Görgü tanıkları Demirok’un maskeli kişiler tarafından minibüs tipi bir araca bindirilip zorla götürüldüğünü söyledi. Bakü polisinin Türkiye’ye götürüldüğünü söylediği iş insanı için Ankara polisi çelişkili ifadeler kullanıyor. Endişelenen ailesi, Uğur Demirok’un bir an önce ortaya çıkarılmasını istiyor.
![](https://aktifhaber.com/wp-content/uploads/2022/10/ugur-demirok-portre-3.jpg)
Boldmedya’nın haberine göre, Yaklaşık 7 yıldır Bakü’de tıbbi malzeme alım satımı ve servis hizmetleri yürüten 42 yaşındaki Uğur Demirok, 6 Eylül sabahı işe gitmek üzere evinden ayrıldı. Öğleye doğru eşine gelen telefonla Demirok’un işyerine varmadığı anlaşıldı. O günden bu yana Bakü’de ve Ankara’da çalmadık kapı bırakmayan Nurdan Demirok, eşinden haber alamadı.
Nurdan Demirok, eşinin kaybolduğu günün detaylarını paylaştı. Eşinin her sabah olduğu gibi 8 buçukta evden çıktığını söyleyen Demirok, yaşadıklarını şöyle anlattı: ”Eşimle birlikte çalışıyoruz. 6 Eylül sabahı ben evde kaldım. Eşim vaktinde çıktı. Saat 10.30 civarında işyerinden arandım. Çalışanımız, bugün ofise gelip gelmeyeceğimizi sorunca donup kaldım. Eşimin ofise ulaşmadığını öğrenince hızla evden çıktım. 20 dakika içinde vardığımda eşimin arabasını ofisin önünde kilitlenmemiş ve anahtarı içinde buldum. Arabanın içerisini ve çevresini kolaçan ettim, bir bulguya rastlayamadım.”
GÖRGÜ TANIĞI: MASKELİ KİŞİLER GÖTÜRDÜ
Durumdan endişelenen Demirok, polise giderek olanları anlattı. Eşiyle ilgili bulgu peşine düşen Nurdan Demirok, sokaktan video kaydı ve görgü tanığı aradı. Aynı sokaktaki oto yıkamacı, Uğur Demirok’u maskeli kişilerin götürdüğünü, birinin Demirok’un başını eğdiğini, diğer ikisinin koluna girip onu minibüs tipi bir araca bindirdiğini anlattı. Aynı tanık, iki üç gün önce sokakta şüphe çeken kişilerin dolaştığını söyledi.
Nurdan Demirok, duyduklarını destekleyen görüntüleri sokağı gören bir güvenlik kamerasında buldu. Eşinin göründüğü anı bulan Demirok, görüntülerin öncesini ve sonrasını incelediğinde yakaladığı ipuçlarını şu sözlerle anlattı: ”Eşim kameranın görüş açısına 08.50’de girmiş. Eşimin geçişinden 9 dakika önce, iki minibüs tipi aracın kısa aralıklarla geçtiği ve iki aracın geçişi arasında telefonda konuşan bir yaya görülüyor. Eşimi götürenlerin, önceden gelip hazırlık yaptığına yorumluyorum. Bu kritik dakikalarda sokağın başının bir başka ekip tarafından tutulduğunu söyleyen de var.”
‘TÜRKİYE’YE GİTTİ’ SÖZÜNÜ DUYUNCA GÖZÜNÜ ANKARA’YA ÇEVİRDİ
İlk zamanlar eşinin kayboluşunu ticari rekabete ya da şirketin mali kayıtlarıyla ilgili olabileceğine yoran Nurdan Demirok’un fikri, eşinin akıbetini sormak için polise üçüncü gidişinde değişti. İş kadını Demirok, polisten, ”Eşin Türkiye’ye gitti.” sözünü duyunca, ”Yanında pasaportu yok, hiçbir şeyi yok. Tek başına gidemez, mutlaka birisi götürmüştür.” şeklinde itiraz ettiğini belirtti.
Polisten ‘fazlasını söyleyemeyeceği’ karşılığını alan Nurdan Demirok, Türkiye’deki ailesini harekete geçirdi. Baba Dursun Demirok, küçük oğlu Onur Demirok ile birlikte Ankara’nın yolunu tuttu. Cumhuriyet başsavcılığına verilen kayıp dilekçesi sonrasında baba oğul Demirok, Emniyet’in Dikmen’deki Kayıp Kişiler Amirliği’ne yönlendirildi.
KISA BOYLU ESMER POLİS: DURUMU İYİ, ENDİŞEYE GEREK YOK
Ellerinde dilekçenin bir nüshası ile büroya giren baba oğul Demirok’u, kısa boylu esmer polis memuru odasına götürdü. Onur Demirok, odada yaşananları şu sözlerle anlattı: ”Kağıdı alıp bilgisayara kardeşimin kimlik numarasını girdi. Bizi yanına çağırıp, ‘Abinin durumu iyi’ dedi. O an biz sinir boşalmasıyla ağlamaya başladık. ‘Ağlamanızı gerektiren bir durum yok’ diyerek bizi teselli etti. Bir numara vererek iki gün sonra aramamızı istedi.”
YEŞİL GÖZLÜ POLİS AHMET: HEPİNİZ FETÖCÜSÜNÜZ!
Odan çıkan baba oğul Demirok, Uğur Demirok’tan haber almanın sevincini aile üyeleriyle telefonda paylaştı. Baba oğul daha binayı uzaklaşmadan Kayıp Kişiler Amirliği’nden telefon geldi. Telefon konuşmasını ve sonrasında yaşananları Onur Demirok, şöyle anlattı: ”Arayan kişi kardeşimin Azerbaycan’dan Türkiye’ye teslim edildiğini nerden bildiğimi sordu. Biz dilekçede süreci ve bize söylenenleri anlatmıştık zaten. Az önceki odaya geri döndüğümüzde bizi o bölümün şefi olduğunu düşündüğüm kişi ile yeşil gözlü, adının Ahmet olduğunu öğrendiğim polis karşıladı. Biri gözüme bakıyor, diğeri azarlarcasına soru soruyordu. ‘Siz nerden biliyorsunuz Uğur’un buraya getirildiğini? O fetöcü, arama kaydı var. Siz de fetöcüsünüz!’ diye bize çıkıştı.”
Bu sözler karşısında şoka uğradıklarını kaydeden Onur Demirok, babasının ”Benim oğlum burada. Suçu neyse söyleyin, biz de bilelim. Niye bize göstermiyorsunuz?” sözleriyle sitem ettiğini anlattı. ”Bu suçlamalar bize yapışmaz.” deyip binadan ayrıldığını anlatan Onur Demirok, o günden beri tüm aramalarına ‘bilgi yok’ cevabı aldığını ifade etti.
17 yıldır Avusturya’da işçi olarak çalıştığını, her yıl en az bir kere Türkiye’ye geldiğini söyleyen Onur Demirok, şaşkınlığını şu sözlerle anlattı: ‘’Üç ülke aşıyorum. Kaç kez sınır geçtim. Şimdiye kadar ne durduran oldu ne soran. Kardeşimi aradığım için Ahmet adlı polis, akla ziyan suçlamalar yöneltti.”
BARODAN AVUKAT ATANMAMIŞ
Kardeşinin akıbetini öğrenmek için işinden izin alıp Ankara’ya geldiğini belirten Onur Demirok, çok sayıda bakanlığa, kurumlara yazı yazdığını, siyasilere ulaşmaya çalıştığını anlattı. Ankara Barosu’ndan kardeşine bir avukat atanmadığını öğrenen Demirok, ‘’İlk polis bence doğruyu söyledi, Demek hukuksuz bir şey yapıyorlar ki sonradan gizlemeye kalktılar. 12 gündür Ankara’dayım. Baro dışında herkes kapı duvar.” sözleriyle sitemini dile getirdi.
Uğur Demirok’un Ankara’da olduğunu düşünen kardeşi, umutla arayışa devam ettiklerini sözlerine ekledi.
UĞUR DEMİROK NEREDE?
Kardeşi ve babası Uğur Demirok’un izini Ankara’da sürerken eşi Nurdan Demirok da Bakü’deki devlet kurumlarının kapısını aşındırıyor. Tuttuğu avukatla cumhurbaşkanlığı makamı dahil birçok kuruma yazılı başvuru yaptığını anlatan Nurdan Demirok, ”Bilgileri olmadığını söylüyorlar. Eşim hiçbir yerde değilse nerede? Ona bir suç isnat ediliyorsa hesabı hukuk çerçevesinde sorulsun. Yeter ki nerede ve ne halde olduğunu bilelim.’’ çağrısında bulundu.
Tıbbi cihaz satışında eşiyle birlikte çalıştığını anlatan Nurdan Demirok, ”Eşimin yokluğunda teknik servisimiz devre dışı kaldı. İşlerimiz çok zayıfladı. 14 yaşındaki kızımızla Bakü’de huzurlu bir hayat yaşarken başımıza gelenler yüzünden ilaçla sakinleşiyorum.” dedi.
SİYAH TRANSPORTERLA KAÇIRMA OLAYLARI 15 TEMMUZ SONRASI ORTAYA ÇIKTI
15 Temmuz sonrasında Türkiye’de siyah transporter araçlarla zorla kaybedilenlerin sayısında büyük artış oldu. Yurt dışından hukuksuz yollarla Ankara’ya getirilen insanlardan işkence ile ifadeler alındı. CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun raporuna göre; 12 Eylül 1980 darbesinden bugüne Türkiye’de zorla kaybedilen yurttaş sayısı bin 352.