Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD ile yaşanan krize ilişkin olarak “Dayatmayla tehdit diliyle değil, uzlaşıyla diplomasiyle ve iyi niyetle bunları çözeceğimizi düşünüyorum” açıklaması yaptı.
Alanya ilçe danışma meclisi toplantısında konuşan Çavuşoğlu, “Türk milleti tehdide boyun eğmez, ters teper. Sorunlarımızı nasıl çözeceğimizi oturup konulaşalım” ifadesini kullandı ve şöyle devam etti:
“Sorunların müzakereyle, diyalogla çözüleceğine inanıyoruz. Türk milleti boyun eğer mi tam tersi tepki verir. Sonuçta şimdi ne oldu? Yaptırım ne oldu? Karşı yaptırım. Pompeo ile yaptığımız görüşme son derece yapıcı geçti. Oturup konuşalım nasıl sorunu çözeceğimizi. Diplomasi işler, sorunları çözeriz işimize bakarız. Bugün dünyanın da bölgemizin de pozitif gündeme ihtiyacı var. Dayatmayla tehdit diliyle değil, uzlaşıyla diplomasiyle ve iyi niyetle bunları çözeceğimizi düşünüyorum.”
Türkiye’ye yaptırım uygulanmasına kadar giden Rahip Brunson’ın tutukluluğuna ilişkin olarak ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’dan ise bugün bir son dakika açıklaması geldi.
Pompeo, Singapur’daki ASEAN Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda yaptığı açıklamada Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşme sonrasında iki tarafın da yapıcı olduğunu belirterek, Türkiye’de tutuklanan Amerikalıların “önümüzdeki günlerde” serbest bırakılmasını umduğunu söyledi.
Brunson’ın yanı sıra tutuklu olan Türkiye’de ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı konsolusluk görevlisi üç kişi var. Bu isimler; Hamza Ulucay, Metin Topuz, Nazmi Mete Cantürk…
Pompeo, önceki gün (3 Ağustos 2018) Çavuşoğlu ile yaptığı görüşme sonrası Amerikan vatandaşlarının hapiste tutulması meselesinde artık “sürenin dolduğunu” ve serbest bırakılmaları gerektiğini söylemişti. Türk bakanlara uygulanan yaptırımların ‘ciddi olduklarının göstergesi olduğunu’ vurgulamıştı.
Pompeo, Singapur’da gazetecilere yaptığı bugünkü son açıklamasında da “Dün meslektaşımla yapıcı bir konuşma yaptım. Brunson’un serbest kalması ve ABD’ye geri dönmesine izin verilmesi gerektiğini, Türkiye’de tutuklu diğer ABD vatandaşlarının da serbest bırakılması konusunda çok geç kalındığını belirttim” diye konuştu.
Pompeo, sözlerinin devamında ise, “Umuyorum ki, önümüzdeki günlerde bunun gerçekleşeceğini göreceğiz” ifadesini kullandı.
Pompeo, bu durumun Türkiye’nin NATO üyeliğine bir tehdit oluşturup oluşturmadığı konusunda gelen bir soruya da “Türkiye, ABD’nin birlikte çalışmayı sürdürmeyi tamamen istediği bir NATO müttefikidir” cevabını verdi.
Reuters’ın haberinde, yatırımcıların aynı zamanda Türkiye’nin büyük bir ticaret ortağı da olan ABD ile olan bağları üzerindeki derin endişesine ve buna bağlı olarak Türk lirasındaki değer kaybına dikkat çekiyor.
Dün ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Çavuşoğlu-Pompeo zirvesine ilişkin yapılan açıklamada, “Türkiye ve ABD sorunu çözmek için çalışacak. Çavuşoğlu ve Pompeo pek çok konuda yapıcı bir görüşme yaptı” denmişti.
Çavuşoğlu ise, “Sorunları nasıl çözeceğimizi değerlendirdik. Sorunlar olabilir, Türkiye olarak sorunları diplomasi ile çözmeyi arzu ettik. Yapıcı bir görüşme oldu. Sorunları birlikte çözebilme konusunda mutabık kaldık. Tehdit dili ve yaptırımlarla sonuca varılamayacağını söyledik. Bunun anlaşıldığını düşünüyoruz” diye konuşmuştu.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan da 100 günlük eylem planı açıklarlen “Ekonomik savaşla karşı karşıyayız” diyen Erdoğan, vatandaşa bir kez daha “Yastık altındaki dövizleri, altınları çıkarma” çağrısı yapmıştı.
Türkiye yaklaşık iki yıldır cezaevinde bulunan İzmir’deki Protestan cemaatine ait Diriliş Kilisesi’nin ABD’li Pastörü Andrew Craig Brunson hakkında 25 Temmuz’da ev hapsine alındı.
Avukatı İsmail Cem Halavurt’un ev hapsi ve yurt dışına çıkış yasağına itirazı ise İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildi.
Mahkeme, “ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağı”nın devamına oy birliğiyle karar verdi.
Mahkeme kararında Brunson’a isnat edilen suçları işlediğine ilişkin aleyhine olan “kuvvetli suç şüphesi” oluşturan nedenlerde herhangi bir değişiklik bulunmadığına vurgu yapıldı.
Brunson, Ekim 2016’da Gülen yapılanmasına üye olmak suçlamasıyla tutuklanmış, Mart 2018’de hakkında hazırlanan iddianamede “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği” gerekçesiyle 15 yıla kadar, “devletin gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etmek” suçlamasından 20 yıla kadar hapis cezası istenmişti.