Korkusuz yazarı Can Ataklı “Anayasa Mahkemesi kavgasının altında Erdoğan’ın adaylığı var” dedi.
Korkusuz yazarı Can Ataklı “Anayasa Mahkemesi kavgasının altında Erdoğan’ın adaylığı var” dedi.
Ataklı, “Şu anda Erdoğan’ın 2023’te yeniden aday olup olamayacağı tartışılıyor. Bana göre aday olabilir ancak kimi hukukçular, Abdullah Gül örneğini vererek, ‘Erdoğan iki kere seçildi zaten üçüncü kez aday olamaz’ diyor. Bu konuda muhtemelen son kararı Anayasa Mahkemesi verecek” diye yazdı.
Can Ataklı’nın Korkusuz’daki yazısından ilgili kısım şöyle:
Anayasa Mahkemesi kavgasının altında Erdoğan’ın adaylığı var
Türkiye’de yargı tamamen bitmiştir.
Bu kesin bir saptama.
İddialı bir görüş.
Ancak kesinlikle gerçek.
Kimse aksini iddia edemez.
Aksini ancak ruhunu bile iktidara satmış olanlar söyleyebilir.
Sadece tek örnek bile yeter; Anayasa Mahkemesi kararları, Anayasa’ya göre herkes için bağlayıcıdır. Oysa şu anda eğer Anayasa Mahkemesi kararları saray iktidarının hoşuna gitmeyecek biçimde çıkmışsa, bağlayıcı olma vasfı ortadan kalkıyor.
Bu bile yetmez mi yargının tamamen bittiğini söylemeye?
Tabii ortada çok açık bir anayasa ihlali var ve yine yasalarımıza göre anayasa ihlali, müeyyidesi en yüksek suçlardan biri olarak tanımlanıyor.
Peki buna rağmen neden Anayasa Mahkemesi üzerine bunca tartışma yapılıyor, Anayasa Mahkemesi neden hedefe konuyor ve neden AKP tarafından seçilmiş biri, iktidarı korkutacak bir mesaj verme cesaretinde bulunabiliyor?
Meclis Başkanı, Anayasa Mahkemesi’ni takmıyor.
Yerel mahkeme Anayasa Mahkemesi’ni takmıyor.
Hükümetin bir bakanı, Anayasa Mahkemesi’ne tüm kamuoyu önünde pervasızca parmak sallayıp “Sen burayı özgür bir ülke mi sanıyorsun, çekerim korumaları görürsün gününü” mesajı verebiliyor.
Küçük bir siyasi partinin genel başkanı, Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesini istiyor.
Ve bir Anayasa Mahkemesi üyesi, kaotik bir ortam yaratacağını bile bile akıl ve mantıkla bağdaşmayan, derin ima taşıyan bir Twitter mesajı atabiliyor.
Hepsini alt alta okuyunca ortaya müthiş bir tablo çıkıyor değil mi?
Buradaki herkes açıkça anayasa suçu işlemiş durumdadır ve eğer bir gün Türkiye’ye hukuk uğrarsa müsebbipleri ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilebilirler.
Ama belli ki korkuları yok.
Çünkü bunun olmayacağını biliyorlar.
Belki de hazırlanan oyun gereği, saray iktidarının “anayasa suçu olarak tanımlanan suçların tamamından kurtulma formülü” için yapılıyordur bunca hazırlık.
Bakın Anayasa’nın 101’inci maddesi şöyle diyor; “Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir.”
Burada kilit cümle şudur; “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir.”
Şu anda Erdoğan’ın 2023’te yeniden aday olup olamayacağı tartışılıyor.
Bana göre aday olabilir ancak kimi hukukçular, Abdullah Gül örneğini vererek, “Erdoğan iki kere seçildi zaten üçüncü kez aday olamaz” diyor.
Bu konuda muhtemelen son kararı Anayasa Mahkemesi verecek.
O halde Anayasa Mahkemesi, böyle bir karar verme aşamasına gelmeden “düzenlenmeli” ki, bir arıza çıkarmasın.
Fitili Bahçeli ateşledi zaten “Anayasa Mahkemesi yeniden düzenlenmeli” diyerek.
Sonra garip olaylar geldi ardı ardına.
Bu açıdan bakınca “Işıklar yanıyor” tweetinin asla iyi niyetli olduğuna inanamıyorum.
Bu saçma sapan tweet, saraya Anayasa Mahkemesi’ni baştan aşağı değiştirme şansı tanımış oldu.
Tabii konu anayasa değişikliğini gerektiriyor, onu nasıl aşacaklar? Sanıyorum şimdi sıra o plana gelecektir.
İYİ Parti ve HDP’ye çaktırmadan uzatılan güller bunun için olabilir mi?