DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit TBMM’de basın toplantısı yaptı. 15 kişinin hayatını kaybettiği Diyarbakır ve Mardin’de çıkan yangınlara ilişkin, “Türkiye afetleri felaket olarak yaşayan bir ülke pozisyonunda, çünkü bu ülkede yurttaşın canının bir kıymeti yok. Yaşamı insanı canlıları öncelemeyen varsa yoksa kendi iktidarını ayakta tutmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız… Bu akıl yurttaşın canına mal olan bir akıldır” dedi.
Koçyiğit, gece görüşlü helikopterlerin olmaması nedeniyle yangına müdahale edilmediğini iddia ederek şunları söyledi:
“Yangın sırasında halkımız canı pahasına yangına koştu, eş başkanlarımız valilikten helikopter talebinde bulundular ama ‘gece görüşü yok’ diye helikopter göndermedi hükümetin kendisi. Milletvekili arkadaşlarımız ilin valilerini aradılar ama valiler tenezzül edip telefona çıkmadı, yangına söndürmeye giden halka yasaklı bölge diye önü kesildi. Sonuç yangın büyüdükçe büyüdü kontrol altına alınamadı ve yangının ortasında kalan yüzlerce hayvan ve 15 can ne yazık ki yitip gitti. Neymiş, gece görüşlü helikopter yokmuş. Daha geçen yıl Yunanistan’a 2 uçak bir helikopter gönderen Türkiye söz konusu Türkiye olunca ne uçağı oluyor ne helikopteri oluyor.
“Ön raporlarda yangının elektrik tellerinden çıktığı gözlemlendi”
DEDAŞ’ı aklama meselesi… Bu yangın nasıl çıktı tartışması, Diyarbakır Valiliği’nden fail olan DEDAŞ’a yandaş gazetelerden İçişleri Bakanlığı’na kadar herkes ağız birliği etmişçesine yangının anızdan çıktığını söyledi. Gerçek böyle değil. Bölgede yaşayan insanların eş genel başkanlarımız ve milletvekillerimizle taziye ziyaretine gittik. Yurttaşlar, ‘tellerin onarılması için onlarca dilekçe verdik ama bize kulak asan olmadı’ diyor. Ama bütün bunlara rağmen bilinçli bir manipülasyon yapıldı. Anızdan çıkmış gibi algı oluşturulmaya çalışıldı. Bölgedeki meslek odalarının ön raporu var, bu raporda yangının DEDAŞ’ın elektrik tellerinden çıktığı gözlemlendi.”
“DEDAŞ’la ne gibi bir çıkar ilişkiniz var?”
Diyarbakır ve Mardin Valilerinin yangında hayatını kaybeden ailelere taziye ziyaretlerini de hatırlatan Koçyiğit, “Valiliğin korumaları orada bulunan acılı aileleri darp ediyor. Yetmiyor alınan görüntüleri zorla telefondan sildiriyorlar. Mardin Valisi Tuncay Akkoyun taziye ziyaretinde köylüler ona tepki gösterdiler. Çünkü bizim Mardin milletvekilimiz Saliha Aydeniz’in oraya girişi engellenmeye çalışıldı.
Valisinden, İçişleri Bakanlığı’na, kaymakamına kadar herkes ağız birliği olmuş şekilde DEDAŞ’ın sorumluluğunun olmadığını ifade etmeye çalışıyor. DEDAŞ’ın sorumluluğunu ve suçunu örtbas etmeye çalışıyor. Buradan soralım, DEDAŞ’la sorumluluğunu gizlemek isteyenlerin DEDAŞ’la ne gibi bir çıkar ilişkisi vardır? DEDAŞ’la çıkarlarınız örtüşüyor mu? DEDAŞ’la nasıl bir ilişkiniz var, nasıl bir iltisakınız var? DEDAŞ sizin için ne ifade ediyor sorusunu buradan yüksek sesle sormamız gerekiyor. Bütün bunlar olurken, DEDAŞ elektrik iletim hatlarını onarıyor mu, hayır. 15 insanın ölümünden sorumlu olan DEDAŞ orada hızlı bir şekilde aksayan şeyleri gidermeye çalışıyor mu, hayır. Onun yerine, bizzat elektrik tellerinden yangının çıktığını gören görgü tanığı olan köylü hakkında gidip suç duyurusunda bulunuyor. Bu da nasıl suçlu olduklarını, nasıl büyük bir suçun paydaşı olduklarını gösteriyor” diye konuştu.
Bölgenin afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğini belirten Koçyiğit, konuya ilişkin DEM Parti’nin verdiği kanun teklifinin de değerlendirilmesini kaydetti.
“Nefes vergisi, ayak bastı parası alırlarsa şaşırmayız”
Koçyiğit, gündemde yerini koruyan yeni vergi paketine ilişkin de şunları söyledi:
“Bir haraç yasası gelecek. İçeriğiyle ilgili bilgiler var ama bunun özel olarak basına sızdırıldığını ve gelen tepkilere göre paketin şekillendirileceğini çok iyi biliyoruz. İktidar yoksulların, emekçilerin kalan bir kaç kuruşuna da göz dikmiş durumda. Moto kuryelerin vergilendirilmesinden, bahşişlerden vergi alınmasına, yurt dışı çıkış harcının 22 yıldır ülkeyi yönetmeye çalışıyorlar, günün kat arttırılmasına birçok başlıkta düzenleme öngörüyorlar. Sonunda geldiğimiz nokta halkın, çalışanın bahşişine göz dikecek noktaya geldiler. Yakında Mehmet Şimşek ve kabinesi nefes vergisi getirirse, ayak bastı parası alırsa sanırım hiçbirimiz buna şaşırmayacağız. Neden bunu yapıyorlar bir tercihle karşı karşıyalar. Asgari ücrete bir kez zam yapılacağı söyleniyor, Temmuz zammı yapılmayacak? Neden diye soruyoruz. Kaynak yok deniliyor. Asgari ücrete olmayan kaynağın yandaş şirketlere olduğunu görüyoruz. Vergide reform yasası sinekten yağ çıkarma meselesine döndüğünü söyleyelim.”