İzmir’de yaşanan depremin ardından başlatılan soruşturma kapsamında aralarında müteahhit ve fenni mesullerin de bulunduğu 9 şüpheli gözaltına alınmıştı.
Tr724’ten İlker Doğan’ın haberine göre Merkez üssü İzmir’in Seferihisar ilçesi açıkları olan 30 Ekim’deki depremde Bayraklı ilçesinde yıkılan binalarla ilgili adliyeye sevk edilen aralarında müteahhit ve fenni mesullerin de olduğu 9 şüpheliden 7’si tutuklandı. Şüphelilerden ikisi ise ‘adli kontrol’ şartıyla salıverildi. Peki 114 insanın hayatını kaybettiği, 368 ailenin evsiz kaldığı depremde tek sorumlu müteahhitler ve fenni mesuller mi? Söz konusu binaların denetim ve kontrollerini yapmayan, bölgenin yapı stoğu ile ilgili yıllar önce hazırlanan raporları sümen altı eden kamunun sorumluluğu yok mu?
TEDBİR ALINMASI İÇİN KAÇ RAPOR GEREKLİ?
İzmir Valiliği ile İnşaat Mühendisleri Odası’nın 2009 yılındaki yapı stoku raporuna göre, depremin yıkıma neden olduğu Bayraklı’da bin 490 binadan sadece 39’unun sağlam olduğu belirtiliyor. Raporun üzerinden 11 yıl geçti. Söz konusu çürük binalarla ilgili bugüne kadar ne yapıldı? Ayrıca, Bayraklı’da yerle bir olan Doğanlar ile Rızabey apartmanlarına ilçe belediyesinin 2012 ve 2018’de ‘çürük’ raporu verdiği ortaya çıktı. ‘Çürük’ olduğu tespit edilen binalarda insanların oturmasına nasıl izin ve kimler tarafından verildi?
İzmir’de yaşanan depremin ardından başlatılan soruşturma kapsamında aralarında müteahhit ve fenni mesullerin de bulunduğu 9 şüpheli gözaltına alınmıştı. Söz konusu şahıslardan 9’u çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Şüphelilerden Yağcıoğlu Apartmanı müteahhidi Ş.A. adliyeye götürülürken, “Bir şey söyleyecek misiniz?” diyen gazetecilere, “Ne söyleyeyim? Kolonlar kaydırılmış.” şeklinde cevap verdi. Edinilen bilgilere göre müteahhitler, malzemeden çaldıkları iddiasını reddetti. Binaları eski yönetmeliğe göre inşaa ettiklerini savundu. Denetim görevini yerine getirmeyen kamuyu suçladı. Bu arada 12 binanın tamamının ruhsat tarihi 1999 öncesinde.
KESİK KOLONLARIN SORUMLULUĞU KİMDE?
Bayraklı’da yıkılan binalarda yapılan incelemeler Türkiye’de yapı stoğu gerçeğini de gözler önüne serdi. Savcılık raporunda yer alan bilgilere göre, Yılmaz Erbek Apartmanı’nda yapılan incelemede alt kattaki market (BİM) için 7 işyeri birleştirilirken kolonların kesildiği tespit edildi. Barış Sitesi’nde binanın girişi ve yönü de yönetmeliğe aykırı olarak değiştirilmişti. Bütün bunlar sorunun sadece binaların yapımında malzemeden çalmayla sınırlı olmadığını, denetim ve kontrol konusunda da büyük sıkıntı yaşandığını gösteriyor.
2009 YILI VALİLİK RAPORU: 1.490 BİNADAN 39’U SAĞLAM!
İzmir Valiliği ile İnşaat Mühendisleri Odası’nın 2009 yılındaki yapı stoku raporuna göre, depremin yıkıma neden olduğu Bayraklı’da bin 490 binadan sadece 39’unun sağlam olduğu belirtiliyor. Araştırma kapsamında Manavkuyu semtinde 696, Alaybey semtinde 259, Basın Sitesi’nde 535 bina taranıyor. Hazırlanan raporda üç mahalledeki 1.490 binanın büyük çoğunluğunda inşaat kalitesinin zayıf olduğu sonucuna ulaşılmış. Sadece 39 binada yapı kalitesi iyi bulunuyor. Rapor 11 yıl öncesine ait. Peki bu konuda bugüne kadar ne yapıldı?
İKİ KEZ ÇÜRÜK RAPORU VERİLMİŞ
Bayraklı’da yerle bir olan Doğanlar ile Rızabey apartmanlarına ilçe belediyesinin 2012 ve 2018’de ‘çürük’ raporu verdiği ortaya çıktı. Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi’nin düzenlediği raporlar, bina sakinlerinin talebi üzerine hazırlanmış. Rızabey Apartmanı için 25 Nisan 2012’de hazırlanan rapora göre, apartman 1975 tarihli deprem yönetmeliğine göre inşa edildi. Raporda, “Zemin katta dükkânlar ve ağır çıkmalar olduğu tespit edilmiştir. Bu ağır çıkmalar bina için risk teşkil etmektedir. Yapınız beton kalitesinin düşük olması, düz demir kullanılması, etriye aralıklarının düzensiz ve kolon kiriş bağlantılarında etriye sıklaştırılmasının yapılmaması deprem riski açısından önem arz etmektedir.” deniliyor. Her iki binanın da riskli ve tehlikeli olduğu belirtilerek ev sahipleri uyarılıyor. Ancak binalar tahliye edilmiyor. İki rapora rağmen o insanların çürük ve riskli binalarda oturmasına kimler göz yumdu?
DENETİM ÖZEL SEKTÖRÜN İNSAFINA BIRAKILDI
Aktarılan raporlarda gösteriyor ki sorun sadece müteahhitlerin açgözlülükle malzemeden çalması değil. Denetim ve yaptırım konusunda da ciddi sorunlar var. Şehir Plancıları Odası Başkanı Orhan Sarıaltun söz konusu sıkıntılara dikkat çektiği açıklamasında şunları söylemişti: “Çıkarılan yapı denetim kanunu ile konut denetimleri adeta özelleştirildi ve özel sektörün eline bırakıldı. Yapı denetim kamunun kontrolünden çıkınca, usulsüzlükler yaşanmaya başladı. Kentsel dönüşüm alanları, rant alanlarına döndü.”
İMAR AFFI FACİALARIN ÖNÜNÜ AÇIYOR
Felaketlere kapı aralayan en önemli sebeplerden biri de imar afları. AKP iktidarı paraya ihtiyacı olduğu anda yeni bir imar affıyla felaketlere zemin hazırlıyor. İmar aflarıyla denetimsiz inşaa edilen binlerce yapı, sadece sahiplerinin beyanları üzerine affediliyor. Kaçak yapılar, çıkılan fazla katlar ve binlerce riskli bina imar affına uğruyor. İmar aflarıyla ülkedeki riskli yapı stoğu her geçen gün daha da artıyor. İzmir’de meydana gelen deprem sonrası TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, ilk gözlem raporunu geçtiğimiz günlerde açıklamıştı. Raporda, “İmar afları yasaklanmalıdır. İmar barışı adı altında ruhsatlandırılan tüm ruhsatlar iptal edilmelidir.” ifadeleri kullanılmıştı.
Duvarları yıkılmış binalara ‘az hasarlı’ raporu
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İzmir’de binası az hasarlı olan yurttaşların evlerine girebileceğini duyurdu dün. Ancak ‘az hasarlı’ denilen onlarca ev oturulamayacak halde. Duvarlarında büyük çatlaklar ve yıkılmalar var. Taşıyıcı kolonları ‘sağlam’ olduğu gerekçesiyle insanların, en küçük bir sarsıntıda yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan yıkık dökük binalarda oturması isteniyor. Evinin oturulamaz halde olduğunu anlatan bir apartman sakini, “Ekipler geldi. Ellerinde bir çekiçle duvarlara bir kaç kez vurdular. Sonra ‘az hasarlı’ raporu verdiler binaya. Gerekçe olarak da ‘kolonların sağlam’ olmasını gösterdiler. Memura, duvarlardaki göçükleri ve yıkıntıları gösterip, ‘Siz olsanız burada oturur musunuz’ diye sordum. ‘Hayır. İkinci bir depremde muhtemelen kolonlar da zarar görür’ dedi. Yani kendi oturmayacağı yerde benim oturabileceğimi söylüyor,” ifadelerini kullandı.
Kaynak: TR724