Türkiye’deki insan hakları ihlalleri, ABD Temsilciler Meclisi’ne bağlı Tom Lantos İnsan Hakları Komisyonu’nda gündem oldu.
Eski NBA oyuncusu ve insan hakları savunucusu Enes Kanter Freedom, Alliance for Shared Values yöneticisi Dr. Alp Aslandoğan ve American Enterprise Institute uzmanı Dr. Michael Rubin geniş katılımlı bir oturumda ‘tanık’ olarak konuştu.
Sınır ötesi baskıya yaptırım geliyor
Oturum, Komisyon Başkanı Cumhuriyetçi Chris Smith’in konuşmasıyla başladı. Smith, Türkiye’de binlerce siyasi tutuklu bulunduğunu ve bunların çoğunun ya Gülen hareketi gönüllüleri ya da Kürt bireyler olduğunu söyledi.
Smith ayrıca kısa süre içinde yeniden sunulacak olan Transnational Repression Policy Act hakkında bilgi verdi:
“Bu yasa, Başkan’ı, bu tür faaliyetlerde bulunanlara yaptırım uygulamaya zorlayacak. Dışişleri Bakanlığı’na strateji geliştirme, istihbarat teşkilatına failleri belirleme ve Adalet Bakanlığı’na da eğitim görevi verecek. Bu yasa, burada bizimle olan cesur tanıklara da ek koruma sağlayacak.”
Erdoğan’ın korumaları da not edildi
Komisyon başkanı Smith, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2017’de Washington’daki Türk Büyükelçiliği önünde Amerikalılara saldıran korumalarını da hatırlatarak, sınır ötesi baskının ABD topraklarına dahi ulaştığını söyledi.
”Ders çalışmak terör faaliyeti olarak değerlendiriliyor”
Oturumda konuşan Alliance for Shared Values Direktörü Dr. Alp Aslandoğan, Gülen hareketine yönelik baskının ideolojik değil, sistematik bir devlet politikası olduğunu ifade etti:
“Karşınızda sadece bir insan hakları savunucusu olarak değil, aynı zamanda Hizmet Hareketi’nin bir katılımcısı olarak bulunuyorum… Barışçıl, hizmet odaklı ve inanca dayalı bir sivil toplum girişimi olan bu hareket, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın otoriter yönetimi altında devlet destekli zulmün başlıca hedeflerinden biri hâline gelmiştir.”
Aslandoğan, 15 Temmuz’dan sonra on binlerce insana terör soruşturması açıldığını söyledi:
Aslandoğan’ın paylaştığı çarpıcı istatistikler şöyle:
705.172 kişi hakkında açılmış terör soruşturması,
125.456 mahkumiyet kararı,
13.000 civarında aktif mahkum,
1600 okul, 15 üniversite ve 500’den fazla STK’nın kapatılması
Alp Aslandoğan ayrıca kamuoyunda‚ ”Kız Çocukları Davası” olarak bilinen Mayıs 2024’te görülen davada 41 genç kadının dini ve sosyal etkinliklere katıldıkları gerekçesiyle terör örgütü üyeliği suçlamasıyla yargılandıklarını kaydetti.
”İktidar içeride ve dışarıda sistematik baskı yürütüyor”
Aslandoğan ayrıca AKP hükümetinin uluslararası hukuku da yok saydığını belirtti:
”AİHM, ByLock uygulamasını kullanmak, Bank Asya’da hesabı olmak ya da yasal yardım kuruluşlarına bağışta bulunmak gibi eylemlerin suç sayılmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu karara bağladı. Ancak Türkiye bu kararları hâlâ uygulamıyor”
”Bu yalnızca benim hikayem değil”
Eski NBA oyuncusu ve insan hakları aktivisti Enes Kanter Freedom, oturumda yaptığı konuşmada, “Bu yalnızca benim hikâyem değil. Milyonlarca masum insan sesi duyulmayan bir cehennemin içinde yaşıyor.” dedi.
Türkiye’de çok sayıda hasta mahpus olduğunu belirten Freedom, çarpıcı örnekler verdi:
1- İbrahim Güngör (71), Alzheimer Hastası, Mahkûm
Dört çocuk babası, dürüstlüğü ve hizmetiyle tanınan 71 yaşındaki İbrahim Güngör, cezaevinde ölüme terk edildi. İleri evre Alzheimer hastası olmasına rağmen tahliye edilmedi—kızını tanıyamıyor, sonda kullanıyor ve kendi bakımını yapamıyor. Buna rağmen Türkiye kendisini “cezaevine uygun” ilan etti. Tek suçu: Barışçıl dini sohbetlere katılmak ve öğrencilere yardım etmek.
2- Özlem Düzenli (36), Laboratuvar Teknikeri
Yedi aylık bebeğiyle birlikte cezaevine konulan genç bir anne. Cezaevinde bebek için ne yatak var ne de hijyenik bir bakım imkânı—bebeğini beton zeminde tutmak zorunda kalıyor. Bebeği 40 derece ateşle kıvranırken cezaevi yönetimi hiçbir şey yapmadı. Suçu ne? Bir bankaya 2.50 dolar yatırmak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bunun suç olmadığını kararlaştırdı. Ancak Türkiye onu mahkûm etti.
3- Hatice Doğru – 5 Aylık Hamile, Kronik Hastalıklı, Mahkûm
Kalp hastası, hamile bir kadın yalnızca bir taziye ziyaretine katıldığı için tutuklandı. Riskli gebelik durumu ve ağırlaşan belirtilerine rağmen tıbbi yardım alamıyor. Hem bebeği hem de kendi hayatı tehlikede, fakat Türk devleti onu serbest bırakmıyor.
4- Kamil Açar – Öğretmen, 8 Yıldır Mahkûm
8 yıldır cezaevinde bulunan bir öğretmen. Tutuklandığında sağlıklıydı, ancak cezaevinde böbrek yetmezliği geliştirdi. Yıllardır iç kanama yaşıyor, sağlığı her geçen gün daha da kötüleşiyor. 2023’ten bu yana şartlı tahliye hakkı kazanmış durumda, ancak Türkiye serbest bırakmayı reddediyor.’’
İfadesinin sonunda Enes Kanter, karamsar tabloya rağmen umudu vurguladı:
“Türkiye halkı özellikle de genç nesil hâlâ özgür, adil ve onurlu bir yaşam hayali kuruyor.”
Rubin’den eleştiriler
AEI uzmanı Dr. Michael Rubin ise, AKP hükümetinin artık ABD’nin stratejik ortağı değil, yük haline geldiğini öne sürdü:
“Erdoğan, Hamas’ı açıkça desteklerken; IŞİD’e karşı kayıtsız bir tutum sergiliyor ve Hindistan’a saldıran Pakistan merkezli teröristleri destekliyor. Aynı zamanda, eleştirilerini dile getiren barışçıl muhalifleri ‘terörist’ yaftasıyla damgalıyor. Erdoğan’ın ve diplomatlarının, bugün burada ifade veren herkes için ‘terörist’ ifadesini kullanırken Hamas’ı savunmaları, ahlaki bakımdan son derece çirkin ve kabul edilemez bir tutumdur.”
İmamoğlu’nun durumu da gündeme geldi
Tanıklar ayrıca, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını Cumhurbaşkanlığı yarışında rakip adayın devre dışı bırakılması olarak değerlendirdiler.
Oturumda sunulan ortak ve somut öneriler şunlardı:
- ABD-Türkiye ilişkilerinde insan hakları şartlarının temel kriter olması,
- Global Magnitsky Yasası kapsamında Türk yetkililere yaptırım uygulanması,
- Transnational Repression Policy Act’in yasalaşması ve uygulanması,
- Interpol istismarına karşı denetim ve reform mekanizmaları geliştirilmesi,
- Siyasi tutukluların isimlerinin Kongre üyelerince kamuoyunda anılması,
- Türkiye’nin dini özgürlükler alanındaki ihlalleri nedeniyle ABD Dışişleri’nin “Özel İzleme Listesi”ne alınması.