Gazetecilerin yargılandığı ‘darbe girişimi davası’nda bugün ilk olarak Polis Akademisi eski öğretim görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül savunma yaptı.
T24’ün haberine göre Özşengül savunmasında şunları söyledi:
TV ŞOVU YAPMAK İSTEDİM
Polis Akademisinde öğretim görevlisiyken 2014’te emekli oldum. Terör, kriminoloji uzmanıyım. Tv’lerde çok yorum yaptım Emekli olduktan sonra tv şovu yapmak istedim. Samanyolu Haber çağırdı, içinde mizah, müzik olan bir talkshowda anlaştık. Program yayına girdiği günlerde Hidayet Karaca tutuklandı; program formatımız ülkenin ortamındaki ciddi duruma uymadı. Programla ilgili şikayet oldu. Ciddi formata taşımak istemedim, birkaç kez yayınımız da kesilince programı bitirdik. Samanyolu haber sitesinin teklifiyle köşe yazmaya başladım. Cemaate yönelik operasyonları eleştirdim. Tabii ki operasyonlar olur, herkes hesap verir ama öç alma mantığıyla olmamalıdır bu demokratik hukuk devletinde. 17 Aralık başla bir şey, 25 Aralık başka bir şey. İkisini hep farklı değerlendirdim. 17/12’nin sonuçları olmuştur. 17/12’den sonra işin başbakana yönelmesi ayrıdır. Sonrasında Hidayet Karaca’nın tutuklanmasına ise çok kişi tepki verdi.
GEZİ OLAYLARINDA HEP POLİSİ SAVUNDUM
Savcı son bir yılki faaliyetlerimden hareketle suçlama yapıyor. Ben 51 yaşındayım, son bir yılda ülkeye gelmedim ki! Gezi olaylarında hep polisi, devleti savundum. Yasadışı olayların yanlış olduğunu kanallarda anlattım. Gezi’ye karşı çıktığım için sosyal medyada hakaretlere uğradım. Devletin yetiştirdiği bir çocuğum. Babam da polisti. Koyu devletçiyim. Tabii her şeyin demokrasi çerçevesinde yapılması gerekiyor. Eleştirilerim devleti eleştirmek değil. Mehmet Akif, Necip Fazıl kitaplarını ezbere bilirim. Zamanla sağdan ortaya geldim. Sosyalist görüşlere sempati duydum.
ANNEMİN ÖLÜM HABERİNİ ALMIŞ KADAR ÜZÜLDÜM
15 Temmuzda yurtdışından yayın yapan bir kanalda Nice saldırısını değerlendirirken darbe girişimi oldu. Şok oldum. 15 Temmuz darbe haberini alınca tv’de çok sevdiğim annemin ölüm haberini almış kadar üzüldüğümü söyledim. 12 Eylül’de babam siyasi şubede çalışıyordu. Elektrik verilen insanlardan çıkan sesi size anlatamam, o bir çığlık değil. 12 Eylül sonrasında tanık olduğu işkence sahnelerini anlatıyor: Babamla bu yüzden kavga ettim.
MAKLUBE YEMEĞİ
Asker uzun süredir darbe taleplerine itibar etmemişti, onun için ben darbe olacağına ihtimal vermiyordum. Tv’de hem darbe yapan askere hem hükümete kızgındım. Darbeye bahane edilebilecek şeyler yapmamalıydılar. Darbe sonrası gözaltı ihtimali belirince tatile gitmekten vazgeçip ailemle evde bekledik. Kaçma fikrim hiç olmadı. İddianameye giren maklube yemeğine beni Cemil Barlas götürdü. Hakan Çelik, Can Paker de vardı. Gittik, maklube yedik.
Duruşmada Özşengül’den sonra Prof. Dr. Mehmet Altan savunma yaptı.
Gazetecilerin yargılandığı ‘darbe girişimi davası’nda bugün ilk olarak Polis Akademisi eski öğretim görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül savunma yaptı.
T24’ün haberine göre Özşengül savunmasında şunları söyledi:
TV ŞOVU YAPMAK İSTEDİM
Polis Akademisinde öğretim görevlisiyken 2014’te emekli oldum. Terör, kriminoloji uzmanıyım. Tv’lerde çok yorum yaptım Emekli olduktan sonra tv şovu yapmak istedim. Samanyolu Haber çağırdı, içinde mizah, müzik olan bir talkshowda anlaştık. Program yayına girdiği günlerde Hidayet Karaca tutuklandı; program formatımız ülkenin ortamındaki ciddi duruma uymadı. Programla ilgili şikayet oldu. Ciddi formata taşımak istemedim, birkaç kez yayınımız da kesilince programı bitirdik. Samanyolu haber sitesinin teklifiyle köşe yazmaya başladım. Cemaate yönelik operasyonları eleştirdim. Tabii ki operasyonlar olur, herkes hesap verir ama öç alma mantığıyla olmamalıdır bu demokratik hukuk devletinde. 17 Aralık başla bir şey, 25 Aralık başka bir şey. İkisini hep farklı değerlendirdim. 17/12’nin sonuçları olmuştur. 17/12’den sonra işin başbakana yönelmesi ayrıdır. Sonrasında Hidayet Karaca’nın tutuklanmasına ise çok kişi tepki verdi.
GEZİ OLAYLARINDA HEP POLİSİ SAVUNDUM
Savcı son bir yılki faaliyetlerimden hareketle suçlama yapıyor. Ben 51 yaşındayım, son bir yılda ülkeye gelmedim ki! Gezi olaylarında hep polisi, devleti savundum. Yasadışı olayların yanlış olduğunu kanallarda anlattım. Gezi’ye karşı çıktığım için sosyal medyada hakaretlere uğradım. Devletin yetiştirdiği bir çocuğum. Babam da polisti. Koyu devletçiyim. Tabii her şeyin demokrasi çerçevesinde yapılması gerekiyor. Eleştirilerim devleti eleştirmek değil. Mehmet Akif, Necip Fazıl kitaplarını ezbere bilirim. Zamanla sağdan ortaya geldim. Sosyalist görüşlere sempati duydum.
ANNEMİN ÖLÜM HABERİNİ ALMIŞ KADAR ÜZÜLDÜM
15 Temmuzda yurtdışından yayın yapan bir kanalda Nice saldırısını değerlendirirken darbe girişimi oldu. Şok oldum. 15 Temmuz darbe haberini alınca tv’de çok sevdiğim annemin ölüm haberini almış kadar üzüldüğümü söyledim. 12 Eylül’de babam siyasi şubede çalışıyordu. Elektrik verilen insanlardan çıkan sesi size anlatamam, o bir çığlık değil. 12 Eylül sonrasında tanık olduğu işkence sahnelerini anlatıyor: Babamla bu yüzden kavga ettim.
MAKLUBE YEMEĞİ
Asker uzun süredir darbe taleplerine itibar etmemişti, onun için ben darbe olacağına ihtimal vermiyordum. Tv’de hem darbe yapan askere hem hükümete kızgındım. Darbeye bahane edilebilecek şeyler yapmamalıydılar. Darbe sonrası gözaltı ihtimali belirince tatile gitmekten vazgeçip ailemle evde bekledik. Kaçma fikrim hiç olmadı. İddianameye giren maklube yemeğine beni Cemil Barlas götürdü. Hakan Çelik, Can Paker de vardı. Gittik, maklube yedik.
Duruşmada Özşengül’den sonra Prof. Dr. Mehmet Altan savunma yaptı.