OHAL nedeniyle toplumdaki muhalif seslere karşı kıyım başlatan AKP hükümeti çocukların psikolojilerini alt üst etti. AKP’nin 20 Temmuz’da ilan ettiği OHAL aileleri darmadağın ederken şüphesiz en çirkin yüzünü de bebeklere sakladı.
Annesiyle birlikte altı aylıkken cezaevine giren Miraz bugün on altı aylık ve babasıyla dışarıya çıktığında kapalı her kapıya “Gadiyan” diyerek vuruyor.
Ahval News’te Eylem Yılmaz’ın imzasıyla yayınlanan haber’de yaşanan zulmün şiddeti ortaya konuyor.
Türkiye’de 20 Temmuz 2017 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte anneleriyle birlikte tutuklanan bebekler en can yakıcı sorunlardan biri oldu.
Bugün cezaevinde bulunan çocuk sayısı 668… OHAL’den önce altı aylık olmayan bebekler anneleriyle tutuklanamıyorken, bugün dört aylık, bir aylık, günlük bebekler anneleriyle birlikte cezaevine konuluyor.
Bu bebeklerden biri de Miraz. Altı aylıkken cezaeviyle tanışan Miraz bebek bugün on altı aylık ve anneannesinin kapısına, balkon kapısına, kapalı gördüğü her kapıya “Gadiyan” diyerek vuruyor.
Dedesini sürekli fötr şapkayla gören Miraz, Nazım Hikmet’in fötr şapkalı fotoğrafını da “dede” diye seviyor, onu dedesi sanıyor.
Hayvanları çok seviyor Miraz. Köpek sesi duyduğunda, “hav hav” diyerek, kedi görünce de “pisi pisi” diyerek hemen peşlerinden koşmaya başlıyor.
Babası Cengiz Zaza, “Eğer cezaevinin içine köpek sesi ulaşıyorsa Miraz’ı nasıl zapt ediyorlar merak ediyorum. Biz zapt edemiyoruz. En çok köpekleri seviyor” diyor.
Araba bir diğer tutkusu olmuş Miraz’ın, bir yere gidileceği zaman bir süre direksiyon başında oturmazsa olanca kuvvetiyle bağırıyor. Parka gittiğinde ise önce bir uçtan bir uca koşuşturuyor, sonra salıncakta sallanıp ardından da kaydıraktan kayıyor.
Yoruluyor mu? Hayır. Kaydıraktan da hevesini aldıktan sonra yine bir uçtan bir uca koşmaya başlıyor. Miraz, en çok koşmayı seviyor… En çok koşmayı özlüyor…
Eşi Gülistan Diken Akbaba’nın tutuklanması, bebeğinden ayrılmasının ardından bir de evinden olan baba Cengiz Zaza’nın bugün en büyük umudu denetimli serbestlik yasası:
“Çocuklar için bulunan tek yasa ama bu yasayı siyasi ve adli ayrımı yaparak uyguluyorlar. Anne, hükümete muhalifse bebek hapisten çıkamıyor. Bebeği cezalandıran bir sistem uygulanıyor. Bu şekilde tahliye edilmeyen insanlar var. Bu Türkiye’nin başka bir ayıbıdır. Şubat’ta benim eşimin cezası düşüyor ve bunun için başvuracağız. Bakalım ne sonuç çıkacak.“
Ayrılırken ‘Baba’ diye ağlıyor, işkence bu”
Bebeğini, eşiyle birlikte cezaevine girdiği ilk iki ay boyunca göremeyen Cengiz Zaza, “Çocuğum beni tanımıyordu. Artık hafta sonları alabiliyorum da çocuk beni, ben çocuğumu tanıyabiliyorum” derken annesinin yanına cezaevine tekrar bıraktığında yaşadıklarına işkence diyor.
Anne ve babasını yan yana sadece fotoğraflarda gören Miraz, onları yan yana ilk kez açık görüşte görmüş. Ayrılık vakti geldiğinde, bir annesinin bir babasının kucağına gitmiş:
“17 Şubat’ta başladı. İnsanın kolay kabul edebileceği bir durum değil. Asla da kabul etmeyeceğim. Çok tuhaf bir duygu. Hapiste eşinizle birlikte bir bebeğiniz var. Çocuğu da tanımıyordum ilk zamanlar, o da tanımıyordu.
Artık hafta sonları biraz vakit geçiriyorum da çocuğu tanıyorum. Miraz, annesini ve beni yan yana gördüğü fotoğraflardan biliyor. İkimizi ilk kez bir açık görüşte yan yana gördü.
OHAL nedeniyle toplumdaki muhalif seslere karşı kıyım başlatan AKP hükümeti çocukların psikolojilerini alt üst etti. AKP’nin 20 Temmuz’da ilan ettiği OHAL aileleri darmadağın ederken şüphesiz en çirkin yüzünü de bebeklere sakladı.
Annesiyle birlikte altı aylıkken cezaevine giren Miraz bugün on altı aylık ve babasıyla dışarıya çıktığında kapalı her kapıya “Gadiyan” diyerek vuruyor.
Ahval News’te Eylem Yılmaz’ın imzasıyla yayınlanan haber’de yaşanan zulmün şiddeti ortaya konuyor.
Türkiye’de 20 Temmuz 2017 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte anneleriyle birlikte tutuklanan bebekler en can yakıcı sorunlardan biri oldu.
Bugün cezaevinde bulunan çocuk sayısı 668… OHAL’den önce altı aylık olmayan bebekler anneleriyle tutuklanamıyorken, bugün dört aylık, bir aylık, günlük bebekler anneleriyle birlikte cezaevine konuluyor.
Bu bebeklerden biri de Miraz. Altı aylıkken cezaeviyle tanışan Miraz bebek bugün on altı aylık ve anneannesinin kapısına, balkon kapısına, kapalı gördüğü her kapıya “Gadiyan” diyerek vuruyor.
Dedesini sürekli fötr şapkayla gören Miraz, Nazım Hikmet’in fötr şapkalı fotoğrafını da “dede” diye seviyor, onu dedesi sanıyor.
Hayvanları çok seviyor Miraz. Köpek sesi duyduğunda, “hav hav” diyerek, kedi görünce de “pisi pisi” diyerek hemen peşlerinden koşmaya başlıyor.
Babası Cengiz Zaza, “Eğer cezaevinin içine köpek sesi ulaşıyorsa Miraz’ı nasıl zapt ediyorlar merak ediyorum. Biz zapt edemiyoruz. En çok köpekleri seviyor” diyor.
Araba bir diğer tutkusu olmuş Miraz’ın, bir yere gidileceği zaman bir süre direksiyon başında oturmazsa olanca kuvvetiyle bağırıyor. Parka gittiğinde ise önce bir uçtan bir uca koşuşturuyor, sonra salıncakta sallanıp ardından da kaydıraktan kayıyor.
Yoruluyor mu? Hayır. Kaydıraktan da hevesini aldıktan sonra yine bir uçtan bir uca koşmaya başlıyor. Miraz, en çok koşmayı seviyor… En çok koşmayı özlüyor…
Eşi Gülistan Diken Akbaba’nın tutuklanması, bebeğinden ayrılmasının ardından bir de evinden olan baba Cengiz Zaza’nın bugün en büyük umudu denetimli serbestlik yasası:
“Çocuklar için bulunan tek yasa ama bu yasayı siyasi ve adli ayrımı yaparak uyguluyorlar. Anne, hükümete muhalifse bebek hapisten çıkamıyor. Bebeği cezalandıran bir sistem uygulanıyor. Bu şekilde tahliye edilmeyen insanlar var. Bu Türkiye’nin başka bir ayıbıdır. Şubat’ta benim eşimin cezası düşüyor ve bunun için başvuracağız. Bakalım ne sonuç çıkacak.“
Ayrılırken ‘Baba’ diye ağlıyor, işkence bu”
Bebeğini, eşiyle birlikte cezaevine girdiği ilk iki ay boyunca göremeyen Cengiz Zaza, “Çocuğum beni tanımıyordu. Artık hafta sonları alabiliyorum da çocuk beni, ben çocuğumu tanıyabiliyorum” derken annesinin yanına cezaevine tekrar bıraktığında yaşadıklarına işkence diyor.
Anne ve babasını yan yana sadece fotoğraflarda gören Miraz, onları yan yana ilk kez açık görüşte görmüş. Ayrılık vakti geldiğinde, bir annesinin bir babasının kucağına gitmiş:
“17 Şubat’ta başladı. İnsanın kolay kabul edebileceği bir durum değil. Asla da kabul etmeyeceğim. Çok tuhaf bir duygu. Hapiste eşinizle birlikte bir bebeğiniz var. Çocuğu da tanımıyordum ilk zamanlar, o da tanımıyordu.
Artık hafta sonları biraz vakit geçiriyorum da çocuğu tanıyorum. Miraz, annesini ve beni yan yana gördüğü fotoğraflardan biliyor. İkimizi ilk kez bir açık görüşte yan yana gördü.
OHAL nedeniyle toplumdaki muhalif seslere karşı kıyım başlatan AKP hükümeti çocukların psikolojilerini alt üst etti. AKP’nin 20 Temmuz’da ilan ettiği OHAL aileleri darmadağın ederken şüphesiz en çirkin yüzünü de bebeklere sakladı.
Annesiyle birlikte altı aylıkken cezaevine giren Miraz bugün on altı aylık ve babasıyla dışarıya çıktığında kapalı her kapıya “Gadiyan” diyerek vuruyor.
Ahval News’te Eylem Yılmaz’ın imzasıyla yayınlanan haber’de yaşanan zulmün şiddeti ortaya konuyor.
Türkiye’de 20 Temmuz 2017 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte anneleriyle birlikte tutuklanan bebekler en can yakıcı sorunlardan biri oldu.
Bugün cezaevinde bulunan çocuk sayısı 668… OHAL’den önce altı aylık olmayan bebekler anneleriyle tutuklanamıyorken, bugün dört aylık, bir aylık, günlük bebekler anneleriyle birlikte cezaevine konuluyor.
Bu bebeklerden biri de Miraz. Altı aylıkken cezaeviyle tanışan Miraz bebek bugün on altı aylık ve anneannesinin kapısına, balkon kapısına, kapalı gördüğü her kapıya “Gadiyan” diyerek vuruyor.
Dedesini sürekli fötr şapkayla gören Miraz, Nazım Hikmet’in fötr şapkalı fotoğrafını da “dede” diye seviyor, onu dedesi sanıyor.
Hayvanları çok seviyor Miraz. Köpek sesi duyduğunda, “hav hav” diyerek, kedi görünce de “pisi pisi” diyerek hemen peşlerinden koşmaya başlıyor.
Babası Cengiz Zaza, “Eğer cezaevinin içine köpek sesi ulaşıyorsa Miraz’ı nasıl zapt ediyorlar merak ediyorum. Biz zapt edemiyoruz. En çok köpekleri seviyor” diyor.
Araba bir diğer tutkusu olmuş Miraz’ın, bir yere gidileceği zaman bir süre direksiyon başında oturmazsa olanca kuvvetiyle bağırıyor. Parka gittiğinde ise önce bir uçtan bir uca koşuşturuyor, sonra salıncakta sallanıp ardından da kaydıraktan kayıyor.
Yoruluyor mu? Hayır. Kaydıraktan da hevesini aldıktan sonra yine bir uçtan bir uca koşmaya başlıyor. Miraz, en çok koşmayı seviyor… En çok koşmayı özlüyor…
Eşi Gülistan Diken Akbaba’nın tutuklanması, bebeğinden ayrılmasının ardından bir de evinden olan baba Cengiz Zaza’nın bugün en büyük umudu denetimli serbestlik yasası:
“Çocuklar için bulunan tek yasa ama bu yasayı siyasi ve adli ayrımı yaparak uyguluyorlar. Anne, hükümete muhalifse bebek hapisten çıkamıyor. Bebeği cezalandıran bir sistem uygulanıyor. Bu şekilde tahliye edilmeyen insanlar var. Bu Türkiye’nin başka bir ayıbıdır. Şubat’ta benim eşimin cezası düşüyor ve bunun için başvuracağız. Bakalım ne sonuç çıkacak.“
Ayrılırken ‘Baba’ diye ağlıyor, işkence bu”
Bebeğini, eşiyle birlikte cezaevine girdiği ilk iki ay boyunca göremeyen Cengiz Zaza, “Çocuğum beni tanımıyordu. Artık hafta sonları alabiliyorum da çocuk beni, ben çocuğumu tanıyabiliyorum” derken annesinin yanına cezaevine tekrar bıraktığında yaşadıklarına işkence diyor.
Anne ve babasını yan yana sadece fotoğraflarda gören Miraz, onları yan yana ilk kez açık görüşte görmüş. Ayrılık vakti geldiğinde, bir annesinin bir babasının kucağına gitmiş:
“17 Şubat’ta başladı. İnsanın kolay kabul edebileceği bir durum değil. Asla da kabul etmeyeceğim. Çok tuhaf bir duygu. Hapiste eşinizle birlikte bir bebeğiniz var. Çocuğu da tanımıyordum ilk zamanlar, o da tanımıyordu.
Artık hafta sonları biraz vakit geçiriyorum da çocuğu tanıyorum. Miraz, annesini ve beni yan yana gördüğü fotoğraflardan biliyor. İkimizi ilk kez bir açık görüşte yan yana gördü.
OHAL nedeniyle toplumdaki muhalif seslere karşı kıyım başlatan AKP hükümeti çocukların psikolojilerini alt üst etti. AKP’nin 20 Temmuz’da ilan ettiği OHAL aileleri darmadağın ederken şüphesiz en çirkin yüzünü de bebeklere sakladı.
Annesiyle birlikte altı aylıkken cezaevine giren Miraz bugün on altı aylık ve babasıyla dışarıya çıktığında kapalı her kapıya “Gadiyan” diyerek vuruyor.
Ahval News’te Eylem Yılmaz’ın imzasıyla yayınlanan haber’de yaşanan zulmün şiddeti ortaya konuyor.
Türkiye’de 20 Temmuz 2017 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte anneleriyle birlikte tutuklanan bebekler en can yakıcı sorunlardan biri oldu.
Bugün cezaevinde bulunan çocuk sayısı 668… OHAL’den önce altı aylık olmayan bebekler anneleriyle tutuklanamıyorken, bugün dört aylık, bir aylık, günlük bebekler anneleriyle birlikte cezaevine konuluyor.
Bu bebeklerden biri de Miraz. Altı aylıkken cezaeviyle tanışan Miraz bebek bugün on altı aylık ve anneannesinin kapısına, balkon kapısına, kapalı gördüğü her kapıya “Gadiyan” diyerek vuruyor.
Dedesini sürekli fötr şapkayla gören Miraz, Nazım Hikmet’in fötr şapkalı fotoğrafını da “dede” diye seviyor, onu dedesi sanıyor.
Hayvanları çok seviyor Miraz. Köpek sesi duyduğunda, “hav hav” diyerek, kedi görünce de “pisi pisi” diyerek hemen peşlerinden koşmaya başlıyor.
Babası Cengiz Zaza, “Eğer cezaevinin içine köpek sesi ulaşıyorsa Miraz’ı nasıl zapt ediyorlar merak ediyorum. Biz zapt edemiyoruz. En çok köpekleri seviyor” diyor.
Araba bir diğer tutkusu olmuş Miraz’ın, bir yere gidileceği zaman bir süre direksiyon başında oturmazsa olanca kuvvetiyle bağırıyor. Parka gittiğinde ise önce bir uçtan bir uca koşuşturuyor, sonra salıncakta sallanıp ardından da kaydıraktan kayıyor.
Yoruluyor mu? Hayır. Kaydıraktan da hevesini aldıktan sonra yine bir uçtan bir uca koşmaya başlıyor. Miraz, en çok koşmayı seviyor… En çok koşmayı özlüyor…
Eşi Gülistan Diken Akbaba’nın tutuklanması, bebeğinden ayrılmasının ardından bir de evinden olan baba Cengiz Zaza’nın bugün en büyük umudu denetimli serbestlik yasası:
“Çocuklar için bulunan tek yasa ama bu yasayı siyasi ve adli ayrımı yaparak uyguluyorlar. Anne, hükümete muhalifse bebek hapisten çıkamıyor. Bebeği cezalandıran bir sistem uygulanıyor. Bu şekilde tahliye edilmeyen insanlar var. Bu Türkiye’nin başka bir ayıbıdır. Şubat’ta benim eşimin cezası düşüyor ve bunun için başvuracağız. Bakalım ne sonuç çıkacak.“
Ayrılırken ‘Baba’ diye ağlıyor, işkence bu”
Bebeğini, eşiyle birlikte cezaevine girdiği ilk iki ay boyunca göremeyen Cengiz Zaza, “Çocuğum beni tanımıyordu. Artık hafta sonları alabiliyorum da çocuk beni, ben çocuğumu tanıyabiliyorum” derken annesinin yanına cezaevine tekrar bıraktığında yaşadıklarına işkence diyor.
Anne ve babasını yan yana sadece fotoğraflarda gören Miraz, onları yan yana ilk kez açık görüşte görmüş. Ayrılık vakti geldiğinde, bir annesinin bir babasının kucağına gitmiş:
“17 Şubat’ta başladı. İnsanın kolay kabul edebileceği bir durum değil. Asla da kabul etmeyeceğim. Çok tuhaf bir duygu. Hapiste eşinizle birlikte bir bebeğiniz var. Çocuğu da tanımıyordum ilk zamanlar, o da tanımıyordu.
Artık hafta sonları biraz vakit geçiriyorum da çocuğu tanıyorum. Miraz, annesini ve beni yan yana gördüğü fotoğraflardan biliyor. İkimizi ilk kez bir açık görüşte yan yana gördü.