AKP’ye ve Saray’a yakınlığıyla bilinen Star yazarı Ahmet Taşgetiren nisan ayında yapılması planlanan referandum ile ilgili ilginç tespitlerde bulundu.
Ahmet Taşgetiren’in “‘Hayır’ çıkma ihtimali var mı?” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Kimi Ankara kulislerinde “Ak Parti’nin B planı” başlığı altında bir ihtimal değerlendiriliyor. “B planı”nın, “Referandumda hayır çıkması” ihtimaline karşı düşünüldüğü notları da yer alıyor bu yazılarda.
“7 Haziran – 1 Kasım farkı” başlıklı yazımda, Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu’nun haberinden hareketle bu meseleyi değerlendirmiştim. O yazımda şunları not etmiştim:
“Ne dersiniz, ‘Hayır’ çıkan bir Türkiye nasıl bir siyasi atmosfere tanık olur? Ak Parti için de, Cumhurbaşkanı Erdoğan için de “Hayır” ihtimali düşünülebilir bir ihtimal midir? Böyle bir yola “Hayır” ihtimali düşünülerek çıkılır mı? Çıkılmaz ama seçim demek her ihtimale hazır olmak demek, ve asıl onun için, mücadelenin bütün safhalarını en ince ayrıntısına kadar görmek lazım.”
Nasıl bir sonuç görünüyor referandum için?
Çok farklı rakamlar var hiç kuşkusuz. Yüzde 60-70 bandı bir yanda, yüzde 40-50 bandı öteki yanda.
Kimi hesaplar, Ak Parti – MHP oylarını toplamaya göre yapılıyor, kimi hesaplar Ak Parti tabanında fire, MHP’de muhalefet ve Kürt oylarında Ak Parti – MHP birlikteliği ve HDP’ye yönelik operasyonların yansımalarına göre…
Ahmet Türk’ün tutuklu yargılanması ve hastaneye götürülürkenki görüntülere Galip Ensarioğlu, Abdurrahman Kurt ve Mehmet Emin Ekmen gibi bölgede tanınmış eski – yeni Ak Parti milletvekillerinin sür’atle tepki vermeleri bölgede yaşanan hassasiyetin yansıması olmalı.
Rakamlar şüphesiz kesin değil. Şüphesiz kampanyalar başladığında ordan oraya ordan oraya akışlar olacak. Şu andaki duruma ilişkin, daha objektif diye nitelenebilecek bir rakamı ben, Özlem Zengin’in Habertürk’ten Kübra Par’a verdiği mülakatta gördüm. Özlem Hanım, halen Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları arasında. Kısa süre milletvekilliği yaptı. Her tür medyaya çıkıyor. Farklı alanlarla ilişkiye önem veriyor ve “inandırıcı olma” kaygısını önemsiyor.
Onun “Hükümete yakın isimler, ‘Evet’ oranının yüzde 60 – 70 civarında olduğunu söylüyor” şeklindeki soruya karşılık şu sözlerini “mutfaktaki bilgi” olarak anlayabiliriz diye düşünüyorum:
“Yok, ben öyle bakmıyorum. Net oran vermek doğru değil ama ben şu anda yüzde 50 bandına yaklaştığı kanaatindeyim.”
Bu ifadeler nasıl bir rakamı akla getiriyor?
Belli ki henüz gönüller rahat değil.
Belki de bu kaygılar “Ak Parti kurmayları”nı “Ya ‘evet’ çıkmazsa” gibi bir ihtimali ve “B planı”nı dikkate almaya sevk ediyor.
“Sayın Cumhurbaşkanı meydanlara çıkarsa…” ifadeleri de “Evetler” için doping olabilir umudu çerçevesinde seslendiriliyor. Şöyle bir kaygıyı görmezden gelmemek lazım: Tartışmanın bir boyutu Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı ekseninde yürüyecek, görüntü bu olguyu nasıl etkileyecek? 7 Haziran öncesinde Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda “Başkanlık kampanyası” yürütmesi pozitif etki yapmadı mesela.
Ben “7 Haziran – 1 Kasım farkı” başlıklı yazımda asıl referandumdan hayır çıkma ihtimalini “alarm niteliğinde” gördüğümü belirttim.
Ak Parti böyle bir ihtimali ne kadar “muhtemel” görüyor bilmiyorum, ama o ihtimalin gerçekten düşünülmesi bile ürkütücü bir durumdur.
İnsanlarla temaslarımızda bana soruluyor:
– Hocam, referandumdan hayır çıkarsa, seçime mi gidilir?
Ne dersiniz, ne olur öyle bir durumda?
Ben soruyorum:
– Referandumdan sonra seçim ne yapacak ki?
“Seçime gidilir, HDP ve MHP baraj altında kalır, Ak Parti 367’nin üstünde Meclis’e gelir ve anayasa değişikliğini yapar. 3 Kasım’da yüzde 34 oyla Meclis’te üçte iki çoğunluğu sağlamadı mı?”
Sorunun cevabı bu olabilir mi?
Halk oylamasında reddedilen bir şeyi, yeniden Meclis’ten geçirmek mümkün
olur mu?
Referandumda reddedilen bir anayasa değişikliğinden sonra Cumhurbaşkanı – Hükümet ilişkileri, bugünkü “fiili” durum gibi bile devam edebilir mi?
Referandumdan “Hayır” çıkaran bir muhalefet iktidarı rahat bırakır mı?
AKP’ye ve Saray’a yakınlığıyla bilinen Star yazarı Ahmet Taşgetiren nisan ayında yapılması planlanan referandum ile ilgili ilginç tespitlerde bulundu.
Ahmet Taşgetiren’in “‘Hayır’ çıkma ihtimali var mı?” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Kimi Ankara kulislerinde “Ak Parti’nin B planı” başlığı altında bir ihtimal değerlendiriliyor. “B planı”nın, “Referandumda hayır çıkması” ihtimaline karşı düşünüldüğü notları da yer alıyor bu yazılarda.
“7 Haziran – 1 Kasım farkı” başlıklı yazımda, Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu’nun haberinden hareketle bu meseleyi değerlendirmiştim. O yazımda şunları not etmiştim:
“Ne dersiniz, ‘Hayır’ çıkan bir Türkiye nasıl bir siyasi atmosfere tanık olur? Ak Parti için de, Cumhurbaşkanı Erdoğan için de “Hayır” ihtimali düşünülebilir bir ihtimal midir? Böyle bir yola “Hayır” ihtimali düşünülerek çıkılır mı? Çıkılmaz ama seçim demek her ihtimale hazır olmak demek, ve asıl onun için, mücadelenin bütün safhalarını en ince ayrıntısına kadar görmek lazım.”
Nasıl bir sonuç görünüyor referandum için?
Çok farklı rakamlar var hiç kuşkusuz. Yüzde 60-70 bandı bir yanda, yüzde 40-50 bandı öteki yanda.
Kimi hesaplar, Ak Parti – MHP oylarını toplamaya göre yapılıyor, kimi hesaplar Ak Parti tabanında fire, MHP’de muhalefet ve Kürt oylarında Ak Parti – MHP birlikteliği ve HDP’ye yönelik operasyonların yansımalarına göre…
Ahmet Türk’ün tutuklu yargılanması ve hastaneye götürülürkenki görüntülere Galip Ensarioğlu, Abdurrahman Kurt ve Mehmet Emin Ekmen gibi bölgede tanınmış eski – yeni Ak Parti milletvekillerinin sür’atle tepki vermeleri bölgede yaşanan hassasiyetin yansıması olmalı.
Rakamlar şüphesiz kesin değil. Şüphesiz kampanyalar başladığında ordan oraya ordan oraya akışlar olacak. Şu andaki duruma ilişkin, daha objektif diye nitelenebilecek bir rakamı ben, Özlem Zengin’in Habertürk’ten Kübra Par’a verdiği mülakatta gördüm. Özlem Hanım, halen Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları arasında. Kısa süre milletvekilliği yaptı. Her tür medyaya çıkıyor. Farklı alanlarla ilişkiye önem veriyor ve “inandırıcı olma” kaygısını önemsiyor.
Onun “Hükümete yakın isimler, ‘Evet’ oranının yüzde 60 – 70 civarında olduğunu söylüyor” şeklindeki soruya karşılık şu sözlerini “mutfaktaki bilgi” olarak anlayabiliriz diye düşünüyorum:
“Yok, ben öyle bakmıyorum. Net oran vermek doğru değil ama ben şu anda yüzde 50 bandına yaklaştığı kanaatindeyim.”
Bu ifadeler nasıl bir rakamı akla getiriyor?
Belli ki henüz gönüller rahat değil.
Belki de bu kaygılar “Ak Parti kurmayları”nı “Ya ‘evet’ çıkmazsa” gibi bir ihtimali ve “B planı”nı dikkate almaya sevk ediyor.
“Sayın Cumhurbaşkanı meydanlara çıkarsa…” ifadeleri de “Evetler” için doping olabilir umudu çerçevesinde seslendiriliyor. Şöyle bir kaygıyı görmezden gelmemek lazım: Tartışmanın bir boyutu Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı ekseninde yürüyecek, görüntü bu olguyu nasıl etkileyecek? 7 Haziran öncesinde Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda “Başkanlık kampanyası” yürütmesi pozitif etki yapmadı mesela.
Ben “7 Haziran – 1 Kasım farkı” başlıklı yazımda asıl referandumdan hayır çıkma ihtimalini “alarm niteliğinde” gördüğümü belirttim.
Ak Parti böyle bir ihtimali ne kadar “muhtemel” görüyor bilmiyorum, ama o ihtimalin gerçekten düşünülmesi bile ürkütücü bir durumdur.
İnsanlarla temaslarımızda bana soruluyor:
– Hocam, referandumdan hayır çıkarsa, seçime mi gidilir?
Ne dersiniz, ne olur öyle bir durumda?
Ben soruyorum:
– Referandumdan sonra seçim ne yapacak ki?
“Seçime gidilir, HDP ve MHP baraj altında kalır, Ak Parti 367’nin üstünde Meclis’e gelir ve anayasa değişikliğini yapar. 3 Kasım’da yüzde 34 oyla Meclis’te üçte iki çoğunluğu sağlamadı mı?”
Sorunun cevabı bu olabilir mi?
Halk oylamasında reddedilen bir şeyi, yeniden Meclis’ten geçirmek mümkün
olur mu?
Referandumda reddedilen bir anayasa değişikliğinden sonra Cumhurbaşkanı – Hükümet ilişkileri, bugünkü “fiili” durum gibi bile devam edebilir mi?
Referandumdan “Hayır” çıkaran bir muhalefet iktidarı rahat bırakır mı?
AKP’ye ve Saray’a yakınlığıyla bilinen Star yazarı Ahmet Taşgetiren nisan ayında yapılması planlanan referandum ile ilgili ilginç tespitlerde bulundu.
Ahmet Taşgetiren’in “‘Hayır’ çıkma ihtimali var mı?” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Kimi Ankara kulislerinde “Ak Parti’nin B planı” başlığı altında bir ihtimal değerlendiriliyor. “B planı”nın, “Referandumda hayır çıkması” ihtimaline karşı düşünüldüğü notları da yer alıyor bu yazılarda.
“7 Haziran – 1 Kasım farkı” başlıklı yazımda, Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu’nun haberinden hareketle bu meseleyi değerlendirmiştim. O yazımda şunları not etmiştim:
“Ne dersiniz, ‘Hayır’ çıkan bir Türkiye nasıl bir siyasi atmosfere tanık olur? Ak Parti için de, Cumhurbaşkanı Erdoğan için de “Hayır” ihtimali düşünülebilir bir ihtimal midir? Böyle bir yola “Hayır” ihtimali düşünülerek çıkılır mı? Çıkılmaz ama seçim demek her ihtimale hazır olmak demek, ve asıl onun için, mücadelenin bütün safhalarını en ince ayrıntısına kadar görmek lazım.”
Nasıl bir sonuç görünüyor referandum için?
Çok farklı rakamlar var hiç kuşkusuz. Yüzde 60-70 bandı bir yanda, yüzde 40-50 bandı öteki yanda.
Kimi hesaplar, Ak Parti – MHP oylarını toplamaya göre yapılıyor, kimi hesaplar Ak Parti tabanında fire, MHP’de muhalefet ve Kürt oylarında Ak Parti – MHP birlikteliği ve HDP’ye yönelik operasyonların yansımalarına göre…
Ahmet Türk’ün tutuklu yargılanması ve hastaneye götürülürkenki görüntülere Galip Ensarioğlu, Abdurrahman Kurt ve Mehmet Emin Ekmen gibi bölgede tanınmış eski – yeni Ak Parti milletvekillerinin sür’atle tepki vermeleri bölgede yaşanan hassasiyetin yansıması olmalı.
Rakamlar şüphesiz kesin değil. Şüphesiz kampanyalar başladığında ordan oraya ordan oraya akışlar olacak. Şu andaki duruma ilişkin, daha objektif diye nitelenebilecek bir rakamı ben, Özlem Zengin’in Habertürk’ten Kübra Par’a verdiği mülakatta gördüm. Özlem Hanım, halen Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları arasında. Kısa süre milletvekilliği yaptı. Her tür medyaya çıkıyor. Farklı alanlarla ilişkiye önem veriyor ve “inandırıcı olma” kaygısını önemsiyor.
Onun “Hükümete yakın isimler, ‘Evet’ oranının yüzde 60 – 70 civarında olduğunu söylüyor” şeklindeki soruya karşılık şu sözlerini “mutfaktaki bilgi” olarak anlayabiliriz diye düşünüyorum:
“Yok, ben öyle bakmıyorum. Net oran vermek doğru değil ama ben şu anda yüzde 50 bandına yaklaştığı kanaatindeyim.”
Bu ifadeler nasıl bir rakamı akla getiriyor?
Belli ki henüz gönüller rahat değil.
Belki de bu kaygılar “Ak Parti kurmayları”nı “Ya ‘evet’ çıkmazsa” gibi bir ihtimali ve “B planı”nı dikkate almaya sevk ediyor.
“Sayın Cumhurbaşkanı meydanlara çıkarsa…” ifadeleri de “Evetler” için doping olabilir umudu çerçevesinde seslendiriliyor. Şöyle bir kaygıyı görmezden gelmemek lazım: Tartışmanın bir boyutu Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı ekseninde yürüyecek, görüntü bu olguyu nasıl etkileyecek? 7 Haziran öncesinde Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda “Başkanlık kampanyası” yürütmesi pozitif etki yapmadı mesela.
Ben “7 Haziran – 1 Kasım farkı” başlıklı yazımda asıl referandumdan hayır çıkma ihtimalini “alarm niteliğinde” gördüğümü belirttim.
Ak Parti böyle bir ihtimali ne kadar “muhtemel” görüyor bilmiyorum, ama o ihtimalin gerçekten düşünülmesi bile ürkütücü bir durumdur.
İnsanlarla temaslarımızda bana soruluyor:
– Hocam, referandumdan hayır çıkarsa, seçime mi gidilir?
Ne dersiniz, ne olur öyle bir durumda?
Ben soruyorum:
– Referandumdan sonra seçim ne yapacak ki?
“Seçime gidilir, HDP ve MHP baraj altında kalır, Ak Parti 367’nin üstünde Meclis’e gelir ve anayasa değişikliğini yapar. 3 Kasım’da yüzde 34 oyla Meclis’te üçte iki çoğunluğu sağlamadı mı?”
Sorunun cevabı bu olabilir mi?
Halk oylamasında reddedilen bir şeyi, yeniden Meclis’ten geçirmek mümkün
olur mu?
Referandumda reddedilen bir anayasa değişikliğinden sonra Cumhurbaşkanı – Hükümet ilişkileri, bugünkü “fiili” durum gibi bile devam edebilir mi?
Referandumdan “Hayır” çıkaran bir muhalefet iktidarı rahat bırakır mı?
AKP’ye ve Saray’a yakınlığıyla bilinen Star yazarı Ahmet Taşgetiren nisan ayında yapılması planlanan referandum ile ilgili ilginç tespitlerde bulundu.
Ahmet Taşgetiren’in “‘Hayır’ çıkma ihtimali var mı?” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Kimi Ankara kulislerinde “Ak Parti’nin B planı” başlığı altında bir ihtimal değerlendiriliyor. “B planı”nın, “Referandumda hayır çıkması” ihtimaline karşı düşünüldüğü notları da yer alıyor bu yazılarda.
“7 Haziran – 1 Kasım farkı” başlıklı yazımda, Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu’nun haberinden hareketle bu meseleyi değerlendirmiştim. O yazımda şunları not etmiştim:
“Ne dersiniz, ‘Hayır’ çıkan bir Türkiye nasıl bir siyasi atmosfere tanık olur? Ak Parti için de, Cumhurbaşkanı Erdoğan için de “Hayır” ihtimali düşünülebilir bir ihtimal midir? Böyle bir yola “Hayır” ihtimali düşünülerek çıkılır mı? Çıkılmaz ama seçim demek her ihtimale hazır olmak demek, ve asıl onun için, mücadelenin bütün safhalarını en ince ayrıntısına kadar görmek lazım.”
Nasıl bir sonuç görünüyor referandum için?
Çok farklı rakamlar var hiç kuşkusuz. Yüzde 60-70 bandı bir yanda, yüzde 40-50 bandı öteki yanda.
Kimi hesaplar, Ak Parti – MHP oylarını toplamaya göre yapılıyor, kimi hesaplar Ak Parti tabanında fire, MHP’de muhalefet ve Kürt oylarında Ak Parti – MHP birlikteliği ve HDP’ye yönelik operasyonların yansımalarına göre…
Ahmet Türk’ün tutuklu yargılanması ve hastaneye götürülürkenki görüntülere Galip Ensarioğlu, Abdurrahman Kurt ve Mehmet Emin Ekmen gibi bölgede tanınmış eski – yeni Ak Parti milletvekillerinin sür’atle tepki vermeleri bölgede yaşanan hassasiyetin yansıması olmalı.
Rakamlar şüphesiz kesin değil. Şüphesiz kampanyalar başladığında ordan oraya ordan oraya akışlar olacak. Şu andaki duruma ilişkin, daha objektif diye nitelenebilecek bir rakamı ben, Özlem Zengin’in Habertürk’ten Kübra Par’a verdiği mülakatta gördüm. Özlem Hanım, halen Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları arasında. Kısa süre milletvekilliği yaptı. Her tür medyaya çıkıyor. Farklı alanlarla ilişkiye önem veriyor ve “inandırıcı olma” kaygısını önemsiyor.
Onun “Hükümete yakın isimler, ‘Evet’ oranının yüzde 60 – 70 civarında olduğunu söylüyor” şeklindeki soruya karşılık şu sözlerini “mutfaktaki bilgi” olarak anlayabiliriz diye düşünüyorum:
“Yok, ben öyle bakmıyorum. Net oran vermek doğru değil ama ben şu anda yüzde 50 bandına yaklaştığı kanaatindeyim.”
Bu ifadeler nasıl bir rakamı akla getiriyor?
Belli ki henüz gönüller rahat değil.
Belki de bu kaygılar “Ak Parti kurmayları”nı “Ya ‘evet’ çıkmazsa” gibi bir ihtimali ve “B planı”nı dikkate almaya sevk ediyor.
“Sayın Cumhurbaşkanı meydanlara çıkarsa…” ifadeleri de “Evetler” için doping olabilir umudu çerçevesinde seslendiriliyor. Şöyle bir kaygıyı görmezden gelmemek lazım: Tartışmanın bir boyutu Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı ekseninde yürüyecek, görüntü bu olguyu nasıl etkileyecek? 7 Haziran öncesinde Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda “Başkanlık kampanyası” yürütmesi pozitif etki yapmadı mesela.
Ben “7 Haziran – 1 Kasım farkı” başlıklı yazımda asıl referandumdan hayır çıkma ihtimalini “alarm niteliğinde” gördüğümü belirttim.
Ak Parti böyle bir ihtimali ne kadar “muhtemel” görüyor bilmiyorum, ama o ihtimalin gerçekten düşünülmesi bile ürkütücü bir durumdur.
İnsanlarla temaslarımızda bana soruluyor:
– Hocam, referandumdan hayır çıkarsa, seçime mi gidilir?
Ne dersiniz, ne olur öyle bir durumda?
Ben soruyorum:
– Referandumdan sonra seçim ne yapacak ki?
“Seçime gidilir, HDP ve MHP baraj altında kalır, Ak Parti 367’nin üstünde Meclis’e gelir ve anayasa değişikliğini yapar. 3 Kasım’da yüzde 34 oyla Meclis’te üçte iki çoğunluğu sağlamadı mı?”
Sorunun cevabı bu olabilir mi?
Halk oylamasında reddedilen bir şeyi, yeniden Meclis’ten geçirmek mümkün
olur mu?
Referandumda reddedilen bir anayasa değişikliğinden sonra Cumhurbaşkanı – Hükümet ilişkileri, bugünkü “fiili” durum gibi bile devam edebilir mi?
Referandumdan “Hayır” çıkaran bir muhalefet iktidarı rahat bırakır mı?