İşkence altında vahşice öldürüleli bir yıl oldu.. Kabrinden görüntüler ve hatırası için yazılan satırlar…
Öğretmenliği çok seven ve Facebook hesabında sürekli öğrencileriyle neşeli fotoğraflarını paylaşan Gökhan Açıkkolu, OHAL’in ilanından hemen sonra “İstanbul imamı” olarak Emniyet’e ihbar edildi.
Oysa kendi halinde bir öğretmendi ve ihbarın gerçeklikle ilgisi olma ihtimali yoktu. Evinden işkence edilerek gözaltına alındı. Bu sırada şeker krizine girdi. Komşusunun insülin iğnesi yapmasıyla kendine gelen Gökhan öğretmen ters kelepçelenerek nezarethaneye götürüldü.
23 Temmuz 2016 tarihinde olağanüstü hal KHK’sı yayımlanarak gözaltı süresi 30 güne çıkarıldı. Gözaltındayken de şeker komasına girdi. Ağır şeker hastası olmasına rağmen kendisine uygun yemekler verilmedi. Gözaltı süresi boyunca ekmek ve reçel dışında gıda verilmedi. Kaldırıldığı hastanede krizden çıkınca tekrar İstanbul Emniyeti’ne geri getirildi. Devlet tarafından alıkonulmaktayken gözaltının 14. günde hayatını kaybetti. Kırılmaz gözlüklerinin kırık olması işkencenin en büyük deliliydi.
Otopsi yaptırılmasına izin verilmedi. Mezar yeri verilmedi. Hainler mezarlığına gömülmesi istendi. Oysa sadece gözaltındaydı ve henüz suçlama bile yapılmamıştı. Ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Ölümü ve işkence hakkındaki soruşturma bir arpa boyu ilerlemedi. Ailesinin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı.
Devlet işkencecileri ve gözaltındaki cinayeti örtbas etti.
GÖKHAN ÖĞRETMEN İÇİN YAZDI
İsmet Macit isimli facebook hesabından Gökhan Öğretmen’le ilgili bir yazıyı paylaşıyoruz:
Hz OSMAN (ra) ve Öğretmen GÖKHAN…
Gökhan hayatını talebelerine ilim, irfan öğretmeye adamış bir muallimdi.
Kimin yaptığı belli olmayan ama ısrarla cemaat üzerine yıkılmaya çalışılan kahrolası darbe sonrası hiçbirşeyden habersiz gözaltına alındı. Şeker hastasıydı. Hapishanedeki insanlık dışı uygulamalara 13 gün dayanabildi. Sıcak bedeni darp izleriyle soğuk çıktı mapushaneden.
Darbeci ilan edilmişti. Oysa sadece gözaltında idi. Sorgusu yapılmamış, fezlekesi yazılmamamış, yargılaması yapılmamış, hükmü mahkeme tarafından verilmemişti. Öfke pompalanan toplumun “darbeci” ilan ettiği yüzbinlerce iyi yetişmiş gençlerden birisiydi.
Gökhan hapishanede vefat etti. Devlet otopsi yapılmasına müsaade etmedi zira işkence ile öldürüldüğü belgelenecekti.
Maaşlı bir cami görevlisi (imam değil) cenaze namazını kıldırmadı/kıldıramadı.
Ailesinin yaşadığı İstanbul’a değil eşinin memleketi Konya’ya defnedildi. Bir yakını cenazesini kıldırdı.
Aklıma Hz Osman’ın (ra) cenazesi geldi. İbn-i Sebe’ye kanmış müslüman olduğunu iddia eden bir güruh Hz Osman (ra) efendimizi şehit etmiş, cenazesine kimse sahip çıkamamış ancak 2 gün sonra defnedilmişti.
Bazı asiler cenazesine saldırmışlar onu taşlamak ve tabutundan yere atmak istemişlerdi. Vakidî’nin rivayetine göre Hz. Osman’ın (ra) cenazesi namaz için musallaya konulduğunda alçak Umeyr ibn-i Dab’i onun üzerine atılmış ve kaburga kemiklerinden birini kırıp: “Dabi kabilesinde bir adamı hapse attın ve ölünceye kadar onu hapiste tuttun.” demişti. İsyancılar daha ileri giderek Hz Osman’ın (ra) Deyri Sin’deki Yahudi mezarlığına defn edilmesini istemişlerdi.
Bu eşkiyalar Hz Osman’ın (ra) Baki mezarlığına defnedilmemesini onu duvarın gerisine defin etmek gerektiğini söylediler ve onu Baki mezarlığının doğusunda ve dışında bulunan bazı hurma ağaçlarının altına Haşşi Kev-keb’e defnettiler.
Cennetle müjdelenen, Efendimiz’e (sav) iki kere damat olduğu için “Zinnureyn” (çift nur sahibi) diye tarihe geçen, 12 sene halifelik yapan “meleklerin bile haya ettiği Efendimiz’in (sav) sadık yaranının cenazesine 15-16 kişi katılmış bir alaca karanlıkta gizlice defnedilmişti.
Gökhan kısacık dünya hayatına Hz Osman (ra) efendimizin kaderi ile elveda dedi. Rabbim onları ahirette birlikte haşretsin.
Gökhan’ın kederli ailesine sabr-ı cemil lütfetsin.
Fatihalarınızı esirgemeyin…
Gökhan öğretmeni katleden zihniyet ve kasıtlı olarak sessiz kalanlar mı? Rabbim gelsin hakkınızdan!
(HZ. Osman’ın mezarı)