Rusya’nın devlete bağlı nükleer enerji kuruluşu Rosatom, Alman teknoloji devi Siemens’e, Türkiye’de inşa etmekte olduğu Akkuyu Nükleer Güç Santrali için sipariş edilen bazı parçaları tedarik etmediği gerekçesiyle dava açacaklarını açıkladı.
Rosatom Genel Müdürü Aleksey Lihaçev, söz konusu bilgiyi, 4 Ocak’ta bir Rus televizyonunda katıldığı yayında teyit etti. Lihaçev, yayında, imzaladıkları anlaşmayı ihlal etmek suretiyle, parçaları zamanında tedarik etmeyen Alman tedarikçi Siemens Energy firmasını sert bir dille eleştirdi.
Konuyu Eylül ayında, Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar gündeme getirmişti. Bakan, Siemens’in Akkuyu için gerekli parçaları geciktirmesinin projeyi aksattığını söylemişti. DW Türkçe’nin o dönem iletişime geçtiği Siemens Energy, bazı ekipmanları uzun süre önce teslim ettiklerini vurgularken, yaklaşık bir yıldır Akkuyu için öngörülen teslimatların ise yapılamadığını, çünkü şirkete gerekli ihracat ve gümrük izinlerinin verilmediğini kaydetmişti.
Alman makamlarının hantallığı
Lihaçev’in söz konusu açıklamalarının ardından DW’nin konuyla ilgili olarak yeniden iletişime geçtiği Siemens Energy’nin basın sözcüsü Tim Proll-Gerwe, “Bu konuda basına yasıyan haberleri değerlendirmeye aldık. Ancak henüz bir dava mevcut değil” diye konuştu.
Şirketlerinin “mutlak suretle” her kural ve yasaya uygun hareket ettiğine dikkat çeken Proll-Gerwe’nin DW’ye yaptığı açıklamaya göre, Siemens Energy’nin, Akkuyu santralinin Türk elektrik ağına bağlanabilmesi için gerekli olan bir malzeme olan gaz iloleli şalter (GIS) tedarik etmesi gerekiyordu. İlgili anlaşma, Alman enerji şirketi ile Rus şirketi Electroautomatika arasında, Ukrayna savaşının patlak vermesinden yaklaşık iki yıl önce, 2020 yılında imzalandı. St. Petersburg merkezli firma, resmi web sitesinde yer alan bilgilere göre, Rosatom’a bağlı kuruluş ve projelere düzenli olarak parça sağlıyor.
Basın sözcüsü, şirketlerinin söz konusu ticari işlemi yapabilmek için “çok uzun süre” boyunca Alman devletine bağlı Federal Ekonomi ve İhracat Kontrolü Kurumu’nun (BAFA) ihracat onayını beklemek durumunda kaldıklarından yakındı. Bugün gelinen noktada “ilgili parçaların ihraç edilmesi için ilgili makamdan alınması gereken tüm izinlerin alınmış olduğuna” dikkat çeken sözcü, “müşteri bunu hâlâ istediği takdirde” sözleşmelerinden kaynaklanan ticari yükümlülüklerini yerine getirebileceklerini kaydetti.
BAFA’nın söz konusu ihracat iznini vermiş olması, parçaların Akkuyu’ya tedarik edilmesinin, ne Almanya’da geçerli olan ihracat kısıtlamalarını ne de AB’nin Rusya’yı hedef alan yaptırımlarını ihlal ettiği anlamına geliyor. BAFA’dan ihracat izni çıkmasının neden bu kadar uzun süre aldığına ilişkinse elde kesin bir veri yok. Alman haber kanalı NTV, Eylül ayında Siemens Energy’den aldığı bilgilere dayanarak yaptığı haberde, diğer parçaların ihracatına çok daha hızlı bir şekilde onay çıktığını duyurmuştu.
Almanya’nın alternatifi: “Dost ülke” Çin
Ancak müşteri Rosatom’un hâlihazırda Siemens Energy’den bekledikleri ürüne bir alternatif bulabilmiş olmaları ve davayı tazminat amacıyla açmak istedikleri ihtimali yüksek. Bu ihtimali kanıtlar nitelikteki izlere, Lihaçev’in katıldığı yayında sarf ettiği sözlerde de rastlandı: Lihaçev Akkuyu hakkında konuşurken, “parçaların tedarik edilmesi için ek giderler” ve “parçaların monte edileceği tarihlerin güncellenmesine” değindi.
Almanya’ya bulunan alternatif ise, Çin. Enerji Bakanı Bayraktar, Eylül’de yaptığı açıklamada, “Yapımı üstlenmiş olan Rus şirket Rosatom, bu ürünle alakalı alternatif siparişini Çin’e vermiş durumda. Ürün oradan gelecek. Bu vazgeçilmez bir ürün değil” diye konuşmuştu.
Rus haber ajansı Interfax’ın aktardığına göre ise, Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksander Novak, Ekim ayında, parçaların “dost ülkelerden” satın alındığını ve hâlihazırda Akkuyu’ya iletildiğini aktarmıştı.
Siyasi skandaldan ziyade hukuk mücadelesi
Akıllara gelen bir diğer soru ise şu: Alman şirketleri, nükleer güç gibi hassas bir konuda, Rus şirketleriyle iş birliği yapabilir mi?
Bu soruya Tim Proll-Gerwe, şu yanıtı verdi:
“Siemens Energy, Rusya ile tüm faaliyetleri zamanında sonlandırdı ve o ülkede hiçbir sözleşme kaynaklı ilişkisi yok. Siemens Energy, yalnızca Ukrayna savaşının başlangıcından önce imzalanmış olan ve geçerliliğini koruyan eski sözleşmelere bağlılığını sürdürüyor. Bunu yaparken de elbette Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve ihracat kontrolünü düzenleyen hukuksal sınırlamalara uyum gösteriyor.”
Ancak gelinen noktada, mevcut siyasi şartlar altında Rosatom’un Çin ile vardıkları anlaşmadan Almanya’nın lehine cayması ve Çin’in buna göz yumması son derece düşük bir olasılık. Dolayısıyla Siemens Energy, bir tahkim süreciyle karşı karşıya.
Eğer mahkeme, şirketin ceza ödemesi gerektiğine hükmederse, Alman hükümetinin de mevcut yasalar bağlamında “sistem için önem taşıyan” gruba dahil olan şirkete yardım etmesi imkanlar dahilinde. Federal hükümet, 2023 sonbaharında da, Siemens Energy’ye önemli enerji projelerinin hayata geçirilmesi için toplam 7 buçuk milyar euro değerinde kredi garantisi vermişti.
Öte yandan geçmişte Siemens’in bir alt kuruluşu olarak kurulan Siemens Energy, 2020 yılında bağımsız bir şirkete dönüştürüldü ve borsaya katıldı. Bugün Siemens, Siemens Energy’nin yüzde 17’lik hissesine sahip. Dolayısıyla Siemens Energy’ye karşı bir dava açıldığında, ana şirket Siemens de davanın yol açtığı sonuçlara katlanmak konumda olacak.
Rusya’ya bağımlılık eleştirisi
Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali olarak lanse edilen Akkuyu santralinin yüzde 100 hissesi Rus devlet şirketi Rosatom’a ait. Bu nedenle, santralin Türkiye’nin Rusya’ya bağımlılığını artıracağı eleştirileri uzun zamandır dillendiriliyor. İlk anlaşması 2010 yılında imzalanan Akkuyu’nun temeli de 2018 yılında atıldı.
Santralin, her biri 1200 MW gücünde dört reaktörden oluşması planlanıyor. İlk reaktörün en erken 2025 yılında hizmet vermeye başlaması ve inşaatın en erken 2028 yılında sona ermesi öngörülüyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE