İşkence merkezlerinden Zonguldak’ta bir skandal daha…
Sorumlular:
Başsavci Hüsnü Hakan Yağız
Eski il emniyet muduru Osman Ak
İl emniyet müdürü Ahmet Metin Turanlı
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube müdür ve yardımcıları
Darp raporu vermeyen doktorlar
İşkenceci polis memuru Necdet Aycı
İşkenceci polis memuru Bekir Yılmaz
İşkenceci polis memuru Naci Kılıç
İşkenceci diğer 3 polis memuru.
Talimatı alan polis memurları, gözaltındaki R. Ü. ye insanlığınızdan utanacağınız işkenceleri kahkahalar eşliğinde yaptılar.
“Açlık, susuzluk, soğuk bir yana
Eşime tecavüzle tehdit ettiler
Muşta ile yumrukladılar
Boğazımı copla sıktılar
Hayalarımı elleri ile sıktılar
Elektro şok cihazı ile elektrik verdiler, bayıldım tekrar uyandırdılar
Copu makatıma sokmaya çalıştılar
Su kovasına kafamı soktular…”
Zonguldak Cumhuriyet başsavcısı Hüsnü Hakan YAĞIZ’ın talimatıyla eski il emniyet müdürü Osman AK, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasını sebep gösterilerek, Hizmet Hareketine gönül vermiş masum insanlar için işkence ekibi kurdu. Sebep basitti. Emniyetin elinde suç niteliğinde hiç bir delil yoktu. Amaç bu masum insanlara, suç olmayan şeyleri suçmuş gibi anlatmalarını sağlamaktı.
Osman Ak, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele şube müdürüne işkence için özel ekip kurmasını söyledi. O da seçtiği 6 polis memuru ile özel işkence ekibini kurdu.
6 polis memurunun adı işkence gören R.Ü. de mevcut. Ancak kendisine 3 ü işkence ettiğinden dolayı sadece onların adını paylaşmak istedi.
Başsavcı Hüsnü Hakan YAĞIZ bu ekibi tembihlemeyi de unutmamış.
“Yukarıdan her türlü izni aldık, her şey serbest. Ne yaparsanız yapın. Adliyeye gelirken ayakta dursunlar yeter, hastaneye gittiğinizde sağlam raporları vermeyen doktoru tehdit edin. Açığa alınıp gözaltı yapacağınızı söyleyin.” demiş.
İnsanın midesini bulandıran, kanını donduran, bu hayâsız işkenceleri yaparken
Necdet AYCI, Emin kod adını
Naci KILIÇ, Battal kod adını
Bekir YILMAZ ise Hasan kod adını kullandı.
Osman Ak tan sonra bu zulüm yeni il emniyet müdürü Ahmet Metin Turanlı tarafından devam ettirildi.
Devamını insanlığınızdan utanacağınız çok feci işkencelere maruz kalan R.Ü. den dinleyelim.
“Kapım tekmelenerek çalındı. Korktum. Hemen kapıyı açtım. Ailemin gözü önünde kelepçelenip emniyete götürüldüm.
Günlerce buz gibi hücrede kaldım. Sürekli mideme sancılar girdi. Hücrede kaldığım süre boyunca sadece sabah ve aksam olmak üzere 1 er bayat poğaça ve bazen de zeytin peynir verdiler. Yaklaşık 8 kilo verdim.
Gözaltının 6. günü beni bilgisayarlı ifade odasına götürüp ifademi aldılar. Bana 7 tane isim söylediler. 2 tanesi işyerinden arkadaşımdı, diğerlerini tanımıyordum. Özgeçmişimi de anlattım, ifadem bu kadar dedim. Bildiğim her şeyi anlattım. İfademi imzalattılar tekrar hücreye götürdüler.
Meğer bu ifademi beğenmemişler.
Sonra ifademi almak için beni il emniyet müdürünün odasına götüreceklerini söylediler. Simalarını hiç unutmayacağım 2 polis memuru beni bu odaya götürdüğü ve odadan çıktılar. İçeride 4 polis vardı. Necdet, Naci, Bekir ve 4. polis. Beni odaya getiren 2 polis ve bu 4. polisin adını söylemeyeceğim. Çünkü bana onlar işkence yapmadı. Ama cezaevinde duydum ki o, 3’ü de başkalarına işkence yapmışlar.
Emniyet müdürünün odasındakiler kendilerini tanıttılar bana.
Battal kod isimli memur “Ben Ankara’dan geldim, bu ilde validen daha yetkiliyim, bunlarda benim yardımcılarım. Bak sana bir şans veriyorum. Bir dünya adam var ifadesini alacağım. Uğraştırma bizi. Geçen gün ifade vermişsin, öyle ifade olmaz. F…cu olduğunu itiraf edip, bildiğin tüm f…cuların adını verirsen seni etkin pişmanlıktan yararlandırırım. Yok, ifadem ayni dersen, farklı metotlarımız var” deyip 4 ü birden güldü.
Bende bildiğim herşeyi anlattım, ifadem bu kadar der demez Battal isimli memur beni tokatlamaya başladı. Sandalyeden yere düştüm. Emin kod isimli memur beni tekrar sandalyeye oturttu. Bu sefer Hasan kod ismini kullanan memur gülerek dediki, “Bak R.U. bu oda çok müsait değil koçum. Gürültü yapınca komşular rahatsız oluyor. Adam gibi ifadeni ver, yoksa seni kamerasız, ses geçirmez, bodrum odamıza indireceğiz” dedi. Bende yemin ettim, bildiğim herşeyi anlattım dedim. O zaman o 4. polis elindeki dosyayı çıkarttı. “Bak kardeş, bunlar kötü adamlar, gel şu ifadeyi imzala seni bunlardan kurtarayım” dedi.
Hazır bir metin hazırlamışlar. Sayfaları gözden geçirdim. Bunların hepsi yalan dedim. Sonra Battal kod ismini kullanan, “Yök yok bu adam olmayacak, bunu bodruma götürelim” dedi. Daha sonra başka bir yerde bir gün kaldım.
Emniyete gelirken Emin, Hasan, Battal koş ismini kullanan ve 4. polis Renault Kangoo model 67 DN 438 plakalı aracı kullanıyorlardı.
Ertesi gün 2 polis beni bodruma indirdiler. Bodrum kapısından girer girmez tişörtle kafamı bağladılar. Aksanlarından ve seslerinden 2 gün önceki Emin, Hasan ve Battal olduklarını anladım. “Sizi tanıyorum, neden gözlerimi kapattınız” dediğimde Battal “Oğlum biz balkalarıyız, burası da senin cehennemin olacak” dedi. Hasan “Bak oğlum, imzala şu ifadeyi yoksa hanımını buraya getiririz, gözünün önünde avradım yaparım” dedi. Ben de “Sizler nasıl memursunuz?” şeklinde karşılık verdim.
Emin, “Tamam anladık, senin imza falan atacağın yok” deyip küfürler eşliğinde elbiselerimi çıkarttılar.
Kuşta ile yumrukladılar. Boğazımı copla sıktılar. Hayalarımı elleri ile sıkıp, copla vurdular. Elektro şok cihazı ile elektrik verdiler, bayıldım tekrar uyandırdılar. Copu makatıma sokmaya çalıştılar. Şu kovasına kafamı soktular.
Artık dayanamadım. “Tamam, verin ifadeyi imzalayayım” dedim, imzalattılar.
3 gün sonra imzaladığım ifadeyi elle yazmamı söylediler. Ama ağrılarımdan yazamadım. Çok kötü yazınca, Emin kod ismini kullanan memur gülerek “Hasta oldun herhâlde” dedi. Sonra 3 gün daha geçti. Emin, Battal, Hasan ve 4. polis tekrar beni kamerasız bir odaya indirdi.
“Kardeş geçmiş olsun, ne oldu sana” deyip güldüler. Geçen bizim arkadaşlara ifade imzalamışsın. Onu elle yazman gerekiyormuş. Biz okuyalım sende ifadeni yaz dedi. 4. polis ifadeyi okudu ben de el yazım ile yazdım. Adliyeye sevk edilirken hastaneden rapor almaya gittik. Polisler de benimle doktorun yanına girdi.
Doktor sadece üşütmüş deyip darp raporu vermedi. Her yerimde morluklar vardı ama elbiselerimi çıkarıp bakmadı bile.
Zamanı geldiğinde hepsinden şikâyetçi olacağım. Sürüm sürüm sürünecekler. Bana bunları reva görenlerin ailelerine de bu zalimlerin neler yaptığını tek tek anlatacağım. Eşlerinin nasıl bir eş olduğunu, babalarının nasıl bir baba olduğunu onların da bilmeleri gerek.
Bunlar benim yaşadıklarım. Cezaevindeki herkesin anlatacak bir şeyi var. ”
İşkence merkezlerinden Zonguldak’ta bir skandal daha…
Sorumlular:
Başsavci Hüsnü Hakan Yağız
Eski il emniyet muduru Osman Ak
İl emniyet müdürü Ahmet Metin Turanlı
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube müdür ve yardımcıları
Darp raporu vermeyen doktorlar
İşkenceci polis memuru Necdet Aycı
İşkenceci polis memuru Bekir Yılmaz
İşkenceci polis memuru Naci Kılıç
İşkenceci diğer 3 polis memuru.
Talimatı alan polis memurları, gözaltındaki R. Ü. ye insanlığınızdan utanacağınız işkenceleri kahkahalar eşliğinde yaptılar.
“Açlık, susuzluk, soğuk bir yana
Eşime tecavüzle tehdit ettiler
Muşta ile yumrukladılar
Boğazımı copla sıktılar
Hayalarımı elleri ile sıktılar
Elektro şok cihazı ile elektrik verdiler, bayıldım tekrar uyandırdılar
Copu makatıma sokmaya çalıştılar
Su kovasına kafamı soktular…”
Zonguldak Cumhuriyet başsavcısı Hüsnü Hakan YAĞIZ’ın talimatıyla eski il emniyet müdürü Osman AK, 15 Temmuz hain darbe kalkışmasını sebep gösterilerek, Hizmet Hareketine gönül vermiş masum insanlar için işkence ekibi kurdu. Sebep basitti. Emniyetin elinde suç niteliğinde hiç bir delil yoktu. Amaç bu masum insanlara, suç olmayan şeyleri suçmuş gibi anlatmalarını sağlamaktı.
Osman Ak, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele şube müdürüne işkence için özel ekip kurmasını söyledi. O da seçtiği 6 polis memuru ile özel işkence ekibini kurdu.
6 polis memurunun adı işkence gören R.Ü. de mevcut. Ancak kendisine 3 ü işkence ettiğinden dolayı sadece onların adını paylaşmak istedi.
Başsavcı Hüsnü Hakan YAĞIZ bu ekibi tembihlemeyi de unutmamış.
“Yukarıdan her türlü izni aldık, her şey serbest. Ne yaparsanız yapın. Adliyeye gelirken ayakta dursunlar yeter, hastaneye gittiğinizde sağlam raporları vermeyen doktoru tehdit edin. Açığa alınıp gözaltı yapacağınızı söyleyin.” demiş.
İnsanın midesini bulandıran, kanını donduran, bu hayâsız işkenceleri yaparken
Necdet AYCI, Emin kod adını
Naci KILIÇ, Battal kod adını
Bekir YILMAZ ise Hasan kod adını kullandı.
Osman Ak tan sonra bu zulüm yeni il emniyet müdürü Ahmet Metin Turanlı tarafından devam ettirildi.
Devamını insanlığınızdan utanacağınız çok feci işkencelere maruz kalan R.Ü. den dinleyelim.
“Kapım tekmelenerek çalındı. Korktum. Hemen kapıyı açtım. Ailemin gözü önünde kelepçelenip emniyete götürüldüm.
Günlerce buz gibi hücrede kaldım. Sürekli mideme sancılar girdi. Hücrede kaldığım süre boyunca sadece sabah ve aksam olmak üzere 1 er bayat poğaça ve bazen de zeytin peynir verdiler. Yaklaşık 8 kilo verdim.
Gözaltının 6. günü beni bilgisayarlı ifade odasına götürüp ifademi aldılar. Bana 7 tane isim söylediler. 2 tanesi işyerinden arkadaşımdı, diğerlerini tanımıyordum. Özgeçmişimi de anlattım, ifadem bu kadar dedim. Bildiğim her şeyi anlattım. İfademi imzalattılar tekrar hücreye götürdüler.
Meğer bu ifademi beğenmemişler.
Sonra ifademi almak için beni il emniyet müdürünün odasına götüreceklerini söylediler. Simalarını hiç unutmayacağım 2 polis memuru beni bu odaya götürdüğü ve odadan çıktılar. İçeride 4 polis vardı. Necdet, Naci, Bekir ve 4. polis. Beni odaya getiren 2 polis ve bu 4. polisin adını söylemeyeceğim. Çünkü bana onlar işkence yapmadı. Ama cezaevinde duydum ki o, 3’ü de başkalarına işkence yapmışlar.
Emniyet müdürünün odasındakiler kendilerini tanıttılar bana.
Battal kod isimli memur “Ben Ankara’dan geldim, bu ilde validen daha yetkiliyim, bunlarda benim yardımcılarım. Bak sana bir şans veriyorum. Bir dünya adam var ifadesini alacağım. Uğraştırma bizi. Geçen gün ifade vermişsin, öyle ifade olmaz. F…cu olduğunu itiraf edip, bildiğin tüm f…cuların adını verirsen seni etkin pişmanlıktan yararlandırırım. Yok, ifadem ayni dersen, farklı metotlarımız var” deyip 4 ü birden güldü.
Bende bildiğim herşeyi anlattım, ifadem bu kadar der demez Battal isimli memur beni tokatlamaya başladı. Sandalyeden yere düştüm. Emin kod isimli memur beni tekrar sandalyeye oturttu. Bu sefer Hasan kod ismini kullanan memur gülerek dediki, “Bak R.U. bu oda çok müsait değil koçum. Gürültü yapınca komşular rahatsız oluyor. Adam gibi ifadeni ver, yoksa seni kamerasız, ses geçirmez, bodrum odamıza indireceğiz” dedi. Bende yemin ettim, bildiğim herşeyi anlattım dedim. O zaman o 4. polis elindeki dosyayı çıkarttı. “Bak kardeş, bunlar kötü adamlar, gel şu ifadeyi imzala seni bunlardan kurtarayım” dedi.
Hazır bir metin hazırlamışlar. Sayfaları gözden geçirdim. Bunların hepsi yalan dedim. Sonra Battal kod ismini kullanan, “Yök yok bu adam olmayacak, bunu bodruma götürelim” dedi. Daha sonra başka bir yerde bir gün kaldım.
Emniyete gelirken Emin, Hasan, Battal koş ismini kullanan ve 4. polis Renault Kangoo model 67 DN 438 plakalı aracı kullanıyorlardı.
Ertesi gün 2 polis beni bodruma indirdiler. Bodrum kapısından girer girmez tişörtle kafamı bağladılar. Aksanlarından ve seslerinden 2 gün önceki Emin, Hasan ve Battal olduklarını anladım. “Sizi tanıyorum, neden gözlerimi kapattınız” dediğimde Battal “Oğlum biz balkalarıyız, burası da senin cehennemin olacak” dedi. Hasan “Bak oğlum, imzala şu ifadeyi yoksa hanımını buraya getiririz, gözünün önünde avradım yaparım” dedi. Ben de “Sizler nasıl memursunuz?” şeklinde karşılık verdim.
Emin, “Tamam anladık, senin imza falan atacağın yok” deyip küfürler eşliğinde elbiselerimi çıkarttılar.
Kuşta ile yumrukladılar. Boğazımı copla sıktılar. Hayalarımı elleri ile sıkıp, copla vurdular. Elektro şok cihazı ile elektrik verdiler, bayıldım tekrar uyandırdılar. Copu makatıma sokmaya çalıştılar. Şu kovasına kafamı soktular.
Artık dayanamadım. “Tamam, verin ifadeyi imzalayayım” dedim, imzalattılar.
3 gün sonra imzaladığım ifadeyi elle yazmamı söylediler. Ama ağrılarımdan yazamadım. Çok kötü yazınca, Emin kod ismini kullanan memur gülerek “Hasta oldun herhâlde” dedi. Sonra 3 gün daha geçti. Emin, Battal, Hasan ve 4. polis tekrar beni kamerasız bir odaya indirdi.
“Kardeş geçmiş olsun, ne oldu sana” deyip güldüler. Geçen bizim arkadaşlara ifade imzalamışsın. Onu elle yazman gerekiyormuş. Biz okuyalım sende ifadeni yaz dedi. 4. polis ifadeyi okudu ben de el yazım ile yazdım. Adliyeye sevk edilirken hastaneden rapor almaya gittik. Polisler de benimle doktorun yanına girdi.
Doktor sadece üşütmüş deyip darp raporu vermedi. Her yerimde morluklar vardı ama elbiselerimi çıkarıp bakmadı bile.
Zamanı geldiğinde hepsinden şikâyetçi olacağım. Sürüm sürüm sürünecekler. Bana bunları reva görenlerin ailelerine de bu zalimlerin neler yaptığını tek tek anlatacağım. Eşlerinin nasıl bir eş olduğunu, babalarının nasıl bir baba olduğunu onların da bilmeleri gerek.
Bunlar benim yaşadıklarım. Cezaevindeki herkesin anlatacak bir şeyi var. ”