Birleşmiş Milletler Global İlişkiler Departmanında danışmanlık statüsü bulunan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle “İnsan Hakları ve Demokrasi için Basın Özgürlüğü ve Online Medyanın Gücü” temalı bir panel düzenledi. Zoom üzerinden yapılan paneli 22 farklı ülkeden yüzden fazla basın mensubu, gazeteci ve sivil toplum kuruluşu üyesi takip etti.
Washington Top News Ulusal Güvenlik Muhabiri JJ Green’in moderatörlüğünü yaptığı panelde, Kanada merkezli Gazeteci Kadınlar Koalisyonu Kurucu Direktörü Kiran Nazish, V-Dem Enstitüsü Demokrasi Raporu yazarlarından Dr. Marina Nord ve Kuzey Avrupa Araştırma ve İzleme Ağı Direktörü gazeteci Abdullah Bozkurt konuşmacı olarak yer aldı.
Panelde dijital platformların demokratik değerleri ve insan haklarını teşvik etme ve koruma konusunda oynadığı dönüştürücü rolün yanı sıra, gelişen teknolojilerin özgür basın için yarattığı tehditler ele alındı.
”Basın platformları gerçeğe ulaşmak adına bir can simidi”
Gazeteci JJ Green, açılış konuşmasında, basın ve ifade özgürlüğünün dünya çapında kuşatma altında olduğunu ve kutuplaşmış politik güçler tarafından yeniden şekillendirildiği ifade etti. Otoriter rejimlerin her geçen gün daha fazla muhalif gazeteci ve siyasi lideri hapishane duvarları arasında susturmaya çalıştığını vurgulayan JJ Green, geleneksel gazeteciliğin dönüşüm içinde olduğu bir dönemde hak arayışı talebinde olan gazeteciler için online basın platformlarının gerçeğe ulaşmak adına bir can simidi olduğunu söyledi.
Uluslararası kolektif iş birliklerinin önemine vurgu yaptı
Uluslararası kamuoyunda kadın gazetecilerle ilgili saha çalışmalarıyla bilinen Kiran Nazish, uluslararası sivil toplum örgütlerinin yanı sıra hükümetlerin ve politika yapıcıların da birlikte çalışabileceği küresel bir dijital özgürlük ittifakının kurulması konusu üzerine durdu. Nazish son 5 yıldır özellikle Batı ülkelerinde sürgün gazeteciler için hukuki, ekonomik ve psikolojik destek programlarının azaldığının altını çizdi. Otoriterleşmenin artık küresel bir sorun olduğunu ifade eden Kiran Nazish bu konuda uluslararası kolektif iş birliklerinin önemine vurgu yaptı.
1985’lerin demokrasi seviyesi
V-Dem Enstitüsü’nün 2025 Demokrasi Raporu’nu kaleme alan isimlerden Dr. Marina Nord geçtiğimiz hafta yayınlanan rapordan çarpıcı veriler paylaştı. Basın özgürlüğünün demokrasinin yanı sıra uluslararası barış ve güvenlik açısından da hayati öneme sahip olduğunu söyleyen Nord, günümüzde ortalama bir vatandaşın 1985’lerin demokrasi seviyesinde yaşadığını ve toplumların ilk kez liberal demokrasilerden çok kapalı otokrasiler tarafından yönetildiğini kaydetti.
”Peki biz ne yapabiliriz?”
Gazeteci Abdullah Bozkurt sürgündeki gazeteciler için zorlukların sadece dijital saldırılar değil, kimlik avı girişimleri ve izinsiz gözetim gibi tehditleri de içerdiğini vurguladı. Özellikle Türkiye ve benzeri otoriter rejimlerde meslektaşlarının benzer kampanyalarla hedef alındığını, terörizm ve casusluk gibi aslı olmayan iddialarla karşılaştığını ifade etti. “Basın özgürlüğünün sağlanması adına peki biz ne yapabiliriz?” sorusuna Bozkurt’un yanıtı bağımsız gazeteciliğin desteklenmesi, takip edilmesi, finansal destek sağlanması yönünde oldu. Bozkurt son olarak otoriter hükümetlerin baskısı altında çalışmalarına devam eden gazetecilerin korunmasından ister Türkiye’de ister dünyanın başka bir yerinde olsun, uluslararası kamuoyunun sorumlu olduğunu ifade etti.