Mahkemeye delil diye 6 adet 1 dolar getirildi!!!
Gazeteci – yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Mahkeme ara kararında, bir yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan “sanık”ların tutukluluğunun devamına karar verdi.
Onlarca gazetecinin hakim karşısına çıktığı iki ayrı davanın ilkinde Nazlı Ilıcak savunmaya başladı.
Duruşmaya başlamadan önce yer konusunda büyük sıkıntı yaşandı. Avrupa’dan gelen gözlemcilerin salona girmesine izin verilmedi. Tutuklu gazetecilerin ailelerinden bazıları da salona giremedi.
Ahmet Altan duruşmaya cezaevinden SEGBİS sistemiyle bağlandı.
Mahkeme başkanı dosyanın gizli tanığı “SÖGÜT”ün beyanının alınması için yazılan yazıya cevap gelmediğini söyledi.
Duruşmaya Mehmet Altan’ın evinde bulunan 6 adet 1 dolar, delil diye getirildi. Mahkeme başkanı birinin köşesinin yırtık olduğunu kayda geçirdi.
İLK SÖZ NAZLI ILICAK’TA
Ilıcak duruşmada şöyle konuştu:
3 ay önce sizi suçsuzluğuma ikna edebildiğimi sanmıştım. Ama somut delil var diyerek tahliye etmediniz. Ancak bu somut delilleri sunmadınız. Benim darbeye teşebbüs ettiğimin somut delilleri ne olabilir diye üç aydır düşünüyorum. : Benim darbeyi önceden bildiğimi, darbeye nasıl zemin hazırladığımı, niçin darbe yapmak isteyebileceğimi de kanıtlamak zorundasınız. Ben Bank Asya’dan krediyle villa mı aldım? Menfaat peşindekiler hapiste değil. Ben hiçbir zaman menfaat peşinde olmadım. Zekeriya Öz’le kartopu fotoğrafı, Bugün gazetesinden aldığım 15 aylık maaş darbeye teşebbüsün somut delili midir? Darbe suçlarında cebir, şiddet aranması lazım. Ben 11 tweetle bir kartopu fotoğrafıyla “darbenin aslî unsuru” olmuşum. Yassıada’da “manevi cebir” diye bir yorum getirilmekle Menderes ve arkadaşları mahkum edildiler. Yassıada’da Menderes ve arkadaşlarının başına gelenle bugün biz gazetecilerin başına gelen aynı şey. Yassıada’yla mukayeseyi tarihten örnek alınsın diye yaptım. Biz gazeteciler suç teşkil etmeyen yazılarımızla yargılanamayız. Savcının “darbeyi çağrıştırıcı” dediği cümle hangisi? Somut cümle göstermiyor. Hep toptan konuşuyor. Darbeyi ne zaman övmüşüm ben? İddianamede bazı doğrular da var. Mesela Bülent Keneş’in, Kerim Balcı’nın, Emre Uslu’nun darbe çağrışımlı tweetleri. Mesela Tuncay Opçin. Bunlar darbeyi biliyor, hepsi kaçmış. Ben Ahmet Altan Mehmet Altan dışında birlikte yargılandığım kimseyi tanımıyorum. Ben niye öteki insanlarla birlikte yargılanıyorum? Ben önce “terör örgütü üyeliğinden” tutuklandım. Sonra bu örgütle alakam olmadığı ortaya kondu ama bu kez de darbecilik yamandı.”
Mahkeme başkanı savunmasını kısa tutması için #NazlıIlıcak’ı uyardı: “Esasa ilişkin savunmanızı şimdi yapmayın. Duruşma bir günlük.”
Ilıcak savunmasına devam etti:
“Hıfzı Çubuklu cezaevine girmeden önce beni güvenilir ve AKP yanlısı bir gazeteci olarak aradı. Ben de onu savunan yazı yazdım. F..Önün 17-25 Aralıktaki amacı hükümete ayar çekmek olabilir. Benim amacım bu değildi. AKPyi destekleyen bir yazar olarak davrandım”
Mahkeme Başkanı tarafından kesildi: “Siz bunu özet olarak anlatma kabiliyetine sahipsiniz. Kısa tutmanızı rica ediyorum.”
AHMET ALTAN’IN SAVUNMASI
Ilıcak’ın tahliye talebinin ardından Ahmet Altan “Ben sizin sanığınız değilim” başlıklı savunmasına başladı:
-İnsanların bir dinin çevresinde toplanmalarını sağlayan inanç, onların Tanrı’nın dürüstlüğüne olan güvenlerinden kaynaklanır. Tanrı yalan söyleyemez.
Yalan söylediğinde Tanrı, tanrılık vasfını kaybeder.
-Eski çağlarda bir armut ağacına tapan bir pagan kabile bile o ağacın dürüstlüğüne, söz verdiği vakitte, söz verdiği meyveyi doğuracağına inanırdı. İnsanlık yaratıldığından beri, insanlar dürüstlüğüne güvendikleri bir gücün etrafında toplanır, o güce tapar, kendilerini o güce emanet ederler.
-Devleti silahlı çeteden ayıran yargıçların varlığıdır. Bu kadar hayati bir öneme sahip olan yargıcı, yargıç yapan nedir peki? Diploması, cübbesi, kürsüsü değildir. Yargıcı yargıç yapan onun nerede ise tanrısal bir dürüstlüğe sahip olması ve insanların en küçük bir kuşku duymadan bu dürüstlüğe inanmasıdır.
-Yargıcı yargıç yapan onun neredeyse tanrısal bir dürüstlüğe sahip olmasıdır
-Bir yargıç mahkemede yalan söylediğinde kendi yargıçlık vasfıyla birlikte, devleti de yok eder.
-Açık ve net söylüyorum. Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim.
-Ya kanıt göstereceksiniz ya yargıçlık vasfını kaybedeceksiniz, sizinle birlikte devlet devletlik vasfını yitirecek.
-Kendiniz ve devletiniz hakkında bir karar verme sorumluluğuyla karşı karşıyasınız.
-Sizden çok daha tecrübeli, yaşlı bir yazar olarak size tavsiyem kendinizi, mesleğinizi, devletinizi kurtarmanızdır.
–
MEHMET ALTAN’IN SAVUNMASI
Ahmet Altan’ın ardından Mehmet Altan “Hukuk mu, Düşman Hukuku mu” başlıklı savunmasını yapmaya başladı.
-Savcılık tarafından Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmayan, yani suç olmayan bir “suçlamayla” gözaltına alınmam, devamında böylesine bir hukuksal skandalın bir Sulh Ceza Hâkimliği tarafından onaylanması bir yılı aşan tutukluluğumun niteliğinin hukukla hiçbir ilgisi olmadığını başlangıç itibariyle zaten ispatlıyor.
-8 aylık tutukluluk sonunda gelen iddianame “varsayıma” dayalı tek cümlelik bir iddia üzerine bina edilmiş bir utanç belgesi.
-İddianamede “bildikleri darbe girişimi” deniyor. Darbeyi nasıl biliyoruz, bunun hiçbir kanıtı yok. İspatı yok.
-Darbe olacağını çok önceden, 2 Nisan 2016 tarihinde ısrarla yazan Fuat Uğur neden soruşturmadan azade? Savcı, “darbeyi bildiğimizi” neden ispat etmiyor, somut kanıt, belge göstermiyor? Gösteremez, çünkü böyle bir vakıa söz konusu değil. Darbeyi konuştuğumuz da koca bir yalan, bir algı operasyonu gayreti.
-”Manevi cebir kavramı me’haz kanun bakımından Faşizmin … eseridir.”
-Yırtık, eski seyahatlerden kalan 1 dolara beyhude bir anlam yükleme çabası var.
-Evimdeki arama görüntülerinin basına verilmesiyle ilgili suç duyurusunda bulunacağım.
-Bu 1 dolar medyaya, soruşturmanın gizliliği çiğnenerek, dolardaki yırtık memurun parmağıyla kapatılarak servis edilmiştir.
-Savunma için kitaplarımı getirmeme yine izin vermediler.
-Hayatımda gayrimeşru hiçbir işin içinde bulunmadım. Kılım kıpırdamaz, ne kaçması?
-Benim gibi suçlanan birçok sanık tutuksuz olarak yargılanıyor. O hâlde, ortada keyfi bir tutum mu var?
Mehmet Altan savunmasını “mahkemelerin adil, yansız, bağımsız, objektif ve hukuktan yana olduklarına inanmak istiyorum” diyerek tamamladı.
Mahkemeye delil diye 6 adet 1 dolar getirildi!!!
Gazeteci – yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Mahkeme ara kararında, bir yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan “sanık”ların tutukluluğunun devamına karar verdi.
Onlarca gazetecinin hakim karşısına çıktığı iki ayrı davanın ilkinde Nazlı Ilıcak savunmaya başladı.
Duruşmaya başlamadan önce yer konusunda büyük sıkıntı yaşandı. Avrupa’dan gelen gözlemcilerin salona girmesine izin verilmedi. Tutuklu gazetecilerin ailelerinden bazıları da salona giremedi.
Ahmet Altan duruşmaya cezaevinden SEGBİS sistemiyle bağlandı.
Mahkeme başkanı dosyanın gizli tanığı “SÖGÜT”ün beyanının alınması için yazılan yazıya cevap gelmediğini söyledi.
Duruşmaya Mehmet Altan’ın evinde bulunan 6 adet 1 dolar, delil diye getirildi. Mahkeme başkanı birinin köşesinin yırtık olduğunu kayda geçirdi.
İLK SÖZ NAZLI ILICAK’TA
Ilıcak duruşmada şöyle konuştu:
3 ay önce sizi suçsuzluğuma ikna edebildiğimi sanmıştım. Ama somut delil var diyerek tahliye etmediniz. Ancak bu somut delilleri sunmadınız. Benim darbeye teşebbüs ettiğimin somut delilleri ne olabilir diye üç aydır düşünüyorum. : Benim darbeyi önceden bildiğimi, darbeye nasıl zemin hazırladığımı, niçin darbe yapmak isteyebileceğimi de kanıtlamak zorundasınız. Ben Bank Asya’dan krediyle villa mı aldım? Menfaat peşindekiler hapiste değil. Ben hiçbir zaman menfaat peşinde olmadım. Zekeriya Öz’le kartopu fotoğrafı, Bugün gazetesinden aldığım 15 aylık maaş darbeye teşebbüsün somut delili midir? Darbe suçlarında cebir, şiddet aranması lazım. Ben 11 tweetle bir kartopu fotoğrafıyla “darbenin aslî unsuru” olmuşum. Yassıada’da “manevi cebir” diye bir yorum getirilmekle Menderes ve arkadaşları mahkum edildiler. Yassıada’da Menderes ve arkadaşlarının başına gelenle bugün biz gazetecilerin başına gelen aynı şey. Yassıada’yla mukayeseyi tarihten örnek alınsın diye yaptım. Biz gazeteciler suç teşkil etmeyen yazılarımızla yargılanamayız. Savcının “darbeyi çağrıştırıcı” dediği cümle hangisi? Somut cümle göstermiyor. Hep toptan konuşuyor. Darbeyi ne zaman övmüşüm ben? İddianamede bazı doğrular da var. Mesela Bülent Keneş’in, Kerim Balcı’nın, Emre Uslu’nun darbe çağrışımlı tweetleri. Mesela Tuncay Opçin. Bunlar darbeyi biliyor, hepsi kaçmış. Ben Ahmet Altan Mehmet Altan dışında birlikte yargılandığım kimseyi tanımıyorum. Ben niye öteki insanlarla birlikte yargılanıyorum? Ben önce “terör örgütü üyeliğinden” tutuklandım. Sonra bu örgütle alakam olmadığı ortaya kondu ama bu kez de darbecilik yamandı.”
Mahkeme başkanı savunmasını kısa tutması için #NazlıIlıcak’ı uyardı: “Esasa ilişkin savunmanızı şimdi yapmayın. Duruşma bir günlük.”
Ilıcak savunmasına devam etti:
“Hıfzı Çubuklu cezaevine girmeden önce beni güvenilir ve AKP yanlısı bir gazeteci olarak aradı. Ben de onu savunan yazı yazdım. F..Önün 17-25 Aralıktaki amacı hükümete ayar çekmek olabilir. Benim amacım bu değildi. AKPyi destekleyen bir yazar olarak davrandım”
Mahkeme Başkanı tarafından kesildi: “Siz bunu özet olarak anlatma kabiliyetine sahipsiniz. Kısa tutmanızı rica ediyorum.”
AHMET ALTAN’IN SAVUNMASI
Ilıcak’ın tahliye talebinin ardından Ahmet Altan “Ben sizin sanığınız değilim” başlıklı savunmasına başladı:
-İnsanların bir dinin çevresinde toplanmalarını sağlayan inanç, onların Tanrı’nın dürüstlüğüne olan güvenlerinden kaynaklanır. Tanrı yalan söyleyemez.
Yalan söylediğinde Tanrı, tanrılık vasfını kaybeder.
-Eski çağlarda bir armut ağacına tapan bir pagan kabile bile o ağacın dürüstlüğüne, söz verdiği vakitte, söz verdiği meyveyi doğuracağına inanırdı. İnsanlık yaratıldığından beri, insanlar dürüstlüğüne güvendikleri bir gücün etrafında toplanır, o güce tapar, kendilerini o güce emanet ederler.
-Devleti silahlı çeteden ayıran yargıçların varlığıdır. Bu kadar hayati bir öneme sahip olan yargıcı, yargıç yapan nedir peki? Diploması, cübbesi, kürsüsü değildir. Yargıcı yargıç yapan onun nerede ise tanrısal bir dürüstlüğe sahip olması ve insanların en küçük bir kuşku duymadan bu dürüstlüğe inanmasıdır.
-Yargıcı yargıç yapan onun neredeyse tanrısal bir dürüstlüğe sahip olmasıdır
-Bir yargıç mahkemede yalan söylediğinde kendi yargıçlık vasfıyla birlikte, devleti de yok eder.
-Açık ve net söylüyorum. Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim.
-Ya kanıt göstereceksiniz ya yargıçlık vasfını kaybedeceksiniz, sizinle birlikte devlet devletlik vasfını yitirecek.
-Kendiniz ve devletiniz hakkında bir karar verme sorumluluğuyla karşı karşıyasınız.
-Sizden çok daha tecrübeli, yaşlı bir yazar olarak size tavsiyem kendinizi, mesleğinizi, devletinizi kurtarmanızdır.
–
MEHMET ALTAN’IN SAVUNMASI
Ahmet Altan’ın ardından Mehmet Altan “Hukuk mu, Düşman Hukuku mu” başlıklı savunmasını yapmaya başladı.
-Savcılık tarafından Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmayan, yani suç olmayan bir “suçlamayla” gözaltına alınmam, devamında böylesine bir hukuksal skandalın bir Sulh Ceza Hâkimliği tarafından onaylanması bir yılı aşan tutukluluğumun niteliğinin hukukla hiçbir ilgisi olmadığını başlangıç itibariyle zaten ispatlıyor.
-8 aylık tutukluluk sonunda gelen iddianame “varsayıma” dayalı tek cümlelik bir iddia üzerine bina edilmiş bir utanç belgesi.
-İddianamede “bildikleri darbe girişimi” deniyor. Darbeyi nasıl biliyoruz, bunun hiçbir kanıtı yok. İspatı yok.
-Darbe olacağını çok önceden, 2 Nisan 2016 tarihinde ısrarla yazan Fuat Uğur neden soruşturmadan azade? Savcı, “darbeyi bildiğimizi” neden ispat etmiyor, somut kanıt, belge göstermiyor? Gösteremez, çünkü böyle bir vakıa söz konusu değil. Darbeyi konuştuğumuz da koca bir yalan, bir algı operasyonu gayreti.
-”Manevi cebir kavramı me’haz kanun bakımından Faşizmin … eseridir.”
-Yırtık, eski seyahatlerden kalan 1 dolara beyhude bir anlam yükleme çabası var.
-Evimdeki arama görüntülerinin basına verilmesiyle ilgili suç duyurusunda bulunacağım.
-Bu 1 dolar medyaya, soruşturmanın gizliliği çiğnenerek, dolardaki yırtık memurun parmağıyla kapatılarak servis edilmiştir.
-Savunma için kitaplarımı getirmeme yine izin vermediler.
-Hayatımda gayrimeşru hiçbir işin içinde bulunmadım. Kılım kıpırdamaz, ne kaçması?
-Benim gibi suçlanan birçok sanık tutuksuz olarak yargılanıyor. O hâlde, ortada keyfi bir tutum mu var?
Mehmet Altan savunmasını “mahkemelerin adil, yansız, bağımsız, objektif ve hukuktan yana olduklarına inanmak istiyorum” diyerek tamamladı.
Mahkemeye delil diye 6 adet 1 dolar getirildi!!!
Gazeteci – yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Mahkeme ara kararında, bir yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan “sanık”ların tutukluluğunun devamına karar verdi.
Onlarca gazetecinin hakim karşısına çıktığı iki ayrı davanın ilkinde Nazlı Ilıcak savunmaya başladı.
Duruşmaya başlamadan önce yer konusunda büyük sıkıntı yaşandı. Avrupa’dan gelen gözlemcilerin salona girmesine izin verilmedi. Tutuklu gazetecilerin ailelerinden bazıları da salona giremedi.
Ahmet Altan duruşmaya cezaevinden SEGBİS sistemiyle bağlandı.
Mahkeme başkanı dosyanın gizli tanığı “SÖGÜT”ün beyanının alınması için yazılan yazıya cevap gelmediğini söyledi.
Duruşmaya Mehmet Altan’ın evinde bulunan 6 adet 1 dolar, delil diye getirildi. Mahkeme başkanı birinin köşesinin yırtık olduğunu kayda geçirdi.
İLK SÖZ NAZLI ILICAK’TA
Ilıcak duruşmada şöyle konuştu:
3 ay önce sizi suçsuzluğuma ikna edebildiğimi sanmıştım. Ama somut delil var diyerek tahliye etmediniz. Ancak bu somut delilleri sunmadınız. Benim darbeye teşebbüs ettiğimin somut delilleri ne olabilir diye üç aydır düşünüyorum. : Benim darbeyi önceden bildiğimi, darbeye nasıl zemin hazırladığımı, niçin darbe yapmak isteyebileceğimi de kanıtlamak zorundasınız. Ben Bank Asya’dan krediyle villa mı aldım? Menfaat peşindekiler hapiste değil. Ben hiçbir zaman menfaat peşinde olmadım. Zekeriya Öz’le kartopu fotoğrafı, Bugün gazetesinden aldığım 15 aylık maaş darbeye teşebbüsün somut delili midir? Darbe suçlarında cebir, şiddet aranması lazım. Ben 11 tweetle bir kartopu fotoğrafıyla “darbenin aslî unsuru” olmuşum. Yassıada’da “manevi cebir” diye bir yorum getirilmekle Menderes ve arkadaşları mahkum edildiler. Yassıada’da Menderes ve arkadaşlarının başına gelenle bugün biz gazetecilerin başına gelen aynı şey. Yassıada’yla mukayeseyi tarihten örnek alınsın diye yaptım. Biz gazeteciler suç teşkil etmeyen yazılarımızla yargılanamayız. Savcının “darbeyi çağrıştırıcı” dediği cümle hangisi? Somut cümle göstermiyor. Hep toptan konuşuyor. Darbeyi ne zaman övmüşüm ben? İddianamede bazı doğrular da var. Mesela Bülent Keneş’in, Kerim Balcı’nın, Emre Uslu’nun darbe çağrışımlı tweetleri. Mesela Tuncay Opçin. Bunlar darbeyi biliyor, hepsi kaçmış. Ben Ahmet Altan Mehmet Altan dışında birlikte yargılandığım kimseyi tanımıyorum. Ben niye öteki insanlarla birlikte yargılanıyorum? Ben önce “terör örgütü üyeliğinden” tutuklandım. Sonra bu örgütle alakam olmadığı ortaya kondu ama bu kez de darbecilik yamandı.”
Mahkeme başkanı savunmasını kısa tutması için #NazlıIlıcak’ı uyardı: “Esasa ilişkin savunmanızı şimdi yapmayın. Duruşma bir günlük.”
Ilıcak savunmasına devam etti:
“Hıfzı Çubuklu cezaevine girmeden önce beni güvenilir ve AKP yanlısı bir gazeteci olarak aradı. Ben de onu savunan yazı yazdım. F..Önün 17-25 Aralıktaki amacı hükümete ayar çekmek olabilir. Benim amacım bu değildi. AKPyi destekleyen bir yazar olarak davrandım”
Mahkeme Başkanı tarafından kesildi: “Siz bunu özet olarak anlatma kabiliyetine sahipsiniz. Kısa tutmanızı rica ediyorum.”
AHMET ALTAN’IN SAVUNMASI
Ilıcak’ın tahliye talebinin ardından Ahmet Altan “Ben sizin sanığınız değilim” başlıklı savunmasına başladı:
-İnsanların bir dinin çevresinde toplanmalarını sağlayan inanç, onların Tanrı’nın dürüstlüğüne olan güvenlerinden kaynaklanır. Tanrı yalan söyleyemez.
Yalan söylediğinde Tanrı, tanrılık vasfını kaybeder.
-Eski çağlarda bir armut ağacına tapan bir pagan kabile bile o ağacın dürüstlüğüne, söz verdiği vakitte, söz verdiği meyveyi doğuracağına inanırdı. İnsanlık yaratıldığından beri, insanlar dürüstlüğüne güvendikleri bir gücün etrafında toplanır, o güce tapar, kendilerini o güce emanet ederler.
-Devleti silahlı çeteden ayıran yargıçların varlığıdır. Bu kadar hayati bir öneme sahip olan yargıcı, yargıç yapan nedir peki? Diploması, cübbesi, kürsüsü değildir. Yargıcı yargıç yapan onun nerede ise tanrısal bir dürüstlüğe sahip olması ve insanların en küçük bir kuşku duymadan bu dürüstlüğe inanmasıdır.
-Yargıcı yargıç yapan onun neredeyse tanrısal bir dürüstlüğe sahip olmasıdır
-Bir yargıç mahkemede yalan söylediğinde kendi yargıçlık vasfıyla birlikte, devleti de yok eder.
-Açık ve net söylüyorum. Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim.
-Ya kanıt göstereceksiniz ya yargıçlık vasfını kaybedeceksiniz, sizinle birlikte devlet devletlik vasfını yitirecek.
-Kendiniz ve devletiniz hakkında bir karar verme sorumluluğuyla karşı karşıyasınız.
-Sizden çok daha tecrübeli, yaşlı bir yazar olarak size tavsiyem kendinizi, mesleğinizi, devletinizi kurtarmanızdır.
–
MEHMET ALTAN’IN SAVUNMASI
Ahmet Altan’ın ardından Mehmet Altan “Hukuk mu, Düşman Hukuku mu” başlıklı savunmasını yapmaya başladı.
-Savcılık tarafından Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmayan, yani suç olmayan bir “suçlamayla” gözaltına alınmam, devamında böylesine bir hukuksal skandalın bir Sulh Ceza Hâkimliği tarafından onaylanması bir yılı aşan tutukluluğumun niteliğinin hukukla hiçbir ilgisi olmadığını başlangıç itibariyle zaten ispatlıyor.
-8 aylık tutukluluk sonunda gelen iddianame “varsayıma” dayalı tek cümlelik bir iddia üzerine bina edilmiş bir utanç belgesi.
-İddianamede “bildikleri darbe girişimi” deniyor. Darbeyi nasıl biliyoruz, bunun hiçbir kanıtı yok. İspatı yok.
-Darbe olacağını çok önceden, 2 Nisan 2016 tarihinde ısrarla yazan Fuat Uğur neden soruşturmadan azade? Savcı, “darbeyi bildiğimizi” neden ispat etmiyor, somut kanıt, belge göstermiyor? Gösteremez, çünkü böyle bir vakıa söz konusu değil. Darbeyi konuştuğumuz da koca bir yalan, bir algı operasyonu gayreti.
-”Manevi cebir kavramı me’haz kanun bakımından Faşizmin … eseridir.”
-Yırtık, eski seyahatlerden kalan 1 dolara beyhude bir anlam yükleme çabası var.
-Evimdeki arama görüntülerinin basına verilmesiyle ilgili suç duyurusunda bulunacağım.
-Bu 1 dolar medyaya, soruşturmanın gizliliği çiğnenerek, dolardaki yırtık memurun parmağıyla kapatılarak servis edilmiştir.
-Savunma için kitaplarımı getirmeme yine izin vermediler.
-Hayatımda gayrimeşru hiçbir işin içinde bulunmadım. Kılım kıpırdamaz, ne kaçması?
-Benim gibi suçlanan birçok sanık tutuksuz olarak yargılanıyor. O hâlde, ortada keyfi bir tutum mu var?
Mehmet Altan savunmasını “mahkemelerin adil, yansız, bağımsız, objektif ve hukuktan yana olduklarına inanmak istiyorum” diyerek tamamladı.
Mahkemeye delil diye 6 adet 1 dolar getirildi!!!
Gazeteci – yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Mahkeme ara kararında, bir yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan “sanık”ların tutukluluğunun devamına karar verdi.
Onlarca gazetecinin hakim karşısına çıktığı iki ayrı davanın ilkinde Nazlı Ilıcak savunmaya başladı.
Duruşmaya başlamadan önce yer konusunda büyük sıkıntı yaşandı. Avrupa’dan gelen gözlemcilerin salona girmesine izin verilmedi. Tutuklu gazetecilerin ailelerinden bazıları da salona giremedi.
Ahmet Altan duruşmaya cezaevinden SEGBİS sistemiyle bağlandı.
Mahkeme başkanı dosyanın gizli tanığı “SÖGÜT”ün beyanının alınması için yazılan yazıya cevap gelmediğini söyledi.
Duruşmaya Mehmet Altan’ın evinde bulunan 6 adet 1 dolar, delil diye getirildi. Mahkeme başkanı birinin köşesinin yırtık olduğunu kayda geçirdi.
İLK SÖZ NAZLI ILICAK’TA
Ilıcak duruşmada şöyle konuştu:
3 ay önce sizi suçsuzluğuma ikna edebildiğimi sanmıştım. Ama somut delil var diyerek tahliye etmediniz. Ancak bu somut delilleri sunmadınız. Benim darbeye teşebbüs ettiğimin somut delilleri ne olabilir diye üç aydır düşünüyorum. : Benim darbeyi önceden bildiğimi, darbeye nasıl zemin hazırladığımı, niçin darbe yapmak isteyebileceğimi de kanıtlamak zorundasınız. Ben Bank Asya’dan krediyle villa mı aldım? Menfaat peşindekiler hapiste değil. Ben hiçbir zaman menfaat peşinde olmadım. Zekeriya Öz’le kartopu fotoğrafı, Bugün gazetesinden aldığım 15 aylık maaş darbeye teşebbüsün somut delili midir? Darbe suçlarında cebir, şiddet aranması lazım. Ben 11 tweetle bir kartopu fotoğrafıyla “darbenin aslî unsuru” olmuşum. Yassıada’da “manevi cebir” diye bir yorum getirilmekle Menderes ve arkadaşları mahkum edildiler. Yassıada’da Menderes ve arkadaşlarının başına gelenle bugün biz gazetecilerin başına gelen aynı şey. Yassıada’yla mukayeseyi tarihten örnek alınsın diye yaptım. Biz gazeteciler suç teşkil etmeyen yazılarımızla yargılanamayız. Savcının “darbeyi çağrıştırıcı” dediği cümle hangisi? Somut cümle göstermiyor. Hep toptan konuşuyor. Darbeyi ne zaman övmüşüm ben? İddianamede bazı doğrular da var. Mesela Bülent Keneş’in, Kerim Balcı’nın, Emre Uslu’nun darbe çağrışımlı tweetleri. Mesela Tuncay Opçin. Bunlar darbeyi biliyor, hepsi kaçmış. Ben Ahmet Altan Mehmet Altan dışında birlikte yargılandığım kimseyi tanımıyorum. Ben niye öteki insanlarla birlikte yargılanıyorum? Ben önce “terör örgütü üyeliğinden” tutuklandım. Sonra bu örgütle alakam olmadığı ortaya kondu ama bu kez de darbecilik yamandı.”
Mahkeme başkanı savunmasını kısa tutması için #NazlıIlıcak’ı uyardı: “Esasa ilişkin savunmanızı şimdi yapmayın. Duruşma bir günlük.”
Ilıcak savunmasına devam etti:
“Hıfzı Çubuklu cezaevine girmeden önce beni güvenilir ve AKP yanlısı bir gazeteci olarak aradı. Ben de onu savunan yazı yazdım. F..Önün 17-25 Aralıktaki amacı hükümete ayar çekmek olabilir. Benim amacım bu değildi. AKPyi destekleyen bir yazar olarak davrandım”
Mahkeme Başkanı tarafından kesildi: “Siz bunu özet olarak anlatma kabiliyetine sahipsiniz. Kısa tutmanızı rica ediyorum.”
AHMET ALTAN’IN SAVUNMASI
Ilıcak’ın tahliye talebinin ardından Ahmet Altan “Ben sizin sanığınız değilim” başlıklı savunmasına başladı:
-İnsanların bir dinin çevresinde toplanmalarını sağlayan inanç, onların Tanrı’nın dürüstlüğüne olan güvenlerinden kaynaklanır. Tanrı yalan söyleyemez.
Yalan söylediğinde Tanrı, tanrılık vasfını kaybeder.
-Eski çağlarda bir armut ağacına tapan bir pagan kabile bile o ağacın dürüstlüğüne, söz verdiği vakitte, söz verdiği meyveyi doğuracağına inanırdı. İnsanlık yaratıldığından beri, insanlar dürüstlüğüne güvendikleri bir gücün etrafında toplanır, o güce tapar, kendilerini o güce emanet ederler.
-Devleti silahlı çeteden ayıran yargıçların varlığıdır. Bu kadar hayati bir öneme sahip olan yargıcı, yargıç yapan nedir peki? Diploması, cübbesi, kürsüsü değildir. Yargıcı yargıç yapan onun nerede ise tanrısal bir dürüstlüğe sahip olması ve insanların en küçük bir kuşku duymadan bu dürüstlüğe inanmasıdır.
-Yargıcı yargıç yapan onun neredeyse tanrısal bir dürüstlüğe sahip olmasıdır
-Bir yargıç mahkemede yalan söylediğinde kendi yargıçlık vasfıyla birlikte, devleti de yok eder.
-Açık ve net söylüyorum. Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim.
-Ya kanıt göstereceksiniz ya yargıçlık vasfını kaybedeceksiniz, sizinle birlikte devlet devletlik vasfını yitirecek.
-Kendiniz ve devletiniz hakkında bir karar verme sorumluluğuyla karşı karşıyasınız.
-Sizden çok daha tecrübeli, yaşlı bir yazar olarak size tavsiyem kendinizi, mesleğinizi, devletinizi kurtarmanızdır.
–
MEHMET ALTAN’IN SAVUNMASI
Ahmet Altan’ın ardından Mehmet Altan “Hukuk mu, Düşman Hukuku mu” başlıklı savunmasını yapmaya başladı.
-Savcılık tarafından Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmayan, yani suç olmayan bir “suçlamayla” gözaltına alınmam, devamında böylesine bir hukuksal skandalın bir Sulh Ceza Hâkimliği tarafından onaylanması bir yılı aşan tutukluluğumun niteliğinin hukukla hiçbir ilgisi olmadığını başlangıç itibariyle zaten ispatlıyor.
-8 aylık tutukluluk sonunda gelen iddianame “varsayıma” dayalı tek cümlelik bir iddia üzerine bina edilmiş bir utanç belgesi.
-İddianamede “bildikleri darbe girişimi” deniyor. Darbeyi nasıl biliyoruz, bunun hiçbir kanıtı yok. İspatı yok.
-Darbe olacağını çok önceden, 2 Nisan 2016 tarihinde ısrarla yazan Fuat Uğur neden soruşturmadan azade? Savcı, “darbeyi bildiğimizi” neden ispat etmiyor, somut kanıt, belge göstermiyor? Gösteremez, çünkü böyle bir vakıa söz konusu değil. Darbeyi konuştuğumuz da koca bir yalan, bir algı operasyonu gayreti.
-”Manevi cebir kavramı me’haz kanun bakımından Faşizmin … eseridir.”
-Yırtık, eski seyahatlerden kalan 1 dolara beyhude bir anlam yükleme çabası var.
-Evimdeki arama görüntülerinin basına verilmesiyle ilgili suç duyurusunda bulunacağım.
-Bu 1 dolar medyaya, soruşturmanın gizliliği çiğnenerek, dolardaki yırtık memurun parmağıyla kapatılarak servis edilmiştir.
-Savunma için kitaplarımı getirmeme yine izin vermediler.
-Hayatımda gayrimeşru hiçbir işin içinde bulunmadım. Kılım kıpırdamaz, ne kaçması?
-Benim gibi suçlanan birçok sanık tutuksuz olarak yargılanıyor. O hâlde, ortada keyfi bir tutum mu var?
Mehmet Altan savunmasını “mahkemelerin adil, yansız, bağımsız, objektif ve hukuktan yana olduklarına inanmak istiyorum” diyerek tamamladı.