İktidar temsilcilerinin ‘reform’ vaatleri beklendiği gibi lafta kaldı. Özellikle son bir haftada yaşananlar, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kanal İstanbul ve Berat Albayrak çıkışları piyasaların güvenini olumsuz etkiledi.
Son üç gündür döviz kurlarında yukarı yönlü hareket sürüyor. Bir hafta önce 6,92’ye kadar gerileyen dolar, dün 7,43’ü gördü. Euro ise 10 günde 8.40’lardan 9,10’lara tırmandı.
Tr724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre Döviz kurundaki artışın temel sebebi geleceğe dönük beklentilerin bozulmaya başlaması. İktidarın üç aydan fazla zamandır dilinden düşürmediği reformların hayata geçirilmeyeceği aşikar. Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Alkin, iktidarın ‘topu soğutmaya çalıştığını’ anlatıyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez ise iktidar temsilcilerinin açıklamalarının riskleri artırdığını, bunun ise kuru yükselttiğini söylüyor.
Dolar kurundaki yükselmenin temel sebeplerinden biri de enflasyon oranı. TÜİK’in yüzde 14’lerde açıkladığı enflasyon oranı kimseyi ikna edemiyor. Halkın enflasyonu yüzde 35’lerde. Dolayısıyla faizlerin yüzde 17’ye çıkarılması bile vatandaşların TL’ye dönmesine yetmiyor. Ancak faizlerin yüzde 30’lara çıkarılması da ekonominin durması demek.
TÜİK’in enflasyona ilişkin tartışmalı verilerine dayanarak sadece politika faizini artırmak, döviz kurunu dizginlemeye yeter mi? İktidarın ‘reform’ adına hiç bir şey yapmadan sırf faizi yüzde 8,25’ten yüzde 17’ye çıkararak TL’nin değerini artırması, ekonomiyi canlandırması, piyasalara güven vermesi mümkün mü? Üç aydır piyasalar reform vaatleriyle oyalanıyor. Ancak ortada somut tek bir adım bile yok!
REZERV TARTIŞMALARI DOLARIN ATEŞİNİ YÜKSELTTİ
Döviz kuru son üç gündür yükseliyor. Dolar dün günü 7,35 civarında kapattı. Euro ise 8,97’ye dayandı. Peki bu yükselmenin temel sebebi ne? MB’nin 128 milyar dolarlık rezervinin kuru belli bir seviyede tutmak için eritildiği bizzat AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla sabit. Artık bütün dünya, TCMB’nin kasasında ‘metelik’ olmadığını biliyor. Aksine, bütün parasını eriten MB, dışarıdan da ‘ödünç’ para almış. Swaplar hariç net rezervi (eksi) – 45 milyar lira! Söz konusu gerçek, kurun yukarı yönlü hareketinin gerekçelerinden biri olarak gösteriliyor.
MAHFİ EĞİLMEZ: İKTİDAR RİSKLERİ ARTIRIYOR
İktisatçı Mahfi Eğilmez, döviz kurlarındaki dalgalanmayı ‘arz-talep’ dengesine bağlıyor. Ancak Eğilmez’e göre geleceğe yönelik beklentiler de döviz kurunu dalgalandırıyor. Eğilmez, “Kurun son iki gündeki yükselişinde asıl olarak iç nedenler ve orada da devletin en üst kademesinden gelen açıklamalar etkili görünüyor. Kanal İstanbul yatırımında ısrar edilmesi, rezervler konusunda gerçeklerin görmezden gelinmesi gibi açıklamalar riskleri artırmaya devam ediyor. Riskler artmaya başladığında da kur yükseliyor.” diyor.
Doların 8 lirayı aştığı dönemlerde Türkiye’nin risk primi 550’nin üzerindeydi. Faizlerin artırılarak aktif rasyosu uygulamasına son verilmesinin ardından dolar düşüşe geçti. Zira olumlu adımlar nedeniyle ülkenin risk primi de düşmüştü. Bugün Türkiye’nin risk primi 286.
EMRE ALKİN: İKTİDAR TOPU SOĞUTUYOR!
Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Alkin ise reform söylemlerinin lafta kaldığına dikkat çekiyor: “Ekonomi yönetimi mantıklı işler yapmazsa, döviz kurları raydan çıkıyor. Böyle olunca da mecburen faiz silahını kullanıyorsunuz. Çünkü geçmişte o faizi zorla düşürmüşsünüz. Piyasanın aklına yatmayan işler yaparsanız döviz kuru yukarı çıkar. Reform deniyor ancak bir tek ekonomi reformu konuşuluyor. Adalet, hukuk, eşitlik, insan hakları reformu olmayacağını anlıyoruz. Topu soğutmaya çalışıyoruz.”
GERÇEK ENFLASYON YÜZDE 30’UN ÜZERİNDE
İnsanların dolardan vazgeçmemesinin en önemli sebeplerinden biri de enflasyon oranı. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 14’lerde. Ancak halkın enflasyonu yüzde 30’un üzerinde. EnaGrup’un verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 36,7. Dolayısıyla mevduata verilen yüzde 17 faiz bile vatandaşları TL’ye döndüremiyor.
Ekonomistlere göre TL’ye dönüş için faiz oranının gerçek enflasyon rakamlarına yaklaştırılması hatta onun üzerine çıkarılması gerekiyor. Ancak faizlerin yüzde 30’lara çıkarılması ekonominin çarklarının tamamen durması anlamına geliyor. AKP rejiminin kötü ekonomi yönetimi ülkeyi tam anlamıyla çıkmaza sokmuş durumda.
İktidar temsilcilerinin ‘reform’ vaatleri beklendiği gibi lafta kaldı. Özellikle son bir haftada yaşananlar, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kanal İstanbul ve Berat Albayrak çıkışları piyasaların güvenini olumsuz etkiledi.
Son üç gündür döviz kurlarında yukarı yönlü hareket sürüyor. Bir hafta önce 6,92’ye kadar gerileyen dolar, dün 7,43’ü gördü. Euro ise 10 günde 8.40’lardan 9,10’lara tırmandı.
Tr724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre Döviz kurundaki artışın temel sebebi geleceğe dönük beklentilerin bozulmaya başlaması. İktidarın üç aydan fazla zamandır dilinden düşürmediği reformların hayata geçirilmeyeceği aşikar. Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Alkin, iktidarın ‘topu soğutmaya çalıştığını’ anlatıyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez ise iktidar temsilcilerinin açıklamalarının riskleri artırdığını, bunun ise kuru yükselttiğini söylüyor.
Dolar kurundaki yükselmenin temel sebeplerinden biri de enflasyon oranı. TÜİK’in yüzde 14’lerde açıkladığı enflasyon oranı kimseyi ikna edemiyor. Halkın enflasyonu yüzde 35’lerde. Dolayısıyla faizlerin yüzde 17’ye çıkarılması bile vatandaşların TL’ye dönmesine yetmiyor. Ancak faizlerin yüzde 30’lara çıkarılması da ekonominin durması demek.
TÜİK’in enflasyona ilişkin tartışmalı verilerine dayanarak sadece politika faizini artırmak, döviz kurunu dizginlemeye yeter mi? İktidarın ‘reform’ adına hiç bir şey yapmadan sırf faizi yüzde 8,25’ten yüzde 17’ye çıkararak TL’nin değerini artırması, ekonomiyi canlandırması, piyasalara güven vermesi mümkün mü? Üç aydır piyasalar reform vaatleriyle oyalanıyor. Ancak ortada somut tek bir adım bile yok!
REZERV TARTIŞMALARI DOLARIN ATEŞİNİ YÜKSELTTİ
Döviz kuru son üç gündür yükseliyor. Dolar dün günü 7,35 civarında kapattı. Euro ise 8,97’ye dayandı. Peki bu yükselmenin temel sebebi ne? MB’nin 128 milyar dolarlık rezervinin kuru belli bir seviyede tutmak için eritildiği bizzat AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla sabit. Artık bütün dünya, TCMB’nin kasasında ‘metelik’ olmadığını biliyor. Aksine, bütün parasını eriten MB, dışarıdan da ‘ödünç’ para almış. Swaplar hariç net rezervi (eksi) – 45 milyar lira! Söz konusu gerçek, kurun yukarı yönlü hareketinin gerekçelerinden biri olarak gösteriliyor.
MAHFİ EĞİLMEZ: İKTİDAR RİSKLERİ ARTIRIYOR
İktisatçı Mahfi Eğilmez, döviz kurlarındaki dalgalanmayı ‘arz-talep’ dengesine bağlıyor. Ancak Eğilmez’e göre geleceğe yönelik beklentiler de döviz kurunu dalgalandırıyor. Eğilmez, “Kurun son iki gündeki yükselişinde asıl olarak iç nedenler ve orada da devletin en üst kademesinden gelen açıklamalar etkili görünüyor. Kanal İstanbul yatırımında ısrar edilmesi, rezervler konusunda gerçeklerin görmezden gelinmesi gibi açıklamalar riskleri artırmaya devam ediyor. Riskler artmaya başladığında da kur yükseliyor.” diyor.
Doların 8 lirayı aştığı dönemlerde Türkiye’nin risk primi 550’nin üzerindeydi. Faizlerin artırılarak aktif rasyosu uygulamasına son verilmesinin ardından dolar düşüşe geçti. Zira olumlu adımlar nedeniyle ülkenin risk primi de düşmüştü. Bugün Türkiye’nin risk primi 286.
EMRE ALKİN: İKTİDAR TOPU SOĞUTUYOR!
Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Alkin ise reform söylemlerinin lafta kaldığına dikkat çekiyor: “Ekonomi yönetimi mantıklı işler yapmazsa, döviz kurları raydan çıkıyor. Böyle olunca da mecburen faiz silahını kullanıyorsunuz. Çünkü geçmişte o faizi zorla düşürmüşsünüz. Piyasanın aklına yatmayan işler yaparsanız döviz kuru yukarı çıkar. Reform deniyor ancak bir tek ekonomi reformu konuşuluyor. Adalet, hukuk, eşitlik, insan hakları reformu olmayacağını anlıyoruz. Topu soğutmaya çalışıyoruz.”
GERÇEK ENFLASYON YÜZDE 30’UN ÜZERİNDE
İnsanların dolardan vazgeçmemesinin en önemli sebeplerinden biri de enflasyon oranı. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 14’lerde. Ancak halkın enflasyonu yüzde 30’un üzerinde. EnaGrup’un verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 36,7. Dolayısıyla mevduata verilen yüzde 17 faiz bile vatandaşları TL’ye döndüremiyor.
Ekonomistlere göre TL’ye dönüş için faiz oranının gerçek enflasyon rakamlarına yaklaştırılması hatta onun üzerine çıkarılması gerekiyor. Ancak faizlerin yüzde 30’lara çıkarılması ekonominin çarklarının tamamen durması anlamına geliyor. AKP rejiminin kötü ekonomi yönetimi ülkeyi tam anlamıyla çıkmaza sokmuş durumda.
İktidar temsilcilerinin ‘reform’ vaatleri beklendiği gibi lafta kaldı. Özellikle son bir haftada yaşananlar, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kanal İstanbul ve Berat Albayrak çıkışları piyasaların güvenini olumsuz etkiledi.
Son üç gündür döviz kurlarında yukarı yönlü hareket sürüyor. Bir hafta önce 6,92’ye kadar gerileyen dolar, dün 7,43’ü gördü. Euro ise 10 günde 8.40’lardan 9,10’lara tırmandı.
Tr724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre Döviz kurundaki artışın temel sebebi geleceğe dönük beklentilerin bozulmaya başlaması. İktidarın üç aydan fazla zamandır dilinden düşürmediği reformların hayata geçirilmeyeceği aşikar. Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Alkin, iktidarın ‘topu soğutmaya çalıştığını’ anlatıyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez ise iktidar temsilcilerinin açıklamalarının riskleri artırdığını, bunun ise kuru yükselttiğini söylüyor.
Dolar kurundaki yükselmenin temel sebeplerinden biri de enflasyon oranı. TÜİK’in yüzde 14’lerde açıkladığı enflasyon oranı kimseyi ikna edemiyor. Halkın enflasyonu yüzde 35’lerde. Dolayısıyla faizlerin yüzde 17’ye çıkarılması bile vatandaşların TL’ye dönmesine yetmiyor. Ancak faizlerin yüzde 30’lara çıkarılması da ekonominin durması demek.
TÜİK’in enflasyona ilişkin tartışmalı verilerine dayanarak sadece politika faizini artırmak, döviz kurunu dizginlemeye yeter mi? İktidarın ‘reform’ adına hiç bir şey yapmadan sırf faizi yüzde 8,25’ten yüzde 17’ye çıkararak TL’nin değerini artırması, ekonomiyi canlandırması, piyasalara güven vermesi mümkün mü? Üç aydır piyasalar reform vaatleriyle oyalanıyor. Ancak ortada somut tek bir adım bile yok!
REZERV TARTIŞMALARI DOLARIN ATEŞİNİ YÜKSELTTİ
Döviz kuru son üç gündür yükseliyor. Dolar dün günü 7,35 civarında kapattı. Euro ise 8,97’ye dayandı. Peki bu yükselmenin temel sebebi ne? MB’nin 128 milyar dolarlık rezervinin kuru belli bir seviyede tutmak için eritildiği bizzat AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla sabit. Artık bütün dünya, TCMB’nin kasasında ‘metelik’ olmadığını biliyor. Aksine, bütün parasını eriten MB, dışarıdan da ‘ödünç’ para almış. Swaplar hariç net rezervi (eksi) – 45 milyar lira! Söz konusu gerçek, kurun yukarı yönlü hareketinin gerekçelerinden biri olarak gösteriliyor.
MAHFİ EĞİLMEZ: İKTİDAR RİSKLERİ ARTIRIYOR
İktisatçı Mahfi Eğilmez, döviz kurlarındaki dalgalanmayı ‘arz-talep’ dengesine bağlıyor. Ancak Eğilmez’e göre geleceğe yönelik beklentiler de döviz kurunu dalgalandırıyor. Eğilmez, “Kurun son iki gündeki yükselişinde asıl olarak iç nedenler ve orada da devletin en üst kademesinden gelen açıklamalar etkili görünüyor. Kanal İstanbul yatırımında ısrar edilmesi, rezervler konusunda gerçeklerin görmezden gelinmesi gibi açıklamalar riskleri artırmaya devam ediyor. Riskler artmaya başladığında da kur yükseliyor.” diyor.
Doların 8 lirayı aştığı dönemlerde Türkiye’nin risk primi 550’nin üzerindeydi. Faizlerin artırılarak aktif rasyosu uygulamasına son verilmesinin ardından dolar düşüşe geçti. Zira olumlu adımlar nedeniyle ülkenin risk primi de düşmüştü. Bugün Türkiye’nin risk primi 286.
EMRE ALKİN: İKTİDAR TOPU SOĞUTUYOR!
Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Alkin ise reform söylemlerinin lafta kaldığına dikkat çekiyor: “Ekonomi yönetimi mantıklı işler yapmazsa, döviz kurları raydan çıkıyor. Böyle olunca da mecburen faiz silahını kullanıyorsunuz. Çünkü geçmişte o faizi zorla düşürmüşsünüz. Piyasanın aklına yatmayan işler yaparsanız döviz kuru yukarı çıkar. Reform deniyor ancak bir tek ekonomi reformu konuşuluyor. Adalet, hukuk, eşitlik, insan hakları reformu olmayacağını anlıyoruz. Topu soğutmaya çalışıyoruz.”
GERÇEK ENFLASYON YÜZDE 30’UN ÜZERİNDE
İnsanların dolardan vazgeçmemesinin en önemli sebeplerinden biri de enflasyon oranı. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 14’lerde. Ancak halkın enflasyonu yüzde 30’un üzerinde. EnaGrup’un verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 36,7. Dolayısıyla mevduata verilen yüzde 17 faiz bile vatandaşları TL’ye döndüremiyor.
Ekonomistlere göre TL’ye dönüş için faiz oranının gerçek enflasyon rakamlarına yaklaştırılması hatta onun üzerine çıkarılması gerekiyor. Ancak faizlerin yüzde 30’lara çıkarılması ekonominin çarklarının tamamen durması anlamına geliyor. AKP rejiminin kötü ekonomi yönetimi ülkeyi tam anlamıyla çıkmaza sokmuş durumda.
İktidar temsilcilerinin ‘reform’ vaatleri beklendiği gibi lafta kaldı. Özellikle son bir haftada yaşananlar, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kanal İstanbul ve Berat Albayrak çıkışları piyasaların güvenini olumsuz etkiledi.
Son üç gündür döviz kurlarında yukarı yönlü hareket sürüyor. Bir hafta önce 6,92’ye kadar gerileyen dolar, dün 7,43’ü gördü. Euro ise 10 günde 8.40’lardan 9,10’lara tırmandı.
Tr724’ten Yusuf Dereli’nin haberine göre Döviz kurundaki artışın temel sebebi geleceğe dönük beklentilerin bozulmaya başlaması. İktidarın üç aydan fazla zamandır dilinden düşürmediği reformların hayata geçirilmeyeceği aşikar. Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Alkin, iktidarın ‘topu soğutmaya çalıştığını’ anlatıyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez ise iktidar temsilcilerinin açıklamalarının riskleri artırdığını, bunun ise kuru yükselttiğini söylüyor.
Dolar kurundaki yükselmenin temel sebeplerinden biri de enflasyon oranı. TÜİK’in yüzde 14’lerde açıkladığı enflasyon oranı kimseyi ikna edemiyor. Halkın enflasyonu yüzde 35’lerde. Dolayısıyla faizlerin yüzde 17’ye çıkarılması bile vatandaşların TL’ye dönmesine yetmiyor. Ancak faizlerin yüzde 30’lara çıkarılması da ekonominin durması demek.
TÜİK’in enflasyona ilişkin tartışmalı verilerine dayanarak sadece politika faizini artırmak, döviz kurunu dizginlemeye yeter mi? İktidarın ‘reform’ adına hiç bir şey yapmadan sırf faizi yüzde 8,25’ten yüzde 17’ye çıkararak TL’nin değerini artırması, ekonomiyi canlandırması, piyasalara güven vermesi mümkün mü? Üç aydır piyasalar reform vaatleriyle oyalanıyor. Ancak ortada somut tek bir adım bile yok!
REZERV TARTIŞMALARI DOLARIN ATEŞİNİ YÜKSELTTİ
Döviz kuru son üç gündür yükseliyor. Dolar dün günü 7,35 civarında kapattı. Euro ise 8,97’ye dayandı. Peki bu yükselmenin temel sebebi ne? MB’nin 128 milyar dolarlık rezervinin kuru belli bir seviyede tutmak için eritildiği bizzat AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla sabit. Artık bütün dünya, TCMB’nin kasasında ‘metelik’ olmadığını biliyor. Aksine, bütün parasını eriten MB, dışarıdan da ‘ödünç’ para almış. Swaplar hariç net rezervi (eksi) – 45 milyar lira! Söz konusu gerçek, kurun yukarı yönlü hareketinin gerekçelerinden biri olarak gösteriliyor.
MAHFİ EĞİLMEZ: İKTİDAR RİSKLERİ ARTIRIYOR
İktisatçı Mahfi Eğilmez, döviz kurlarındaki dalgalanmayı ‘arz-talep’ dengesine bağlıyor. Ancak Eğilmez’e göre geleceğe yönelik beklentiler de döviz kurunu dalgalandırıyor. Eğilmez, “Kurun son iki gündeki yükselişinde asıl olarak iç nedenler ve orada da devletin en üst kademesinden gelen açıklamalar etkili görünüyor. Kanal İstanbul yatırımında ısrar edilmesi, rezervler konusunda gerçeklerin görmezden gelinmesi gibi açıklamalar riskleri artırmaya devam ediyor. Riskler artmaya başladığında da kur yükseliyor.” diyor.
Doların 8 lirayı aştığı dönemlerde Türkiye’nin risk primi 550’nin üzerindeydi. Faizlerin artırılarak aktif rasyosu uygulamasına son verilmesinin ardından dolar düşüşe geçti. Zira olumlu adımlar nedeniyle ülkenin risk primi de düşmüştü. Bugün Türkiye’nin risk primi 286.
EMRE ALKİN: İKTİDAR TOPU SOĞUTUYOR!
Altınbaş Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Alkin ise reform söylemlerinin lafta kaldığına dikkat çekiyor: “Ekonomi yönetimi mantıklı işler yapmazsa, döviz kurları raydan çıkıyor. Böyle olunca da mecburen faiz silahını kullanıyorsunuz. Çünkü geçmişte o faizi zorla düşürmüşsünüz. Piyasanın aklına yatmayan işler yaparsanız döviz kuru yukarı çıkar. Reform deniyor ancak bir tek ekonomi reformu konuşuluyor. Adalet, hukuk, eşitlik, insan hakları reformu olmayacağını anlıyoruz. Topu soğutmaya çalışıyoruz.”
GERÇEK ENFLASYON YÜZDE 30’UN ÜZERİNDE
İnsanların dolardan vazgeçmemesinin en önemli sebeplerinden biri de enflasyon oranı. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 14’lerde. Ancak halkın enflasyonu yüzde 30’un üzerinde. EnaGrup’un verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 36,7. Dolayısıyla mevduata verilen yüzde 17 faiz bile vatandaşları TL’ye döndüremiyor.
Ekonomistlere göre TL’ye dönüş için faiz oranının gerçek enflasyon rakamlarına yaklaştırılması hatta onun üzerine çıkarılması gerekiyor. Ancak faizlerin yüzde 30’lara çıkarılması ekonominin çarklarının tamamen durması anlamına geliyor. AKP rejiminin kötü ekonomi yönetimi ülkeyi tam anlamıyla çıkmaza sokmuş durumda.