Rehin 13 gazetecinin çifte müebbetle yargılandıkları davada ikinci gün..
İlk gün ifade veren gazetecilerden sonra bugün duruşmaya devam edildi.
Duruşmanın ikinci günü Hüseyin Aydın’ın savunmasıyla başladı.
Darbe girişimiyle hiçbir ilgisi olmadığını söyleyen Hüseyin Aydın, 389. günde hakim karşısına çıktığını, heyetin kendisini anlaması gerektiğini söyledi.
İlk tahliye kararı verildikten sonra cezaevinde “20 dakika sonra çıkıyorsunuz” denildiğini ancak bu sırada yeni soruşturmanın yazıldığını belirten Aydın, “Ben Cihan Haber Ajansı’nda çalışarak, muhabirlik yaparak nasıl suç işlemiş oluyorum? Benim aldığım maaş 2500 TL. Mecbur kaldığım için çalıştım. Bu ağır suçlamayı bana yüklemeyin, kaldıramıyorum. Ajans maaşları Bank Asya’ya yatırıyordu. İddianamede para artışı diyor. Ben yatırmadım ki. Maaş ödemesi, mesai ödemesi. Benim bu hain darbeyi gerçekleştirenle bir bağlantım var mı? Yok. İş yerimdeki adam ByLock kullanmışsa nereden bilebilirim?” dedi.
MURAT AKSOY’UN SAVUNMASI
Hüseyin Aydın’ın savunmasının ardından Bugün Gazetesi yazarı Murat Aksoy’un savunmasına geçildi. Aksoy, bugüne kadar yazdığı hiçbir yazı ve yaptığı hiçbir yorumdan kendisine dava açılmadığını söyleyerek başladı sözlerine.
“Daima üç temel değeri savundum: Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok adalet.” diyen Murat Aksoy şöyle konuştu:
“Ne yazık ki biz burada gazeteciliği savunuyoruz, ama beğenmeseniz de eleştirseniz de gazetecilik suç değil. Bu davalar açılırken, bu iddianameler hazırlanırken, bu kadar özensizlik hukuk açısından acı verici. Suçlamalara bakınca, 12-13 kişiyle telefon konuşması, çok sayıda denen yurtdışı gezileri ve 7 ay çalıştığım Taraf gazetesi var. Taraf gazetesine 16 Temmuz 2008’de girdim. 7 ay sonra Şubat ayında bir yazım yalanlandığı için aynı gün istifa ettim.”
Aksoy yurt dışı gezilerinin neden ve nerelere olduğunu tek tek açıkladıktan sonra Bank Asya’da hesabının bulunması konusuna girdi. Aksoy hesap açıldığından haberi olmadığını bunun çalıştığı kurumla ilgili olabileceğini söyledikten sonra hesapta hiçbir para hareketi olmamasına dikkat çekti.
İddianamede suçlandığı telefon konuşmalarına da değinen Aksoy şunları söyledi:
“Eğer eleştirmek suçsa, suçlanabilirim, tartışılır. Ama ben 13 kişiyle yaptığım görüşmeler nedeniyle 2 müebbetle yargılanıyorum.”
Aksoy, iddianame eklerindeki HTS analiz raporuna göre bugüne kadar yaklaşık 5 bin 270 kişi ile temas kurduğunu anımsatarak bu aralığın 10 yıllık zaman dilimini kapsadığını kaydetti. Bu zaman dilimine göre suçlama konusu edilen görüşmelerin 1-2 kez olduğunu söyleyen Aksoy, bunun yoğun görüşme trafiği olarak adlandırılamayacağını vurguladı. Aksoy, Yalçın Akdoğan ile 153, Cem Küçük ile 98, Bekir Bozdağ ile 53, İbrahim Karagül ile 164, Hüseyin Çelik ile 25 kez görüşmesi olduğunu belirterek, “Suçsa bunlarla da mesleki faaliyet kapsamında görüştüm” dedi.
Aksoy, tahliyesini ve beraatini isteyerek sözlerini tamamladı.
ERKAN ACAR SAVUNMA YAPIYOR
22 yıllık gazeteci olduğunu söyleyen Erkan Acar, iki de kitabı bulunduğunu, mesleğı dışında hiçbir faaliyeti olmadığını söyleyerek sözlerine başladı ve şöyle konuştu:
“Özgür Düşünce için iddianamede terör örgütü yayın organı deniliyor. Ben bunu hiç hissetmedim ki. Çünkü yasal bir kuruluştu. Hatta darbeden birkaç ay önce şimdiki Başbakanımız Binali Yıldırım Ankara’daki muhabirlerimizi kahvaltıya davet etmişti.”
Bank Asya’daki hesap hareketleriyle ilgili savcının yaptığı çarpıtmaya değinen Erkan Acar, “Bank Asya hesabındaki her hareket alt alta konularak toplanmış. Anne babama bile anlatamadım; annem 1 trilyonun varmış diyor. Bu mali hesaplamayı yapan kişiye hakkımı helal etmiyorum. Bu yüzden aylardır cezaevindeyim.” dedi.
Erkan Acar’ın savunmasının ardından duruşmaya öğlen arası verildi.
OĞUZ USLUER’İN SAVUNMASI
Öğleden sonraki bölüm Habertürk eski Yayın Koordinatörü Oğuz Usluer’in savunmasıyla başladı. Usluer “Ben gazeteciyim. İddia makamı darbeci olduğuma dair delil sunamıyor ama benim gazetecilik geçmişim darbeci olmadığımın ispatı.” dedi.
Gazetecilik hayatındaki 25 yılı detaylarıyla anlatan Oğuz Usluer “Böyle bir gazeteciden darbeci çıkarmak beyhude bir çabadır” dedi.
İddianameye konan telefon görüşmelerine değinen Usluer, “Ben gazeteciyim ve gazeteci herkesle konuşur. Kamu yararı gördüğümüz herşeyi de haber yaparız. Telefon irtibatıyla suçlandığım kişilerden biri eniştem diğeri kayınvalidem. Bunun dışındakiler iş ve mesai arkadaşlarımdır.” ifadesini kullandı.
ATİLLA TAŞ’IN SAVUNMASI
Oğuz Usluer’in kısa savunmasından sonra Atilla Taş’ın savunmasına geçildi. Atilla Taş “attığı tweet yüzünden hapiste kimse yok” diyen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a cevap vererek savunmasına başladı. Atilla Taş, “Attığı tweet yüzünden cezaevinde yatan bir Allah’ın kulu yok diyorlar. Ben Zeus’un kulu muyum ki attığım tweetle suçlanıyorum?” dedi.
Atilla Taş savunmasına şöyle devam etti:
“En ufak bir suçum olsa ayakta duramaz canıma kıyardım. Şarkılarınla büyüdük diyen jandarma ellerime kelepçe vururken ağlıyordu.”
SEYİT KILIÇ’IN SAVUNMASI
TRT çalışanı Seyit Kılıç, bugüne kadar yaptığı tüm haberlerde hukuktan yana olduğunu, yaptığı hiçbir haber ya da eylemden dolayı hukuki takibata uğramadığını söyledi.
İddianamede suç diye gösterilen telefon konuşmaları ve Günübirlik Batum gezisini tek tek açıklayan Seyit Kılıç, hiçbirinin suç unsuru taşımadığını detaylarıyla izah etti.
Seyit Kılıç’tan sonra Yakup Çetin söz aldı ve kendisi hakkında yapılan tek suçlama olan Bank Asya’da hesabı bulunmasına cevap verdi. “Zaman gazetesinde muhabirlik yaptım. Son maaşım 2300 lira. Bank Asya’ya yatırdığım para yok.” diyen Yakup Çetin’in savunmasının ardından duruşma yarına ertelendi.