Albayrak, kararın en önemli kısmının örgütün nihai amacının bilinmemesi kısmı olduğunu belirterek,‘‘ İktidarın örgüt dediği Cemaat’in hiyerarşik kadrosunda yer alan, Adalet Bakanlığında müsteşarlık ve HSYK üyeliği yapmış olan Birol Erdem hakkında örgütün amacını bilmediği gerekçesiyle beraat kararı verildi ancak aralarında öğretmen, doktor, avukat, ev hanımı, iş adamı ve öğrencilerin olduğu onbinlerce kişi ise bahsettikleri amacı bilmemelerine rağmen cezalandırdı.‘‘ değerlendirmesini yaptı.
Albayrak, mağdurların mahkemelerden kendileri için de aynı beraat kriterlerini uygulmalarını ısrarla istemelerini tavsiye ederek, Yargıtay’ın bu beraat kararını emsal olarak uygulamayan mahkeme üyelerininin isimlerini, tarihin de Nazi Hakimleri ile birlikte yazacağını söyledi.
Albayrak’ın TR724‘teki yazısı;
Amacı, hedefi ve ideolojisi bilinmeyen örgüt!
Bir örgüt düşünün ki nihai amacının ne olduğu, ulaşmak istediği hedefinin ve ideolojisinin ne olduğu örgüt yöneticisi olduğu söylenen kişiler tarafından dahi bilinmesin. Örgüt üyesi olduğu iddia edilen kişiler ne amaçtan ne ideolojiden haberdar olmasın. Örgüt suçlamasına maruz bırakılan kişilerin hiçbirinin şiddet içeren eylemleri bulunmasın. Bir grubun, yapının örgüt olduğuna ve amacına mahkemeler değil de siyasiler karar versin. İktidar mensupları tarafından her ortamda övülen grup bir anda terörist olarak hedef gösterilsin. Mümkün mü?
İKTİDARIN OLUŞTURDUĞU NEFRET SÖYLEMİ
Normal bir ülkede, asgari standartlara sahip hukuk devletinde, insan haklarına biraz saygılı olan yönetimlerin bulunduğu toplumlarda tabii ki mümkün değil. Ancak, iktidarın oluşturduğu nefret söylemi neticesinde hayatında şiddet içeren eylemleri olmayan kişiler terör örgütü üyesi olarak hedef gösterilmekle yetinilmedi örgütün amacı, hedefleri ve ideolojisi de siyasi iktidar tarafından belirlendi. Dolayısıyla örgüt üyesi ve yöneticisi diye hedef gösterilen kişiler, var olduğu iddia edilen, örgütün ne amacını ne de ideolojisini bilmiyor.
HUKUKSUZ CEZAEVLERİNDE TUTULAN MASUMLAR
Bu açık gerçeğe rağmen yüzbinlerce kişi örgüt üyesi suçlamasıyla gözaltına alındı ve tutuklandı. On binlerce kişi halen amacını, hedefini ve ideolojisi bilmedikleri bir örgütün üyesi olmakla suçlanıyor ve hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde tutulmaya devam ediliyor.
Aslında aklı başında herkesin bildiği ve söylediği bu gerçekleri anlatmamın nedeni geçen hafta Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından verilen ve emsal niteliğinde olan bir karar.
YARGITAY‘IN BERAAT KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı ve HSYK üyesi olan Birol Erdem hakkında Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından verilen beraat kararını onadı. Kararda Birol Erdem’in, var olduğu iddia edilen örgütün hiyerarşisi içinde yer aldığı yani Erdem’in örgütün yönetimi içerisinde olan bir kişi olduğu belirtilmiş. Karara göre Erdem, örgütün yönetimi içerisinde yer almasına rağmen örgütün nihai amacının ne olduğunu bilmiyor ve kamuoyu tarafından da amacın ne olduğu bilinmiyormuş. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de nihai amacın bilinmemesi nedeniyle örgüt üyeliği suçunun oluşmadığı belirtilerek Birol Erdem’in beraatine karar verdi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da aynı gerekçelerle beraat kararının onanmasına karar verdi.
ÖRGÜTÜN NİHAİ AMACININ BİLİNMEMESİ
Kararın en önemli kısmı örgütün nihai amacının bilinmemesi kısmıdır. İktidarın örgüt dediği Cemaat’in hiyerarşik kadrosunda yer alan, Adalet Bakanlığında müsteşarlık ve HSYK üyeliği yapmış olan Birol Erdem hakkında örgütün amacını bilmediği gerekçesiyle beraat kararı verildi ancak aralarında öğretmen, doktor, avukat, ev hanımı, iş adamı ve öğrencilerin olduğu onbinlerce kişi ise bahsettikleri amacı bilmemelerine rağmen cezalandırdı.
Örgütün varlığı ya da yokluğu ile ilgili bir tartışma yapılmaksızın sadece nihai amacı bilip bilmeme konusunda bir değerlendirme yapıldığında örgüt üyesi diye suçlanan kişilerin tamamıyla ilgili beraat kararı verilmesi gerekirken mahkumiyet kararı verilerek cezaevlerine atılması sadece hukuksuzluk değil vicdansızlığın da zirvesidir.
MAHKEMELER KİMSE HAKKINDA MAHKUMİYET VERMEMELİ
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bu kararı sonrasında herhangi bir mahkeme bankaya para yatırdı, bylock kullandı, sendika üyesi oldu, çocuğunu okula gönderdi gibi gerekçelerle kimse hakkında mahkumiyet kararı vermemeli, verememeli. Var olduğunu iddia ettiğiniz örgütün olmadığını biliyoruz ve bunu söylemeye elbette devam edeceğiz. Ancak mahkemeler hukuksuz da olsa örgüt var dese bile yargıladıkları kişilerin var olduğunu iddia ettikleri örgütün nihai amacını bildiklerini kesin bir şekilde ispatlamadan kimseye ceza verememeli.
MAĞDURLAR AYNI KRİTERLERİN UYGULANMASINI İSTEMELİ
Örgüt suçlamasıyla mağdur edilmiş ve yargılanan herkes Birol Erdem kararını yargılandıkları mahkemeye vererek amacın bilinmemesiyle ilgili kriterlerin uygulamasını istemeli. Örgütün nihai amacını veya yöntemini bilmeyen veya bildiği ispatlanamayan kişilerin silahlı terör örgütü üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılması hukuken mümkün değildir. Bu nedenle bu savunmanın her aşamada bıkmadan usanmadan söylenmeye devam edilmesi gerekir.
TARİH DE İSİMLERİNİ NAZİ HAKİMLERİ İLE BİRLİKTE YAZACAK
Örgüt davalarına bakan Yargıtay 3. Ceza Dairesi heyetinin Birol Erdem kararından sonra önüne gelen dosyalarla ilgili nasıl değerlendirme yapacağını da birlikte göreceğiz. Bu zamana kadar yaptıkları hukuksuzlukların, mağdur ettikleri binlerce insanın hesabını elbet vermek zorunda kalacaklar ancak Birol Erdem kararından sonra takınacağı tavır zihniyetlerinin de tam olarak ortaya çıkmasını sağlayacak. Eğer örgüt suçlamasına maruz kalan kişilerin iddia ettikleri örgütün amacını bilip bilmediklerini yani suçun manevi unsurunun oluşup oluşmadığı irdelemesi yapmadan aynı şekilde karar vermeye devam ederse hukukçuluk değil tetikçilik yaptıklarını aleni bir şekilde ortaya koymuş olacaklar. Bu şekilde davranırlarsa tarih de isimlerini Nazi Hakimleri ile birlikte yazacak…