Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’de öldürülmesiyle ilgili yaptığı açıklamada Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını iddia etti.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbu Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi ve yargılamanın devredilmesine tepkiler sürerken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı televizyon programında cinayete ilişkin açıklama yaptı.
Kalın, Kaşıkçı’nın öldürülmesine tepki olarak Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını söyleyerek “3 yıl Suudi Arabistan’la ilişki kurmadık. Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı. Bazen hukukun verdiği bazı kararlar kamu vicdanını rahatlatmayabilir. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz” dedi.
Yargılamanın Suudi Arabistan’a devrine ilişkin değerlendirmeler de yapan Kalın, “Suudi Arabistan’la Kaşıkçı cinayetine kadar çok ciddi sorunlarımız yoktu. Kaşıkçı cinayeti büyük bir travma yarattı. Türkiye o dönemde üzerine düşeni fazlası ile yaptı diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘BAZEN HUKUKUN VERDİĞİ KARARLAR VİCDANI RAHATLATMAYABİLİR’
Mısır, Ermenistan, Suudi Arabistan’la normalleşme döneminden geçildiğini söyleyen Kalın, şöyle konuştu:
“Bu hadiseden dolayı Suudi Arabistan’la ilişkilerimiz ciddi yara aldı. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında böyle bir cinayete kurban gitmesi es geçilecek, üzeri örtülecek bir şey değildi. Trump açıktan çıkıp ‘Bu konu bizim için bir sorun değildir’ mealinde konuştu. Avrupa’da benzer çıkışlar oldu. Bir zaman sonra geriye çekildiler. Hukuki süreçle ilgili birkaç aşamalı süreç yaşandı. Adli süreçlerde ilgili makamların birbiriyle konuşması gerekiyordu. Burada bir sürü hukuki olarak teknik detaylar var. 6706 sayılı Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu işletildi. Bizim bir vatandaşımız falanca ülkede uyuşturucu suçundan idama mahkum ediliyor mesela. Bununla ilgili girişimde bulunuyoruz. ‘Mümkünse imkan olmasın, gelsin Türkiye’de cezasını çeksin’ gibi. Bazen hukukun verdiği bazı kararlar kamu vicdanını rahatlatmayabilir. Neticede mahkemenin verdiği karara hukuken saygı duymak zorundayız. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz.
‘BÜYÜK FOTOĞRAFI GÖRMEK ZORUNDAYIZ’
Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı. Kemal Bey’in ‘üç beş kuruş yapıldı’ ifadesi gerçekten sakil ifade. Son tahlilde Suudi Arabistan bölgenin önemli aktörü. Bu olaya kadar bizim belli konularda görüş ihtilaflarımız olsa bile, böyle bir çatışma dönemine girmedik. Zaman zaman görüş ayrılıkları elbette olabilir ama ülkemizin çıkarlarını da düşünmek zorundayız. Türkiye’nin konumu, bölge ile ilişkileri, Suudi Arabistan ilişkilerini büyük fotoğrafı görmek zorundayız. Husumetle yönetemezsiniz dış politikaya.
‘TÜRKİYE FİLİSTİN DAVASINDAN VAZ MI GEÇİYOR?’
Değerli yalnızlık ifadesi o dönem çok yanlış anlaşıldı. Belki benim hatam; daha farklı, net ifade etmeliydim. Değerli kısmı değerli, yalnızlık ismi tek başınalığı ifade eden bir şeydi. Onu Türkiye yalnızlaştı diye çekenler oldu. Türkiye hiçbir zaman yalnız olmadı. Türkiye’nin Afrika, Uzakdoğu, Latin Amerika’da Türkiye’nin politikaları, duruşu her zaman takdir topladı.
İsrail’le normalleşme süreci başladı Türkiye Filistin davasından vaz mı geçiyor? Değil tabii ki. Dış politikada sıfır toplamlı oyunlar olmaz. Son tahlilde biz sıfır toplamlı bir oyun olmaktan ziyade, 360 derece perspektifinden dış politikaya bakabilmenin mümkün olduğunu söyledik. Biz Filistin’in işgaline baştan beri karşıyız, karşı olduğumuzu söylüyoruz.
‘FİLİSTİN, ‘İSRAİL İLE NORMALLEŞMENİZİ İSTİYORUZ’ DİYOR’
Şu anda Ermenistan’la hızlı bir normalleşme süreci yaşıyoruz. Sorunları çözerek ilerlemek zorundasınız. 3 yıl boyunca Suudi Arabistan’la ilişki kurmadık. İsrail’le, ne zaman Filistin halkına saldırı olsa sesimizi yükselttik, büyükelçimizi çektik. Hepsindeki temel ilke hakkı, hukuku gözetmek. Ülkemizin çıkarlarını, konumunu düşünmek zorundayız. Türkiye’nin güçlü olması mazlum halkların davalarında olmazsa olmaz şarttır. Türkiye’nin siyasi, ekonomik, jeopolitik olarak sıkıştırıldığı, zayıflaştırıldığı dönemde Türkiye’nin buralara olumlu etki etme şansı nedir?
Filistinli bunu söylüyor; İsrail ile normalleşmenizi en çok biz istiyoruz diye. Biz Kudüs’te, Gazze’de, Ramallah’ta olmadığımızda o insanların hakkını kim savunacak?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’de öldürülmesiyle ilgili yaptığı açıklamada Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını iddia etti.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbu Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi ve yargılamanın devredilmesine tepkiler sürerken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı televizyon programında cinayete ilişkin açıklama yaptı.
Kalın, Kaşıkçı’nın öldürülmesine tepki olarak Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını söyleyerek “3 yıl Suudi Arabistan’la ilişki kurmadık. Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı. Bazen hukukun verdiği bazı kararlar kamu vicdanını rahatlatmayabilir. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz” dedi.
Yargılamanın Suudi Arabistan’a devrine ilişkin değerlendirmeler de yapan Kalın, “Suudi Arabistan’la Kaşıkçı cinayetine kadar çok ciddi sorunlarımız yoktu. Kaşıkçı cinayeti büyük bir travma yarattı. Türkiye o dönemde üzerine düşeni fazlası ile yaptı diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘BAZEN HUKUKUN VERDİĞİ KARARLAR VİCDANI RAHATLATMAYABİLİR’
Mısır, Ermenistan, Suudi Arabistan’la normalleşme döneminden geçildiğini söyleyen Kalın, şöyle konuştu:
“Bu hadiseden dolayı Suudi Arabistan’la ilişkilerimiz ciddi yara aldı. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında böyle bir cinayete kurban gitmesi es geçilecek, üzeri örtülecek bir şey değildi. Trump açıktan çıkıp ‘Bu konu bizim için bir sorun değildir’ mealinde konuştu. Avrupa’da benzer çıkışlar oldu. Bir zaman sonra geriye çekildiler. Hukuki süreçle ilgili birkaç aşamalı süreç yaşandı. Adli süreçlerde ilgili makamların birbiriyle konuşması gerekiyordu. Burada bir sürü hukuki olarak teknik detaylar var. 6706 sayılı Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu işletildi. Bizim bir vatandaşımız falanca ülkede uyuşturucu suçundan idama mahkum ediliyor mesela. Bununla ilgili girişimde bulunuyoruz. ‘Mümkünse imkan olmasın, gelsin Türkiye’de cezasını çeksin’ gibi. Bazen hukukun verdiği bazı kararlar kamu vicdanını rahatlatmayabilir. Neticede mahkemenin verdiği karara hukuken saygı duymak zorundayız. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz.
‘BÜYÜK FOTOĞRAFI GÖRMEK ZORUNDAYIZ’
Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı. Kemal Bey’in ‘üç beş kuruş yapıldı’ ifadesi gerçekten sakil ifade. Son tahlilde Suudi Arabistan bölgenin önemli aktörü. Bu olaya kadar bizim belli konularda görüş ihtilaflarımız olsa bile, böyle bir çatışma dönemine girmedik. Zaman zaman görüş ayrılıkları elbette olabilir ama ülkemizin çıkarlarını da düşünmek zorundayız. Türkiye’nin konumu, bölge ile ilişkileri, Suudi Arabistan ilişkilerini büyük fotoğrafı görmek zorundayız. Husumetle yönetemezsiniz dış politikaya.
‘TÜRKİYE FİLİSTİN DAVASINDAN VAZ MI GEÇİYOR?’
Değerli yalnızlık ifadesi o dönem çok yanlış anlaşıldı. Belki benim hatam; daha farklı, net ifade etmeliydim. Değerli kısmı değerli, yalnızlık ismi tek başınalığı ifade eden bir şeydi. Onu Türkiye yalnızlaştı diye çekenler oldu. Türkiye hiçbir zaman yalnız olmadı. Türkiye’nin Afrika, Uzakdoğu, Latin Amerika’da Türkiye’nin politikaları, duruşu her zaman takdir topladı.
İsrail’le normalleşme süreci başladı Türkiye Filistin davasından vaz mı geçiyor? Değil tabii ki. Dış politikada sıfır toplamlı oyunlar olmaz. Son tahlilde biz sıfır toplamlı bir oyun olmaktan ziyade, 360 derece perspektifinden dış politikaya bakabilmenin mümkün olduğunu söyledik. Biz Filistin’in işgaline baştan beri karşıyız, karşı olduğumuzu söylüyoruz.
‘FİLİSTİN, ‘İSRAİL İLE NORMALLEŞMENİZİ İSTİYORUZ’ DİYOR’
Şu anda Ermenistan’la hızlı bir normalleşme süreci yaşıyoruz. Sorunları çözerek ilerlemek zorundasınız. 3 yıl boyunca Suudi Arabistan’la ilişki kurmadık. İsrail’le, ne zaman Filistin halkına saldırı olsa sesimizi yükselttik, büyükelçimizi çektik. Hepsindeki temel ilke hakkı, hukuku gözetmek. Ülkemizin çıkarlarını, konumunu düşünmek zorundayız. Türkiye’nin güçlü olması mazlum halkların davalarında olmazsa olmaz şarttır. Türkiye’nin siyasi, ekonomik, jeopolitik olarak sıkıştırıldığı, zayıflaştırıldığı dönemde Türkiye’nin buralara olumlu etki etme şansı nedir?
Filistinli bunu söylüyor; İsrail ile normalleşmenizi en çok biz istiyoruz diye. Biz Kudüs’te, Gazze’de, Ramallah’ta olmadığımızda o insanların hakkını kim savunacak?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’de öldürülmesiyle ilgili yaptığı açıklamada Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını iddia etti.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbu Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi ve yargılamanın devredilmesine tepkiler sürerken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı televizyon programında cinayete ilişkin açıklama yaptı.
Kalın, Kaşıkçı’nın öldürülmesine tepki olarak Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını söyleyerek “3 yıl Suudi Arabistan’la ilişki kurmadık. Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı. Bazen hukukun verdiği bazı kararlar kamu vicdanını rahatlatmayabilir. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz” dedi.
Yargılamanın Suudi Arabistan’a devrine ilişkin değerlendirmeler de yapan Kalın, “Suudi Arabistan’la Kaşıkçı cinayetine kadar çok ciddi sorunlarımız yoktu. Kaşıkçı cinayeti büyük bir travma yarattı. Türkiye o dönemde üzerine düşeni fazlası ile yaptı diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘BAZEN HUKUKUN VERDİĞİ KARARLAR VİCDANI RAHATLATMAYABİLİR’
Mısır, Ermenistan, Suudi Arabistan’la normalleşme döneminden geçildiğini söyleyen Kalın, şöyle konuştu:
“Bu hadiseden dolayı Suudi Arabistan’la ilişkilerimiz ciddi yara aldı. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında böyle bir cinayete kurban gitmesi es geçilecek, üzeri örtülecek bir şey değildi. Trump açıktan çıkıp ‘Bu konu bizim için bir sorun değildir’ mealinde konuştu. Avrupa’da benzer çıkışlar oldu. Bir zaman sonra geriye çekildiler. Hukuki süreçle ilgili birkaç aşamalı süreç yaşandı. Adli süreçlerde ilgili makamların birbiriyle konuşması gerekiyordu. Burada bir sürü hukuki olarak teknik detaylar var. 6706 sayılı Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu işletildi. Bizim bir vatandaşımız falanca ülkede uyuşturucu suçundan idama mahkum ediliyor mesela. Bununla ilgili girişimde bulunuyoruz. ‘Mümkünse imkan olmasın, gelsin Türkiye’de cezasını çeksin’ gibi. Bazen hukukun verdiği bazı kararlar kamu vicdanını rahatlatmayabilir. Neticede mahkemenin verdiği karara hukuken saygı duymak zorundayız. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz.
‘BÜYÜK FOTOĞRAFI GÖRMEK ZORUNDAYIZ’
Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı. Kemal Bey’in ‘üç beş kuruş yapıldı’ ifadesi gerçekten sakil ifade. Son tahlilde Suudi Arabistan bölgenin önemli aktörü. Bu olaya kadar bizim belli konularda görüş ihtilaflarımız olsa bile, böyle bir çatışma dönemine girmedik. Zaman zaman görüş ayrılıkları elbette olabilir ama ülkemizin çıkarlarını da düşünmek zorundayız. Türkiye’nin konumu, bölge ile ilişkileri, Suudi Arabistan ilişkilerini büyük fotoğrafı görmek zorundayız. Husumetle yönetemezsiniz dış politikaya.
‘TÜRKİYE FİLİSTİN DAVASINDAN VAZ MI GEÇİYOR?’
Değerli yalnızlık ifadesi o dönem çok yanlış anlaşıldı. Belki benim hatam; daha farklı, net ifade etmeliydim. Değerli kısmı değerli, yalnızlık ismi tek başınalığı ifade eden bir şeydi. Onu Türkiye yalnızlaştı diye çekenler oldu. Türkiye hiçbir zaman yalnız olmadı. Türkiye’nin Afrika, Uzakdoğu, Latin Amerika’da Türkiye’nin politikaları, duruşu her zaman takdir topladı.
İsrail’le normalleşme süreci başladı Türkiye Filistin davasından vaz mı geçiyor? Değil tabii ki. Dış politikada sıfır toplamlı oyunlar olmaz. Son tahlilde biz sıfır toplamlı bir oyun olmaktan ziyade, 360 derece perspektifinden dış politikaya bakabilmenin mümkün olduğunu söyledik. Biz Filistin’in işgaline baştan beri karşıyız, karşı olduğumuzu söylüyoruz.
‘FİLİSTİN, ‘İSRAİL İLE NORMALLEŞMENİZİ İSTİYORUZ’ DİYOR’
Şu anda Ermenistan’la hızlı bir normalleşme süreci yaşıyoruz. Sorunları çözerek ilerlemek zorundasınız. 3 yıl boyunca Suudi Arabistan’la ilişki kurmadık. İsrail’le, ne zaman Filistin halkına saldırı olsa sesimizi yükselttik, büyükelçimizi çektik. Hepsindeki temel ilke hakkı, hukuku gözetmek. Ülkemizin çıkarlarını, konumunu düşünmek zorundayız. Türkiye’nin güçlü olması mazlum halkların davalarında olmazsa olmaz şarttır. Türkiye’nin siyasi, ekonomik, jeopolitik olarak sıkıştırıldığı, zayıflaştırıldığı dönemde Türkiye’nin buralara olumlu etki etme şansı nedir?
Filistinli bunu söylüyor; İsrail ile normalleşmenizi en çok biz istiyoruz diye. Biz Kudüs’te, Gazze’de, Ramallah’ta olmadığımızda o insanların hakkını kim savunacak?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’de öldürülmesiyle ilgili yaptığı açıklamada Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını iddia etti.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbu Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi ve yargılamanın devredilmesine tepkiler sürerken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, katıldığı televizyon programında cinayete ilişkin açıklama yaptı.
Kalın, Kaşıkçı’nın öldürülmesine tepki olarak Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını söyleyerek “3 yıl Suudi Arabistan’la ilişki kurmadık. Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı. Bazen hukukun verdiği bazı kararlar kamu vicdanını rahatlatmayabilir. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz” dedi.
Yargılamanın Suudi Arabistan’a devrine ilişkin değerlendirmeler de yapan Kalın, “Suudi Arabistan’la Kaşıkçı cinayetine kadar çok ciddi sorunlarımız yoktu. Kaşıkçı cinayeti büyük bir travma yarattı. Türkiye o dönemde üzerine düşeni fazlası ile yaptı diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘BAZEN HUKUKUN VERDİĞİ KARARLAR VİCDANI RAHATLATMAYABİLİR’
Mısır, Ermenistan, Suudi Arabistan’la normalleşme döneminden geçildiğini söyleyen Kalın, şöyle konuştu:
“Bu hadiseden dolayı Suudi Arabistan’la ilişkilerimiz ciddi yara aldı. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında böyle bir cinayete kurban gitmesi es geçilecek, üzeri örtülecek bir şey değildi. Trump açıktan çıkıp ‘Bu konu bizim için bir sorun değildir’ mealinde konuştu. Avrupa’da benzer çıkışlar oldu. Bir zaman sonra geriye çekildiler. Hukuki süreçle ilgili birkaç aşamalı süreç yaşandı. Adli süreçlerde ilgili makamların birbiriyle konuşması gerekiyordu. Burada bir sürü hukuki olarak teknik detaylar var. 6706 sayılı Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu işletildi. Bizim bir vatandaşımız falanca ülkede uyuşturucu suçundan idama mahkum ediliyor mesela. Bununla ilgili girişimde bulunuyoruz. ‘Mümkünse imkan olmasın, gelsin Türkiye’de cezasını çeksin’ gibi. Bazen hukukun verdiği bazı kararlar kamu vicdanını rahatlatmayabilir. Neticede mahkemenin verdiği karara hukuken saygı duymak zorundayız. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz.
‘BÜYÜK FOTOĞRAFI GÖRMEK ZORUNDAYIZ’
Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı. Kemal Bey’in ‘üç beş kuruş yapıldı’ ifadesi gerçekten sakil ifade. Son tahlilde Suudi Arabistan bölgenin önemli aktörü. Bu olaya kadar bizim belli konularda görüş ihtilaflarımız olsa bile, böyle bir çatışma dönemine girmedik. Zaman zaman görüş ayrılıkları elbette olabilir ama ülkemizin çıkarlarını da düşünmek zorundayız. Türkiye’nin konumu, bölge ile ilişkileri, Suudi Arabistan ilişkilerini büyük fotoğrafı görmek zorundayız. Husumetle yönetemezsiniz dış politikaya.
‘TÜRKİYE FİLİSTİN DAVASINDAN VAZ MI GEÇİYOR?’
Değerli yalnızlık ifadesi o dönem çok yanlış anlaşıldı. Belki benim hatam; daha farklı, net ifade etmeliydim. Değerli kısmı değerli, yalnızlık ismi tek başınalığı ifade eden bir şeydi. Onu Türkiye yalnızlaştı diye çekenler oldu. Türkiye hiçbir zaman yalnız olmadı. Türkiye’nin Afrika, Uzakdoğu, Latin Amerika’da Türkiye’nin politikaları, duruşu her zaman takdir topladı.
İsrail’le normalleşme süreci başladı Türkiye Filistin davasından vaz mı geçiyor? Değil tabii ki. Dış politikada sıfır toplamlı oyunlar olmaz. Son tahlilde biz sıfır toplamlı bir oyun olmaktan ziyade, 360 derece perspektifinden dış politikaya bakabilmenin mümkün olduğunu söyledik. Biz Filistin’in işgaline baştan beri karşıyız, karşı olduğumuzu söylüyoruz.
‘FİLİSTİN, ‘İSRAİL İLE NORMALLEŞMENİZİ İSTİYORUZ’ DİYOR’
Şu anda Ermenistan’la hızlı bir normalleşme süreci yaşıyoruz. Sorunları çözerek ilerlemek zorundasınız. 3 yıl boyunca Suudi Arabistan’la ilişki kurmadık. İsrail’le, ne zaman Filistin halkına saldırı olsa sesimizi yükselttik, büyükelçimizi çektik. Hepsindeki temel ilke hakkı, hukuku gözetmek. Ülkemizin çıkarlarını, konumunu düşünmek zorundayız. Türkiye’nin güçlü olması mazlum halkların davalarında olmazsa olmaz şarttır. Türkiye’nin siyasi, ekonomik, jeopolitik olarak sıkıştırıldığı, zayıflaştırıldığı dönemde Türkiye’nin buralara olumlu etki etme şansı nedir?
Filistinli bunu söylüyor; İsrail ile normalleşmenizi en çok biz istiyoruz diye. Biz Kudüs’te, Gazze’de, Ramallah’ta olmadığımızda o insanların hakkını kim savunacak?”