiştir.
İslami ilimlere olan vukufiyeti, çağdaş batı bilimlerine olan ilgisiyle birleşti ve bu ikisinin sentezi, onun hitabetinde belirgin bir şekilde kendini gösterdi.
Onun konuşma ve yazılarında en dikkat çekici unsurlardan biri, derin bilgi birikimi ve entelektüel yaklaşımıydı. Kürsüyü entelektüel bir platforma dönüştürerek sosyal ve kültürel inşa yöntemi gibi kullandı.
Sadece dini eğitimle yetinmeyi sorunlu gördü, çevresini genel eğitime yatırım yapmaya teşvik etti.
Eğitimi, bireysel ve toplumsal kalkınmanın anahtarı olduğunu düşündü ve İslam aleminin gerilemesinin eğitimin ihmalinden kaynaklandığına inandı.
O, eğitimi bireylerin zihinsel, duygusal ve ruhsal gelişimini bütüncül bir yaklaşımla ele alarak toplumu dönüştürme projesini hayata geçirdi.
Geleneksel manevi değer eğitimi ile modern pedagojik yaklaşımları harmanlayan bir perspektif sundu
Modern dünyanın gereklilikleri ile İslam medeniyetinin köklü birikimini birleştirerek bilgi aktarımının yanı sıra ahlaki ve ruhi gelişim sağlayan pratikler geliştirdi.
Maneviyatı ibadetle sınırlı olmaktan çıkardı, sosyal-ekonomik yaşamın merkezine yerleştirdi
Eğitimcilerden, yaşantılarıyla rol model olmalarını olumlu iletişim diliyle öğrencinin karakter inşasına katkı sunmalarını bekledi.
Bunun davranış haline gelmesi için eğitimcilerin birbirinin birikiminden yararlandığı bir seri ortak platformlar kuruldu, onlara sürekli yeni donanım kazandırıldı.
Çevresini, davranış değiştirmede cezayı kullanan ilkel yöntemlerden uzak durmaya çağırdı, gönül yapıcı yöntemlerle tahribatın önlenmesini istedi.
Akran gruplarını birbirlerine istendik davranış kazandırmada kullanıldığı bir dizi hayat boyu öğrenme yöntemleri hayata geçirildi, eğitim tüm yaşam alanlarına yayıldı.
Onun eğitim yaklaşımı, günümüz eğitim sistemlerinin karşılaştığı sorunlara alternatif çözümler getirdiği için büyük ilgi gördü, önerileri, birçok ülkede eğitim projelerine ilham verdi.
Farklı yöntemler geliştirerek, bulundukları ülkelerde öğrencilerin gelecek beklentilerini destekleyen, mesleğe girişte donanım kazandıran eğitim kurumları açıldı.
Bediüzzaman’ın sadece İslam dünyasına yönelik olarak tasarladığı yenilik tüm dünya ve insanlığı kuşatacak şekilde genişleyip yayıldı ve insanlığı kalkındırma projesine dönüştü.
İsmail S. Gülümser