7 aydır tek başına hücrede tutulan yargı mensubunun eşi Hacer Çakmak,
eşinin maruz kaldığı işkence ve hukuksuzları kaleme aldı.
Saray hukuksuzluğuna biat eden savcı ve hakimler, hiç bir suç unsuru ve delil olmadan kendi meslektaşı olan hakim ve savcıları tutuklayıp cezaevlerine gönderdiler.
Hakim ve savcılar, tutuklanmakla da kalmıyor, emniyet müdürlükleri ve cezaevlerinde de en ağır işkencelere maruz kalıyorlar.
Eski Kocaeli Cumhuriyet Savcısı Seyfullah Çakmak da o hukuksuzlukların ve işkencelerin mağduru savcılardan biri.
Seyfullah Çakmak, Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında 17 Temmuz 2016 tarihinde tutuklandı ve Kocaeli 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildi.
7 AY BOYUNCA TEK BAŞINA HÜCREDE TUTULDU
267 gündür tutuklu bulunan Çakmak, 7 ay boyunca tek başına bir hücrede tutuldu ve tecrit edildi.
Eşinin maruz kaldığı işkence ve hukuksuzları kaleme alan Hacer Çakmak’ın anlattığına göre, Seyfullah Çakmak günde bir saat havalandırma ve spor hakkını 38 gün tek başına ve kimseyle teması olmadan kullanmak zorunda bırakıldı. Halen 2 saat havalandırma hakkını 2 kişi ile birlikte kullanıyor.
İKİSİ ENGELLİ 3 ÇOCUĞU VAR
Seyfullah Çakmak’ın ikisi engelli, yatalak ve tamamen bakıma muhtaç olmak üzere 3 çocuğu var. Kendisi meslekten ihraç edildikten sonra ailenin tüm yükü, ev hanımı olan Hacer Çakmak’ın omuzlarına bindi.
Şu an bir geliri, gayrimenkulü ve sosyal güvencesinin olmadığını ifade eden Hacer Çakmak, “Sadece engelli oğluma ait olan bir engelli arabası var” diyor.
KARİYERİ BAŞARILARLA DOLU BİR HUKUK ADAMI
Hacer Çakmak, eşi Seyfullah Çakmak’ı şu sözlerle anlatıyor: “Eşim mesleğinde her daim çalışkan, başarılı ve dürüst, özgür bir geçmişe sahip. Sicili ve mesleki kariyeri başarılarla doludur. Buna rağmen hiçbir unvanlı göreve getirilmemiş, herhangi bir zümre, grup ve siyasal organın emri otoritesi altına girmemiş, hukukun üstünlüğünü ve anayasayı kendine rehber edinmiştir. Bunun faturasını da ihraç ve tutuklulukla ödemektedir.”
Hacer Çakmak, neredeyse 19 yıllık evlilik hayatlarının hastanelerde geçtiğini belirtiyor. Evliliklerinin ilk 7 yılında çocuklarının olmadığını ve beşinci tüp bebek denemesinde, 2005 yılı 9 Kasım günü dünyaya gelen ikizlerinin doğumda hayatlarını kaybettiklerini ifade ediyor.
Altıncı denemelerinin de başarısız olduğunu anlatan Hacer Çakmak, yaşadıkları zorlukları şöyle dile getiriyor: “Yedinci tüp bebek tedavisi sonucunda 29 Eylül 2007 tarihinde büyük kızım Tuğba dünyaya geldi. Maalesef, Non-Ketotik Hiperglisenimi adı verilen doğuştan genetik metabolik bir hastalığı var. Şu an 10 yaşına girdi. Sürekli bakıma muhtaç ve yatalak durumda. 23 Mart 2009’da tek sağlıklı çocuğumuz olan Tuğçe Seher dünyaya geldi. 2013 yılında 3. çocuğumuza hamile kaldım. Hamileliğim döneminde 4 ay hastanede yatmak zorunda kaldım ve Ömer’i dünyaya getirdim. Ancak O da büyük ablası gibi hastaydı. Bir ay hastanede kaldık, komada kaldı.”
YILIN 2 AYI HASTANELERDE YATARAK GEÇİYOR
Hacer Çakmak, bu süre zarfında diğer çocuklarına eşi Seyfullah Çakmak’ın baktığını belirtiyor ve “Özetle, hayatımız bir ayağımız hastanede yılın en az 40 ila 60 günü refakatli yatılı hastanede geçiriyoruz. En az bir o kadar da ayakta tedavi oluyor. Eşim, ancak rutin dosyalarını ve işlerini yapabilecek zamanı hastane işleri arasında fedakarlık yaparak bulmuştur. Hep çalışkan, gayretli ve takdir toplayan bir kişilik olmuştur” diyor.
TUTUKLULUK HALİ ADLİ KONTROLE ÇEVRİLMELİ
“Dünyamız, evimiz, hastane ve çocuklardan ibaret” ifadelerini kullanan Hacer Çakmak, eşinin maruz kaldığı hukuksuzluklara son verilmesi için şunları söylüyor: “Hal böyle iken, eşimin isnat edilen suçlamalarla, silahlı suç örgütü üyeliği ve Anayasayı ihlalle hiçbir ilgisi yok. Adli ve idari dosyada izafe edilen hiçbir somut delil ya da fiil yok. Uygulanan tutukluluk tedbiri bize verilen bir ceza. Ölçülü değil. Eşimin tutukluluk durumu adli kontrole çevrilmeli. İhraç edilmesi de haksızlık. Görevden uzaklaştırma tedbirine çevrilmesi, içinde bulunduğumuz aile durumumuzun da bir gereği olmalıdır.”
HAKSIZLIKLARA VE HUKUKSUZLUKLARA SON VERİLSİN
Hacer Çakmak, 72 yaşındaki annesinin kalp hastası olduğunu yürüyemediği ifade ediyor. Annesine, 79 yaşında olan babasının baktığını anlatan Çakmak, “Ablam epilepsi hastası. Eşimin ise annesi babası ve tek kardeşi öldüler. Bu durumda yalnızım ve kimsem yok” diyor ve yetkililere, ailesinin maruz kaldığı haksızlıklara son verilmesi çağrısını yapıyor.
Hacer Çakmak eşine çocukları Tuğba, Tuğçe Seher ve Ömer, babalarına kavuşmayı bekliyor.
aktifhaber
7 aydır tek başına hücrede tutulan yargı mensubunun eşi Hacer Çakmak,
eşinin maruz kaldığı işkence ve hukuksuzları kaleme aldı.
Saray hukuksuzluğuna biat eden savcı ve hakimler, hiç bir suç unsuru ve delil olmadan kendi meslektaşı olan hakim ve savcıları tutuklayıp cezaevlerine gönderdiler.
Hakim ve savcılar, tutuklanmakla da kalmıyor, emniyet müdürlükleri ve cezaevlerinde de en ağır işkencelere maruz kalıyorlar.
Eski Kocaeli Cumhuriyet Savcısı Seyfullah Çakmak da o hukuksuzlukların ve işkencelerin mağduru savcılardan biri.
Seyfullah Çakmak, Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında 17 Temmuz 2016 tarihinde tutuklandı ve Kocaeli 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildi.
7 AY BOYUNCA TEK BAŞINA HÜCREDE TUTULDU
267 gündür tutuklu bulunan Çakmak, 7 ay boyunca tek başına bir hücrede tutuldu ve tecrit edildi.
Eşinin maruz kaldığı işkence ve hukuksuzları kaleme alan Hacer Çakmak’ın anlattığına göre, Seyfullah Çakmak günde bir saat havalandırma ve spor hakkını 38 gün tek başına ve kimseyle teması olmadan kullanmak zorunda bırakıldı. Halen 2 saat havalandırma hakkını 2 kişi ile birlikte kullanıyor.
İKİSİ ENGELLİ 3 ÇOCUĞU VAR
Seyfullah Çakmak’ın ikisi engelli, yatalak ve tamamen bakıma muhtaç olmak üzere 3 çocuğu var. Kendisi meslekten ihraç edildikten sonra ailenin tüm yükü, ev hanımı olan Hacer Çakmak’ın omuzlarına bindi.
Şu an bir geliri, gayrimenkulü ve sosyal güvencesinin olmadığını ifade eden Hacer Çakmak, “Sadece engelli oğluma ait olan bir engelli arabası var” diyor.
KARİYERİ BAŞARILARLA DOLU BİR HUKUK ADAMI
Hacer Çakmak, eşi Seyfullah Çakmak’ı şu sözlerle anlatıyor: “Eşim mesleğinde her daim çalışkan, başarılı ve dürüst, özgür bir geçmişe sahip. Sicili ve mesleki kariyeri başarılarla doludur. Buna rağmen hiçbir unvanlı göreve getirilmemiş, herhangi bir zümre, grup ve siyasal organın emri otoritesi altına girmemiş, hukukun üstünlüğünü ve anayasayı kendine rehber edinmiştir. Bunun faturasını da ihraç ve tutuklulukla ödemektedir.”
Hacer Çakmak, neredeyse 19 yıllık evlilik hayatlarının hastanelerde geçtiğini belirtiyor. Evliliklerinin ilk 7 yılında çocuklarının olmadığını ve beşinci tüp bebek denemesinde, 2005 yılı 9 Kasım günü dünyaya gelen ikizlerinin doğumda hayatlarını kaybettiklerini ifade ediyor.
Altıncı denemelerinin de başarısız olduğunu anlatan Hacer Çakmak, yaşadıkları zorlukları şöyle dile getiriyor: “Yedinci tüp bebek tedavisi sonucunda 29 Eylül 2007 tarihinde büyük kızım Tuğba dünyaya geldi. Maalesef, Non-Ketotik Hiperglisenimi adı verilen doğuştan genetik metabolik bir hastalığı var. Şu an 10 yaşına girdi. Sürekli bakıma muhtaç ve yatalak durumda. 23 Mart 2009’da tek sağlıklı çocuğumuz olan Tuğçe Seher dünyaya geldi. 2013 yılında 3. çocuğumuza hamile kaldım. Hamileliğim döneminde 4 ay hastanede yatmak zorunda kaldım ve Ömer’i dünyaya getirdim. Ancak O da büyük ablası gibi hastaydı. Bir ay hastanede kaldık, komada kaldı.”
YILIN 2 AYI HASTANELERDE YATARAK GEÇİYOR
Hacer Çakmak, bu süre zarfında diğer çocuklarına eşi Seyfullah Çakmak’ın baktığını belirtiyor ve “Özetle, hayatımız bir ayağımız hastanede yılın en az 40 ila 60 günü refakatli yatılı hastanede geçiriyoruz. En az bir o kadar da ayakta tedavi oluyor. Eşim, ancak rutin dosyalarını ve işlerini yapabilecek zamanı hastane işleri arasında fedakarlık yaparak bulmuştur. Hep çalışkan, gayretli ve takdir toplayan bir kişilik olmuştur” diyor.
TUTUKLULUK HALİ ADLİ KONTROLE ÇEVRİLMELİ
“Dünyamız, evimiz, hastane ve çocuklardan ibaret” ifadelerini kullanan Hacer Çakmak, eşinin maruz kaldığı hukuksuzluklara son verilmesi için şunları söylüyor: “Hal böyle iken, eşimin isnat edilen suçlamalarla, silahlı suç örgütü üyeliği ve Anayasayı ihlalle hiçbir ilgisi yok. Adli ve idari dosyada izafe edilen hiçbir somut delil ya da fiil yok. Uygulanan tutukluluk tedbiri bize verilen bir ceza. Ölçülü değil. Eşimin tutukluluk durumu adli kontrole çevrilmeli. İhraç edilmesi de haksızlık. Görevden uzaklaştırma tedbirine çevrilmesi, içinde bulunduğumuz aile durumumuzun da bir gereği olmalıdır.”
HAKSIZLIKLARA VE HUKUKSUZLUKLARA SON VERİLSİN
Hacer Çakmak, 72 yaşındaki annesinin kalp hastası olduğunu yürüyemediği ifade ediyor. Annesine, 79 yaşında olan babasının baktığını anlatan Çakmak, “Ablam epilepsi hastası. Eşimin ise annesi babası ve tek kardeşi öldüler. Bu durumda yalnızım ve kimsem yok” diyor ve yetkililere, ailesinin maruz kaldığı haksızlıklara son verilmesi çağrısını yapıyor.
Hacer Çakmak eşine çocukları Tuğba, Tuğçe Seher ve Ömer, babalarına kavuşmayı bekliyor.
aktifhaber
7 aydır tek başına hücrede tutulan yargı mensubunun eşi Hacer Çakmak,
eşinin maruz kaldığı işkence ve hukuksuzları kaleme aldı.
Saray hukuksuzluğuna biat eden savcı ve hakimler, hiç bir suç unsuru ve delil olmadan kendi meslektaşı olan hakim ve savcıları tutuklayıp cezaevlerine gönderdiler.
Hakim ve savcılar, tutuklanmakla da kalmıyor, emniyet müdürlükleri ve cezaevlerinde de en ağır işkencelere maruz kalıyorlar.
Eski Kocaeli Cumhuriyet Savcısı Seyfullah Çakmak da o hukuksuzlukların ve işkencelerin mağduru savcılardan biri.
Seyfullah Çakmak, Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında 17 Temmuz 2016 tarihinde tutuklandı ve Kocaeli 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildi.
7 AY BOYUNCA TEK BAŞINA HÜCREDE TUTULDU
267 gündür tutuklu bulunan Çakmak, 7 ay boyunca tek başına bir hücrede tutuldu ve tecrit edildi.
Eşinin maruz kaldığı işkence ve hukuksuzları kaleme alan Hacer Çakmak’ın anlattığına göre, Seyfullah Çakmak günde bir saat havalandırma ve spor hakkını 38 gün tek başına ve kimseyle teması olmadan kullanmak zorunda bırakıldı. Halen 2 saat havalandırma hakkını 2 kişi ile birlikte kullanıyor.
İKİSİ ENGELLİ 3 ÇOCUĞU VAR
Seyfullah Çakmak’ın ikisi engelli, yatalak ve tamamen bakıma muhtaç olmak üzere 3 çocuğu var. Kendisi meslekten ihraç edildikten sonra ailenin tüm yükü, ev hanımı olan Hacer Çakmak’ın omuzlarına bindi.
Şu an bir geliri, gayrimenkulü ve sosyal güvencesinin olmadığını ifade eden Hacer Çakmak, “Sadece engelli oğluma ait olan bir engelli arabası var” diyor.
KARİYERİ BAŞARILARLA DOLU BİR HUKUK ADAMI
Hacer Çakmak, eşi Seyfullah Çakmak’ı şu sözlerle anlatıyor: “Eşim mesleğinde her daim çalışkan, başarılı ve dürüst, özgür bir geçmişe sahip. Sicili ve mesleki kariyeri başarılarla doludur. Buna rağmen hiçbir unvanlı göreve getirilmemiş, herhangi bir zümre, grup ve siyasal organın emri otoritesi altına girmemiş, hukukun üstünlüğünü ve anayasayı kendine rehber edinmiştir. Bunun faturasını da ihraç ve tutuklulukla ödemektedir.”
Hacer Çakmak, neredeyse 19 yıllık evlilik hayatlarının hastanelerde geçtiğini belirtiyor. Evliliklerinin ilk 7 yılında çocuklarının olmadığını ve beşinci tüp bebek denemesinde, 2005 yılı 9 Kasım günü dünyaya gelen ikizlerinin doğumda hayatlarını kaybettiklerini ifade ediyor.
Altıncı denemelerinin de başarısız olduğunu anlatan Hacer Çakmak, yaşadıkları zorlukları şöyle dile getiriyor: “Yedinci tüp bebek tedavisi sonucunda 29 Eylül 2007 tarihinde büyük kızım Tuğba dünyaya geldi. Maalesef, Non-Ketotik Hiperglisenimi adı verilen doğuştan genetik metabolik bir hastalığı var. Şu an 10 yaşına girdi. Sürekli bakıma muhtaç ve yatalak durumda. 23 Mart 2009’da tek sağlıklı çocuğumuz olan Tuğçe Seher dünyaya geldi. 2013 yılında 3. çocuğumuza hamile kaldım. Hamileliğim döneminde 4 ay hastanede yatmak zorunda kaldım ve Ömer’i dünyaya getirdim. Ancak O da büyük ablası gibi hastaydı. Bir ay hastanede kaldık, komada kaldı.”
YILIN 2 AYI HASTANELERDE YATARAK GEÇİYOR
Hacer Çakmak, bu süre zarfında diğer çocuklarına eşi Seyfullah Çakmak’ın baktığını belirtiyor ve “Özetle, hayatımız bir ayağımız hastanede yılın en az 40 ila 60 günü refakatli yatılı hastanede geçiriyoruz. En az bir o kadar da ayakta tedavi oluyor. Eşim, ancak rutin dosyalarını ve işlerini yapabilecek zamanı hastane işleri arasında fedakarlık yaparak bulmuştur. Hep çalışkan, gayretli ve takdir toplayan bir kişilik olmuştur” diyor.
TUTUKLULUK HALİ ADLİ KONTROLE ÇEVRİLMELİ
“Dünyamız, evimiz, hastane ve çocuklardan ibaret” ifadelerini kullanan Hacer Çakmak, eşinin maruz kaldığı hukuksuzluklara son verilmesi için şunları söylüyor: “Hal böyle iken, eşimin isnat edilen suçlamalarla, silahlı suç örgütü üyeliği ve Anayasayı ihlalle hiçbir ilgisi yok. Adli ve idari dosyada izafe edilen hiçbir somut delil ya da fiil yok. Uygulanan tutukluluk tedbiri bize verilen bir ceza. Ölçülü değil. Eşimin tutukluluk durumu adli kontrole çevrilmeli. İhraç edilmesi de haksızlık. Görevden uzaklaştırma tedbirine çevrilmesi, içinde bulunduğumuz aile durumumuzun da bir gereği olmalıdır.”
HAKSIZLIKLARA VE HUKUKSUZLUKLARA SON VERİLSİN
Hacer Çakmak, 72 yaşındaki annesinin kalp hastası olduğunu yürüyemediği ifade ediyor. Annesine, 79 yaşında olan babasının baktığını anlatan Çakmak, “Ablam epilepsi hastası. Eşimin ise annesi babası ve tek kardeşi öldüler. Bu durumda yalnızım ve kimsem yok” diyor ve yetkililere, ailesinin maruz kaldığı haksızlıklara son verilmesi çağrısını yapıyor.
Hacer Çakmak eşine çocukları Tuğba, Tuğçe Seher ve Ömer, babalarına kavuşmayı bekliyor.
aktifhaber
7 aydır tek başına hücrede tutulan yargı mensubunun eşi Hacer Çakmak,
eşinin maruz kaldığı işkence ve hukuksuzları kaleme aldı.
Saray hukuksuzluğuna biat eden savcı ve hakimler, hiç bir suç unsuru ve delil olmadan kendi meslektaşı olan hakim ve savcıları tutuklayıp cezaevlerine gönderdiler.
Hakim ve savcılar, tutuklanmakla da kalmıyor, emniyet müdürlükleri ve cezaevlerinde de en ağır işkencelere maruz kalıyorlar.
Eski Kocaeli Cumhuriyet Savcısı Seyfullah Çakmak da o hukuksuzlukların ve işkencelerin mağduru savcılardan biri.
Seyfullah Çakmak, Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında 17 Temmuz 2016 tarihinde tutuklandı ve Kocaeli 2 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildi.
7 AY BOYUNCA TEK BAŞINA HÜCREDE TUTULDU
267 gündür tutuklu bulunan Çakmak, 7 ay boyunca tek başına bir hücrede tutuldu ve tecrit edildi.
Eşinin maruz kaldığı işkence ve hukuksuzları kaleme alan Hacer Çakmak’ın anlattığına göre, Seyfullah Çakmak günde bir saat havalandırma ve spor hakkını 38 gün tek başına ve kimseyle teması olmadan kullanmak zorunda bırakıldı. Halen 2 saat havalandırma hakkını 2 kişi ile birlikte kullanıyor.
İKİSİ ENGELLİ 3 ÇOCUĞU VAR
Seyfullah Çakmak’ın ikisi engelli, yatalak ve tamamen bakıma muhtaç olmak üzere 3 çocuğu var. Kendisi meslekten ihraç edildikten sonra ailenin tüm yükü, ev hanımı olan Hacer Çakmak’ın omuzlarına bindi.
Şu an bir geliri, gayrimenkulü ve sosyal güvencesinin olmadığını ifade eden Hacer Çakmak, “Sadece engelli oğluma ait olan bir engelli arabası var” diyor.
KARİYERİ BAŞARILARLA DOLU BİR HUKUK ADAMI
Hacer Çakmak, eşi Seyfullah Çakmak’ı şu sözlerle anlatıyor: “Eşim mesleğinde her daim çalışkan, başarılı ve dürüst, özgür bir geçmişe sahip. Sicili ve mesleki kariyeri başarılarla doludur. Buna rağmen hiçbir unvanlı göreve getirilmemiş, herhangi bir zümre, grup ve siyasal organın emri otoritesi altına girmemiş, hukukun üstünlüğünü ve anayasayı kendine rehber edinmiştir. Bunun faturasını da ihraç ve tutuklulukla ödemektedir.”
Hacer Çakmak, neredeyse 19 yıllık evlilik hayatlarının hastanelerde geçtiğini belirtiyor. Evliliklerinin ilk 7 yılında çocuklarının olmadığını ve beşinci tüp bebek denemesinde, 2005 yılı 9 Kasım günü dünyaya gelen ikizlerinin doğumda hayatlarını kaybettiklerini ifade ediyor.
Altıncı denemelerinin de başarısız olduğunu anlatan Hacer Çakmak, yaşadıkları zorlukları şöyle dile getiriyor: “Yedinci tüp bebek tedavisi sonucunda 29 Eylül 2007 tarihinde büyük kızım Tuğba dünyaya geldi. Maalesef, Non-Ketotik Hiperglisenimi adı verilen doğuştan genetik metabolik bir hastalığı var. Şu an 10 yaşına girdi. Sürekli bakıma muhtaç ve yatalak durumda. 23 Mart 2009’da tek sağlıklı çocuğumuz olan Tuğçe Seher dünyaya geldi. 2013 yılında 3. çocuğumuza hamile kaldım. Hamileliğim döneminde 4 ay hastanede yatmak zorunda kaldım ve Ömer’i dünyaya getirdim. Ancak O da büyük ablası gibi hastaydı. Bir ay hastanede kaldık, komada kaldı.”
YILIN 2 AYI HASTANELERDE YATARAK GEÇİYOR
Hacer Çakmak, bu süre zarfında diğer çocuklarına eşi Seyfullah Çakmak’ın baktığını belirtiyor ve “Özetle, hayatımız bir ayağımız hastanede yılın en az 40 ila 60 günü refakatli yatılı hastanede geçiriyoruz. En az bir o kadar da ayakta tedavi oluyor. Eşim, ancak rutin dosyalarını ve işlerini yapabilecek zamanı hastane işleri arasında fedakarlık yaparak bulmuştur. Hep çalışkan, gayretli ve takdir toplayan bir kişilik olmuştur” diyor.
TUTUKLULUK HALİ ADLİ KONTROLE ÇEVRİLMELİ
“Dünyamız, evimiz, hastane ve çocuklardan ibaret” ifadelerini kullanan Hacer Çakmak, eşinin maruz kaldığı hukuksuzluklara son verilmesi için şunları söylüyor: “Hal böyle iken, eşimin isnat edilen suçlamalarla, silahlı suç örgütü üyeliği ve Anayasayı ihlalle hiçbir ilgisi yok. Adli ve idari dosyada izafe edilen hiçbir somut delil ya da fiil yok. Uygulanan tutukluluk tedbiri bize verilen bir ceza. Ölçülü değil. Eşimin tutukluluk durumu adli kontrole çevrilmeli. İhraç edilmesi de haksızlık. Görevden uzaklaştırma tedbirine çevrilmesi, içinde bulunduğumuz aile durumumuzun da bir gereği olmalıdır.”
HAKSIZLIKLARA VE HUKUKSUZLUKLARA SON VERİLSİN
Hacer Çakmak, 72 yaşındaki annesinin kalp hastası olduğunu yürüyemediği ifade ediyor. Annesine, 79 yaşında olan babasının baktığını anlatan Çakmak, “Ablam epilepsi hastası. Eşimin ise annesi babası ve tek kardeşi öldüler. Bu durumda yalnızım ve kimsem yok” diyor ve yetkililere, ailesinin maruz kaldığı haksızlıklara son verilmesi çağrısını yapıyor.
Hacer Çakmak eşine çocukları Tuğba, Tuğçe Seher ve Ömer, babalarına kavuşmayı bekliyor.
aktifhaber