Rabia Naz’ın ölümü ve ailesinin adalet arayışını konu alan “Yokluk” belgeseli bugün Almanya’nın başkenti Berlin’de gösterime giriyor. Belgeseli gazeteci Kutlu Esendemir hazırladı.
Rabia Naz Vatan’ın evinin önünde bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybettiği iddia edilen ve henüz ölümünün üzerindeki sır perdesi aralanamayan kısacık hayatı Yokluk bir belgesele konu oldu.
Gazeteci Kutlu Esendemir tarafından hazırlanan ve Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) organizasyonu ile bugün (14 Eylül) Berlin’de gösterime girecek olan Yokluk belgeseli, Rabia Naz Vatan’ın sır ölümünü ve ailesinin adalet arayışını anlatıyor.
“BABANIN VERDİĞİ MÜCADELE BENİ ÇOK ETKİLEDİ”
Giresun’un Eynesil ilçesinde yaşayan ve 12 Nisan 2018 yılında evlerinin önünde yaralı bir şekilde bulunan 11 yaşındaki Rabia Naz kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Bir aracın çarptığı düşünülen küçük Rabia Naz’ın ölümü kayıtlara intihar olarak geçmişti. O günden bu yana baba Şaban Vatan’ın adalet arayışı hiç bitmedi. Babanın çalmadığı kapı kalmadı, fakat tüm kapılar teker teker yüzüne kapandı. Olayları gazeteci arkadaşı Metin Cihan aracılığıyla ve sosyal medya üzerinden takip eden Kutlu Esendemir bu süreci Yokluk adlı belgeseli ile kayıt altına aldı.
Şu an yurtdışında yaşayan, Rabia Naz olayını yakından takip ettiğini söyleyen ve “ben bu konuda ne yapabilirim” sorusundan yola çıkarak belgeselin çekimine başlayan Kutlu Esendemir, Kronos’a özel açıklamalarda bulundu. “Belgesele başlamamda Rabia Naz’ın şüpheli ölümü, babanın verdiği adalet mücadelesi ve olayı yakından takip edip, duyuran Metin Cihan arkadaşımızın maruz kaldığı baskılar etkili oldu” diyen Esendemir, sözlerine şöyle devam etti: “Metin Cihan ile bir araya gelerek bu konu üzerine konuştuk. Daha sonra çekimlere başladık. 4 ülkeden 13 arkadaşımız çekimler konusunda bize yardımcı oldu. Pandemi nedeni ile çekimlere bir süre ara vermek zorunda kaldık ama nihayetinde tamamladık. Belgesel 37 dakikadan oluşuyor. Elimizden geldiğince az ve öz tutmaya çalıştık. 14 Eylül Pazartesi günü (bugün) Berlin’de ilk gösterimi yapılacak.”
“YOKLUK İÇİNDEYİZ”
Rabia Naz’ın şüpheli ölümün örtbas edilmek istendiğini belirten Kutlu Esendemir, belgesele neden Yokluk Belgeseli adını verdiğini söylüyor:
“Rabia Naz yok, ülkede adalet yok, hukuk yok, çocukların, kadınların yaşam hakkı yok, basın özgürlüğü yok, demokrasi yok…
Yok’lar içerisinde yaşıyoruz. Bu nedenle adı ‘Yokluk Belgeseli’ oldu. Rabia Naz gibi birçok çocuk adaletsizliğe maruz kalıyor. Bu nedenle yaşanılan süreci tüm dünyaya duyuracağız.”
RABİA NAZ OLAYI NEDEN ÖRTBAS EDİLİYOR?
Rabia Naz Vatan’ın ölümünün üzerindeki sis perdesi bir türlü aralanamıyor. Başlangıçta bir aracın çarptığı söylenirken daha sonra küçük kızın intihar ettiği öne sürüldü. Baba Şaban Vatan kızının intihar ettiğine asla ihtimal vermedi ve olayın üzerine gitti. Bir dedektif gibi iz sürdü, tek tek delilleri inceledi, civardaki kamera kayıtlarına baktı. Evlerinin bulunduğu binanın 5. katından intihar ettiği iddiasına karşılık böyle bir şeyin mümkün olmayacağını yapılan canlandırma ile ispatladı. Çünkü atladığı öne sürülen yerin önünde 4 metreden daha uzun bir sundurma bulunuyordu. Küçük kızın o sundurmaya hiç değmeden atlayıp intihar etmesi mümkün değildi. Sundurmada herhangi bir hasar bulunmuyordu. Baba Şaban Vatan “Olaya intihar süsü verilmek isteniyor, çünkü kızıma çarpan araç AKP’li Eynesil Belediye Başkanı Coşkun Somuncuoğlu’nun yeğenine ait. Şu an o kişiyi korumak için kızımın ölümünü bu şekilde örtbas etmeye çalışıyorlar” demişti.
“Bu işin peşini asla bırakmayacağım, Rabia Naz’ım için adalet gelene kadar mücadele edeceğim” diyen ve adalet arayışı belgesele konu olan baba Şaban Vatan Kronos’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“NAZ’IMIZIN ADINI TÜM DÜNYA DUYACAK”
Gazeteci Kutlu Esendemir hazırladığı Yokluk Belgesel’i ile ilgili değerlendirmede bulunan baba Şaban Vatan “Bu belgesel bizim için çok anlamlı, Naz’ımızın adını tüm dünya duyacak” şeklinde konuştu. Belgeselin ilk aşamasından başlayarak süreci anlatan Şaban Vatan şunları söyledi:
“Kutlu Esendemir bir gün beni aradı. Yaşadığımız süreci ve bize yaşatılanları belgesel yapmak istediğini söyledi. Kendisiyle ilk kez görüşmüştük. Rabia Naz’ımızın ölümünün ardındaki tüm adaletsizlik sürecinin bütün insanlığa duyurulacak olması fikri bizim için çok önemliydi. Adaletsizliğin getirdiği acı, zulüm, baskı ve iftiralar karşısında hiçbir zaman pes etmedik.
Sesimizi sosyal medya üzerinden duyuran Metin Cihan kardeşimin bize olan desteği ve bizimle mücadele vermesi, Eynesil’e gelerek haber yapmak isteyen sizin, Gazeteci Canan Coşkun ile Belgeselci Kazım Kızıl’ın ilginç bir şekilde gözaltına alınması, yaşadığımız tüm adaletsizliklerin, acının bu belgesel ile ölümsüzleşmesi, her şeyden önce kızımızın adının tarihe geçmesi bizim için çok büyük bir anlam ifade ediyor. Herkesin sus pus olduğu bir dönemde sesimizin duyurulması adına yapılan her şey çok kıymetli. Belgesel fikrini duyunca kabul ettim ve çekimlere başladık.
Çekimlerin bir kısmının pandemi sürecine denk gelmesi bizim açımızdan kötü olsa da sonunda tamamlandı. Her türlü zorluğa rağmen Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, Kutlu Esendemir ve çalışma arkadaşları bu belgeselin ilk gösterimini Berlin’de yapacaklar. Belgeselin ilk önce fragmanını izledim, daha sonra ise tamamını izledim. İzlerken çok duygulandım, kızımızın tarihe geçecek olması beni bir nebze de olsa teselli ediyor. Belgeselde emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ediyorum.”
Söyleşi: Tuba Demir
